Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1818 E. 2022/1954 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1818 Esas
KARAR NO: 2022/1954 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı …’nın, sahibi bulunduğu … Tekstil isimli şahıs firması adı altında tekstil işi yaptığını, davacı müvekkilinin işi gereğince üretmiş olduğu tekstil ürünlerini davalı kargo şirketi aracılığıyla ülke çapında birçok alıcı mağazaya ulaştırdığını, özellikle … mağazalarına yapılan tüm sevkiyatların davalı kargo şirketince yapıldığını, bilindiği üzere kargo hizmetinin genel uygulaması olarak teslim edilen kolilerin, alıcı şirket yetkilisi tarafından kaşe imza atılmak suretiyle teslim alındığını, ancak davacı tarafından, … Mağazası, Urla Meydan Şubesine gönderilmek üzere, 29.06.2016 Tarih, … irsaliye numaralı ve 905,85 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası Antalya Güzelobalara Şubesine gönderilmek üzere 18.06.2016 tarih, … irsaliye numaralı ve 8.032,99 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Çeşme Alaçatı Şubesine gönderilmek üzere, 29.06.2016 tarih, … irsaliye numaralı ve 862,38 TL fatura değeri bulunan, … mağazası, antalya Kalkan Şubesine gönderilmek üzere, 29.06.2016 tarih, … irsaliye numaralı ve 855,90 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Edremit Şubesine gönderilmek üzere, 23.03.2016 tarih, … irsaliye numaralı ve 2.052,00 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Milas Güllük Şubesine gönderilmek üzere, 29.04.2016 Tarih, … irsaliye numaralı ve 3.960,58 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Kaş Şubesine gönderilmek üzere, 29.04.2016 Tarih, … irsaliye numaralı ve 675,00 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Mordoğan Şubesine gönderilmek üzere, 31.05.2016 Tarih, … irsaliye numaralı ve 1.140,48 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Mordoğan Şubesine gönderilmek üzere, 25.06.2016 Tarih, … irsaliye numaralı ve 752,76 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, … Şubesine gönderilmek üzere, 23.05.2016 Tarih, … irsaliye numaralı ve 799,74 TL Fatura değeri bulunan, … Mağazası, Aydın Şubesine gönderilmek üzere, 31.05.2016 Tarih, … irsaliye numaralı ve 933,12 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Dikili Şubesine gönderilmek üzere, 03.06.2016 tarih, … irsaliye numaralı ve 928,48 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Göcek Şubesine gönderilmek üzere, 31.05.2016 tarih, … irsaliye numaralı ve 1.555,20 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Fethiye Çalış Şubesine gönderilmek üzere, 21.03.2016 tarih, … irsaliye numaralı ve 3.447,36 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Antalya Şubesine gönderilmek üzere, 29.06.2016 tarih, … irsaliye numaralı ve 965,25 TL fatura değeri bulunan, … Mağazası, Salihli Şubesine gönderilmek üzere, 25.06.2016 tarih, … irsaliye numaralı ve 784,62 TL fatura değeri bulunan ürünlerin ilgili şubelere gönderilmek üzere davalı şirketin Taş Ocağı Şubesine teslim edildiğini ancak söz konusu ürünlerin alıcı mağazalara teslim edilmediğini, hal böyle iken … mağazasının malların kendisine ulaşmadığı gerekçesi ile malların bedelini ödemediğini, yaşanan probleme ilişkin davalı şirkete gerek sözlü gerekse yazılı olarak bildirim yapıldığını, söz konusu ürünlere ilişkin bilgi alınmak istenmişse de bir türlü sonuca varılamadığını, son olarak yaşanan zararın giderilmesi adına Beyoğlu … Noterliği’nin 03.07.2017 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile söz konusu malların teslim fişlerinin verilmesinin istenildiğini, aksi halde bu malların … mağazalarına teslim edilmemiş sayılacağından bahisle ürünlerin toplam bedeli olan ve davacının zarara uğramış olduğu 28.651,71 TL’nin davalı şirketten temini talep edilmişse de, davalı şirketçe söz konusu ihtarnameye cevap verilmediğini, hal böyle iken alıcı mağazalara ulaştırılması adına davalı şirkete teslim edilen ürünler ve bu ürünlerin değerleri göz önüne alındığında davacı ve sahibi olduğu şahıs şirketinin zarara uğradığını, davalıya karşı alacağa istinaden Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun yasal süresi içinde borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyanla fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydı ile davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın kaldırılmasına ve yapılan takibin devamına, davalının %20’den aşağı kalmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, her türlü yargılama giderinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı, müvekkili davalı şirket aleyhine 28.651,17 TL alacak talebi ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış olup, tarafınca iş bu ödeme emrine takibe, borca, faiz oranına, yetkiye ve tüm ferilerine yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, usulüne uygun yapılan itiraz neticesinde icra takibinin 14.09.2017 tarihinde durdurulduğunu, davacının iş bu itirazın iptali davasını açtığını, davaya konu kargoların tesliminin yapıldığını, davaya konu kargo içeriğinin bilinmediğini, bu sebeple bedelinin 28.651,17 TL olduğunun kabul edilemeyeceğini, kargo taşımacılığında kargo şirketlerinin paketin içeriği ile ilgili bilgi sahibi olma olanağının bulunmadığını, kaldı ki gönderenin kargo içeriği ile ilgili davalı şirkete herhangi bir bilgi de vermediğini, kargo kayıp olarak kabul edilse dahi içerisinde 28.651,17 TL değerinde bir ürün olduğunun kabul edilemeyeceğini, davacı yanın, davaya konu kargonun bedeli hakkında tarafınca ve sayın mahkemeye herhangi kesin delil niteliğine haiz bilgi ve belge sunmadığını, sunulan faturalar ile kayıp kargo içeriğinin uygunluğunun tespit edilemeyeceğini, bu sebeple talep edilen 28.651,17 TL bedelin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını beyanla davanın reddine, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 06/02/2020 tarih 2018/437 Esas 2020/132 Karar sayılı kararında; “…Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Davacı taraf dava dışı … mağazalarına sattığı ürünlerin tüm sevkiyatlarının davalı kargo şirketince yapıldığını, bilindiği üzere kargo hizmetinin genel uygulaması olarak teslim edilen kolilerin, alıcı şirket yetkilisi tarafından kaşe imza atılmak suretiyle teslim alındığını, dava dışı şirketin bazı şubelerine gönderilmek üzere teslim edilen mallar davalı şirketin Taş Ocağı Şubesine teslim edilmişse de söz konusu malların alıcı mağazalara teslim edilmediğini, hal böyle iken … mağazası malların kendisine ulaşmadığını gerekçe göstererek toplam değeri 28.651,17 TL olan malların bedelini tarafına ödenmediğini, bu kez davalıya başvurmasına rağmen bedelin ödenmediğini iddiasıyla davalı hakkında icra takibi başlatmış davalının itirazı üzerine, itirazın iptali ve duran takibin devamı için iş bu davayı açmıştır. Davalı taraf söz konusu ürünlerin ilgili firmalara teslim edildiğini savunarak bir kısım kargo teslim belgeleri sunmuş, ayrıca kargo içeriklerinden söz konusu ürün bedellerinin 28.651,17 TL olduğunun tespit edilemeyeceğini savunmuştur. Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davacı tarafından … firmasının şubelerine gönderilmek üzere davalı … Kargoya teslim edildiği iddia edilen ürünlere ait 16 adet 28.651,71-TL tutarlı faturaların davacı yan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı … A.Ş. tarafından 10.08.2018 havale tarihli dilekçe ekinde davacı yanın kargo ürünlerinin teslimine ilişkin belgeler sunulmuş olduğu, sunulan belgelerin bilgisayar sisteminden alınmış olduğu anlaşıldığı, 03.06.2016 tarihli … tesellüm belgesi ve 27.06.2016 tarihli … no.lu tesellüm belgelerinde malları teslim alan bölümlerinin gözükmediği, diğer belgelerde ise malları teslim alan kişilerin bilgilerinin yer aldığı, davacı yanın dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu gönderileri ile sunulan belgelerdeki gönderilerinin bir birleriyle örtüştüğü tespit edilmekle dava konusu ürünlerin davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Buna karşın davalı taraf davacının kendisine teslim ettiği ürünleri … firmasının şubelerine teslim ettiğini savunmuş ve bir kısım belgeler sunmuşsa da; davalı tarafından sunulan belgelerin bilgisayar sisteminden alınmış olduğu, teslimatların gerçekleştiğine ilişkin ıslak imzalı teslim-tesellüm belgeleri dosyaya sunulmadığı, davacı tarafça bu belgelere itiraz edilerek kabul edilmediği anlaşılmakla teslim husususun davalının ispatına muhtaç olduğu değerlendirilmiştir. Bunun üzerine mahkememizce, davalı vekiline söz konusu teslim belgelerinin ıslak imzalı asıllarını ve teslime ilişkin diğer bilgi ve belgeleri sunması için 3 haftalık kesin süre verilmiş ancak verilen kesin süre içerisinde davalı vekilince beyanda bulunulmamıştır. Bu nedenle davalının teslim savunmasını ispatlayamadığı anlaşılmakla, davanın asıl alacak üzerinden kabulüne, davalının takipten önce temerrüte düşürüldüğü ispatlanamadığından işlemiş faize ilişkin talebin reddine, alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. “gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu kargoların tesliminin tam ve eksiksiz olarak yapıldığını, yerel mahkemenin bu hususları incelemeden karar verdiğini, dava konusu kargoların içeriği taraflarınca bilinmediğinden bedelin 28.651,17 TL olduğunun kabul edilemeyeceğini, yerel mahkemenin bilirkişi raporunu hükme esas almasının hukuka aykırı olduğunu, kargo taşımacılığında kargo şirketlerinin paketin içeriği ile ilgili bilgi sahibi olma olanağının bulunmadığını, gönderenin kargo içeriği ile ilgili müvekkili şirkete herhangi bir bilgi vermediğini, kargo kayıp olarak kabul edilse dahi içerisinde 28.651,17 TL değerinde bir ürün olduğunun kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın davaya konu kargonun bedeli hakkında yerel mahkeme dosyasına kesin delil niteliğine haiz bilgi ve belge sunmadığını, dosya içerisinde mübrez olan faturalardan dava konusu kargoların kayıp olup olmadığı anlaşılamazken bilirkişinin davacı tarafın ticari defterlerini baz alarak hükme esas bir rapor tanzim etmesinin taraflarınca anlaşılamadığını, bilirkişi raporunda davacı tarafın defterlerinde 16 adet 28.651,78 TL tutarlı faturaların kayıtlı olduğundan bahsettiğini, kargoların kayıp olduğuna ilişkin bir kesinlikten bahsedilmediğini, yerel mahkemenin yasa ile belirlenen en az tutarın altında bir karşı vekalet ücretine hükmederek hataya düştüğünü, bu durumun yasalara aykırı olduğunu, taraflarına tebliğ edilen kararda davacı tarafın davasını kısmen kabul ve kısmen reddettiğini, reddedilen kısım için davalı yan olarak taraflarına 267,88 TL avukatlık vekalet ücreti ödenmesine karar verdiğini, Nitekim Avukatlık Kanunu md. 169 ‘da “Yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz.” şeklinde hüküm olduğunu, bu noktada 2019 yılı için Asliye Mahkemelerinde görülen davalar bakımından Resmi Gazete’de yayınlanan avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen asgari miktarın 2.725,00 TL olduğunu, yerel mahkeme tarafından lehlerine hükmedilen 267,88 TL tutarındaki nisbi vekalet ücret miktarının hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararına göre müvekkili şirketin harçtan muaf olması nedeniyle harçsız olarak istinaf işlemi gerçekleştirildiğini, müvekkili şirkete İstanbul Anadolu 10.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2015/2903 D.İş. Sayılı, 17.11.2015 tarihli kararı ile CMK’nın 133. maddesi tahtında kayyum atandığını, işbu kararın, Ticaret Sicilinde tescil edildiğini ve 18 Kasım 2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, 22 Kasım 2016 tarihli 29896 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış 677 sayılı KHK’nın 7.maddesi düzenlemesinin gereği olarak, 22.11.2016 tarihi itibarıyla CMK madde 133 uyarınca kayyum atanmış şirketlerin yönetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredildiğini, kayyum atanmış müvekkili şirketin yönetiminin 677 sayılı KHK uyarınca TMSF’ye devri uyarınca, TMSF tarafından şirketin yönetim kuruluna atanmış yetkililerin 05.12.2016 tarihli 9212 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, müvekkili şirketin yönetiminin halen TMSF ve atadığı yöneticiler tarafından sevk ve idare edildiğini, Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 24 Kasım 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandığını, 6758 sayılı bu Kanun’un 20.maddesinde TMSF’nin yetkilerinin açıkça düzenlendiğini, 20.madde düzenlemesi uyarınca, 6758 sayılı Kanun ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna verilen kayyumluk görevinde, Bankacılık Kanunu ile Fona verilen yetkilerin kıyasen uygulanması gerektiğini, Bankacılık Kanunu’nun 140.maddesinde; “TMSF’nin her türlü vergi resim ve harçtan muaf olduğu”, 140/5. maddesinde “.. her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve tehiri icra taleplerinde teminat şartı aranmayacağı”nın açıkça hükme bağlandığını, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140. maddesi ile 6758 sayılı Kanunun 140. maddesi uyarınca müvekkilinin harçtan muafiyetinin bulunduğunu beyanla müvekkili şirketin TMSF yönetiminde olması nedeniyle harçtan muaf olduğu hususu göz önünde bulundurularak istinaf işleminin harçsız olarak kabul edilmesine, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/437 E. – 2020/132 K. sayılı ve 06.02.2020 tarihli kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, yurt içi taşıma sözleşmesi kapsamında alıcısına teslim edilmediği/zayi edildiği iddia edilen ürün bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı taraf, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine 28.651,71 TL asıl alacak, 267,87 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 28.919,58 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatmış, davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle duran takibin devamını sağlamak üzere eldeki dava açılmış, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık noktaları; davalıya teslim edilen taşıma konusu ürünlerin alıcısına teslim edilip edilmediği ve koli içerisinde ne olduğu, alıcıya teslimin gerçekleşmediğinin kabulü halinde ise davalının sorumluluğu mevcut ise, sorumlu olduğu miktar konusunda toplanmaktadır. Taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı ihtilafsızdır. Taşıma konusu ürünlerin alıcıya teslim edildiğini ispat yükü davalıdadır. 6102 sayılı TTK’nın 875 ve 879. maddeleri uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan; kendi adamlarının, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur. Somut davada davalı, ürünleri alıcısına teslim ettiğine dair imzasız ve kaşesiz teslim belgeleri sunmuş ve Mahkemece davalı tarafından ürünlerin alıcısına teslimin ispat edilemediği kabul edilmiş ise de; belgelerde teslim alan olarak alıcı şirketin çalışanı olduğu iddia edilen kişilerin isimlerinin yer aldığı görülmüştür. Buna göre Mahkemece alıcı şirketten; davacının sunduğu faturalardaki ürünlerin sipariş edilip edilmediği, faturaların defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, ürünlerin teslim alınıp alınmadığı, davalı tarafından sunulan teslim belgelerinde isimleri yer alan kişilerin gösterilen tarihlerde çalışanı olup olmadığının sorulması ve gerekli olması halinde SGK’dan da teslim alan olduğu iddia edilen kişilerin alıcı şirketin işçisi olup olmadıklarının sorulması ve buna göre ürünlerin alıcısına teslim edilip edilmediğinin tespiti gerekmektedir. Ancak ürünlerin alıcısına teslim edilmediği ve zayi olduğunun anlaşılması halinde, davalı taşıyıcı TTK’nın 876 ve 878. maddelerinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma hallerinden birisinin bulunduğunu kanıtlayamadığından, alıcısına teslim edilmeyen ürünler nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olacaktır. Davalı taşıyıcının zarardan sorumlu olduğunun kabulü halinde ise; TTK’nın 882. maddesine göre, 880. ve 881. maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı halinde taşıyıcının sorumluluğu; gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının, gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Genel kural, taşıyıcının zıya ve hasardan sınırlı sorumluluğunun bulunduğu şeklinde ise de, TTK’nın 886. maddesinde taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı haller düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz. Davalı tarafından düzenlenen gönderi belgelerinde, taşımaya konu kolilerin içerisinde ne olduğu, ürünlerin mahiyeti ve değeri belirtilmemiştir. Davalı, koli içerisinde iddia edilen faturalardaki ürünlerin olduğunu kabul etmemektedir. Bu durumda, davacı, davalıya teslim ettiği kolinin içindeki ürünün ne olduğunu tanık dahil her türlü delil ile ispatlayabilir. Mahkemece TTK’nın 886. maddesi kapsamında, davalının sorumluluk sınırlamalarından yararlanıp yararlanamayacağı, gerçek zarardan sorumlu olup olmadığına yönelik bir değerlendirme yapılmaksızın, davacı tarafından koli içerisinde bulunduğu iddia edilen ürünlere ilişkin faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olmaları esas alınarak davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlenmesi de hatalı olmuştur. Buna göre alıcı şirkete yazılacak müzekkere cevabı ile tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davalının istinaf başvurusu haklı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, vekalet ücretine yönelik istinaf sebebinin bu bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2020 tarih ve 2018/437 Esas – 2020/132 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.