Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1842 E. 2022/1941 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1842 Esas
KARAR NO: 2022/1941 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
DOSYA NUMARASI: 2017/1167 Esas – 2020/290 Karar
DAVA: İstirdat
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın Kadıköy/Osmanağa şubesinden 14/08/2007 tarihinde 147.000 Euro tutarında kredi kullandığını, bu kredi için faiz (kar payı) dışında hiçbir mesnedi olmaksızın ”proje komisyonu” ve ” diğer masraflar” adı altında ayrıca toplam 3.487 Euro daha tahsil ettiğini, bunun mevzuata aykırı olduğunu ileri sürerek, 3.487 Euro’nun kredinin geri ödemesinin yapıldığı tarih aralığından itibaren geçerli olmak üzere faizi ile birlikte davalı banka tarafından müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili banka arasında deposu mevcut bir adet dükkan alımına konu olmak üzere Genel Kredi Sözleşmesi ve Taksitli Ticari Kredi Ödeme Planı imzalanarak davacıya ticari kredi kullandırıldığını, işbu ticari krediye ilişkin hesap ekstresinde de görüleceği üzere 14.08.2007 tarihinde 5.451,95 TL komisyon ücreti ile toplam 706,00 TL ekspertiz masrafı tahsil edildiğini, davacı ile müvekkili banka arasında var olan ticari iş sebebiyle, müvekkili bankanın görmüş olduğu işlerden dolayı gerek aradaki genel kredi sözleşmesi, gerek TTK ve sair mevzuat, gerekse ticari örf ve adet gereğince ücret isteyebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/07/2020 tarih ve 2017/1167 Esas – 2020/290 Karar sayılı kararı ile; “…. Taraflar arasında imzalana genel kredi sözleşmesi ve bu sözleşmenin ayrılmaz parçası kabul edilen geri ödeme tablosunda komisyon ödeneceği taraflar arasında kararlaştırıldığından davalının komisyon ücreti tahsilinde hukuka aykırılık görülmediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kararın, eksik incelemeye dayandığını, taraflar arasındaki (şekli) sözleşmeye de aykırı olduğunu, müvekkili ile davalı banka arasındaki sözleşme “Ticari Kredi Sözleşmesi” olarak imzalanmış ise de, söz konusu sözleşmenin müvekkili tacir olmadığından geçerli olmadığını, taraflar arasında şekli nitelikte olan sözleşmeye göre inceleme yapıldığında kararın sözleşmeye uygun tesis edilmediğini, Davanın, müvekkilince kredi kullanılırken davalı banka tarafından hukuka aykırı olarak müvekkilinden fazla tahsil edilen 3.087 Euro “Proje Komisyonu” ve 400 Euro “Diğer Masraflar” olmak üzere toplam 3.487 Euro’nun iade edilmesi talebiyle açıldığını, yargılama sırasında ve sunulan deliller doğrultusunda yapılan incelemede; 3.087 Euro’ nun proje komisyonu olarak; 400 Euro’nun da diğer masraflar adı altında aslında ekspertiz raporu bedeli olarak tahsil edildiğinin anlaşıldığını, ancak bir an için davalı bankanın bu tutarları talep etmeye hakkı olduğu kabul edilse dahi, söz konusu tutarların, hem bankanın uygulamasına hem de sözleşmeye aykırı olarak fazla tahsil edildiği hususunun bilirkişi incelemesi ile de anlaşıldığını, buna rağmen mahkemenin bu tutarların bile fazladan tahsil edildiğini değerlendirmemesinin, kararın doğru olmadığını ve bozularak ortadan kaldırılması gerektiğini gösterdiğini, Hatalı Ekspertiz raporu ücreti tahsiline ilişkin olarak; Bilirkişi incelemesi sonucu 20.11.2018 tarihli kök rapor (shf. 5) ile 20.05.2019 ve 20.05.2020 tarihli ek raporlarda (her ikisinde de shf. 3); “Diğer Masraflar” kaleminin Ekspertiz ücreti olduğunun tespit edildiğini, bankanın resmi duyurusunda Ekspertiz ücretinin maksimum 250-TL olarak uygulanacağının müşterilerine ilan edildiğini, halbuki müvekkilinden ekspertiz ücreti olarak 400 Euro karşılığı 706-TL tahsil edildiğini, bilirkişi tespitine göre davalı bankanın “… Dan. A.Ş.’ne müvekkili için 271,52 TL + KDV olarak toplam 521,52-TL ekspertiz ücreti ödediğini, böylece davalı bankanın müvekkilinden 706-TL tahsil ederek, mevcut şekli sözleşmeye aykırı olarak 184,48-TL karşılığı 104,52 Euro fazladan ekspertiz ücreti tahsil ettiğini (kök rapor shf. 5 ve 10 ila Ek raporlar shf. 3), bu ücretin iadesi gerektiğini, ortada fazladan ekspertiz ücreti tahsili olmasına rağmen, davanın reddine karar verilmesinin kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu gösterdiğini, Hatalı Proje Komisyonu ücreti tahsiline ilişkin olarak; aynı bilirkişi incelemesine göre, davalı Bankanın resmi duyurusunda % 1 (minumum) proje komisyonu tahsil edileceğinin duyurulduğu; yine dava dosyasına celbedilen ve belli başlı Bankaların uyguladıkları ve uygulamada örnek alınması gereken oranların dava dosyasına celbi sonrası, bu bankaların aynı tür kredilerde söz konusu uygulamasının genelde %1 (… Bankası azami %1 ve … Bankası azami %1) olduğu hususlarının tespit edildiğini, halbuki bilirkişi incelemesinde müvekkilden %1’ den 1.470 Euro + BSMV alınması gerekmesine rağmen, %2 oranında ve BSMV dahil 5.451,95-TL karşılığı 3.087 Euro proje komisyonu ücreti tahsil edildiğinin belirlendiğini, böylece müvekkilinden 2.725,98-TL karşılığı 1.543,50 Euro fazladan tahsilat yapıldığının belirlendiğini (Kök rapor shf. 9 ile ek raporlar 3. sahifeler), bu ücretin de iadesi gerektiğini, Şekli sözleşmeye ve Bankalar uygulamasına göre fazladan proje komisyonu tahsil edilmesinin de kararın hatalı olduğunu ortaya koyduğunu, müvekkili tacir olmadığından, mahkemece taraflar arasındaki ilişkinin hatalı değerlendirildiğini, müvekkilinin işçi olduğunu, buna ilişkin bilgi ve belgelerin dava dosyasına ibraz edildiğini, bunun aksinin dava sürecinde davalı tarafından da ispat edilemediğini, bilirkişinin raporunda iddialarını teyit ettiğini, dolayısıyla davacı müvekkili ile davalı banka arasında ticari ilişki olmadığı gibi ticari şekilde işleyen bir hesap da bulunmadığını, bir işletmede çalışan işçinin veya bir devlet memuru öğretmenin veyahut bir subayın, yatırım amacıyla ve kira geliri elde etmek için bir “depo” veya “dükkan” niteliğinde gayrimenkul satın alması, ancak kendisinin ücretli olarak çalışmaya devam etmesi halinde kullanacağı kredinin de ticari olmayacağını, Müvekkilin söz konusu yeri satın alırken, kendisine dava konusu tip sözleşmenin (ticari kredi sözleşmesi) imzalanması gerektiği, yoksa kredinin verilemeyeceği belirtilince, dava konusu sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığını, bir bankadan müşteri olarak kredi kullanırken imzalamak için verilen sözleşme metninde adının veya bazı maddelerinin değiştirilmesini istediklerinde kendilerine “Bu bir tip sözleşmedir, değiştirilemez” ya da “Genel müdürlük böyle istiyor, değiştiremeyiz” vs dendiğinde, tüketicilerin Bankanın bu dayatmasını kaldırma imkanı bulunmadığını, bu nedenle kredi kullanmak isteyen müşterilere (kendilerine) verilen tip sözleşmede değişiklik yaptıramadan, imzalamak zorunda kalındığını, Bu nedenle işbu dava konusu olan sözleşme “Ticari Kredi Sözleşmesi” olarak imzalanmış ise de, anılan sözleşmenin “Şekli” nitelikte bir sözleşme olup, davalı Bankanın hakim kuruluş olması nedeniyle imzalanan sözleşmenin asıl niteliğinin de Mahkeme tarafından değerlendirilmesi, taraflar arasındaki gerçek hukuki ilişkinin belirlenmesi gerektiğini, dosyaya sunulan belgeler incelendiğinde dava konusu kredinin bir ticari kredi olmadığı, bu nedenle davaya sundukları tüm dilekçelerindeki gerekçelerinin de değerlendirilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ancak mahkemenin bu şekilde bir inceleme yapmadığını, bu iddialarını kararda gerekçeli olarak karşılamadığını, TTK’nun 20. Maddesinin gerekçe gösterilmesinin doğru olmadığını, Davalı Banka tarafından TTK’nın “Ücret İsteme” başlıklı 20. maddesinde belirtilen “Tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir.” hükmü gereği dava konusu ücretlerin (dayanağı belgelenemeyen) tahsil edildiği ileri sürülmekte ise de, bu maddenin dayanak yapılmasının doğru olmadığını, davalı bankanın müvekkiline sağladığı kredi dışında başka bir hizmet görmediğini/ vermediğini, Ticaret Kanunu’ nun söz konusu maddesinin ticari hayatla ilgili olup, tacirin işi gereği yaptığı hizmetin karşılığını isteyebileceğine yönelik olduğunu, Olayda müvekkiline kredi veren davalı bankanın, verdiği hizmetin (kredinin) karşılığı ücreti (maddede geçen ‘münasip ücret’ i) zaten faiz (veya kar payı) olarak geri ödeme taksitlerinin içinde müvekkilinden tahsil ettiğini, bunun ( kredi kullanımı ) dışında müvekkiline verdiği ve ücretini isteyebileceği başka bir hizmet bulunmadığını, bu nedenle faiz dışında ve zorunlu giderler haricinde ücret istemesinin dayanağı olmadığını, üstelik fazladan tahsil edilen dava konusu ücretlerin dayanağının dosyaya sunulamadığını, bu nedenle mevzuata aykırı olduğunu, Tüm bu nedenlerden dolayı ve davalı Bankanın proje komisyonu ve ekspertiz raporu ücreti tahsil etme hakkı bulunduğu kabul edildiğinde bile, davalı bankanın Proje Komisyonu ücreti olarak 2.725,98-TL karşılığı 1.543,50 Euro ve Ekspertiz raporu ücreti olarak 184,48-TL karşılığı 104,52 Euro olmak üzere sözleşmeye ve müşterilerine ilan ettiği uygulamanın aksine fazladan toplam 1.648,02 Euro tahsil etmiş olduğu hususu bilirkişi incelemesinde de tespit edildiği halde, bu hususun mahkeme kararında yer almadığını ve alacakların (kısmen dahi) iadesine karar verilmemiş olduğundan, istinaf konusu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili katılma yolu ile ibraz ettiği istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece müvekkili banka aleyhine açılan 3.487,00 Euro bedelli istirdat davasında, davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilerek müvekkili lehine maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, ancak davanın istirdat davası olması nedeniyle maktu değil nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek,İlk derece Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı ile davalı bankanın Kadıköy/Osmanağa Şubesi arasında 24.12.2006 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanarak, davacının 14/08/2007 tarihinde 147.000 Euro tutarında Dövize Endeksli Taksitli Ticari Kredi kullandığı, tarafların imzasını taşıyan ödeme planında proje komisyonu olarak 3.087 Euro ve diğer masraflar olarak 400 Euro bedel gösterildiği görülmektedir. Davacı tarafça 3.087 Euro proje komisyonu ve 400 Euro diğer masraflar olmak üzere ödenen 3.487 Euro’nun istirdadının talep edildiği görülmektedir. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında imzalanan sözleşme ve kullanılan kredinin niteliği dikkate alındığında kredinin ticari kredi olduğu ve 24.12.2006 tarihli olup 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde imzalandığı, bu sebeple 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel işlem şartlarına dair hükümlerin işbu sözleşme nedeniyle doğan uyuşmazlıkta uygulanma kabiliyetinin bulunmadığı, yine taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin ayrılmaz bir cüzü olduğu belirtilen ödeme tablosunda alınacak masraf ve komisyon miktarının açık olarak gösterildiği, bu hali ile davalı Bankanın, Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesi ve Merkez Bankası’nın 2006/1 sayılı Tebliği’nin 4.maddesi uyarınca sözleşme eki ödeme planında yazılı miktarda komisyon ve masraf alabileceği (Emsal: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/13118 Esas 2017/7184 Karar sayılı 13/12/2017 Tarihli ilamı), davacı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili tarafından nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu hususu istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, dava değeri 3.487 Euro, dava tarihindeki harca esas değerin ise 11.697,83 TL olduğu ve bu miktar üzerinden belirlenen nispi harcın davacı tarafça ikmal edildiği dikkate alındığında, karar tarihi itibarı ile davalı lehine nispi olarak hükmedilecek vekalet ücretinin maktu vekalet ücretinin altında kaldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 madde hükmü gözetilerek davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran taraflara ayrı ayrı iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.