Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1809 E. 2022/1993 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1809 Esas
KARAR NO: 2022/1993 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1013 Esas – 2018/1318 Karar
TARİH: 23/11/2018
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirket ile davalılardan … Tic. Ltd. Şti’ni temsilen … arasında emlak komisyon sözleşmesi yapıldığını, ilgili sözleşmeye göre davacı şirketin davalılardan … Ltd. Şti’inden halen İstanbul Ticaret Odasına kayıtlı şirket adresi olarak gösterilen ” … Mah. … Sit. … Cad. No:… Beylikdüzü ” adresindeki mucuru kiralamaya aracılık ettiğini, ancak aracılık bedelini ödemediğini, belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 26/07/2014 tarihli emlak komisyon sözleşmesi gereği davacı şirketin hak ettiği komisyon ücretinin şimdilik 3.000,00 TL’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 18/07/2018 tarihinde harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile, dava değerini 23.904,00 TL. Artırdığını belirterek 26.904,00 TL. Tellallık ücretinin reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, kira sözleşmesini imzalayan mal sahiplerinin davacı ile hiçbir anlaşması olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 23/11/2018 tarih ve 2017/1013 Esas – 2018/1318 Karar sayılı kararında;
“…Ticaret Kanunu ‘nda ise komisyon sözleşmeleri adı altında mahkememizde görülen iş bu davada davacı tarafın söz konusu komisyon alacağına kavuşabilmesi için ,emlakcı ile gezilen yerine gösteren tarafından kiralanması ile gerçekleşeceğidir. Davacı taraf şirket yetkilisi olduğu söylenen davalı …’in (keşifte dinlenen taşınmazın malik ve yeğeninin tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere) emlakcıya dükkan verilmeden 10 gün öncesinden söz konusu yeri gezip, görüp ,ölçtüğü anlaşıldığından ,emlak gösterme sözleşmesinde her ne kadar imzası bulunsa da bilinmeyen yerin emek harcanarak kiralanmasına sebep olunmasından kaynaklı komisyon ücretine hak kazanılmayacağı açıktır.Zira davalı … tarafından gösterildiği iddia edilen 11nci Blok un gezildiği ,yer hakkında daha önceden kanaat oluşturduğu anlaşılmıştır.Bu nedenle sırf emlak gösterme tutanağında imzası olduğu için emlak komisyon alacağına hak kazanılması iddiası M.K m.2 uyarınca dürüstlük kuralı ,hak ve nesafete aykırı olacaktır. İş bu nedenlerle davacının komisyon alacağına hak kazanmadığı anlaşıldığından davanın reddi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, taraflar arasında yazılı emlak komisyon sözleşmesi olduğu hususunda ve benzer biçimde kiralanan yerin emlak komisyon sözleşmesinde belirtilen adres ve 11. blokta olduğu hususunda da bir ihtilaf bulunmadığını, Taraflar arasında düzenlenen emlak komisyon sözleşmesinde emlak adresi olarak daire numarası belirtilmeksizin yalnızca 11. blok gösterildiğini, davalılar vekilinin 11. Blokta pek çok daire bulunduğunu kendilerinin kiraladıkları dairenin 11. bloktaki 1 numaralı daire olduğunu itiraz olarak ileri sürdüklerini, emlak komisyon sözleşmesinin düzenlenme tarihinin 26/07/2014 olup dava konusu yerin 01/11/2014 tarihinde davalılar tarafından kiralandığını, dava konusu yerin emlak komisyon sözleşmesi düzenlendikten kısa bir süre sonra kiralandığını, Yerel mahkeme tarafından dinlenilen taşınmaz sahibi … taşınmazı kiraya verme konusunda yeğeni …’na yetki verdiğini belirttiğini …’nun da kiralama hususunda davalı müvekkili şirket yetkilileri dahil pek çok kişi ile görüştüğünü belirttiğini, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde yazılı emlak komisyon sözleşmesi gereği hizmetin de ifa edildiğinin açık ve net olduğunu, Yerel mahkemenin yazılı belgeye dayanan alacak davasında tanık dinlenmesine muvafakat edilmemesine rağmen tanık dinlemesinin ve keşif yapmasının ve buna göre davanın reddine karar vermesinin doğru olmadığını, taraflar arasında yazılı emlak komisyon sözleşmesi düzenlendiğini ve bu sözleşmeden kısa süre sonra dava konusu yerin davalılar tarafından kiralandığını, davanın ispat edildiğini, 17/10/2016 tarihli bilirkişi raporu ile 26.904,00.TL alacaklı olduklarının teknik hesaplama yapılarak belirlendiğini, yerel mahkemece yapılan bu bilirkişi incelemesini hiç dikkate almadan ve bu konuda değerlendirme yapmadan hüküm kurulduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davanın 28/10/2014 tarihinde İstanbul 10 ATM.’de açıldığı, mahkemece 13/04/2015 tarih ve 2014/1332 Esas-2015/230 Karar sayılı kararı ile tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararı üzerine dosyanın İstanbul 8 Tüketici Mah. Tevzi edildiği, İstanbul 8 Tüketici Mahkemesince 13/07/2015 tarih ve 2015/1176 Esas-2015/1412 Karar sayılı kararı ile ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verildiği, Yargıtay 20 HD.’nin 27/01/2016 tarih ve 2015/12466 Esas-2016/1049 Karar sayılı kararı ile İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesini yargı yeri olarak belirlenmesine karar verildiği, İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesince 07/11/2016 tarih ve 2016/227 Esas-2016/458 Karar sayılı kararı ile Bakırköy ATM.’nin yetkili mahkeme olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verildiği, yetkisizlik kararı üzerine dosyanın Bakırköy 5 ATM.’ye tevzi edilmesi üzerine yapılan yargılama sonucu istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.Dava, tellalık sözleşmesine dayalı hizmet bedeli alacağının tahsili talebiyle açılan alacak davasıdır.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafından davadan önce Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile davalı şirket hakkında emlak komisyon ücretinin tahsili talebiyle 09/09/2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davası yerine istinafa konu alacak davasının açıldığı anlaşılmıştır.Uyuşmazlık konusu tellalık sözleşmesi 6098 sayılı TBK’nın 520. maddesinde düzenlenmiştir.Davaya konu 26/07/2014 tarihli “ Emlak Görme Belgesi” başlıklı sözleşme davalı … tarafından imzalanmıştır. Sözleşmede emlağı gören firmanın/şirketin adı bölümünde davalı … ismi yazılıdır. Müşteri imzası bölümünde davalı … isminin yazılıp … tarafından imzalanmıştır. Simsarlık sözleşmesinin düzenlenme tarihinin 26/07/2014 olup sözleşme konusu yerin ibraz edilen kira sözleşmesine göre 01/08/2014 tarihinde davalı şirket tarafından kiralandığı anlaşılmıştır.Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, sözleşmeyi imzalayan …’in müvekkili şirket temsilcisi veya yetkilisi olmadığını, müvekkili şirket tarafından bu kimseye sözleşme yapması için yetki verilmediği gibi vekalette verilmediğini belirtip davalı … tarafından imzalanan sözleşmenin davalı şirketi bağlamayacağı, … yönünden ise emlak gösterme belgesinin boş olarak imzalatıldığı ve sonradan davacı tarafından doldurulduğunu, kiralanan taşınmazın davacı tarafından …’e gösterilmediği belirtilmiştir.Ticari vekil TBK’nın 551. maddesinde; “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Yetkisiz temsil ise TBK’nın 46. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar. Davalı şirketin yetkisiz temsilci …’in imzalamış olduğu simsarlık sözleşmesine icazet verdiğine ilişkin bir delil dosya içinde bulunmamaktadır. Aksine davacı tarafından simsarlık ücretinin ödenmesi yönünde yapılan icra takibine davalı şirket tarafından taraflar arasında sözleşme ilişkisi ve ticari ilişki bulunmadığından bahisle itiraz etmiş böylece … tarafından imzalanmış olan simsarlık sözleşmesi davalı şirketçe kabul edilmemiştir. Sırf söz konusu şirket merkezinin simsarlık sözleşmesinde belirlenen adrese taşınmış olması tek başına davalı şirketin simsarlık sözleşmesine de icazet verdiği anlamına gelmeyecektir.Simsarlık sözleşmesi, simsar ile bu sözleşmeyi imzalayan kişi arasında hak ve borç doğuran bir sözleşmedir. Öyle olunca davalı şirket yetkilisi veya temsilcisi olmayan, davalı … tarafından imzalanmış olan sözleşme davalı şirketçe onanmadığından davalı şirketi bağlamayacaktır. Davaya konu 26/07/2014 tarihli simsarlık sözleşmesinin metninde;”…adresinde bulunan emlağı satın almak/kiralamak için gördüm. Söz konusu emlağı şahsım, eşim, kan veya sıhri hısımlarım,annem,babam,kardeşlerim, ortağım, ortağı veya idarecisi bulunduğum şirket,şirketin ortağı olduğu kuruluşlar satın aldığı taktirde satın alma bedelini %3+KDV.’sini, kiraladığı taktirde yıllık brüt kira bedelinin %12+KDV’sini hizmet bedeli olarak ödemeyi kabul ediyorum. Satın alma veya kiralama olayı … A.Ş.’yi saf dışı bırakarak gerçekleşirse ödeyeceğim komisyon miktarını, satın almada %6 +KDV, kiralamada toplam kira süresinin bir yıla tekabül eden brüt kira bedelinin %18+KDV’si olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum,” ibaresi yazılı olup davalı şirketin ortağı olan diğer davalı …’in davalı şirketin temsil yetkisi olmadığını bilerek sözleşme altına kendi ad soyadını yazıp imzalayarak hizmet bedelini şahsen ödemeyi taahhüt ettiği ve sözleşme konusu taşınmazın ibraz edilen kira sözleşmesine göre 01/08/2014 tarihinde davalı şirket tarafından kiralandığı, sözleşme nedeniyle doğan borçtan simsarlık sözleşmesini imzalayan davalı …’in sorumlu olduğunun kabulü gerekmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/5724 Esas- 2021/5514 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Sözleşmede düzenlenen taşınmazın kiralanması halinde tellallık ücreti ödeneceğine ilişkin hüküm, taraflarca itiraz edilmeksizin imzalanmış olmakla ve aksi yönde yasa hükmü de bulunmamakla sözleşme serbestisi ilkesi gereğince geçerlidir ve sözleşmenin taraflarını bağlar.(Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/5401 Esas- 2014/30849 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Davalı tarafından sözleşmede ismi altına atılan imzanın kendisine ait olmadığı yönünde bir itirazının olmadığı anlaşılmıştır. Davalılar vekili emlak gösterme belgesinin boş olarak imzalatıldığı ve sonradan davacı tarafından doldurulduğunu ileri sürülmüş ise de bu durumun yazılı delille ispatı gerekmekle olup davalı tarafça HMK. 200 madde uyarınca yazılı delil ibraz edilmediği, miktar itibariyle tanıkla ispatının mümkün bulunmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece, sözleşmede belirtilen ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacı vekilinin istinaf talebi kısmen yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında Davalı … Ticaret Limited Şirketi hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, Davalı … hakkında açılan davanın kabulü ile davacı tarafından dava dilekçesi ile alacak talebinde bulunduğu, faize ilişkin bir talebinin olmadığı, bedel artırımına ilişkin kısmi ıslah dilekçesi ile faiz talebinde bulunmuş isede dava dilekçesi ile talep edilmeyen faizin ıslah dilekçesi ile talep edilemeyeceğinden dava ve ıslah dilekçesine göre 26.904,00.TL. Alacağın Davalı …’den alınarak davacıya verilmesine yönelik karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2018 tarih ve 2017/1013 Esas – 2018/1318 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davalı … Ticaret Limited Şirketi hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE, 2-Davalı … hakkında açılan davanın KABULÜ ile; dava ve ıslah dilekçesine göre 26.904,00.TL. Alacağın Davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Karar tarihine göre alınması gereken 1.837,81.TL harçdan davacı tarafça peşin olarak yatırılan toplam (51,25.TL peşin harç + 408,22.TL ıslah harcı=) 459,47.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.378,34.TL’nin Davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan toplam 488,47.TL harcın davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davalı şirket için yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,6- Davalı … yönünden İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında, davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 602,50.TL tebligat ve müzekkere gideri, 500,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam: 1.102,50.TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı tarafça sarf edilen 100,00.TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT üzerinden hesaplanan 9.200,00.TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı … Ticaret Limited Şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT üzerinden hesaplanan 9.200,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 12-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 48,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 197,10.TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 13-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.