Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1839 E. 2020/1559 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1839 Esas
KARAR NO : 2020/1559 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/214 Esas 2020/362 Karar
TARİH: 15/09/2020
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin, ticaret sicilinde kayıtlı bulunan “… Mah. … Bulvarı No:… Eyüpsultan/İstanbul” adresinde ticari faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu, şirketin bu adresteki arşivinin yetersiz olması nedeniyle, grup şirketlerinden olan … Tic. AŞ’nin arşivine, arşiv taşıma işlemlerinin yapıldığını, arşivde yapılan tüm aramalara rağmen bazı ticari defter ve kayıtlarının bulunmadığını beyan ederek; müvekkili şirketin kuruluş tarihi olan 1985 ile 2000 yılları arasında gerçekleştirilen genel kurul toplantılarına ilişkin toplantı tutanaklarını, hazirun cetvellerini, ana sözleşme değişiklik evraklarını, şirketin kuruluşunda tasdik ettirilmiş olması gereken 27/03/1985 ile 18/12/1991 yılları arasını kapsayan döneme ilişkin yönetim kurulu karar defterini, ortaklar pay defteri ile 1985(dahil)-2006(dahil) yılları arası Yevmiye Defterini, Defter-i Kebir ve Envanter Defterini, 2017 yılı Envanter Defterini ve 2018 yılı Envanter Defterinin zayi olduğunun tespiti ve zayi belgesi verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 15/09/2020 tarih ve 2020/214 Esas – 2020/362 Karar sayılı kararında;”….TTK 18/2 maddesi “Her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir” hükmünü içermektedir. Tacir basiretli bir iş adamı olmanın gerektirdiği özeni göstererek defter ve belgelerini saklamalı ve zayi olmaması için üzerine düşen bütün yükümlülükleri ihtimam ile yerine getirmelidir. TTK 82 ve 18.madde kapsamında yapılan değerlendirmede; tacirin basiretli bir iş adamı olmanın gerektirdiği özeni göstererek defter ve belgelerini saklaması ve zayi olmaması için üzerine düşen bütün yükümlülükleri ihtimam ile yerine getirmesi gerekmektedir. Halbuki dava konusu somut olayda davacının defterlerini kaybederek şirketin basiretli tacir gibi davranmadığı, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği anlaşılmakla…”gerekçesi ile, Davacının davasının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin, ticaret sicilde kayıtlı bulunan “… Mah. …Bulvarı No:… Eyüpsultan/İstanbul” adresinden grup şirketlerden olan …Ticaret A.Ş.’nin “… Mahallesi … Sokak. No:… Gebze/Kocaeli” adresindeki büyük arşivine, arşiv taşıma çalışmaları yaptığı, Şirketin arşivinin taşınması çalışmaları sırasında; şirketin kuruluş tarihi olan 1985 ila 2000 yılları arasında gerçekleştirilen genel kurul toplantılarına ilişkin toplantı tutanakları, hazirun cetvelleri, ana sözleşme değişiklik evrakları, şirketin kuruluşunda tasdik ettirilmiş olması gereken 27.03.1985 ila 18.12.1991 yılları arasını kapsayan döneme ilişkin yönetim kurulu karar defteri, ortaklar pay defteri ile 1985 – 1986 – 1987 – 1988 – 1989 – 1990 – 1991 – 1992 – 1993 – 1994 – 1995 – 1996 – 1997 – 1998 – 1999 – 2000 – 2001 – 2002 – 2003 – 2004 – 2005 ve 2006 yılları Yevmiye Defteri, Defter-i Kebir ve Envanter Defteri, 2017 yılı Envanter Defteri ve 2018 yılı Envanter Defteri tüm aramalara rağmen bulunamadığı, Şirkete ait bu evrak ve defterlerin, diğer evraklarla birlikte Gebze’deki büyük arşive götürülmüş olabileceği düşünülerek “… Mah. … Sok. No:… Gebze/Kocaeli” adresindeki arşivde de aramalarda kayıp defter ve belgeler bulunamamıştır. Tüm bu araştırmalar neticesinde mezkur belge ve defterler bulunamadığından, taşınma sırasında zayi olduğu anlaşılmış olup şirket yetkililerince 11.03.2020 tarihli tespit tutanağı düzenlenerek imza altına alındığı, Yerel mahkeme kararında, müvekkilinin basiretli bir tacir gibi davranmadığı, defterlerin saklanması hususunda gerekli özeni göstermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği, ancak yerel mahkeme tarafından bu değerlendirmenin neye göre yapıldığı belirli olmadığı, gerekçeli kararda soyut ifadelerle, defterlerini kaybetmesi nedeniyle müvekkilinin basiretli tacir gibi davranmadığı, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği belirtildiği ve bunun dışında hiçbir somut değerlendirme yapılmadığı, bu itibarla, yerel mahkemenin kararı kanuna uygun bir gerekçeden yoksun olduğu, Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2018/3237 K. 2019/4891 T. 26.6.2019 tarihli kararında : “Dava; ziyaa uğrayan tüm ticari defterler, kayıtlar ve belgeler hakkında TTK’nın 82/7. maddesi uyarınca zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. Somut olayda, davacı 2013 yılı ve öncesine ait tüm ticari defterler, kayıtlar, alış-satış faturaları, kullanılmamış faturalar, ödeme dekontları, banka hesap ekstreleri, makbuzlar gibi belgelerin ziyaa uğradığını ileri sürerek ziyaa uğrayan tüm ticari defterler, kayıtlar ve belgeler hakkında TTK’nın 82/7. maddesi uyarınca zayi belgesi verilmesini talep etmiş, Mahkemece, talebin kısmen kabulüne, 412185 – 412189 numaralı ve 412197 – 426500 numaralı faturaların, 503185 – 518000, 503129 – 503137 numaralı irsaliyelerin, 2012 yılı Genel Kurul ve Müzakere defterinin ve 2013 yıllarına ait kebir defterinin zayi olduğuna, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir. Ancak kanunda tanımlanan şekilde reddedilen kısım yönünden uygun bir gerekçe bulunmadığından talebin reddedilen kısmının neden reddedildiği anlaşılamamaktadır. Bu durum karşısında, mahkemece yukarıda açıklanan kanun hükümlerine uygun şekilde davacının savunmaları değerlendirilerek, kendi içinde tutarlı, saptanan maddi olaya, talebe uygun savunmayı karşılayan, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulması gerekirken, Anayasa ile 6100 Sayılı HMK’nın 297. ve 298.maddelerinde belirtilen unsurlardan ve gerekçeden yoksun karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde belirtildiğini, Yerel mahkeme kararının denetime elverişli olmadığını, Anayasa ve HMK’nın ilgili hükümlerine aykırı şekilde gerekçeden yoksun olduğunu, Zayi davasının dayanağını oluşturan Türk Ticaret Kanunu’nun 82. Maddesinin 7. Fıkrasında; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” düzenleme yer aldığını, Yerel mahkemece hiçbir inceleme yapılmadan, kanunda belirtildiği gibi hiçbir delil toplanmadan, bilirkişi veya keşif incelemesine lüzum görülmeksizin ilk celsede davamızın reddine karar verildiği, oysaki müvekkilinin taşınma sırasında defter ve belgelerinin kaybolmuş olduğuna ilişkin tutanak tutulduğu ve durum fark edildiği gibi de dava açıldığını, söz konusu tutanak dava dilekçe ekinde dosyaya sunulduğu, mahkemece hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, araştırma yapılmadan, delil toplanmadan davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, Kanundaki sebeplerin tahdidi olmadığı birçok Yargıtay kararında belirtilmekte olduğu, ancak yerel mahkemece davanın esasına girilmeye bile gerek görülmediği, yine Yargıtay kararlarında bu gibi zayi durumlarında şirket arşivlerinde keşif incelemesi yapılması gerektiği belirtilmekte olduğu, ancak yerel mahkeme buna da lüzum görmeyerek eksik inceleme yaptığı ve hukuka aykırı şekilde davanın reddine karar verdiğini, Müvekkilinin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgeler de taşınma işlemleri sırasında müvekkili şirket yetkililerin hiçbir kusuru olmadan kaybolduğu, yerel mahkemenin değerlendirme yapmadan usul ve yasaya aykırı olarak davayı reddettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulü ile, müvekkili şirketin kuruluş tarihi olan 1985 ila 2000 yılları arasında gerçekleştirilen genel kurul toplantılarına ilişkin toplantı tutanakları, hazirun cetvelleri, ana sözleşme değişiklik evrakları, şirketin kuruluşunda tasdik ettirilmiş olması gereken 27.03.1985 ila 18.12.1991 yılları arasını kapsayan döneme ilişkin yönetim kurulu karar defteri, ortaklar pay defteri ile 1985(dahil)-2006(dahil) yılları arası Yevmiye Defteri, Defter-i Kebir ve Envanter Defteri, 2017 yılı Envanter Defteri ve 2018 yılı Envanter Defterinin zayi olduğunun tespitine ve zayi belgesi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesi gereğince açılmış Zayi Belgesi Verilmesi talebine ilişkindir.Mahkemece, açılan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçende, müvekkili şirketin adresindeki arşivinin yetersiz olması nedeniyle, grup şirketlerinden olan … Tic. AŞ’nin arşivine, arşiv taşıma işlemlerinin yapıldığını, arşivde yapılan tüm aramalara rağmen bazı ticari defter ve kayıtlarının bulunmadığını beyan ederek; müvekkili şirketin kuruluş tarihi olan 1985 ile 2000 yılları arasında gerçekleştirilen genel kurul toplantılarına ilişkin toplantı tutanaklarını, hazirun cetvellerini, ana sözleşme değişiklik evraklarını, şirketin kuruluşunda tasdik ettirilmiş olması gereken 27/03/1985 ile 18/12/1991 yılları arasını kapsayan döneme ilişkin yönetim kurulu karar defterini, ortaklar pay defteri ile 1985(dahil)-2006(dahil) yılları arası Yevmiye Defterini, Defter-i Kebir ve Envanter Defterini, 2017 yılı Envanter Defterini ve 2018 yılı Envanter Defterinin zayi olduğunun tespiti ve zayi belgesi verilmesi talep etmiştir. Davacı şirketin muhasese müdürü, grup muhasebe müdür yardımcısı, grup muhasebe müdürü tarafından imza altına alınan 11/03/2020 tarihli tutanak içeriğinden ve dava dilekçesinden; arşivin hangi tarihte taşındığı ve yeni adresteki arşive davacı şirketin eski arşivdeki hangi belgelerin taşındığına dair bir açıklama ve buna dair bir belgenin olmadığı ve tutanak içeriğinde dava dilekçesinde belirtilen belgelerin bulunamadığı ve Gebze’deki arşive götürülmüş olabileceği düşüncesiyle yeni arşivde yapılan aramalar neticesinde burada da bulunamadığı belirtilerek tutanak tutulduğu anlaşılmıştır.TTK 82/7. Maddesinde; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir,” hükmü düzenlenmiştir.Davacı basiretli bir tacir olarak ticari defter ve belgelerini işletme merkezinde muhafaza etmek ve korunması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.Ticari defterlerin mutad olarak bulunması gereken yer dışında, şirket merkezinin dışında bulundurularak ve gereken muhafaza tedbirlerini almayarak davacı kusurlu davrandığından, kendi kusuru ile defterlerin kaybına neden olan davacı zayi belgesi talep edemeyecektir. Bu nedenle davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde davacıya iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince davacıya tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.