Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1859 E. 2022/1903 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1859 Esas
KARAR NO: 2022/1903 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/635 Esas – 2020/596 Karar
TARİH: 25/09/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ticari ilişkisine bağlı olarak müvekkiliyle davalı arasında vadesi gelen ödemelerde gecikme yaşandığı için her gün %5 üzerinden fiyat farkı faturası kesilmekte olduğunu, bu hususun proforma faturalarla sabitlendiğini ve davalı tarafın bu konuyu kabul ettiğini, 17/08/2018 tarihli vade farkı faturasının kaynağını oluşturduğunu beyan ettiği proforma faturada ödemede gecikilecek her gün için %5 fiyat farkı faturası kesileceğini belirttiğini, davalı tarafın da bu konuyu kabul etmekte olduğunu, buna rağmen faturadan doğan alacağını tahsil edemediğini ve Kadıköy …Noterliği’nin … numaralı ihtarnamesi ile 31.08.2018 tarihinde göndermiş olduğunu belirttiği işbu faturanın davalı tarafından 12.09.2018 tarihinde Bakırköy …Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iade edildiğini iddia etmiş olup, davacı tarafından davalı taraf, gönderdiği proforma faturalarla fiyat farkı faturasının kesileceğini belirterek ve ayrıca vergi dairelerinde Ba-Bs formlarına ve ticari defterlere bakarak müvekkilinin 23.848,91 TL alacağının bulunduğunu beyanla karşı tarafın haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile müvekkili tarafından başlatılan takibin devamına, alacağın likit olmasından bahisle kötü niyetli karşı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile davacı arasında 2018 Ocak ayından beri süregelen bir ticari ilişki olduğunu, siparişlerin mail yoluyla yapıldığını, taraflar arasında herhangi bir yazılı anlaşma olmadığını ve siparişlerin ödemesinin çek veya nakit olarak yapıldığını ve davacı tarafında bu hususu kabul ettiğini belirterek ödeme çek ile yapıldığından dolayı herhangi bir itirazının ve ihtarının bulunmadığını belirtmiş olup söz konusu icra takibine konu olan vade farkı uygulaması ile herhangi bir yazılı veya sözlü bir anlaşmanın bulunmadığını belirtmiş olup bu süre içerisinde ticari ilişkinin devam ettiğini, vade farkı alacağı olan kişinin mal satışı yapılamayacağını belirterek tüm ödemelerin müvekkili tarafından zamanında ödendiğini belirtmiş olup açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 25/09/2020 tarih ve 2019/635 Esas – 2020/596 Karar sayılı kararında;”….Somut olayda takip ve dava konusu alacağın vade farkı faturasından kaynaklandığı, uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan vadesi gelen ödemelerde gecikme yaşandığından bahisle hergün için aylık %5 üzerinden fiyat faturası kesmekte haklı olup olmadığı, haklı olması halinde davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı noktasında toplandığı, taraflar arasında vade farkı uygulanabileceğine dair yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi vade farkının ödeneceğine ilişkin teamül halini alan fiili bir kararlaştırma ve uygulamanın da bulunmadığı, taraflara ait usulüne uygun tutulmuş olması sebebiyle lehlerine delil niteliği bulunan ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre vade farkı faturasının davacıya ait ticari defterlerde kayıtlı olsa da davalıya ait ticari defterlerde söz konusu vade farkı faturasının kayıtlı olmadığı gibi davalının, davacıdan 41.064,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, vade farkı uygulanabileceğine ilişkin az önce bahsedilen şartlar bulunmadığından davacının vade farkına ilişkin fatura düzenlemesi ve ticari defterlerin kayıt etmesi vade farkı alacağının kabulü sonucunu doğurmayacağı anlaşılmakla davacı tarafından açılan davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,Yerel mahkemece dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunda davacı ve davalı şirketin ticari defter kayıtlarının ve BA-BS kayıtlarının incelendiği, müvekkili şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tanzim edildiğini ve müvekkili şirketin davalıdan 23.848,91 TL. alacaklı olduğunun tespit edildiğini ancak yerel mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiğini, (HMK 222/2 Maddesi)Yerel mahkemece taraflar arasında vade farkı uygulanabileceğine dair yazılı bir sözleşme ve vade farkı ödeneceğine ilişkin teamül halini alan fiili bir uygulamanın bulunmadığını, vade farkı faturasının davacıya ait ticari defterlerde kayıtlı olsa da davalıya ait ticari defterlerde vade farkı faturası kayıtlı olmadığını bu nedenle davacının vade farkına ilişkin fatura düzenlemesinin ve ticari defterlerine kayıt etmesinin vade farkı alacağının kabulü sonucunu doğurmayacağına ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,Davalı şirket ile müvekkili şirket arasında sac alım satımına ilişkin olarak ticari ilişki bulunduğunu, dava konusu alacağa ilişkin olarak davalı tarafından müvekkili şirkete sipariş verildiğini ve buna ilişkin proforma fatura ve mail görüntüleri bulunduğunu, proforma faturadan görüleceği üzere vadesi gelen ödemelerde gecikme olması durumunda her gün için aylık %5 üzerinden fiyat farkı faturası kesileceğini, davalı tarafından yapılan ödemede vade farkına ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını,Müvekkili şirket tarafından vade farkına ilişkin şartı içeren proforma faturaların davalıya gönderildiğini, davalı tarafından faturaların altına kaşe basılıp imzalandığını ve kabul edildiğini, ödemeye ilişkin gecikme neticesinde müvekkili tarafından vade farkına ilişkin faturaların düzenlenerek davalıya gönderildiğini, davalı tarafça ticari alım satım akdi süresince proforma faturalarda belirtilen vade farkı sonucu kesilecek olan %5 oranındaki şarta ilişkin olarak kanuni itiraz süresi olan 8 günlük sürede hiçbir itirazda bulunulmadığını fatura içeriğinin kabul edildiğini, Yerel mahkeme kararında vade farkına ilişkin bir sözleşme bulunması gerektiği veya teamül haline gelmesi belirtilmişse de davalı tarafça proforma faturaları imzalanarak kabul edildiğinden ve müvekkili tarafından kesilen vade farkı faturasına ilişkin olarak süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğundan davalı tarafından vade farkına ilişkin faturanın kabul edilmiş olduğunu, gecikmiş ödemeye ilişkin olarak kesilen vade farkı faturasının taraflarca iş akdinin başlangıcından itibaren kabul edildiğini,Müvekkili davalının vermiş olduğu siparişler neticesinde sipariş tutarlarını ve proforma faturalarını davalı taraf yetkililerine e-mail ile ilettiklerini, davalı yetkilileri tarafından onaylanan sipariş ve proforma faturaları ile ticari satım gerçekleştiğini, davalı şirket yetkililerine e-mail ekinde faturaların gönderilmiş olup işbu faturaların davalı şirket yetkilileri tarafından onaylanıp kaşe vurulduktan sonra onaylı suretleri müvekkiline e-mail olarak ya da fax ile gönderildiğini, işbu proforma faturalarda ticari satış bedelleri ve gecikme durumunda ödenecek olan vade farkı miktarının belirtildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalı tarafından proforma faturalara hiçbir şekilde itiraz edilmediğini ve ihtirazi kayıtta bulunulmadığını, dava dosyasına sunulan mail yazışmalarının yerel mahkemece değerlendirilmediğini,Yerel mahkeme tarafından yeni rapor alınmadan ve itirazlar değerlendirilmeden verilen kararın eksik inceleme neticesinde verilmiş olduğundan işbu kararın kaldırılması ve müvekkili lehine bozulması gerektiğini,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne veya müvekkili lehine bozulmasına, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi (28.12.2018) itibariyle davalı yandan 23.836,00 TL alacaklı olduğunu, davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacı yana borcunun bulunmadığını, aksine 41.064,00 TL alacaklı olduğunu, taraf ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde taraflar arasındaki cari farkın davacının düzenlemiş olduğu, 17.08.2018 tarihli … nolu 64.900,00 TL tutarlı vade farkı faturasının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığını belirtmiştir.Davacı vekili, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında sac alım satımına ilişkin olarak ticari ilişki bulunduğunu, dava konusu alacağa ilişkin olarak davalı tarafından müvekkili şirkete sipariş verildiğini ve buna ilişkin proforma fatura ve mail görüntüleri bulunduğunu, proforma faturadan görüleceği üzere vadesi gelen ödemelerde gecikme olması durumunda her gün için aylık %5 üzerinden fiyat farkı faturası kesileceğini ileri sürerek vade farkı faturasının proforme faturalarına göre düzenlendiğini belirtmiştir.Vade farkı, başta sözleşme ilişkisi kurulurken ya da daha sonradan tarafların ortak iradeleri ile kararlaştırılabileceği gibi, var olan ticari teamüller sonucu da ortaya çıkabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-199 Esas- 2013/1418 Karar sayılı ilamı) Somut olaya döndüğümüzde, taraflar arasında vade farkı uygulanacağına ilişkin herhangi bir yazılı sözleşme ve/veya ticari teamül bulunmadığı, proforma faturanın yalnızca teklif mektubu niteliğinde olduğu, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin olmadığı anlaşılmakla; ilk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.