Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1821 E. 2020/1516 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1821
KARAR NO: 2020/1516
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2020 ( İhtiyati Tedbir Talebine İlişkin Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2020/697 Esas ( Derdest )
DAVA: Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirkette bulunan ve inançlı işlemle devrettiği %50 oranındaki hisselerinin kendisine iadesine, şirketin geçmişe yönelik olarak fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.TL tutarındaki kar paylarının faizi ile müvekkiline ödenmesine, hisselerin iadesinin mümkün olmaması halinde, hisselerin gerçek değerinin mahkemece tespit edilerek müvekkiline düşen kısmının ve 05.09.2018 tarihli sözleşmede yazılı olan ifaya eklenen cezai şart niteliğindeki tutarın şimdilik her biri için ayrı ayrı 10.000,00 TL’lik kısmının ödenmesine, dava konusu payların üçüncü kişilere devredilmesinin teminatsız ihtiyati tedbir kararı ile önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/10/2020 tarihli ara kararı ile; ” Talep, dava konusu hisselerin 3.şahıslara devrinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. İncelenen tüm dosya kapsamına ve talebin içeriğine göre; davacı vekilinin dava konusu hisselerin 3. şahıslara devrinin önlenmesine ilişkin talebinin yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediği ve talebin yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla, davacı vekilinin talebinin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; “1- Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı şirkete 05.03.2013 tarihi ile ortak olunduğunu, akabinde …’in kullanımı amacıyla krediler çekildiğini, bu kredilerde müvekkilinin kurmuş olduğu şirketin kredibilitesinin yüksek olması ve yıllardır ticaretle uğraşması nedeniyle, müvekkili şirketin unvanı da kullanılarak kredilerin rahatlıkla kullanıldığını, taraflar arasında yapılan toplantılar neticesinde, bu iki şirketin grup şirketi algısı olduğunu, ancak her iki şirketin birbirinden bağımsız olduğunun belirlenmesi amacıyla müvekkil …’ın, …’deki hisselerini geçici olarak, diğer ortak …’ ya devretmeye ilişkin bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşme akabinde de noterde hisse devri yapıldığını, taraflar arasında inançlı işlem ifade eden “Hisse Devrinden Sonraki İlişkiyi Gösteren Sözleşme” başlıklı bir anlaşma mevcut olduğunu, müvekkilin hisselerini bila bedel devrettiğini, davalı tarafından müvekkiline ödenen herhangi bir para/ bedel bulunmadığını, sözleşmede yer alan 5. maddede, her ne kadar müvekkil hissesini devretmiş olsa da, şirketteki kâr payını almaya devam edeceğinin kararlaştırıldığını, bu nedenlerle, sözleşmenin inançlı işlem niteliğinde olduğunun kabulünün gerektiğini, Davalıların asıl amacının müvekkilinin, tekrardan şirkete girmesini engellemek ve müvekkilinden bedelsiz olarak almış oldukları hisselerin müvekkiline iade edilmemesini sağlamak olduğunu, taraflar arasında uyuşmazlıkların başlaması ve artması üzerine ve müvekkili tarafından işbu hisse devir sözleşmesindeki maddelerin yerine getirilmesinin isteneceğinin karşı tarafça anlaşılması üzerine, davalı ve resmiyette tek ortak gözüken … tarafından, sermaye artırımına gidildiğini ve sermayenin yaklaşık on katı kadar artırıldığını, yine …’ nın, açılacak olan bu davayı düşünerek, hisselerini Hamiline Yazılı olarak bastırdığını ve dağıtma kararı aldığını, …’ nın, açılabilecek olan davalara karşı kötü niyetli olarak gerekli hazırlığı yaptığını, hamiline senetlerin yol açacağı iyi niyetli iktisap savunmalarına(MK. 990) zemin hazırladığını, davalı yanın …’ nun hiçbir şekilde işbu ortaklıkta yer almadığı belirtilmiş ise de, gelen sicil gazetesi cevaplarında …’ nun çeşitli dönemlerde müdürlük görevini yürüttüğünün tespit edildiğini, bu hususta dahi davalı tarafın mahkemeyi yanıltmaya yönelik beyanda bulunduğunu, davalıların hisseleri dava dışı iyi niyetli üçüncü kişilere devretme ihtimalinin de kuvvetle muhtemel olduğu bir arada değerlendirildiğinde tedbir taleplerinin kabulü gerektiğini, aksi takdirde müvekkilinin, dava konusu şirket hisselerinin mülkiyetine asla kavuşamayacağını belirterek, İlk derece mahkemesinin 27.10.2020 tarihli ara kararın kaldırılmasına, öncelikle teminatsız, aksi kanaatte ise, uygun görülecek teminat miktarı uyarınca dava konusu şirket hisselerinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı tarafça, davalı şirketteki hisselerinin inançlı işlemle davalı …’ya devredildiği, hisse devri karşılığının ödenmediği belirtilerek, inançlı işlemle devrettiği %50 oranındaki hisselerinin kendisine iadesine, geçmişe dönük kar payları ile, hisselerin iadesinin mümkün olmaması halinde 05.09.2018 tarihli sözleşmede yazılı olan ifaya eklenen cezai şart niteliğindeki alacağın tahsiline ve dava konusu payların üçüncü kişilere devredilmesinin teminatsız ihtiyati tedbir kararı ile önlenmesine karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece davacının ihtiyati tedbir kararının reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK.’nın 389. maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 Sayılı HMK.’nın 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır. Dosyanın incelenmesinde; Bakırköy … Noterliğinin 05/09/2018 tarih … yevmiye no’lu “Senede Bağlanmamış Anonim Şirket Pay Devri ” sözleşmesi ile davacının …ndeki 600 payının 600.000,00 TL karşılığında davalı …’ya devredildiği, sözleşmede satış bedelinin nakten ve peşinen alındığının belirtildiği, yine davacı … ile davalı … arasında 05/09/2018 tarihli “Hisse Devrinden Sonraki İlişkiyi Düzenlemeye Dair Sözleşme” başlıklı sözleşme yapıldığı, davalı … vekilinin cevap dilekçesinde, müvekkilinin Bakırköy … Noterliği kanalı ile keşide ettiği 03.10.2018 tarih ve … sayılı ihtarname ile 05.09.2018 tarihli sözleşmenin feshedildiğini beyan ettiği görülmektedir. Davada, yargılamanın bulunduğu aşama, ileri sürülen iddiaların mahiyeti gereği yargılamayı gerektirmesi, talep ve karar tarihi itibariyle henüz delillerin toplanmamış olması, dava dilekçesi ekindeki delillere göre de yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözetildiğinde; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararı usul ve yasaya uygun görüldüğünden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/12/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.