Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1836 E. 2020/1546 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1836 Esas
KARAR NO: 2020/1546 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2020
NUMARASI: 2018/554 Esas 2020/186 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,dava dışı sigortalı … San. ve Tic. AŞ’ ye ait emtianın, Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ve Abonman Sözleşmesi ile teminat altına alındığını, çekirdek kakao emtiasının 04.04.2017 tarihli … nolu konşimento tahtında … Gemisi’ne yüklenerek San Pedro’dan İstanbul’a taşındığını, tahliye sırasında yapılan kontrollerde, … nolu konteynerin kapı üst kısmının delik olduğu tespit edilmiş olduğunu, konteyner içerisindeki 10 çuval emtianın ıslak hasarlı olduğu tespit edildiğini, yapılan incelemede, emtiada ıslanmaya bağlı küfler oluştuğunun ve çekirdek kakao tanelerinin birbirlerine yapıştığının tespit edildiğini ve fotoğraflarla belgelendiğini, konteyner üzerindeki deliğin, yükleme veya tahliye sırasında konteyner üzerine konulan veya üzerinden tahliye edilen diğer konteynerin altında bulunan twistlock’un çarptırılması sebebiyle meydana geldiği kanaatine varıldığını, davalının 04.04.2017 tarihli … nolu konşimentoyu düzenlemiş olduğunu ve dava konusu olayda TTK m.1191 gereğince fiili taşıyan konumunda olduğunu, dava dışı sigortalının uğradığı zararın tazmin edilmiş olduğunu ve TTK m. 1472 ve TBK m. 183 kapsamında “akdi halef” sıfatını haiz olduğunu, taşıyanın hem kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu hem de hasarın eşyanın taşıyanın hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olduğunu, TTK m. 1178 uyarınca taşıyanın sorumluluğunun söz konusu olduğunu, borçlu aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E.Sayılı dosyası kapsamında başlatılan takibe borçlu tarafından yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, takibin haksız şekilde durmasına neden olan davalı/borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu taşımanın sadece Fildişi Sahilleri’nin San Pedro Limanından İstanbul Ambarlı Marport Limanına yapılan denizyolu bacağını üstlendiğini, dava konusu taşımaya ilişkin konişmento incelendiğinde bu konişmentonun 2. sayfasında CY/CY kaydının yer aldığını, “CY/CY” kaydının açılımının “ContainerYard/ Container Yard” yani “Limandan Limana” olduğunu, dava konusu emtiaların tahliye limanı olan İstanbul Ambarlı Marport Limana ulaştıktan ve gemiden tahliye edildikten sonra 12.05.2017 tarihinde sigortalısına imza karşılığı “Yük Teslim Talimat Formu” ile teslim edilmiş olduğunu, sigortalıya fiilen teslim edilen bu yükler ile ilgili olarak sigortalının yüklerini liman sahasında konteynerlerden boşaltmak yerine bu yüklerini konteyner kutuları ile birlikte limandan teslim alarak liman çıkışı yapmak istediğini ve bu hususta “Taahhütname” verdiğini, sigortalı yük alıcısı risk ve sorumluluğu kendisine ait olmak üzere bu yüklerin konteynerler ile birlikte limandan çekilerek sigortalının kendi tesislerine götürüldüğünü, sigortalının bu yükleri Ambarlı Marport Limanından Çatalca’daki İstanbul Trakya Serbest Bölgesindeki tesislerine kendi sorumluluğundaki kamyonlar ile taşıdığını ve mesafenin yaklaşık 35 km olduğunu, davacının davasını ispat edebilmesi için konteynerde var olduğu öne sürülen deliğin deniz yolu taşımasından meydana geldiğini ispat etmesinin gerektiğini, bu hususun uygulanacak hükümler bakımından da önem taşıdığını, konteynerlerin liman sahasında sigortalıya teslimi sırasında konteynerlerde herhangi bir hasar bulunmadığından liman idaresi tarafından kapı çıkış anında uygulamada “İnterchange” olarak adlandırılan tutanağın düzenlenmediğini, konteynerlerin limanda kapı çıkışı esnasında konteynerlerin kendisinde bir hasar/delik/yırtık/şekil bozukluğu olsa idi, liman çıkış kapısında liman idaresi tarafından bu konteynerler ile ilgili “İnterchange” isimli belgenin düzenlenmesi gerektiğini, davacının konteynerlerde hasarın safi denizyolu taşıması esnasında meydana geldiğini ispat edemediğini, konteynerlerin kendisinde bir hasar var ise dahi, böyle bir hasarın kendisinin sorumlu olmadığını ve üstlenmediği kara nakliyesi esnasında ya da alıcının kendi tesislerinde de oluşmuş olma ihtimalinin bulunduğunu, TTK m. 1185/1 uyarınca, yükte bir hasar var ise bu hasarın en geç teslim tarihinden başlamak üzere aralıksız hesap edilecek 3 gün içinde taşıyana ihbar edilmesi ve bu ihbarda hasarın neden ibaret olduğunun açıklanması gerektiğini, aksi halde TTKm.1185/4 uygulama alanı bulacak ve yük konişmentoda nasıl yazılmış ise alıcısına da o şekilde teslim edildiğini, yükte bir hasar var ise dahi bu hasarın taşıyanın mesul olmadığı bir nedenden ileri geldiğinin kabulünün gerektiğini, dava konusu yüklerin tahliye limanında ordino karşılığında teslim edildiğini ve teslim tarihinin 12.05.2017 olduğunu, 12.05.2017 tarihinden itibaren yasal süresi içinde bir hasar ihbarının bulunulmadığını, TTK m.1185/2 uyarınca herhangi bir inceleme/tespitin de yaptırılmadığını, bu durumda TTK m.1185/4 uyarınca yükün konişmentoda yazıldığı gibi temiz ve hasarsız olarak alıcısına teslim edildiğini, yükte bir hasar varsa dahi bu hasarın taşıyanın mesul olmadığı bir nedenden ileri geldiğinin kabulünün gerektiği savunmasında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/09/2020 tarih ve 2018/554 Esas – 2020/186 Karar sayılı kararında; “Açıklanan nedenlerle kanuni karinenin aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı değerlendirilmekle hasarın, davalının sorumluluk alanı içerisinde ve deniz taşıması esnasında meydana geldiğine dair mahkemede kanaat uyanmamıştır. Dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitler mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve dayandıkları gerekçeler ile ulaştıkları tespitler ise mahkemece dosya kapsamı ve deliller ile uyumlu bulunduğundan bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davanın reddine ve takipte kötüniyetli olduğu ispat olunamayan davacı aleyhine kötü niyet tazminatına yer olmadığına…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemenin kararda her ne kadar davalıya hasar ihbarının yapılmadığını belirtse de dosyada mübrez 10 nolu delil ile açıkça görüleceği üzere emtianın hasara uğradığı ve rücu edilebileceği davalıya email yoluyla bildirildiğini, incelemenin TTK mad.1185 uyarınca yetkili uzmanlar tarafından yapıldığından bildirime gerek olmadığını, Yerel mahkemenin kararına katılmamakla birlikte bir an için davalının hasardan haberdar olmadığı düşünülse dahi Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca hasar ihbarının yapılmaması halinde bile dosya diğer deliller göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerektiğini, Yerel mahkeme tarafından verilen kararın aksine meydana gelen hasar davalı firma sorumluluğunda meydana geldiğini, Ekspertiz raporunda da tespit edildiği üzere, hasara konteynerdeki yırtık sebep olduğu, bu durumda konteynerdeki yırtığın hangi aşamada oluştuğunun bir önemi olmadığı, zira davalının TTK mad.1178 gereğince tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermediği, yükün hasara uğramasına sebep olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesi ile, İşbu dava 2019 yılında açıldığını ve davacının müddeabihi ve harca esas değeri de 4.004,00.TL olduğuna göre kararın kesin olarak verildiğini, istinaf yolunun kapalı olması gerektiğini, TTK mad.1185/1 uyarınca hasar ihbarında bulunulmadığından, TTK 1185/2 uyarınca her iki tarafın iştiraki ile mahkemelerce iddia edilen hasar için tespit de yapılmadığından bu sefer TTK mad.1185/4 uygulama alanı bulacağı ve yükün konşimentoda nasıl yazışmış ise alıcısına o şekilde teslim edildiği, yükse bir hasar varsa dahi bu hasarın taşıyanın mesul olmadığı bir nedenden ileri geldiğinin kabulü gerektiğini, Davacının “konteynerde bir delik var ise taşıyan mutlak sorumludur, konteynerdeki deliğin nerede ve ne zaman meydana geldiğinin önemi yoktur” şeklindeki yaklaşımının yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, taşımaya ilişkin konteynerin sigortalının kendi organize ettiği ve kendi sorumluluğundaki kara nakliyesi ile Çatalca’daki kendi tesislerine taşınması esnasında da hasarlanması ihtimali olduğu ya da konteynerin sigorta poliçesinin düzenlenmesinden önce yükleme limanında da (31/03/2017 tarihinden önce) hasarlanmış olma ihtimali olduğu, bu durumda müvekkilinin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun HMK 348.mad uyarınca kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, mahkeme tarafından verilmiş olan kararın kesin olduğu ile bu hükme karşı istinaf yolunun kapalı olduğunun tespiti ile davacının istinaf taleplerinin reddine, aksi halde davacının istinaf taleplerinin esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Yerel mahkeme tarafından hükmün verildiği tarih itibarı ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’ nun 341/2. maddesinde; “Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’ nun Ek 1. Maddesinin 1. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nun 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.390,00-TL olmuştur. Dava, itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olup, dava değeri (759,71 USD x 5,27=) 4.004,00.TL’dir. Dolayısıyla dava konusu ve istinaf edilen miktar, kararın verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, ilk derece mahkemesince verilen karar kesin niteliktedir. Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak yerel mahkemece karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesinin de sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf dilekçelerinin HMK’nın 352. maddesi gereğince ayrı ayrı usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi gereğince ayrı ayrı USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 148,60’ar.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40’ar.TL istinaf karar harcı istinaf edeler tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/12/2020 tarihinde HMK’ nın 352. maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.