Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1857 E. 2021/77 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1857
KARAR NO: 2021/77
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/1049 Esas – 2019/643 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşme uyarınca davalı şirkete taksitli ticari kredi kullandırıldığını, diğer davalıların ise, müteselsil keil sıfatıyla borçtan sorumlu olduklarını, kredi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat edildiğini, bütün borç muaccel hale geldiğinden ihtar gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıklarını, davalıların itirazların üzerine takibin durduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; takibin Kırıkkale İcra Dairesinde açılması gerektiğini, yetki itirazında bulunduklarını, bunun dışında başka bir itirazları söz konusu değilken, davacının borca itiraz edilmiş gibi dava açtığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/09/2019 tarih ve 2017/1049 Esas – 2019/643 Karar sayılı kararı ile; ” Dava: İtirazın iptali davasıdır. Davacı vekilinin mahkememize uyap sisteminden sunmuş olduğu 21/05/2019 tarihli dilekçesi ile müvekkili bankanın alacağını tahsil etmiş olduğundan davanın konusuz kalmış olması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiş davacı vekili 23/09/2019 tarihli celsede de ikrar etmiş olduğu görülmüştü. Davalılar vekilinin mahkememize UYAP sisteminden sunmuş olduğu 19/09/2019 tarihli dilekçesi ile takibe yönelik alacak ödenmiş olmakla konusuz kalan davacının talebinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiş ve davalılar vekili 23/09/2019 tarihli celsede de davanın reddine karar verilmesini ve lehimize ücret takdir edilmesin dedi. Esastan sonuçlanmayan davada yargılama giderlerinin nasıl tayin edileceği HMK’nun 331. maddesinde düzenlenmiştir. HMK madde 331/1’e göre davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında hakim, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. Somut olayda; davalı taraf davaya konu alacağı dava açıldıktan sonra ödemiş olduğundan, görülmekte olan davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yapılacak olan esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermektir. Ayrıca dava konusu borç dava açıldıktan sonra davalı tarafça ödendiğinden ve bu durum davanın açıldığı tarihte davacının haklı, davalıların ise haksız olduğu hususunda mahkememizde kanaat oluşturduğundan, davacı tarafın talebi de dikkate alınarak davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretini de kapsar şekilde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. … ” gerekçeleri ile; ” 1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya dayanak icra takibinin başlatıldığı icra müdürlüğünün yetkisiz olması nedeniyle yetki itirazında bulunduklarını, takip konusu alacak ipotekle temin edildiğinden, yasal prosedür gereği yetkili icra müdürlüğünde ayrıca ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip bulunduğunu, takip borçluları olarak aynı adreste mukim olmaları ve menfaat birliği nedeniyle takip hukukuna ilişkin olarak işbu takibe karşı; ( Takibe esas alacak yönünden yetkili icra müdürlüğü nezdinde yapılacak takiple itiraz ve defiler saklı tutularak ) sadece yetki itirazında bulunulduğunu, yetki itirazı üzerine takibin durduğunu, Davacı alacaklının, görevli olmayan mahkemede sadece yapılan takibe yönelik “ yetki itirazları “ olmasına rağmen sanki takibin aslına itiraz varmış gibi hareketle Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığını, Yerel Mahkemece ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyası getirtilmiş olsaydı, yapılan adi takibe esas alacağın yersiz ve mesnetsiz olduğunun görülecek olduğunu, bu dosyanın getirtilmediğini, talebe yönelik cevapları incelenmeksizin talep üzerine tek yanlı ön inceleme sonucu dosyanın bilirkişiye tevdi üzerine itirazları ve akabinde alacağın konusuz kalması sonrasında davacının işbu talebi ile hukuki yararı olmayan redde matuf davanın hitam bulması sonrasında, lehlerine ücreti vekalet ve masraf verilmesi gerekir iken aksi kararla aleyhlerine hükmedilmiş olmasının yersiz ve mesnetsiz olduğunu belirterek, Öncelikle yerel mahkemede açılan davanın, takibe yönelik itirazları incelenerek davacının talebi ile birlikte değerlendirilerek görevsizlik nedeniyle reddine, Yerel mahkemece verilen kararın kaldırılarak, davanın reddi ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılarak, kendileri tarafından yapılan yargılama gideri ve ücreti vekaletin lehlerine takdir edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların süresinde takibe itirazları üzerine takibin durduğu, davalıların itirazlarının iptali için işbu davanın açıldığı, dava tarihinden sonra takip dayanağı kredi borcunun ödenmesi nedeniyle davacı vekilince ibraz edilen dilekçeyle, davanın konusuz kalmış olması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece de talep gibi karar verilerek, davanın açıldığı tarihte davacının haklı olduğu gerekçesi ile davalılar aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiği görülmektedir. Davalılar vekilince icra takibine itirazda sadece yetki itirazında bulunulduğu, bu nedenle davanın görevli mahkemede açılmadığı ileri sürülmüş ise de, davalı tarafça icra takip dosyasına ibraz edilen itiraz dilekçesinde, icra müdürlüğünün yetkisine itirazla birlikte, takipte talep edilen işlemiş faize ve takip sonrası dönem için talep edilen faize de itiraz edildiği, dolayısıyla sadece yetki itirazında bulunulmadığı gözetildiğinde, niteliğine göre davanın görevli mahkemede açıldığı gibi taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinin 31.1. maddesi uyarınca takibin başlatıldığı icra dairesinin de yetkili olduğu, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; dava konusu kredi nedeniyle icra takip tarihi itibarı ile davacının davalılardan toplam 200.427,45 TL alacaklı olduğunun, dava tarihinden sonra 238.381.51 TL ödeme/tahsilat yapıldığının tespit edildiği nazara alındığında, mahkeme kabulünde olduğu üzere, dava tarihi itibarı ile davacının dava açmakta haklı olduğu, dolayısıyla davalılar aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı tarafça ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 59,30’ar TL istinaf karar harcından, davalılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 4,9’ar TL istinaf karar harcının davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye gelir kaydına, ( 3 x 4,9 TL ) 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 28/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.