Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1803 E. 2022/1836 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1803 Esas
KARAR NO: 2022/1836 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2020
DOSYA NUMARASI: 2015/853 Esas 2020/606 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile … Sarıyer Şubesi arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca müvekkilinin davalı bankadan 72 ay x 37.389,70 TL geri ödemeli, 1.740.119,00 TL ticari kredi kullandığını, müvekillinin işu kredinni tamamının tek seferde vadesinden önce kapatılması için 13/04/2015 tarihinde hesabına 2.055.00,00 TL yatırdığını, davalı bankanın 14/04/2015 tarihinde kredi erken kapama tahsilatı olarak müvekkilinin hesaplarından cezai şart, faiz ve anapara tahsilatı yapmış olduğu halde, yasal ve normal erken kapanış bakiyesinden çok fazla, haksız ve hukuksuz olarak, tahsilat yaparak işbu krediyi kapattığını, davalı bankadan yapılan fazla tahsilatın izahı ve iadesinin ısrarla istendiğini, fakat davalı bankanın kredi kapanış tahsilatının ayrıntılı izahını yapmadan fazla tahsilat yapmadığını beyanl bütün taleplerinin reddettiğini, herhangi bir bedel iade etmediğini, bunun üzerine Müfettiş-Bankacı-Mali Müşavir bilirkişisi …’dan özel mütalaa alındığını, bilirkişinin haksız ve hukuksuz olarak fazla tahsilat tutarının 206.266,81 TL olduğunu tespit ettiğini, davalı bankanın 206.266,81 TL’yi bütün ısrarlı taleplerine rağmen müvekkiline iade etmediğini beyanla kredi erken kapama tahsilatı olarak müvekkilinin hesaplarından fazla tahsil edilen 206.266,81 TL’nin tahsil edildiği tarih olan 14/04/2015 tarihinden itibaren, işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili banka aleyhine açılan işbu davanın, haksız, yersiz ve kötüniyetle açıldığını, davacı ile müvekkili arasında Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığını, karşılığında davacıya ticari nitelikli kredi kullandırıldığını, davacının müvekkili bankaya olan borcunu ödemede güçlüğe düştüğünü, davacının talebi ile 28/11/2014 tarihinde kredinin yeniden yapılandırdığını ancak yapılandırmanın ardından da davacının müvekkili bankaya olan kredi taksitlerini ödemediğini, son olarak Nisan 2015 tarihinde davacının müvekkili bankanın Sariyer Şubesindeki hesabına yatırdığı 2.055.000,00 TL’den davacının müvekkili bankaya olan borçlarından gecikmiş taksit bedellerinin tahsil edildiğini, kalanı da bakiye borcuna mahsup edilerek toplam 1.934.052,00 TL tahsilat yapıldığını, aksamalı kredinin kapatıldığını, taraflar arasında akdedilmiş olan genel kredi sözleşmesinin 6.2. maddesi uyarınca müvekkilinin davacıdan kredinin erken kapatılması nedeniyle oluşacak zararını talep edebileceğini, sözleşmenin davacı tarafla müzakere edildiğini, davacının tek taraflı olarak düzenletmiş olduğu mütalaayı kabul etmediklerini, mütalaada müvekkili banka tarafından yapılan tahsilatların hatalı olarak belirtildiğini, doğru bir hesaplama yapılmadığını, müvekkili bankanın, davacının hesabına yatırılan meblağdan geciken taksitleri, faizleri, ana para alacağını, erken kapama komisyonunu toplam 1.934.052,00 TL olarak tahsil ettikten sonra hesapta kalan 2.971,64TL’yi de müşterisi olan davacıya iade ettiğini, davacı tarafından alınan mütaalada müvekkili bankanın tahsil ettiği rakamın daha fazla olarak gerçeklere aykırı şekilde tespit edildiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi nin 20/10/2020 tarih ve 2015/853 Esas 2020/606 Karar sayılı kararı ile; “…Taraflar arasında davalı tarafından kesilen erken kapama komisyonunun miktarı ihtilaf konusudur. İmzalanan genel kredi sözleşmesi; ileride birden fazla kredi ilişkisine girmek isteyen banka ve müşterisi arasında akdedilen ve münferit kredi sözleşmelerine ilişkin temel ilkeleri düzenleyerek sürecin genel çerçevesini çizen ve ayrıca münferit kredi sözleşmelerinin akdedilmesiyle uygulanabilecek olan isimsiz bir çerçeve sözleşmedir.5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 4. maddesinde; nakdi, gayrinakdi her cins ve surette kredi verme işlemleri bankaların faaliyet konuları arasında sayılmıştır. Bankalar müşterilerine verdikleri kredilerden faiz gelirleri elde etmekte ve kredinin geri ödenme süresinin uzun olması bankanın faiz gelirini artırmaktadır. Bu itibarla kredi borcunun vaktinden evvel ifa edilmesi alacaklı bankanın aleyhine sonuçlar doğurduğu ve işin mahiyetine aykırı olduğu için bankanın, borçlunun erken ifa talebini reddetme hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle kredi borcunun erken kapatılması bankanın muvafakati ile mümkün olmaktadır. Erken ifada bulunan borçlu, erken ödemede bulunmasından dolayı alacaklıdan bir indirimde bulunmasını isteyemez. Ancak, sözleşmede erken ödeme hâlinde indirim yapılacağı kararlaştırılmışsa veya bu yönde bir âdet varsa, borçtan bir miktar indirim yapılabilir. Bankacılık uygulamalarında genel olarak, kredi sözleşmelerine; kredinin erken kapatılmasının bankanın kabulüne bağlı olduğu ve bankanın mahrum kalacağı faiz gelirine karşılık belli bir erken kapama ücreti (erken ödeme cezası) mukabilinde kredinin erken kapatılabileceği yönünde hükümler konulduğu görülmektedir. Hatta kredilerin erken kapatılmasında, bankaların mahrum kalacağı faiz gelirinin bir kısmına karşılık, erken kapama ücreti alınmasının âdet hâline geldiği ve dolayısıyla faiz gelirinin bir kısmından vazgeçtiği anlaşılmaktadır. Erken kapama ücreti alınabilmesi, müşteri ile banka arasındaki kredi sözleşmesinde bu yönde hüküm bulunmasına bağlıdır. Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 6.2 . maddesi; “Müşterinin bakiye borcunu kısmen veya tamamen vadesinden önce ödemesi bankanın kabulüne bağlıdır. Banka’nın kabulü olmaksızın yapılan ödeme , vadesinde tahsil edilir. Müşteri Banka’nın muvafakatine dayanmayan erken ödeme nedeni ile faiz ve indirim dahil bankadan herhangi bir talepte bulunamaz. Erken ödemede bulunmak isteyen müşteri önceden yazılı olarak bankaya başvurur. Banka erken ödeme isteğini kabul ederse , bunun şartlarını bildirir ve erken ödeme nedeni ile maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden talep eder. “Anılan madde gereği davalı yanın davacıdan erken kapama komisyonu talep edebileceği açıktır. Ancak taraflar arasında yapılan sözleşme de erken kapama komisyonun hangi oranda olacağı kararlaştırılmamıştır. Somut olayda genel kredi sözleşmesinde erken kapama talebinin bankanın kabulüne bağlı olduğunun belirtilmesine rağmen davacının erken kapama talebi davalı banka tarafından kabul edilmiş ve erken kapama tarihine kadar işleyen faiz ile birlikte erken kapama tarihi olan 14.04.2015 tarihi itibariyle kredinin kapatılması karşılığında bankanın kendince belirlediği toplamda 2.052.008,58 TL davacıdan tahsil edilmiştir.Bilirkişi … tarafından hazırlanan raporda yukarıda anılan yüksek yargı içtihadı gereği hesaplama yapıldığı anlaşılmış. Mahkememizce 07.03.2019 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurma yoluna gidilmiştir.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkeme kararının usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olup bu sebeple istinaf yoluna başvurduklarını, her şeyden önce davalı bankanın, erken kapama konusunda müvekkilinin onayını almadığını, dosyada bu konuda hiçbir delil bulunmadığını, erken kapama miktarı, oranı, erken kapama konusunda herhangi bir açıklama yapmaksızın, bir bildirimde bulunmaksızın, müvekkilinin hesabına gelen paraya erken kapama komisyonu altında el koyduğunu, bunun hukuki olmadığı gibi, ticari etiğe ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kredi sözleşmesine göre davalı bankanın erken ödeme komisyonu almasının mümkün olmadığını, zira sözleşmede herhangi bir oran belirtilmediğini, davalı bankanın, hesabı kat edip kanuni takibe atmadığı için, gecikmede olan taksitler hariç, hiçbir şekilde ne akdi ne temerrüt faizi alabileceğini, eğer davalı banka hesabı kat edip, krediyi kanuni takibe atmış olsa idi bankacılık hukuku ve ticaret hukuku gereğince erken ödeme komisyonu alamayacak olduğunu, 3 taksit ödemesi geciktiği halde bankanın erken kapama komisyonu almak için hesabı kat edip kanuni takibe atmadığını, davalı banka kötü niyetle haksız kazanç elde etmiş olup, % 2 erken kapama komisyonu haricinde tahsil edilen erken kapama komisyonu hakkaniyete aykırı olduğu gibi hukuki de olmadığını, davalı bankaca, uygulanan erken ödeme komisyonunun % 14,38 olduğunu, bu oranın krediye uygulanan % 14,88 oranındaki akdi faiz oranına neredeyse eşit olduğunu, borç kapatıldığı halde hiç ödeme yapmamış gibi faiz alındığını, komisyon uygulanan erken kapatma tutarının hatalı belirlendiğini, alınan fahiş komisyon ve yapılan işlemlerin Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel işlem koşullarına aykırı olmasının dikkate alınmadığını, müvekkilinden 241.547,59 TL erken ödeme ücreti tahsil edilmiş olduğunu, bilirkişinin bu rakamı 240.818,46 TL olarak hesapladığını, bu tutar erken ödenen kısım olan 1.680.036,80 TL’ye oranlandığında, alınan erken ödeme komisyonunun %14,38 olduğunu, oysa ki bilirkişinin bu oranı %13,65 olarak yanlış hesapladığını, matematiksel hesaplama hatası olduğunu, erken kapatma komisyonuna esas 28.03.2015 tarihi itibariyle kalan anapara borcunun 1.680.036,80 TL olduğunu, 14.04.2015 tarihi itibariyle toplam borcun 1.810.460,99 TL olduğunu, buna karşın banka tarafından 2.052.008,58 TL ( 2.055.000,00 – 2.971,64 TL) tahsil edilmiş olduğunu, aradaki 241.547,59 TL’lik farkın erken ödeme ücreti olduğunu, bu tutar erken ödenen kısım olan 1.680.036,80 TL’ye oranlandığında, Bankaca uygulanan erken ödeme komisyonun % 14,38 olduğu ve fahiş olduğunu, kredinin 14.04.2015 tarihinde kapatıldığını, gecikmede olan 3 taksit için zaten temerrüt faizi alındığını, bir sonraki taksidin ödeme tarihinin 28.04.2015 olduğunu, yani vadesine daha 14 gün olduğunu, dolayısıyla gecikmede olan herhangi bir taksit ve borç tutarı olmadığını, aksine erken ödeme olduğunu, bankacılık kuralları gereği hesap kat edilip kanuni takibe atılmadığı sürece, gecikmede olmayan kredi ve kredi taksidi için, ne temerrüt faizi ne akdi faiz alınabileceğini, gecikmede olan taksitler hariç, erken kapama tarihine (14.04.2015) kadar yani 14 gün için sanki temerrüt varmış gibi, taksitler gecikmedeymiş gibi faiz işletilmesinin, hesaplamanın baştan sona yanlış olmasına ve erken kapama komisyon oranının yanlış hesaplanmasına sebep olduğunu, ayrıca söz konusu bu 14 gün için akdi faiz dahi alınamayacağını, çünkü bir sonraki taksitin ödeme tarihinin 28.04.2015 tarihi olduğunu, yani sıradaki taksidin 14 gün önce ödendiğini, erken ödeme komisyonunun fahiş ve TBK genel işlem koşulları ile ilgili maddelere aykırı olduğunu, davacı banka ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme matbu nitelikte olup, sözleşmede erken ödeme komisyonu alınacağı belirtilmesine karşın, taraflar arasında herhangi bir oran belirlenmediğini, bu nedenle sözleşmenin TBK’nın 20. maddesi hükümlerine aykırı ve müvekkili aleyhine hususlar içerdiğinin açık olduğunu, davalı bankaca tahsil edilen tutar bir ay sonra kredi olarak kullandırılmış olsa dahi faiz kaybının 21.526,87 TL olacağını, hakkaniyete uygun olanının emsal Yargıtay içtihadında belirtilen % 2 olduğunu, bankalardan emsal ve fiilen yapılan bir uygulama talep edilmesi gerektiğini, bunun yanı sıra emsal olarak gösterilen oranların dahi davalı bankaca tahsil edilen % 14,38 oranından daha düşük olduğunu, gecikmede olan herhangi bir taksit ve borç olmadığı halde aksine erken ödeme yapıldığı halde bu borca herhangi bir faiz işletilemeyeceğini, bu yönüyle her iki bilirkişi de hataya düşmüş olup bütün itirazlarına rağmen bu konuya açıklık getirmediklerini, dolayısıyla bu bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulmasının hükmün hukuka ve hakkaniyete aykırı olmasına sebep olduğunu beyanla Mahkeme kararının kaldırılması ile davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/853 E. Sayılı dosyasına kayden müvekkili banka aleyhine açılan davada, hatalı bilirkişi kök ve ek raporlarına dayanılarak verilmiş olan yerel mahkeme kararı usul ve yasalara aykırı olduğunu, davacı ile müvekkil banka arasında kredi genel sözleşmesi imzalandığını ve iş bu sözleşme ile davacıya kredi kullandırıldığını, müvekkili bankanın ve diğer bankaların uygulaması gereğince krediler erken kapatıldığında komisyon alınmakta olduğunu, davacı taraf da kredisini erken kapattığı için komisyon alındığını, davacı ile müvekkili banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinin 6/2 maddesi “ Müşterinin bakiye borcunu kısmen veya tamamen vadesinden önce ödemesi Bankanın kabulüne bağlıdır. Bankanın kabulü olmaksızın yapılan ödeme, vadesinde tahsil edilir. Müşteri, Bankanın muvafakatine dayanmayan erken ödeme nedeniyle faiz ve indirim dahil Bankadan herhangi bir talepte bulunamaz. Erken ödemede bulunmak isteyen müşteri, önceden Bankaya yazılı olarak başvurur. Banka, erken ödeme isteğini kabul ederse, bunun şartlarını bildirir ve erken ödeme nedeniyle maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden talep eder. ”şeklinde olup, iş bu maddede açıkça kredinin erken kapamalarında komisyon alınacağının belirtildiğini, yerel mahkeme nezdinde atanan bilirkişi kök ve ek raporlarına taraflarınca itiraz edilmiş olup, yerel mahkemenin itirazlarını değerlendirmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin TBK’da belirtilen sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca hazırlandığını ve mevzuata uygun olduğunu, davacıdan sözleşmesinin 6. maddesi gereği %13,65 oranında erken kapama komisyonu alınarak kredinin kapatıldığını, diğer banklardan celp edilen kapama komisyon oranlarının mevcut davada emsal olmayıp, diğer bankalardan gelen cevabi yazılarda da her bir kredi için farklı komisyon oluşabileceğinin açıkça belirtildiğini, imzalanan sözleşmenin ticari nitelikte ve davacının tacir olarak basiretli davranmakla yükümlü olduğunu, bankaya erken kapama halinde komisyon ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bilirkişi raporunda dava dışı bankaların göndermiş olduğu erken kapama komisyon oranlarının ortalaması alınarak; 1.680.036,80 TL anapara tutarına %6 oran üzerinden 100.802,20 TL kapama komisyonu alınabileceği, fazla alınan 128.617,80 TL’nin davacı yana iade edilmesi gerektiğinin ifade edildiğini, bilirkişinin %6 olarak hesaplamış olduğu erken kapama komisyon oranının kabul edilemez nitelikte olduğunu, kanun ve Yargıtay kararlarının bu oranı belirleme yetkisini bilirkişiye bırakmadığını, sözleşme serbestisi ilkesi gereği müvekkilinin %13,65 oranındaki kapama komisyon bedelini hukuka, mevzuata, Yargıtay kararlarına uygun olarak davacı yandan tahsil ettiğini, 13.04.2015 tarihinde davacının hesabına 2.055.000 TL geldiğini, kredi taksitli kredi şeklinde olduğu ve ödenmemiş taksitler bulunduğu için kapama öncesinde, öncelikle tüm gecikmiş taksitlerin gecikme faizleri ile birlikte tahsilatının yapıldığını, en son 28.03.2015 tarihli taksit tahsilatından sonra, bankanın bakiye riskinin 1.680.036,80 TL’ye indiğini, bu meblağ artık anapara alacağı olup, son taksit tarihi olan 28.03.2015’den kapama tarihi olan 14.04.2015 tarihine kadar işleyen faizi 12.499,48 TL + 624,98-TL bsmv, bakiye 1.680.036,80 TL anapara, 229.420 TL erken kapama komisyonu + 11.471-TL bsmv olmak üzere toplam 1.934.052,28 TL’nin hesaptan çekilmesi ile kredinin kapatıldığını, davacı taraftan alınan kapama komisyonunun 229.420,00 TL olduğunu, ayrıca erken kapama komisyonuna ilişkin davadışı … Bankası’dan istenen bilgide adı geçen banka tarafından dosyaya gönderilen yazıda da açıkça belirtildiği üzere; “…ticari ilişkilerle imzalanan GKTS’lerde faiz serbestisi olduğunu beyanla İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.10.2020 tarihli 2015/853 E. 2020/606 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredinin davacı tarafından vadesinden önce/erken kapatılması nedeniyle, davalı banka tarafından tahsil edilen erken kapama komisyonunun iadesi talebine ilişkindir.Davacı taraf, davalı bankadan kullandığı 1.740.119,00 TL kredinin 13.04.2015 tarihinde tek seferde kapatıldığı ve davalı banka tarafından kredinin erken kapatılması nedeniyle tarafından 206.266,81 TL erken kapama komisyonu tahsil edildiğini beyan ederek anılan miktarın tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek faizi ile iadesine karar verilmesini talep etmiş, davalı banka davacıdan alınan erken kapama komisyon oranının %13,65 olduğunu, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi ve mevzuat uyarınca kredinin erken kapatılması halinde bankanın zararını talep edebileceğini beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı her iki taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dosya kapsamında bulunan belge ve delillere göre; davacı ile davalı bankanın Sarıyer Şubesi arasında 26.12.2012 tarihli 3.000.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının bu sözleşme kapsamında 1.740.119 TL işletme kredisi kullandığı, kredi taksitlerinden bir tanesinin vadesinde ödendiği ve davacı tarafından vadesi geçen 3 adet kredi taksiti ile birlikte kalan tüm borcun 13.04.2015 tarihinde kapatıldığı, Mahkemece alınan son bilirkişi raporunda kredinin kapatıldığı tarih itibariyle vadesi geçmiş taksit tutarları, işlemiş faizleri ve BSMV’lerinin hesaplandığı, kalan kredi borcunun henüz vadesi gelmediğinden son taksit tarihinden kredi kapama tarihine kadar yıllık %14,88 oranında gecikme faizi işletilerek bulunan faiz miktarı ve bu miktar üzerinden hesaplanan BSMV’nin indirilmesinden sonra erken ödenen tutarın 1.680.036,80 TL ve alınan erken kapama komisyonunun BSMV hariç olmak üzere 229.350,91 TL olarak hesaplandığı, buna göre uygulanan erken kapama komisyon oranının %13,65 olduğu tespit edilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 96. maddesi uyarınca sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak, kanun veya sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz. Taraflar arasında imzalanan ve erken ödeme halinde erken kapama komisyonu tahsil edilebileceği düzenlemesini içeren sözleşmede oran belirtilmiş ise, bu oran üzerinden hesaplama yapılmalıdır. Herhangi bir oran belirtilmemiş ise, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ (Sayı: 2006/1)’de Değişiklik Yapılmasına Dair 2014/6 sayılı Tebliğ’in 4. maddesine göre değiştirilen 2006/1 sayılı Tebliğ’in 6. maddesi uyarınca ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, bu yönde ilan ve yayım yapılmamışsa emsal bankaların uyuşmazlık konusu erken kapama komisyonu kesintilerinde uyguladıkları oranlar getirtilip, diğer bankalarca uygulanan oranların araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek karar verilmesi gerekir. (Bkz. Yargıtay 11. HD; 11/10/2018 Tarih, 2016/12666 E-2018/6233K.,Yargıtay 11. HD; 25/09/2018 Tarih, 2017/276 E-2018/5662 Karar sayılı ilamları) Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında akdedilen 26.12.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin 6.2. maddesinde “Müşterinin bakiye borcunu kısmen veya tamamen vadesinden önce ödemesi Bankanın kabulüne bağlıdır. Bankanın kabulü olmaksızın yapılan ödeme, vadesinde tahsil edilir. Müşteri, Bankanın muvafakatine dayanmayan erken ödeme nedeniyle faiz ve indirim dahil Bankadan herhangi bir talepte bulunamaz. Erken ödemede bulunmak isteyen müşteri, önceden Bankaya yazılı olarak başvurur. Banka, erken ödeme isteğini kabul ederse, bunun şartlarını bildirir ve erken ödeme nedeniyle maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden talep eder.” şeklinde yer alan düzenleme ile davalı bankanın kredinin erken kapatılması halinde komisyon talep edebileceği kabul edilmiş ise de, bu komisyonun oranı ve/veya tutarı açıkça belirlenmemiştir. Alınan ilk bilirkişi raporunun ekinde bulunan davalı banka tarafından T.C. Merkez Bankası’na erken kapama komisyonu olarak; “minimum kalan yıl başına %1, kalan vade 2 yılın altında ise minimum %2” şeklinde bildirim yapıldığı, buna göre kredinin 2014 yılında kapatılması ve vadesinin 2020 yılı olması sebebiyle kalan 6 yıl için yıl başına %1 oranından %6 oranında erken kapama komisyonu alınabileceği, Mahkemece emsal bankalardan yapılan araştırma neticesinde bilirkişi raporunda tespit edildiği gibi diğer bankaların ortalama % 6 oranında erken kapama komisyonu tahsil ettikleri, buna göre davalı bankanın bu oranın çok üzerinde %13,65 oranında erken kapama komisyonu tahsil ettiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere %7,65 oranındaki fazla tahsilatın davacıya iadesinin gerektiği, davacı tarafça komisyon tutarı üzerinden %5 oranında hesap edilen BSMV de hesaplamaya dahil edildiği için alınan komisyon oranının %14,38 olarak bulunduğu ve hatalı olduğu, kaldı ki dava dilekçesi ile tahsil edildiği beyan edilen tutarın 206.266,81 TL olduğu, Mahkemece son alınan bilirkişi kök ve ek raporunun diğer deliller ile birlikte değerlendirilmesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, bu minvalde her iki tarafın istinaf başvurusunun da haksız olduğu anlaşılmıştır.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekili ile davalı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 8.779,39 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.194,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.584,54‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.