Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1820 E. 2020/1526 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1820 Esas
KARAR NO : 2020/1526 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/727 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 13/10/2020
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerin murislerinden intikal eden %35 oranındaki şirket hissesinin mevcut ortaklar tarafından satın alınacağının 10.09.2020 tarihli genel kurulda belirtilmesi ve teklif edilen bedelin muhalefet şerhi ile müvekkilleri tarafından kabul edilmemesi nedeniyle, davalı şirketin T.T.K. 597 ve ilgili maddeleri uyarınca şirket gerçek değerinin tespit edilmesine karar verilmesi, yargılama süresince müvekkillerin telafisi güç ve imkansız zararlara uğramasının önüne geçmek bakımından, davalı şirket hakkında tedbir kararı verilmesi ve davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 13/10/2020 tarih 2020/727 Esas sayılı ara kararında;”Somut olayda; bu aşamada kayyım atanmasını gerektirir iddiaları ispata yarar delillerin dosyaya sunulmadığı ve “yaklaşık ispat” koşulunun gerçekleşmediği…”gerekçesi ile, Davacılar vekilinin tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının eksik ve hatalı incelemeye dayandığını, Davalı şirkete denetim kayyımı atanmasını gerektirir en önemli somut delillerden birinin, davalı tarafında yaptırılan uzman görüşü yazısı olduğunu, Şirket müdürünün şirket sözleşmesinden ve kanunlardan doğan yükümlülüklerini ihlal ettiğini,Davalı şirketin, müvekkillerin murisi ve davalı şirketin %35 oranında pay sahibi olan hissedarı … 07/04/2020 tarihinde vefat etmesinden sonra kısa vadeli şirket mali borçlarının 12.788,355,86.TL arttığını, Davalı şirketin ortakları tarafından davalı şirketin pasifi olağanüstü yüksek miktarda arttığını,Uzman görüşünde 30/06/2020 tarihi itibariyle bilanço hesabı yapılmadığını, bu bilanço hesabında ortaklara borç kalemi 4.771.498,02.TL olarak belirtilen kapsamda olup olmadığını belirttiği gibi raporun açıklamalar kapsamında da bu borcun kaynağı ve doğduğu tarihi belirtmediğini, sipariş avansının hangi zaman diliminde alındığı hangi şirketten hangi ticaret veya sipariş için alındığının belirtilmediğini, Kısa vadeli banka kredileri kaleminde 4.5852.892,66.TL borç gösterildiğini, kısa vadeli banka kredisi borcunun ne zaman alındığı kredi karşılığında ne yapıldığının da belirtilmediğini, Uzman görüşü raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasını, ve tedbir talebinin kabulüne, davalı şirkete yargılama sonuçlanıncaya kadar TTK 630. ve 235. ve ilgili yasal mevzuatlar uyarınca denetim kayyımı atanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, miras yoluyla iktisap edilen şirket paylarının devrine esas olmak üzere TTK. 597 maddesine göre gerçek değerinin mahkemece tespiti davasında davalı şirkete ihtiyati tedbir yoluyla denetim kayyımı atanması istemine ilişkindir.Davacılar, murislerinden kendilerine intikal eden şirket hissesinin davalı şirketçe gerçek değerinin altında satın alınmak istendiğini, davalı tarafça teklif edilen bedelin kendilerince kabul edilmediğini belirterek şirket hisse gerçek değerinin mahkemece tespitini, şirket kötü yönetildiğinden, telafisi güç ve imkansız zararların önüne geçmek için tedbiren davalı şirkete denetim kayyımı atanmasını talep etmiş, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.TTK 597. Maddesine göre davalı şirketin esas sermaye pay bedelinin gerçek değeri tarafların anlaşamamaları halinde mahkemece belirlenecektir. Davada taraflar gerçek değer üzerinde anlaşamamış olup, gerçek değerin belirlenmesi için iş bu dava açılmıştır.TTK’nın Ticari şirketler başlıklı 2. Kitabında yer alan hükümlere göre, ticari şirketlerin seçilmiş olan yöneticilerince temsil ve ilzam olunması ve idare edilmesi, ancak sınırlı olarak kanunda belirlenen hallerin mevcudiyeti halinde şirket yöneticilerinin yönetim hakkının sınırlanması veya kaldırılması ilkesi benimsenmiştir.İhtiyati tedbir genel olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbir için yaklaşık ispat yeterli görülmüş olup sunulan belgelerle talep edenin, davada haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi halinde diğer şartlarında varlığı halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Somut olayda ihtiyati tedbir talebinin dayanağı olarak gösterilen uzman görüşünde belirlenen bilanço bağlayıcı olmayıp, davada mahkemece gerekli inceleme yapılarak ve bilirkişi raporu alınarak dava tarihi itibarıyla şirket hisselerinin gerçek değerleri belirlenecektir. Söz konusu uzman görüşü tek başına davalı şirketin kötü yönetildiğini, temsil yetkisinin kaldırılmasını veya kısıtlanmasını gerektirir, bu tedbirin alınmaması halinde ilerde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağına veya telafisi imkansız zararların doğacağına ilişkin yaklaşık ispata yeterli değildir.Davalı şirketin ticari faaliyetlerine devam etmesi, şirketin ticari faaliyetlerinin hacmi, davacı iddialarının yargılamayı gerektirip henüz yaklaşık olarak ispatlanamamış olması, dosya kapsamı ve yargılamanın bulunduğu aşama dikkate alındığında, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre mahkemece verilen karar gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, istinaf nedenleri yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı istinaf edenler tarafından yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/12/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.