Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1804 E. 2022/1837 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1804 Esas
KARAR NO: 2022/1837 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/996 Esas – 2019/954 Karar
TARİHİ: 09/10/2019
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı ile davalı …şirketi arasında diğer davalılar … ve … ile dava dışı … A.Ş.’nin müteselsil kefaletiyle genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini ve şirkete krediler kullandırıldığını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalılara kat ihtarının tebliğ edildiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında ilamsız haciz yoluyla takibe geçildiğini, dava dışı kefil …şirketi hakkında iflas kararı verildiğinden icra takibine dahil edilmediğini, davalı borçluların haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazları nedeniyle takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davalılar aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili 4.10.2018 tarihli cevap dilekçesi ile; müvekkillerinin davalı şirket ile davacı banka arasında imzalanan kredi sözleşmelerinde kefalete ilişkin sorumluluklarının bulunmadığını, kredi sözleşmelerinde kefaletin usulüne uygun düzenlenmediğini, bu nedenle geçerli olmadığını, kefaletlerin geçerli olduğunun kabulü halinde dahi TBK’nın 598/3. maddesine göre on yıl geçmiş olması sebebiyle müvekkillerinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, temerrüt faizi ve gider vergisinin davalı müvekkillerinden istenemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesi davalı …A.Ş.’ye TK’nın 35. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş, davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesinin 09/10/2019 tarih 2018/996 Esas – 2019/954 Karar sayılı kararında;”…Temerrüt tarihi itibariyle alacak tutarı ile ilgili olarak yapılan inceleme, ulaşılan kanaat ve gerekçe: Davacı Bankanın ,davalı Şirkete kullandırdığı Borçlu Cari Hesap Kredisi ve Şirket kredi Kartı Borcunun ödenmediği, hesap kat tarihi itibariyle faizli bakiyesinin temerrüt tarihi itibariyle alacak tutarının hesabı bölümünde gösterildiği şekilde olduğu görülmektedir.Yerleşik Yargıtay kararlarına ve Doktrine göre; Davacı Banka alacağının hesaplanması için Bankanın hesap kat tarihindeki alacağına temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin Banka Sigorta muamele vergisi uygulanıp kapitalize edilerek oluşan alacağa temerrüt tarihinden takip tarihine kadar temerrüt faizi uygulanmak suretiyle, takip tarihi itibariyle davacı banka alacağının tespit edilmesi gerekir. Hesaplamada asıl alacak üzerinden takip tarihine kadar Faiz = Anapara*Gün Sayısı*Faiz Oranı/36.000 formülü ile basit faiz yürütülmüştür.Her ne kadar, davalılar icra ödeme emrine itiraz dilekçelerinde, asıl alacağa, borca, faiz ve ferilerine , faiz oranına itiraz etmekteler iseler de; borç rakamına, buna ilişkin bir ödeme yapıldığına dair somut bir iddiada bulunmadıkları görülmüş olup, yine takibe itiraz dilekçesinde kefaletin geçerli olmadığına dair bir itirazları olmamasına rağmen, davalılar … ve …’in cevap dilekçelerinde kefaletin geçerli olmadığı hususunda savunmada bulunmuşlardır. Davacı Banka ile davalı … Tic. A.Ş. arasında, 22.01.2008 ve 13.01.2010 tarihli çerçeve niteliğindeki Genel Kredi Sözleşmeleri akdedilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, işbu kredi sözleşmesi yeni TBK’nin ve yeni TTK’nin yürürlüğe girmesinden önceki bir tarihte akdedilmiş olduğu için eski Borçlar Kanunu hükümlerine tabi bir kredi sözleşmesi niteliğinde olduğundan kefaletin geçerli olduğu kanatine varılmıştır.Buna göre bilirkişi … tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin ilgili hükümleri ve yukarıda alıntılanan Yargıtay kararları ve Bankacılık mevzuatı gereği, hesap kat tarihinden temerrüt tarihine kadar) akdi faiz oranı üzerinden faiz yürütülmek suretiyle hesaplanan alacak tutarı, BCH kredisi için kredi bakiyesi 858.622,12 TL, işleyen faiz miktarı 4.293,11 TL, %5 BSMV 214,66 TL, ana para+faiz+BSMV toplamı 863.129,89 TL, Şirket Kredi Kartı için ise, kredi bakiyesi 3.891,00 TL, işleyen faiz 13,10 TL, %5BSMV 0,65 TL, anapara+faiz+BSMV toplamı ise 3.904,75 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı Bankanın alacağına, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar temerrüt faiz oranı üzerinden faiz yürütülmek suretiyle hesaplanan Davacı Banka alacağı ise aynı bilirkişi tarafından;BCH kredisi için kredi bakiyesi 858.622,12 TL, işlemiş faiz+BSMV 4.507,77 TL, işlemiş temerrüt faizi 2.411,010,91 TL, faizin %5 BSMV’si 120.550,55 TL, işleyen+işlemiş faiz toplamı 2.415.518,68 TL olmak üzere ana para+faiz+BSMV toplamı 3.394.691,35 TL, Şirket Kredi Kartı için ise, kredi bakiyesi 3.891,00 TL, işlemiş faiz+BSMV 13,75 TL, işleyen temerrüt faizi 6.883,33 TL, faizin %5 BSMV’si 344,17 TL, işleyen+işlemiş faiz toplamı 6.897,08 TL olmak üzere anapara+faiz+BSMV toplamı ise 11.132,25 TL olarak hesaplanmıştır. Ancak, davacı Bankanın Takip Talebindeki istemi, Borçlu Cari Hesap Kredisi (BCH) yönünden 858.622,12 TL asıl alacak ve 2.402.852,28 TL İşlemiş faiz, ve 120.435,47 TL işlemiş faiz üzerinden % 5 BSMV olmak üzere toplam 3.391.658,06 TL, Şirket Kredi Kartı Yönünden ise; 3.891,00 TL asıl alacak, 6.857,19 TL % 30,24 İşlemiş faiz ve 342,86 TL işlemiş faiz üzerinden % 5 BSMV olmak üzere toplam 11.091,05 TL olup, bilirkişinin tespitlerinden daha az tutarda alacak talebinde bulunduğundan, taleple bağlılık ilkesi gereği Şirket Kredi Kartından kaynaklanan ve ödeme emrinde “1” rakamı ile gösterilen alacakla ilgili olarak davacının alacağının 3.891,00 TL asıl alacak, 6.857,19 TL işlemiş temerrüt faizi, 342,86 TL temerrüt faizinin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 11.091,05 TL olduğu, Cari Hesap Kredisinden kaynaklanan ve ödeme emrinde “2” rakamı ile gösterilen alacakla ilgili olarak davacının alacağının, 858.622,12 TL asıl alacak, (taleple bağlı kalınarak) 2.401.852,28 TL işlemiş temerrüt faizi, 120.092,61 TL temerrüt faizinin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 3.380.567,01 TL olduğu kanaatine varılmıştır. Davalılar … ve …’in itirazları ile ilgili inceleme ve gerekçe: Her ne kadar davalılar … ve … vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, hesap kat ihtarının usulsüz olarak tebliğ edildiğini iddia etmiş ise de, yukarıda belirtildiği üzere Tebligat Kanunu’nun 13. Maddesi uyarınca hesap kat ihtarının usulüne uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Yine, davalılar … ve … vekili tarafından bilirkişinin döviz kurlarını yanlış belirleyerek sebepsiz zenginleşmeye sebep olduğu iddia olunmuş ise de, davalılar vekilinin belirttiği tarihteki kur üzerinde TL’ye çevrim yapılsa dahi çıkan miktar kredi tutarının çok üzerinde kalmakta olduğundan bu itirazın sonuca etkisi olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan, sözleşmelerin döviz üzerinden düzenlenmesinin amacı artan kurlar karşısındaki değer kaybının önlenmesi olup, döviz kurlarında kredinin kullandırıldığı tarihin kurları esas alınmaz. Yine belirtmek gerekir ki, davalı şirketin kullandığı kredi 13.1.2010 tarihli 1.100.000 TL’lik sözleşme kapsamında 13.8.2010 tarihinde kullandırılmış olup, icra takibine konu asıl alacak 1.100.000 TL’nin altındadır. Bu nedenlerle davalılar … ve … vekilinin itirazları sonuca etkili olmadığından davalılar … ve … vekilinin yeni bilirkişi heyetinden rapor alınması talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve bilirkişi Ahmet Işık’ın raporunun yukarıya alıntılanan kısımları dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmuştur. Yukarıdaki gerekçelerle, davanın kısmen kabulü ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı-borçluların icra dosyasına yaptıkları itirazın kısmen iptaline ve takibin davalı … Tic. A.Ş. yönünden tümüyle, davalılar … ve … yönünden 2.772.143,00 TL’lik kısmıyla sınırlı olmak üzere, Şirket Kredi Kartından kaynaklanan ve ödeme emrinde “1” rakamı ile gösterilen alacakla ilgili olarak; 3.891,00 TL asıl alacak, 6.857,19 TL işlemiş temerrüt faizi, 342,86 TL temerrüt faizinin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 11.091,05 TL alacağın işleyecek faiz yönünden 3.891,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek TCMB azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile % 30,24 oranında temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına, Cari Hesap Kredisinden kaynaklanan ve ödeme emrinde “2” rakamı ile gösterilen alacakla ilgili olarak; 858.622,12 TL asıl alacak, (taleple bağlı kalınarak) 2.401.852,28 TL işlemiş temerrüt faizi, 120.092,61 TL temerrüt faizinin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 3.380.567,01 TL alacağın işleyecek faiz yönünden 858.622,12 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek TCMB azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile % 48 oranında temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalılardan icra-inkar tazminatı istemiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar sözleşme ile kararlaştırılmış olup kabulüne karar verilen kısmı likit olduğundan ve davalıların icra takibine yaptıkları itirazları haksız bulunduğundan daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmamakla likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacak, işlemiş faiz ve BSMV toplamları üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı/davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece 26.10.2020 tarihli ek karar ile; davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusu hakkında verilen 1 haftalık kesin süre içerisinde istinaf harçlarının ve istinaf gider avansının yatırılmadığından bahisle HMK’nın 344/1. maddesi uyarınca istinaf talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmamıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel Mahkeme’nin kefillerin kefalet limitini doğru tespit fakat kefillerin temerrütlerinin sorumluluğunu yanlış tespit ettiğini, müvekkili banka tarafından, davalı borçlu şirket ve müteselsil kefil davalılara Kartal … Noterliği’nin 15.11.2011 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 862.514,09 TL’nin ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediğini, borçların ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 25.08.2017 tarihinde 3.391,658,06 TL alacak üzerinden icra takibinin başlatıldığını, borçluların takibe itiraz ettiklerini, kredi borçlusunun ve müteselsil kefillerinin imzaladıkları Genel Kredi Sözleşmeleri limitinin 2.772.143,00 TL, ihtarda istenen borcun 862.514,09 TL, müvekkili tarafından İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 24.08.2017 tarihinde %48 temerrüt faizi ile talep edilen miktarın ise 3.391.658,06 TL olduğunu, kefillerin, kendi kefalet limitlerinden ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçlarından sorumlu olduklarını, buna göre ihtarnamede belirtilen meblağdan ve işlemiş temerrüt faizinden sorumlu olduklarını, bilirkişi tarafından hazırlanan ve yerel mahkeme tarafından kabul edilen alacaklarının tamamından kefillerin sorumlu olduğunu, buna göre karar verilmesi gerektiğini ancak yerel mahkemenin hatalı karar verdiğini, kefillerin, kendi kefalet limitlerinden ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçlarından sorumluluğu konusunda kanuna ve Yargıtay kararlarına aykırı karar verdiğini, kefilin, TBK madde 589/b.1 ( mülga TBK madde 490) hükmünce öncelikle asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçları ile sorumlu olduğunu, sorumluluğunun kapsamının esas olarak kefil olunan borcun aslına yani kefil olunan asıl borç ilişkisinde yer alan borca göre belirlendiğini ve bu borcun ifa edilmemesi halinde söz konusu olduğunu, kefil olunan ilişkinin konusu para borcu gibi bir değer sağlama borcu ise, kefilin sorumlu olacağı asıl borcun kefalet sözleşmesiyle güvence altına alınan bu para borcu olduğunu, kefilin azami sınırlar içinde kalmak şartıyla talep anında esas borç ne miktarda mevcutsa o miktarda sorumlu olduğunu ve kismi ödemeden, ibradan yararlandığını, müvekkili tarafından borçlu şirkete ve kefillerine gönderilen ihtarnamede talep edilen borç miktarının, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinin toplam limitinden daha az olduğunu, bu durumda kredi borçlusunun ve müteselsil kefillerin kredi borcundan, işlemiş temerrüt faizinden ve gider vergisinden sorumlu olduklarını, Mahkemenin kararda kefilleri sadece genel kredi sözleşmesinde imzalanan tutar kadar sorumlu tuttuğunu ancak kefillerin, genel kredi sözleşmesindeki limit ve temerrütlerinden, hukuki sonuçlarından da sorumlu olduklarını beyanla İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.11.2019 tarih, 2018/996 Esas sayılı ilamının kaldırılarak, talepleri doğrultusunda davalanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı banka tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, davalılar …, … ve … Ticaret A.Ş. aleyhine; şirket kredi kartı hesabından kaynaklanan asıl alacak 3.891 TL, işlemiş faiz 6.857,19 TL, bsmv 342,86 TL; cari kredi hesabından kaynaklanan 858.622,12 TL, işlemiş faiz 2.401.852,28 TL, bsmv 120.092,61 TL olmak üzere toplam 3.391.658,06 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz etmeleri sebebiyle takibin durduğu, davacı tarafından takipte talep edilen alacağın tamamı yönünden davalılar aleyhine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı, Mahkemece davalı şirket yönünden itirazın tüm alacak yönünden, davalılar … ve … yönünden ise 2.772.143 TL ile sınırlı olmak üzere iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedildiği, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı banka ile davalı … Sanayi Ticaret A.Ş. arasında 13.01.2010 tarihli-1.100.000 TL limitli, 22.01.2008 tarihli-220.000 USD limitli, 22.01.2008 tarihli-150.000 EURO limitli ve 11.08.2010 tarihli-500.000 USD limitli genel kredi sözleşmelerinin imzalandığı, davalılar … ve …’in sözleşmeleri müşterek müteselsil kefil olarak imzaladıkları ve kefaletlerin geçerli olduğu görülmüştür. Tüm sözleşmelere göre davalıların kefalet limiti 2.772.143 TL’dir. Davacı banka tarafından sözleşmeler nedeniyle kullandırılan kredi kartı ve cari kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesap kat edilerek davalılara Kartal … Noterliği’nin … yevmiye sayılı ihtarnamesi gönderilmiş; nakdi kredilerden kaynaklanan 862.514,09 TL borcun ihtarın tebliğinden itibaren 24 saat içerisinde ödenmesi ihtar edilmiş, ihtarname tüm davalılara 16.11.2011 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalılar 18.11.2011 tarihi itibariyle temerrüde düşmüşlerdir. TBK’nın 589. maddesi hükmü uyarınca; müteselsil kefil, her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçlarından sorumludur. Kefilin kefalet limiti üzerinde sorumluluğu, ancak kendi temerrüdünden doğar. Muaccel olan borçtan kefalet limiti miktarınca sorumlu olan kefilin, hakkında alacaklının keşide edeceği ihtar ile temerrüde düşürülmesi halinde, kefalet limitinin üzerinde ayrıca temerrüt faizinden de sorumluluğu doğar.Somut davada; icra takibi ile talep edilen asıl alacak miktarının davalı müteselsil kefillerin kefalet limitleri kapsamında olduğu, davalı kefiller takipten önce davalı asıl borçlu ile aynı tarihte temerrüde düşürülmüş olduklarından, kendi temerrütlerinin sonuçlarından kefalet limiti ile sınırlı olmaksızın sorumlu olduklarından Mahkemece davanın tüm davalılar yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, davalı kefiller yönünden sınırlı sorumluluk gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/10/2019 tarih ve 2018/996 Esas – 2019/954 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın Kabulüne, davalıların İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına itirazlarının iptali ile takibin talep edilen miktar ve şartlarla aynen devamına, 2-Hüküm altına alınan 3.391.658,06 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 678.331,61 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 231.684,17 TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 40.962,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 190.721,41‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 41.003,86 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 1.271,10 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalılar tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 252.749,74 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı var ise; karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 10-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 48,00 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş – dönüş masrafı olmak üzere; toplam 196,60 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 11-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.