Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/187 E. 2020/217 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/187
KARAR NO: 2020/217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 10.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/08/2019 Tarihli Tensip 6 Numaralı Ara Karar
NUMARASI: 2019/1058 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA: Sözleşmenin İptali
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu … Şti.’ nde bugün itibari ile en az 1 milyon 165 bin Türk Lirası değerinde kesin olarak kaçırılan malın müvekkili davacıların çabaları ile tespit edildiğini, değerini tespit edemedikleri tonlarca hurda – sac satışı yapılmasını da göz önünde bulundurduklarından; TTK 630. madde 2. fıkra delaletiyle ” Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir ” hükmü gereğince, ivedi şekilde öncelikli olarak şirket mal varlığına ihtiyati tedbir kararı uygulaması gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu 632. madde uyarınca ” Şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen kişinin, şirkete ilişkin görevlerini yerine getirmesi sırasında işlediği haksız fiilden şirket sorumludur ” emredici hükmüne binaen davalı …’ nun yetkilerinin tamamının alınmasına, görevine son verilmesine, şirkete yönetici veya denetçi kayyum atanması konusunda takdire yetkili olan mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili davacılar adına vekaleten ihtiyati tedbir olarak şirkete denetçi kayyum atanmasını, mahkeme denetçi kayyumu kabul etmiyor ise münferit yetkinin …’ ndan alınarak bu yetkinin müşterek olarak Mahkemenin uygun göreceği bir bilirkişi ile birlikte ya da % 40 pay olan azınlıkta kalan ortak davacı müvekkilleri İsmail ve … ile birlikte kullanılmasına, dava nihai olarak sonuçlanıncaya kadar tedbiren karar verilmesini, ayrıca şirket sözleşmesinin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 08/08/2019 tarih ve 2019/1058 Esas sayılı Tensip Tutanağının 6 numaralı ara kararı ile; ” … Temsil yetkisinin kaldırılması, sınırlandırılması ve kayyum atanması hususlarındaki tedbir taleplerinin dava konusunun yargılamayı gerektirmesi ve yasal koşulların oluşmaması nedeniyle REDDİNE … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı-karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı – karşı davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul hatası yapılarak 3 hakim onaylı alınması gerekirken, bir tek hakimin onayı ile alındığını, işbu kararın usul açısından hukuken geçersiz olduğunu, … Ltd. Şti.’ nin ortağı davalıların kötü niyetli mal kaçırmalarından ötürü ivedi olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi, şirketin yasal temsilcisi …’ nun yetkilerinin kaldırılması, kısıtlanması ve kayyum atanması taleplerinin hem usul hatası hem de işin ivedi olması sebebiyle tekrardan karar alınması gerektiğini, İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 08/08/2019 tarihinde vermiş olduğu kararın hukuki bir karar olmadığını, belirtmiş oldukları şirket yetkilisinin, temsil yetkisinin kaldırılması, sınırlandırılması ve kayyum atanması hususunun tek bir Hakimin incelemesi sonrasında onaylanabilir bir karar olmadığını, bu sebeple bozulmaya matuf olduğunu, Yargılama bitinceye kadar her şey için çok geç kalınabileceğini, hüküm kurulurken özellikle bu konunun göz ardı edilmesinin davanın esasını doğrudan ortadan kaldıracak hatalı bir karar olduğunu, İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin yoğun iş yükü nedeniyle ilk duruşma gününü dahi 03.12.2019 tarihine bıraktığını, bu tarihe kadar ortada dava konusu edilebilecek bir şirket kalmama ihtimalinin çok yüksek olduğunu, Şirketin davalı genel müdürü … ve % 20 hisse ortağı davalı …’ nun yangından mal kaçırırcasına hareket ettiklerini, şirkete giren çıkan malların faturası, hesap dökümü, girdisi, çıktısı, mizanı ve diğer hiçbir hususu göremediklerini, Tedbir kararı verilmez ise; şirketin içinin tamamen boşaltılabileceğini, şu ana kadar hiç yoktan şirketin eksilen mallarını tespit ettiklerini, satılan veya gelir sağlanan paralardan davacı müvekkillerine en ufak bir pay verilmediğini, davacı müvekkillerinin şirketteki hisselerinden hiçbir şekilde gelir elde edilmediğini, şirkette mal satılırken müvekkili davacıların hiçbir suretle gelir elde edememelerinin başlı başına yetki kısıtlanması için yasal sebep olduğunu, davacı müvekkillerinin % 40 hissesine sahip oldukları dava konusu şirketin bir an önce devlet güvencesindeki bir kayyum yönetiminde ticaret kurallarına ve ahlakına uygun yönetilmesini istediklerini, bu sebeple de öncelikli olarak Türk Ticaret Kanunu 630 madde 2. fıkrası delaletiyle ” Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” yetkisine dayanarak şirketin genel müdürü konumundaki yetkilisi …’ nun temsil yetkisinin kaldırılması, sınırlandırılması ve kayyum atanmasını talep ettiklerini, Müvekkili davacıların şirketteki demirbaş ve mal varlıklarını kontrol ettiklerini, vekilleri olduğundan dolayı kendisine de şirket merkezine davet ettiklerini, 06.08.2019 tarihinde şirket mizanını kontrol eden müvekkili davacıların şirketin ortak mal varlığı olan; … plakalı Isuzu marka kamyon, … … marka otomobil, … plakalı açık kasa kamyonet, Motor No : … Kamyon, … plakalı Traktör, … model Beyaz Kamyon, 1 Adet Hurda Paketleme presi, Forklift 3.5 ton, 4 adet Konteyner araç kasası, Forklift Elektirikli, Kanca Sistemi – Açık – Kapalı Kasa, 10 adet Konteyner Kasa, 1 adet konteyner kasanın şirket mallarından hiçbir haber verilmeksizin kaçırıldığını teyit ettiklerini, şu an için kaçırıldığı tespit edilen mal varlığının 1 milyon 165 bin Türk Lirası civarı olduğunu, bunun haricinde de şirketteki bilgisayarları sırf davacı müvekkilleri kontrol edemesin diye kaçırdıklarını, İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin tensip ara kararında kısıtlama için yasal koşulların oluşmadığını söylemesinin hukuka aykırı olduğunu, hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini, emredici kurallara da aykırı olduğunu beyanla; Davacılar ve davalıların ortak olduğu Tuzla Vergi Dairesi: … vergi numaralı … San. Tic. Ltd. Şti.’ nin ortağı davalıların kötü niyetli mal kaçırmalarından ötürü ivedi olarak ihtiyati tedbir verilmesi, şirket yetkilisi …’ nun yetkilerinin kaldırılması, dava konusu şirkete kayyum atanması taleplerinin hem usul hatası hem de işin ivedi olması nedeniyle düzeltilerek tekrardan karar alınmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket feshi davasında şirkete denetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati kararı verilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilleri ile davalıların ortak olduğu davalı şirketin TTK 636. maddesine göre haklı nedenle feshini, şirket mal varlığının kaçırılması ihtimali nedeniyle dava sonuçlanıncaya kadar şirket müdürünün yetkisinin kaldırılması, sınırlandırılması ve şirkete tedbiren denetim kayyımı atanmasını talep etmiştir. Mahkemece tek hakimle yapılan 08/08/2019 tarihli tensip tutanağı ile ihtiyati tedbir talebi reddedilmiş, ayrı gerekçeli karar yazılmamıştır. Davacılar vekili iş bu karara karşı 15/08/2019 havale tarihli dilekçe ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. Aynı tarihte istinaf başvuru harcı yatırılmış ise de karar harcı yatırılmamıştır. Mahkemece eksik karar harcının tamamlatılması yoluna gidilmemiş, dosya istinaf incelemesi için gönderilmemiş, mahkemece 06/09/2019 tarihinde heyet halinde ihtiyati tedbir kararının reddine dair ara kararı verilmiştir. Bu ara kararı taraflara tebliğe çıkarılmış, 09/10/2019 tarihli istinaf formu düzenlenerek dosya dairemize gönderilmiştir. Dairemizce yapılan ön incelemede karar harcı eksikliği nedeniyle, 23/10/2019 tarih 2019/2107 E., 2019/1481 K. sayılı kararla dosya mahkemesine geri çevrilmiş, harç eksikliği tamamlatıldıktan sonra dosya istinaf incelemesi için 14/01/2020 tarihli formla tekrar dairemize gönderilmiştir. 5235 sayılı kanunun 5/3-3 maddesine göre şirket feshine ilişkin davalara bir başkan ve iki üyenin katılımı ile oluşacak heyetçe bakılacaktır. Aynı maddenin 3. fıkrasının son bendinde ”Heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenir ve karara bağlanır.” hükmü düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesince tensip tutanağı ile ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karar anılan yasal düzenlemeye aykırı olarak tek hakim tarafından verilmiştir. İstinaf dilekçesi bu tensip ara kararına karşı verildiğinden ve ortada mahkemece usulüne uygun verilmiş bir karar bulunmadığından, ihtiyati haciz talep eden davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemenin ihtiyati tedbir kararının reddine dair tensip ara kararının kaldırılmasına, davacıların, dava dilekçesi ile talep ettikleri ihtiyati tedbir talebi konusunda usulüne uygun şekilde inceleme yapılarak bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı – karşı davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 08/08/2019 tarihli Tensip Tutanağı ile verilen 6 numaralı ara kararın HMK.nun 353/1-a4 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı – karşı davalılar tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvuru harcı 121,30 TL ve istinaf posta gideri 42,40 TL olmak üzere toplamı 163,7 TL’ nin davalı-karşı davacılardan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/02/2020 tarihinde HMK 353/1-a4 ve HMK 362/1-f maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.