Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1801 E. 2022/1939 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1801 Esas
KARAR NO: 2022/1939 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
DOSYA NUMARASI: 2017/708 Esas – 2020/377 Karar
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalı … A.Ş.nin nakliyat komisyoncusu sorumluluk sigorta poliçesi ile müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, sigortalıya ait araç ile … A.Ş.’ye ait emtianın taşınması sırasında hasara uğradığını ve … A.Ş. Sigortacısı … A.Ş. tarafından zararın karşılanarak, zararın sigortalı şirketten ödenmesinin talep edildiğini, yapılan ekspertiz incelemesinde, söz konusu hasarın muhtemelen konteynerin yüklenmesi veya tahliyesi esnasında yükleme/ forkliftin konteyner tavanına vurması istiflenme sırasında başka bir konteyner veya sert bir cismin çarpması neticesinde tavan kısmında delik oluşmuş olabileceği ve bu delikten sızan suların harara neden olduğu kanaatine varıldığını, hasarın CMR belgesine şerh düşüldüğünü ve yetkililere bildirildiğini, … A.Ş. tarafından kendi sigortalılarına gönderilen ihtarname sonucu zararın müvekkili şirket tarafından ödendiğini, müvekkilinin sigortalısının halefi durumunda olduğunu, her iki tırın da nakliyesinin sigortalı … firması organizatörlüğünde davalı şirketin nakliyedeki sorumluluğunun gönderici sahasından alıcı sahasına kadar devam ettiğini, hasarın alt/ fiili nakliyeci davalı sorumluluğunda iken gerçekleştiğini, bu nedenle hasar tutarının davalıdan tahsili gerektiği belirtilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4.721,89 Euro’nun ödeme tarihi olan 12/10/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile bilrilket davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; davalının forwarding hizmeti verip emtianın gümrük işleri, konişmento vs. evraklarla bu malın alıcısı tarafından gümrükten çekinmesini sağladığını, emtianın taşınması gibi emtia ile temasının olmadığını, taşıma yapıldığı belirtilen iki konteynerden biri olan … no’lu konteyner tarafından yapılan taşımanın başka firmalarca yapıldığını, bu nedenle müvekkilinden bu kanteyner ile yapılan taşımadan kaynaklı herhangi bir tazminat talep edilemeyeceğini, dava konusu zararın ne kadarının taşıma işlemleri müvekkili tarafından yapılan … no’lu konteynerdeki hasardan kaynaklandığının ispatlanması gerektiğini, CMR evraklarının celp edilmesiyle zararın müvekkilinden talep edilemeyeceğinin ortaya çıkacağını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın zamanaşımı, husumet yokluğundan reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/09/2020 tarih ve 2017/708 Esas – 2020/377 Karar sayılı kararı ile; “…Dava, karayolu ile yurtdışı taşımadan kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olduğu için uyuşmazlığa “Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR)” hükümleri uygulanacaktır. CMR Sözleşmesinin 17. maddesi uyarınca, taşıyıcının sorumluluğu yükün kendisine teslimiyle başlayıp teslim edene kadar olan dönemi kapsar. Yükleme ve istifleme üstlenmediği sürece taşıyıcının görevi kapsamında değildir. Ayrıca, taşıyıcının hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeden taşımayı gerçekleştirmesi de eşyanın tam ve sağlam alındığı hususunda karine teşkil etmektedir. Konteynır içindeki emtia hasarına ilişkin davalıya herhangi bir hata ve kusur atfedilemeyeceği, taşımayı organize eden konumunda olduğu, taşıyıcı konumunda olsa bile kusurun hangi evrede olduğunun tespit edilemeyeceği, gerçek hasarın taşıma sırasında olduğuna dair somut delilin bulunmadığı anlaşılmakla 2. ve 3. bilirkişi raporlarına itibar edilerek davalının sorumluluğu ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme yapıldığından kararın kabulünün mümkün olmadığını, işbu karara esas alınan bilirkişi raporlarından 06.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davalı firmanın taşımayı organize ettiği, taşımanın hiçbir evresinde görev almadığı, bu nedenle de davaya konu hasardan sorumlu olamayacağı belirtilmekle; davalı firma taşıyıcı olarak değerlendirilse dahi hasarın taşıma sırasında olduğuna dair somut bir delilin sunulmaması sebebi ile davalıya sorumluluk yüklenemeyeceğinin ifade edildiğini, dava konusu olayın, davalı firmanın tam ve sağlam bir şekilde aldığı emtiayı hasarlı bir şekilde teslim etmesine ilişkin olduğunu, üstelik taşıyıcının malı teslim alırken hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, bu hususun da emtiayı tam ve sağlam aldığını açıkça ispatladığını, tam ve sağlam alınan emtia hasarlı bir şekilde teslim edildiğinde hasarın taşıma sırasında olduğu sonucunun ortaya çıkacağını, aksinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bununla birlikte sigortalı ile davalı arasındaki anlaşma gereği, davalının işbu nakliye faaliyetinin alt nakliyecisi olduğunu, yalnızca bu hususlar göz önüne alınsa dahi, davalının davaya konu hasardan sorumlu bulunduğunu, Sigortalı … Firması organizatörlüğünde davalı … Tic. A.Ş.nin … nolu konteynırın nakliyesindeki sorumluluğunun, gönderici sahasından alıcı sahasına kadar devam ettiğini, davaya konu hasar, alt nakliyeci faaliyeti sırasında meydana gelmiş olduğundan davalı … Tic. A.Ş.’nin hasar bedelinin tamamından sorumlu bulunduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Fiili Taşıyıcı” başlıklı 888. Maddesinden de anlaşılacağı üzere, davalı firmanın fiili taşıyıcı sıfatı ile eşyanın zayi olması sonucu meydana gelen hasardan asıl taşıyıcı gibi sorumlu olduğunu, ayrıca CMR Konvensiyonu’nun 17. maddesi gereği de taşımacının yükü teslim aldığı andan, teslim edilinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından doğacak hasardan sorumlu olduğunun düzenlendiğini, Mahkemenin, bilirkişi raporlarını irdelerken, dosyada mübrez ekspertiz raporuna ilişkin hiçbir inceleme ve değerlendirmede bulunmadığını, sigorta hukukunda tazminat yükümlülüğünün belirlenmesi açısından sigorta ekspertiz müessesesine yer verildiğini, Danıştay 8. Daire Esas No:2011/2237 Karar No:2011/2623 de belirtildiği üzere ekspertiz raporlarının delil niteliğinde olduğunu, müvekkili sigorta şirketinden alınan ekpertiz raporunun delil niteliğinde olduğunu, buna rağmen hem mahkemenin hem de bilirkişilerin işbu raporu hiçbir şekilde değerlendirmediklerini, Bilirkişi raporlarında, davalının hasardan sorumlu olmadığına ilişkin tespitlerin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, CMR md. 17’nin “Taşımacı, yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından doğacak hasardan sorumludur.” şeklinde olduğunu ve taşımacının sorumluluk alanının belirlendiğini, yine aynı maddenin 3. bendinin “Taşımacı, taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtları, bu taşıtları kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut çalışanlarının hata ve/veya ihmallerinden dolayı sorumludur.” şeklinde olduğunu, buna göre taşımacının, kullandığı taşıtta vs bulunan kusur nedeni ile sorumlu olduğunun açıkça belirtildiğini, dosyaya sunmuş oldukları ekspertiz raporlarında da hasarın asıl sebebinin konteynerdeki delik olduğunun belirtildiğini, işbu tespitler doğrultusunda davalı tarafın taşımacı olarak kullandığı araçta mevcut bulunan kusur sebebi ile davaya konu hasardan sorumlu olduğunu, yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadan, eksik ve hatalı bilirkişi raporları nazara alınarak verilmiş bulunan yerel mahkeme kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, mahkeme hükmünün kaldırılarak itirazları doğrultusunda yeniden hüküm tesis edilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, uluslararası taşıma sırasında meydana geldiği ve ödendiği ileri sürülen hasar bedelinin rücuen tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Sigortalı … tarafından 01/09/2015 tarihinde düzenlenen CMR senedinde … firmasının göndeci, … firmasının alıcı, taşıyıcı … AŞ, bir sonraki taşıyıcının … AŞ., çıkış yerinin İstanbul, varış yerinin Almanya, eşya cincinin LCD Tv- 504 kap- 7912 kg, taşıma kabının … olduğu, Sigortalı … tarafından 10/12/2015 tarihinde düzenlenen CMR senedinde ise yukarıda belirtilen CMR senedindeki gönderici, alıcı, çıkış ve varış yeri bilgileri aynı olmakla birlikte eşya cinsinin LCD Tv- 817 Kap- 7022 kg, taşıma kabının …, taşıyıcı/ bir sonraki taşıyıcının … Ticaret A.Ş. olduğu görülmektedir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, hasarın … no’lu konteyner içi yükte meydana geldiğini, … nolu konteynırın taşıma işlemi ile ilgili zaten müvekkili sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, tüm taleplerinin … nolu konteynırın taşıma faaliyeti sırasında meydana gelen hasarlara ilişkin olduğunu beyan etmiştir. Dava konusu taşımanın, multımodal taşıma (Karma taşıma) şeklinde, önce tren yolu sonra karayolu ile yapıldığı, bu hali ile uluslararası taşıma söz konusu olduğundan uyuşmazlığın CMR hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, son alınan bilirkişi raporu ile dosyada dört adet taşıma senedi bulunduğu, bunlardan yalnızca 01/09/2015 tarihli … no’lu taşıma senedinde asıl taşıyıcının sigortalı …, alt taşıyıcının ise davalı şirket olduğu, diğer taşıma senetlerinde davalının taşıyıcı olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmadığı, dosyada mübrez ekspertiz raporlarından hiç birisinin davalının taşıyıcı olarak gösterildiği 01/09/2015 tarihli … no’lu taşıma senedine ilişkin olmadığının belirtildiği, Mahkemece, konteyner içindeki emtia hasarına ilişkin davalıya herhangi bir hata ve kusur atfedilemeyeceği, taşımayı organize eden konumunda olduğu, taşıyıcı konumunda olsa bile kusurun hangi evrede olduğunun tespit edilemeyeceği, gerçek hasarın taşıma sırasında olduğuna dair somut delilin bulunmadığı, 2. ve 3. bilirkişi raporlarına itibar edilerek davalının sorumluluğu ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, mahkemece alınan 2. ve 3. bilirkişi heyet raporlarına göre söz konusu hasarın taşımanın hangi evresinde gerçekleştiğinin ispatlanamadığı, dosyada mübrez ekspertiz raporlarının, konteyner tahliye edilip gönderildikten sonra ve konteyner görülmeden, verilen bilgiler ve evraklara göre tanzim edildiği, ayrıca raporların aradan uzun bir zaman geçtikten sonra (4 ay 15 gün ve 11 ay 14 gün sonra ) düzenlendiğinin de bilirkişi raporu ile tespit edildiği, mahkemece deliller toplanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde, mahkemece alınan bilirkişi raporundaki tespitlerle birlikte diğer deliller de değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu, buna göre eksik inceleme ile karar verildiğinin kabulünün mümkün olmadığı, mahkeme kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.