Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1802 E. 2023/511 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1802 Esas
KARAR NO: 2023/511 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2020
DOSYA NUMARASI: 2016/369 Esas – 2020/505 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirketin deterjan ve ev bakım ürünleri bölümü arasında 01.01.2009 tarihli distribütörlük anlaşmasının davalı şirket tarafından haksız feshedilmesi nedeni ile davalı şirket aleyhinde İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/350 E. 2015/1072 K. Sayılı tazminat davası açıldığı, yargılama neticesinde davacının haksız fesih nedeni ile 190.197,00 TL maddi zarara uğradığının tespit edildiği, ancak mahkemenin taleple bağlı kalarak 50.000,00 TL tazminatın tahsiline karar verdiğini, ilk davada talep edilmeyen 140.197,00 TL tazminatın da tahsil edilebilmesi için iş bu ek davanın açıldığının, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/350 E. 2015/1072 K. Sayılı dosyasının davalı tarafından temyiz edildiğini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile 140.197,00TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket davalı şirket ile akdettiği sözleşmede öngörülen süre içerisinde siparişleri müşterilere ulaştırmadığını, davacı şirketin asli borcu olan sipariş teslimini sözleşmede öngörülen sürede yerine getirmemesi karşısında davalı şirketten, davacı ile olan ticari ilişkisini devam ettirmesini beklenemeyeceğini ve davalı şirket de sözleşmeyi bu sebeple feshetmek zorunda kaldığını, davalı şirketin fesih beyanının hukuka uygun olduğunu, davalı şirket tarafından gerçekleştirilen hukuka uygun ve haklı fesih beyanı sonrasında, davalı şirketin tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, davacı tarafın fesih dolayısıyla tazminat talep etme hakkı olduğu kabul edilse dahi ilk davanın dosyasına mübrez 10.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda davacının bir zararı olduğunu ispata yeterli ve elverişli delil bulunmadığının tespit edildiğini, davacı tarafın fesih dolayısıyla tazminat talep etme hakkı olduğu kabul edilse dahi ilk davanın dosyasına mübrez 07.02.2014 tarihli bilirkişi raporu yer alan ve davacının iddia ettiği zararına ilişkin tazminat hesaplaması, hesaplama esasları yönünden birçok eksiklik içerdiğini, davacı tarafın fesih dolayısıyla tazminat talep etme hakkı olduğu kabul edilse dahi davacının en fazla üç aylık ihbar süresince yoksun kaldığı kazancı talep edebileceği ilk davanın dosyasına mübrez 10.04.2015 tarihli bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, dilekçede açıklanan tüm nedenlerle iş bu davanın ikame edildiği tarihten evvel, … tarafından … aleyhine İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/350 esas sayılı dosyası ile ikame edilen davanın, iş bu dava için bekletici mesele yapılmasının, bekletici mesele yapılması yönündeki taleplerinin kabul görmemesini ve yargılamaya devam olunması halinde hukuki mesnetten yoksun iş bu davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/09/2020 tarih ve 2016/369 Esas – 2020/505 Karar sayılı kararı ile; “….Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları ile İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/350 esas 2015/1072 karar sayılı dava dosyası hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafın 2009-2012 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapıldığı, taraflar arasında, 01/01/2009 tarihinde ” Distribütörlük Anlaşması” imzalandığı, sözleşmenin Fesih başlıklı 11. maddesi incelendiğinde, sözleşmenin imza tarihi itibariyle yürürlüğe gireceği ve bir yıl boyunca geçerli kalacağının kararlaştırılmış olduğu, yine söz konusu maddede “bu dönemin sonunda, taraflardan biri bir ay önceden yazılı bildirimde bulunarak anlaşmayı feshetmediği sürece anlaşmanın birer yıllık dönemlerde otomatik uzayacağı, ancak bu otomatik uzama döneminin toplamda beş yılı geçmeyeceği” kararlaştırıldığı, bu durumda sözleşmenin uzamasını istemeyen taraf bir yıllık sürenin sonundan bir ay önce karşı tarafa anlaşmayı feshetmek istediğini yazılı olarak bildirmesi halinde sözleşmenin sona ereceği, sözleşmenin fesih hükümlerini düzenleyen 11.3. maddesi incelendiğinde sözleşmenin haklı nedene dayanarak feshedilebilmesi için sözleşmeyi feshetmek isteyen tarafın diğer tarafa anlaşmayı feshetme niyetini bildiren bir bildirimini iletmesi, bu bildirimi almasına rağmen otuz gün içerisinde ihlalin düzeltilmemesi halinde sözleşmenin feshedebileceği, davalının, davacı tarafından yapıldığı ileri sürülen ihlalleri ve bu ihlallerin düzeltilmemesi durumunda sözleşmenin feshedileceğini içeren bir bildirimin varlığını ispatlayamadığı, davalı tarafından davacı firmaya sadece 04/05/2012 tarihinde sözleşmenin feshedildiğine ilişkin ihtarname gönderildiği, bu nedenlerle taraflar arasındaki 01/01/2009 tarihli sözleşmenin davalı tarafından haksız bir şekilde feshedilmiş olduğu, talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda, önceki yıllarla birlikte net kazanç kaybının ne kadar olabileceği konusunda 2009-2010-2011 yıllarındaki prim bedelleri, gider miktarı ve gider oranı nazara alınarak yapılan oranlama suretiyle davacının 01/01/2013 tarihine kadar olan zarar tutarının 190.197,70 TL olarak hesaplandığı, davacının 50.000,00 TL zarar talebi ile ilgili İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/350 E. 2015/1072 K. Sayılı dosyasında hüküm kurulduğu ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek onandığı anlaşıldığı, iş bu davanın davacının ilk davada talep edilmeyen bakiye alacağına ilişkin olduğu anlaşılmakla davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 140.197,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının Maddi Tazminat talebinin KABULÜ İLE; 140.197,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dosyasında davanın kabulü ile 140.197,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi şeklinde hüküm kurulduğunu, Dava dilekçesinde alacağa ticari faiz işletilmesi talep edilmişken, yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, Tarafların tacir, dava konusu hukuki ihtilafın her iki taraf için ticari iş olduğu konusunda kuşku bulunmadığını, bu halde TTK 8. ve devamı maddeleri uyarınca hükmedilen alacağa ticari faiz işletilebileceğini, bu hükümler uyarınca dava dilekçesinde de alacağa dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesinin talep edildiğini, ancak ilk derece mahkemesinin talebi dikkate almayarak alacağın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verdiğini, üstelik yasal faize hükmedilmesinin gerekçesinin dahi kararda açıklanmadığını, Tarafların tacir, alacağın ticari işten kaynaklanmış ve davalının da dava tarihi itibari ile temerrüde düşmüş olması dikkate alındığında hükmedilen alacağa TTK 8. ve devamı maddeleri ile 3095 sayılı yasanın 2/2. maddesi uyarınca faiz işletilmesi gerektiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 18.09.2019 tarih, 2018/3994 E. 2019/3535 K. sayılı kararında, “Davacının diger temyiz itirazlarina gelince; davacı şirket tacir olup dava konusu işin ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesine göre davalı tacir olmasa dahi yapılan iş “ticari is” sayılır ve davacı 3095 sayılı Kanunu’nun 2/II. maddesi geregince ticari (avans) faizi isteyebilir. Bu nedenle davacının talebine uygun olarak kabul edilen alacağın dava tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu sebeple bozulması gerekir ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nin 438/VII. maddesi uyarinca düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.” denilmiş olduğunu (Ek-1), Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02.07.2019 tarih, 2018/5153 E. 2019/3096 K. sayılı kararında, “Sözleşme konusu is, davacının ticari işletmesiyle ilgili ticari iş olup davacı yüklenicinin, 3095 sayılı Kanun’un 2/II. maddesi gereğince ticari faiz istemekte haklı olduğu ve takipte alacağın ticari faiziyle tahsilini istediğinden, kabul edilen asıl alacak ve cezai şart miktarina takip tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verilmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece takibin, asıl alacak ile cezai şart alacağı toplami 27.500,00 TL üzerinden işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına hükmedilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu sebeple bozulması gerekir ise de; düşülen bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’nin 438/VII. maddesi uyarinca Dairemizin 09.07.2018 tarih, 2018/1106 Esas ve 2018/2954 Karar sayılı düzelterek onama kararına eklenmek suretiyle düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur denilmiş olduğunu (Ek-2), Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 01.07.2014 tarih, 2014/22816 E. 2014/22408 K. sayılı kararında, “Davalı tacir olup, taraflardan biri için ticari olan iş, diğer taraf için de ticari sayıldığından davacı, 4489 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasanın 2/2. maddesi gereğince dava konusu alacağına, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi oranında faiz talep edilebilir. Davacı, dava dilekçesinde alacağının ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmekle, alacağına avans faizi uygulanmasını istemiş olduğundan, mahkemece hükmedilen alacağa avans faizi uygulanması gerekirken, yasal faiz uygulanmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK.nun 370/2. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.” denilmiş olduğunu (Ek-3) beyanla; Açıklanan nedenlerle; İstinaf taleplerinin kabulü ile hukuka aykırı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/369 E – 2020/505 K sayılı kararının ortadan kaldırılmasına, hükmedilen 140.197,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan distribütörlük anlaşmasının davalı tarafından haksız feshi nedeniyle açılan tazminat davasıdır.Mahkemece, davacının maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin mahkemece hükmedilen faize yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/350 Esas sayılı dosyası ile açılan ilk davada davacı tarafça yasal faiz talep edildiği, mahkemece hükmedilen tazminata talep doğrultusunda yasal faiz işletilmesine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 14/11/2016 tarih 2016/6319 esas 2016/14732 karar sayılı ilamı ile onandığı ve kararın 08/11/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.İş bu davanın davacının ilk davada talep edilmeyen bakiye alacağına ilişkin olduğu, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/350 E. 2015/1072 K. Sayılı dosyasında verilen ve kesinleşen bu kararın eldeki davanın esası yönünden güçlü delil oluşturmakla beraber davacı tarafça açılan eldeki ek dava ile ticari faiz talep ettiği anlaşılmıştır. Tarafların tacir, dava konusu hukuki ihtilafın her iki taraf için ticari iş olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Davacı tarafça, 3095 sayılı Yasanın 2/2. maddesi gereğince dava konusu alacağına, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi oranında faiz talep edilebilir. Davacı, dava dilekçesinde alacağının ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmekle, alacağına avans faizi uygulanmasını istemiş olduğundan, mahkemece hükmedilen alacağa talep doğrultusunda ticari faiz (avans faizi ) uygulanması gerekirken, gerekçesi açıklanmadan yasal faiz uygulanmış olması usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile Dairemizce faize yönelik yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarih ve 2016/369 Esas – 2020/505 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davacının Maddi Tazminat talebinin KABULÜ İLE; 140.197,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 9.576,85.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.394,22.TL harcın mahsubu ile bakiye 7.182,63.TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan toplam 2.427,72.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 157,00.TL tebligat giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve taktir olunan 22.029,55.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 7- Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 9-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 37,90.TL posta gideri olmak üzere toplam: 186,50.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.