Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1866 E. 2022/1905 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1866 Esas
KARAR NO: 2022/1905 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1024 Esas – 2020/558 Karar
TARİH: 06/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı yanın icra takibinin yetkisine itirazının yerinde olmadığını, taraflar arasında “…” adlı ürünün 109.000,00 TL bedelle satılması konusunda anlaşmaya varıldığını, buna ilişkin olarak 16/05/2017 tarih … numaralı faturada belirtilen malın davalıya kesildiğini, buna ilişkin faturanın davalı yana gönderildiğini, buna rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, yetkili mahkemenin Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı gibi davacı tarafça herhangi bir mal veya hizmet teslimi de bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilince sunulan cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket yetkilisi ile yapılan Whatsapp görüşmelerinde takip konusu borcun kabul edildiğini ve ödeme yapılacağının ifade edildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığı gibi kötüniyetli olarak takibe itiraz edildiğini, fatura konusu makinenin davalı yana teslim edildiğini, takip konusu faturanın da davalı yana tebliğ edildiğini belirterek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilince sunulan ikinci cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazlarını tekrarladıklarını, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı gibi mal ve hizmet tesliminde de bulunulmadığını savunarak; davanın reddini talep etmiştir.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 06/10/2020 tarih ve 2017/1024 Esas – 2020/558 Karar sayılı kararında;”….Somut olay bakımından ise; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı tarafça defterlerine kayıt edilen takip konusu faturanın davalı yan ticari defter ve kayıtlarında yer almadığı, bu hali ile fatura konusu malın davalı yana teslim edildiğinin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği, buna ilişkin sunulan Whatsapp yazışmalarında davacı şirket yetkilisince takip konusu faturanın fotoğrafının gönderildiği, ödemenin ne zaman yapılacağı hususunun sorulduğu, davalı şirket yetkilisince bazı sebepler gösterilerek gecikme olduğunun ve ödemenin yapılacağının belirtildiği, sunulan fotoğraf ve video kayıtlarında makinenin kurulumunun gösterildiği, davalı şirket yetkilisinin isticvap beyanında video ve fotoğrafların kendi işyerlerine ait olduğunun belirtildiği ve Whatsapp yazışmalarının inkar edilmediği, davacı tarafça faturanın teslimine delil olarak gösterilen kargo irsaliyesinde teslim alan imzası bulunan kişinin davalı şirket çalışanı olduğu, tüm bu delillerin birlikte değerlendirilmesinde davacı tarafça fatura konusu malın davalı yana teslim edildiği, ancak davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığı, tarafların tacir olduğu, taraflar arasındaki işin ticari nitelikte olduğu, bu nedenle talep edilen alacağa avans faizi işletilebileceği, davalı yanın takipten önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği, bu nedenle talep olunan işlemiş faiz alacağının yerinde olmadığı, takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu kanaatine varılmıştır.Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, 1.Davanın KISMEN KABULÜ İLE; Sabit olan 50.000,00.-TL alacağın takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak avans faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmek üzere, borçlu davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına, Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Aşan istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yetkili mahkemenin Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, yetki yönünden reddedilmesi gerekirken esasa girilmesinin hatalı olduğunu, yetki itirazının neden reddedildiğine ilişkin bir gerekçe gösterilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, Davacı ile müvekkili şirket arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, Müvekkili şirkete gönderildiği iddia edilen kargo paketi içinde ne olduğunun belli olmadığını, söz konusu kargonun müvekkili şirket yetkilisine tebliğ edilmediğini, müvekkili şirkete gönderilen kargonun içerisinde fatura olduğunu kesinlikle kabul etmediklerini, bir an için söz konusu kargo paketinde fatura olduğu kabul edilse dahi usulüne uygun olarak yapılan bir tebliğden söz edilemeyeceğini, ilk derece mahkemesinin faturanın şirkete tebliğ edildiğine ve itiraz edilmediğine ilişkin gerekçesinin yanlış olduğunu, Davacı tarafından sunulan faturanın müvekkili defterlerinde işlenmediğinin alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davacı tarafın defterlerinde de söz konusu faturanın işlendiğini ancak yapılan ödeme bulunmadığını ancak davacı tarafın müvekkilimden 59.000,00.TL tahsil ettiğini belirttiğini, bu miktarı da defterlerine işlemediğini, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda da herhangi bir ödeme olmadığını, davacının ticari defterlerinin kendi beyanlarıyla çeliştiğini belirttiğini, ticari defterlerin delil sıfatının bulunabilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak tutulmasının yanında her iki taraf defterlerinin de birbirini doğrulaması gerektiğini, davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olabilmesi için davacının ticari defterlerinde müvekkiline satılıp teslim edildiği iddia edilen makineye ilişkin fatura kaydının yanında davacının müvekkili tarafından kendisine ödediği iddia edilen 59.000,00.TL’nin defterlerde işli olması gerektiğini, sözde yapılan ödeme kaydı davacının defterlerinde bulunmadığını, müvekkiline satılıp teslim edilen bir makine olmadığı için müvekkiline ait defterler de işlenmediğini, bu açıdan da davacının defterlerinin gerçeği yansıtmadığını, Müvekkilinin davacı taraftan makine teslim almadığını, şirket yetkilisinin isticvap yolu ile vermiş olduğu beyanında “davacı tarafından video olarak sunulan makineyi davacıdan almadığını dava dışı … isimli birinden aldığını, Makine de eksiklikler bulunması nedeniyle davacı ile görüştüğünü ve bu kapsamda davacının gelip makineyi incelediğini parça alımı konusunda görüştüklerini ancak davacı tarafın söz konusu makinenin kendisine ait olduğunu …’ın kendisini dolandırdığını makineyi geri vermesini ve parça satmayacağını” belirttiğini beyan ettiğini, Müvekkilinin makineyi davacıdan teslim almadığını sadece makinede eksik olan parçaları almak için görüştüğünü ancak davacının parça satmadığını belirttiğini, bu durumun müvekkili ile davacı arasında herhangi bir hukuki ilişki olmadığını açıkça gösterdiğini, Davacıya delil sunmak için yeniden süre vermesinin usul ve yasaya aykırı olup ilk derece mahkemesinin kararının bu açıdan da kaldırılması gerektiğini,Davacı tarafın müvekkiline mal teslimini ispatlayamadığını, yerel mahkemece tahkikat aşamasında davacı tarafa mal teslimine ilişkin delil sunmak için süre verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın ikinci bir delil sunması niteliğinde olan belge ibraz etmesine de muvaffakatleri bulunmamasına rağmen yerel mahkemenin davacının ikinci delil listesine dayanarak hüküm vermesinin de usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, Yerel mahkeme tarafından alacağın likit ve belirlenebilir olduğunun belirtildiğini ve bu nedenle de müvekkilinin icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verildiğini bu kararın yanlış olduğunu, alacağın likit ve belirlenebilir olmadığını alacağın tespitinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle müvekkilim aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilemeyeceğini,İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kısmi fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafından, ticari satış ilişkisi kapsamında tanzim edilmiş faturaya dayalı para alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatılmış, davalının vaki itirazı üzerine takip durmuştur. Davalı tarafça icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesi ile icra müdürlüğünün yetkisine, cevap dilekçesi ile de mahkemenin yetkisine itiraz edilmiştir. Mahkemece 15/02/2018 tarihli duruşmanın ara kararı gereğince yetki itirazının reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı para alacaklısının yerleşim yeri Ümraniye İlçesi sınırları içindedir. HMK’nun 10 ve 6098 Sayılı TBK’nun Kanunun 89/1-1(Mülga 818 Sayılı TBK’nun 73/1-1) maddeleri uyarınca, para alacaklısı davacının yerleşim yeri itibariyle İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü ve Mahkemeleri yetkili olup, davalı yanın yetkiye yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi ekinde, whatsap yazışmaları ve kargo teslim belgesini ibraz ettiği, mahkemece 18/06/2019 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca davacı vekiline fatura konusu malın teslimine ilişkin yazılı delillerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş isede davacı tarafça önceden sunulan deliller haricinde yeni delil ibraz edilmediği tesbit edilmekle, davalı vekilinin mahkemece davacı tarafa mal teslimine ilişkin delil sunmak için süre verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, fatura konusu malın davalı yana teslim edildiğinin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği, buna ilişkin sunulan Whatsapp yazışmalarında davacı şirket yetkilisince takip konusu faturanın fotoğrafının gönderildiği, ödemenin ne zaman yapılacağı hususunun sorulduğu, davalı şirket yetkilisince bazı sebepler gösterilerek gecikme olduğunun ve ödemenin yapılacağının belirtildiği, sunulan fotoğraf ve video kayıtlarında makinenin kurulumunun gösterildiği, davalı şirket yetkilisinin isticvap beyanında video ve fotoğrafların kendi işyerlerine ait olduğunun belirtildiği ve Whatsapp yazışmalarının inkar edilmediği, davalı şirket yetkilisi faturaya konu makinanın Edirne’de ismi … olan şahıstan satın aldığını iddia etmiş isede bu yönde delil ibraz edilmediği, davacı tarafça faturanın teslimine delil olarak gösterilen kargo irsaliyesinde teslim alan imzası bulunan kişinin davalı şirket çalışanı olduğu, tüm bu delillerin birlikte değerlendirilmesinde davacı tarafça fatura konusu malın davalı yana teslim edildiği ancak davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığı ve alacağın likit olduğu anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.415,50.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (54,40.TL + 799,48.TL=) 853,88 TL. harcın mahsubu ile bakiye 2.561,62.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.