Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1794 E. 2022/1938 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1794
KARAR NO: 2022/1938
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2020
DOSYA NUMARASI: 2017/1013 Esas – 2020/492 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin davalı firmadan 20/11/2015 tarihli fatura uyarınca 57.725,60 TL karşılığında dava konusu kamyoneti satın aldığını, bahse konu aracın müvekkili firmanın faaliyet alanı çerçevesinde ihtiyacına binaen pazarlama-nakliyat sektöründe servis aracın olarak kullanmak üzere satın alındığını, 06/05/2017 tarihinde Muş ilinde davalı firmanın garanti kapsamında bulunan aracın araç sürücüsü tarafından araçtan gelen sesin kontrolü üzerine şasenin kırıldığının tespit edildiğini, bu sebeple müvekkili tarafından davalı firma yetkilileri ve davalının yetkili servisi olduğu bilinen … Yetkili servisinin arandığını, müvekkiline hasarın önemli olduğu ve dava konusu aracın Diyarbakır’a götürülmesi gerektiğinin bildirildiğini, müvekkilinin çekici çağırmak suretiyle aracın Diyarbakır’da yetkili servise ulaşımını kendi imkanlarıyla sağlanmış olduğunu, şasenin kırıldığı tarihten itibaren meydana gelen zarara ilişkin gerek davalı firma gerekse firmanın yetkili servisinin müvekkili tarafından defalarca arandığını, buna rağmen müvekkiline olumlu bir dönüş yapılmadığını, müvekkilinin işin akışında meydana gelen aksamalar ve kendisine bilgi verilmemesi sebebiyle piyasaya ve müşterilerine karşı ciddi mağduriyetler yaşadığını, söz konusu hasarın garanti kapsamında olmasına rağmen tamirinin sağlanmaması üzerine müvekkilinin aracı davalının yetkili servisinde ücretini karşılayarak tamir ettirdiğini, akabinde davalı tarafından meydana gelen hasarın garanti kapsamında olmadığının bildirildiğini, ancak bahse konu hasarın gizli ayıp sebebiyle meydana gelebilecek nitelikte olduğunu, alınan 24/08/2017 tarihli uzman görüşü raporunun da bu doğrultuda olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla ayıplı mal sebebiyle aynen ifa, bu mümkün değilse 57.725,60 TL tazminatın mahrum kalının kar sebebiyle şimdilik 1.000,00 TL ücretin davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davaya konu aracın davacıya satısı değil, ithalatçı olduğunu, davaya konu araç modelindeki araçların üs yapısı (kasası) olmadan satıldığını ve müşterilerin aracın üst yapısını (kasası) istedikleri yerde daha sonra yaptırdıklarını, somut olayda da, davaya konu aracın üst yapısını (kasası) davacının kendisinin belirlediği bir üst yapıcı şirkete yaptırmış olduğunu, anılan işlemin müvekkilinin yetkili servisinde yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, buna ilişin bir delilin de dosyaya sunulmadığını, ayrıca müvekkili şirketin ithal ettiği araçların üst yapısının nasıl yapılması gerektiği ile ilgili talimatları için üst yapı kılavuzunu hazırlayarak, internet sitesinde ulaşımı mümkün olacak şekilde yayınladığını, söz konusu araçta meydana gelen hasarın sebebinin aracın üst kısmının (kasasının) yanlış monte edilmesinden kaynaklandığını, bu durumunda garanti sözleşme şartlarından da belirtildiği üzere garanti kapsamı dışında kaldığını ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle; davanın gerçeklere, garanti şartlarına ve kanuna aykırı olarak açılmış olması sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/09/2020 tarih ve 2017/1013 Esas – 2020/492 Karar sayılı kararı ile; “….davacının 20/11/2015 tarihli fatura ile 57.725,60 TL karşılığında dava dışı satıcıdan ticari araç satın aldığı, davalının söz konusu aracın ithalatçısı olduğu, aracın kasa montajının ise davacı tarafından başka bir firmaya yaptırıldığı, aracın 06/05/2017 tarihinde kullanımı sırasında ses gelmesi sebebiyle yapılan kontrolde şasesinin kırıldığının tespit edildiği, davacının yetkili servise aracı götürmesi sonrasında yapılan incelemede hasarın kullanıma bağlı olduğu garanti kapsamında olmadığı belirtilerek ücretli onarım yapıldığı, davacının 23/05/2017 tarihli ihtar ile aracın gizli ayıplı olduğu ayıp bildirimi yapılmak suretiyle ayıba bağlı misli ile değişim bu mümkün olmazsa araç bedelinin talep edildiği, davalının cevabi ihtarname ile talebi reddettiği, davacının başvurusu üzerine dava dışı kara araçları eksperi … Ekspertiz-… tarafından araçtaki ayıbın montaj hatasına bağlı olduğu yönünden 24/08/2017 tarihli rapor tanzim edildiği ve iş bu davaya delil olarak sunulduğu, hükme esas alınan otomotiv uzmanının da yer aldığı akademisyenlerden üniversite öğretim üyeleri bilirkişi heyet raporunda üst kasa montajının kılavuza uygun olmayan şekilde yapıldığı ve şase kırılmasının kullanıma bağlı oluştuğu yönünden rapor tanzim edildiği, davacının üst kasa montajını yetkili serviste yaptırmadı, her ne kadar davacı üst kasa montajını satışı yapan bayinin yönlendirdiği yerde yaptırdığını belirtmiş ise de söz konusu imalatçının yetkili olup olmadığı, davalının imalata onay ve yetki verdiği hususlarının ispat edilemediği dolayısı ile davacının iddialarını ispat edemediği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde karar kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; hüküm tesis edilirken dayanılan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, araçta gizli ayıp bulunduğunu, yaşanan şase kırılmasının, daha önceki 21.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda kamyonette gizli ayıp olduğu kanaatine varılmasına karşın 11.02.2020 tarihli raporunda, üst kasanın montaj hatasından kaynaklanan ve kullanma hatasından oluştuğuna karar verildiğini, birbiriyle çelişen iki rapor bulunması durumunda mahkemenin objektif ve doğru bir kanaate varması için yeni bir bilirkişi raporu istemesi gerektiğini, 11.02.2020 tarihli bilirkişi raporunun eksik ve hatalı incelemelere dayandığını, raporda üst kasanın montaj hatasının U şasesinin kırılmasına sebep olduğu ve kullanma hatası nedeniyle de ani virajlarda yükün dışa çekim kuvvetinin şasenin dikey kesitinde kesme meydana getirdiği hususunun belirtildiğini, halbuki sunulan 24.08.2017 tarihli uzman raporuna da, bakılacak olursa araç şasesinin ezilme, yamulma ve deformasyon olmadan direk kırıldığı ve buna da yüksek karbonlu olmayan malzeme kullanımının sebep olduğunun anlaşıldığını, son bilirkişi raporunda belirtildiği gibi kullanım hatasından kaynaklansaydı şasenin süreli ani viraj ve dış kuvvet çekiminden dolayı deforme olarak kırılması gerektiğini, belirildiği üzere şasesi kırılan araçla taşınan yükün üst yapı üzerinde kırılmayı sonuçlayacak ağırlıkta olmadığını, bu durumun bilirkişi raporunda da sabit olduğunu, kırılmanın aniden diğer bir deyişle tespit edildiği üzere eğilme veya kıvrılma olmaksızın direk kırılma şeklinde gerçekleşmesinin, kırılmanın sebebinin yanlış montaj ve buna dayalı ağırlıktan ve kullanımdan kaynaklanmadığını ortaya koyduğunu, ayrıca ani virajların sebep olduğu kabul edilse dahi aracın ne kadar ani viraj yaptığı bu virajları ne sertlikle geçerek kasanın güç merkezinin fazlaca dışa verildiğinin kararını vermenin eldeki şartlarla mümkün olmadığını, müvekkilinin aracı kullanırken virajları yumuşak bir şekilde geçip geçmediğinin tespitinin yapılmasının ve sonuç olarak böyle bir kanaate varılabilmesinin güç olduğunu, müvekkilinin aracın üst kasanın montajını satışı yapan bayiinin yönlendirdiği yerde yaptırdığını, ilk derece mahkemesinin ise bu konuda bir inceleme yapmaksızın yalnızca ispat edilemedi gerekçesiyle bu hususu dikkate dahi almadığını, ilk derece mahkemesinin sunmuş oldukları 24.08.2017 tarihli uzman raporunu ve 21.02.2019 tarihli bilirkişi raporunu dikkate almayarak eksik ve hatalı incelemede bulunulduğunu, 11.02.2020 tarihli rapora göre hüküm tesis ettiğini, Müvekkilinin defalarca davalıya karşı yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığını, bu nedenle kar kaybına ve maddi zararlara uğradığını, 06.05.2017 tarihinde ise Muş ilinde davalı firmanın garanti kapsamında bulunan yukarıda evsafı verilen aracın şasesinin kırıldığı tespit edildikten sonra davalının resmi yetkili servisi olarak bilinen … Yetkili Servisi’nin arandığını, müvekkilinin olay sonrasında … genel müdürlüğü dahil Diyarbakır yetkili servisi defaatle aramasına rağmen kendisine yardımcı olabilecek herhangi bir muhatap bulamadığını, 08/05/2017 tarihinde aracı çekici ile … yetkili servisine müvekkilin kendi imkanları ile götürdüğünü, araçta meydana gelen kazanın sözde garanti kapsamında olmadığının kendisine iletildiğini, müvekkilinin bunun üzerine iki tanık huzurunda onların imzası ile birlikte bir tutanak tuttuğunu ve tutanağın ilk derece mahkemesine sunulduğunu, meydana gelen zarara ilişkin gerek firmanın gerekse yetkili servisin müvekkilince defalarca arandığını, fakat buna rağmen müvekkiline olumlu dönüş sağlanmadığını, müvekkilinin işin akışında yaşanan aksamalar ve kendisine bilgi verilmemesi sebebiyle ciddi mağduriyet yaşadığını, servisteki usta tarafından şaseye kaynak yapalım gibi bir ifade kullanılmadığı gibi müvekkilinin yetkili servisle defalarca konuşmasına rağmen müvekkiline herhangi bir teklifte bulunulmadığını, aksine müvekkilinin iş yaptığı müşterilerine karşı hem mahcup duruma düştüğünü, hem de kazanç, müşteri kaybı yaşadığını, müvekkilinin aracı nerede ve ne zaman tamir ettirdiğinin anlaşılamaması nedeniyle gelir kaybının olmadığı sonucuna varılmasının doğru olmadığını, aktif olarak Muş ili …-… bayiliği yapıyor olmasının, süregelen bir taşıma faaliyeti içerisinde bulunmasını gerektirir nitelikte bir uğraş olduğunu, şasinin kırıldığının tespit edilmiş olmasından hareketle müvekkilinin tamir sonrasına kadar aracı kullanamadığı ve bu nedenle gelir kaybına uğradığı hususlarının açık olduğunu, Mahkemenin hatalı bilirkişi raporuna göre karar verdiğini, iki çelişik rapor olmasına rağmen ek rapor istenmediğini, müvekkilinin üst kasanın montajını satışı yapan bayinin yönlendirdiği yerde yaptırdığını, montajdan kaynaklanan bir sorun olmuşsa dahi bundan davalının sorumlu olduğunu, müvekkiline karşı sorumluluğunu yerine getirmeyen davalı ve yetkili servisi nedeniyle müvekkilinin kar kaybına uğradığını, gizli ayıptan ötürü zararı bulunduğunu belirerek, Hatalı bilirkişi raporuna dayanan ve yanlış delil takdirinin yapıldığı mahkeme kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Karara karşı, vekalet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurduklarını, mahkeme kararı esas bakımından doğru ise de, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu, işbu davada davaya konu aracın bedel iadesini ve ayrıca tamir süresindeki kar kaybının talep edildiğini, davacının dava dilekçesindeki beyanlarından bedel iadesi istediği hususunun açıkça anlaşıldığını, talep kısmında bedel iadesinin ” tazminat ” olarak ifade edildiğini, davadaki hukuki nitelendirmeyi Mahkemenin re’sen yapacağını, mahkemenin gerekçeli kararında davacının 57.725,60 TL’lik tutardaki talebinin tazminat değil, davaya konu aracın bedel iadesi olduğunu tespit ve beyan edildiğini, davada iadesi istenilen bedel iadesinin, aracın satış tutarı olan 57.725,60 TL olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında davacının bedel iadesi istediğini tespit ve beyan etmiş olmasına rağmen, vekalet ücretini iadesi istenen bedel üzerinden değil, maktu olarak belirlediğini, dolayısıyla davalı lehine 8.350,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 3.400,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının sadece vekalet ücreti bakımından kaldırılmasına ve davalı lehine davaya konu edilen değer ( 58.725,60 TL ) üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilerek verilen ret kararının tekrar oluşturulmasına/ düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, araçta gizli ayıp olduğu iddiasından kaynaklanan aynen ifa, bunun mümkün olmaması halinde araç bedelinin iadesi ve aracı kullanamama sebebiyle oluşan zararın (Mahrum kalınan kar) tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin davalı firmadan 20/11/2015 tarihli fatura uyarınca 57.725,60 TL karşılığında dava konusu kamyoneti satın aldığını, 06/05/2017 tarihinde araç sürücüsü tarafından araçtan gelen sesin kontrolü üzerine şasenin kırıldığının tespit edildiğini, söz konusu hasar garanti kapsamında olmasına rağmen tamirinin sağlanmaması nedeniyle müvekkilinin aracı davalının yetkili servisinde ücretini karşılayarak tamir ettirdiğini, hasarın araçtaki gizli ayıp sebebiyle meydana geldiğini belirterek, ayıplı mal sebebiyle aynen ifa, bu mümkün değilse araç bedelinin iadesi ve mahrum kalının kar sebebiyle uğranılan zararın tazminini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu araç modelindeki araçların üst yapısı (kasası) olmadan satıldığını ve müşterilerin aracın üst yapısını (kasası) istedikleri yerde daha sonra yaptırdıklarını, davaya konu aracın üst yapısını (kasası) davacının kendisinin belirlediği bir üst yapıcı şirkete yaptırdığını, söz konusu araçta meydana gelen hasarın sebebinin aracın üst kısmının (kasasının) yanlış monte edilmesinden kaynaklandığını, bu durumun garanti kapsamı dışında kaldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Talimat mahkemesince araç üzerinde keşif ve inceleme yapılarak konusunda uzman bilirkişi heyetinden alınan 11/02/2020 tarihli raporda; üst kasanın montaj hatası sebebiyle U şasesinin kırılmasına neden olduğu, bunun da aracı kullanma hatası nedeniyle ani virajlarda kasanın ve içindeki yükün dışa çekim kuvvetiyle savrulması ve bağlantı elemanlarında gevşeme yapması dolayısı ile meydana gelen maksimum kayma kuvvetlerinin dışa doğru olan U şasesinin dikey kesitinde kesme meydana getirdiğinin belirtildiği görülmektedir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; Somut uyuşmazlıkta; yukarıda belirtilen 11/02/2020 tarihli rapor içeriğindeki tespitler dikkate alındığında araçtaki şase kırılmasının üst kasanın montaj hatası (Firmanın gösterdiği norma uygun yapılmaması) nedeniyle meydana geldiği, davacının üst kasa montajını yetkili serviste yaptırmadığı ve üst kasa montajını satışı yapan bayinin yönlendirdiği yerde yaptırdığının da ispatlanmadığı; davacı vekilince hükme esas alınan raporla 21/02/2019 tarihli rapor arasında çelişki bulunduğu ileri sürülmüş ise de, 21/02/2019 tarihli raporun tek bilirkişi tarafından tanzim edildiği ve rapor içeriğinde şasedeki kırılmanın sebebinin net olarak tespit edilmediği, bu hali ile raporlar arasında çelişki bulunduğunun kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; Davacı tarafça, dava konusu aracın gizli ayıplı olduğu ileri sürülerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23/c maddesi yollaması ile 6098 sayılı TBK’nın 227. maddesi uyarınca seçimlik haklar kullanarak terditli olarak aynen ifa, bunun mümkün olmaması halinde sözleşmeden dönme ve bedeli iadesi talep edilmiş, ayrıca mahrum kalınan kar nedeniyle uğranılan zararın tazmini talep edilmiştir. Dava dilekçesinde 58.725,60 TL dava değeri bildirerek bu miktar üzerinden nispi harç yatırılarak dava açılmıştır. Mahkemece davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu durumda dava dilekçesinde bildirilen ve harcı yatırılan miktar üzerinden davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarih ve 2017/1013 Esas – 2020/492 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.002,89 TL harçtan mahsubu ile bakiye 922,19‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.396,10 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Bakiye gider avansının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 9-Harçlar kanunu gereğince dairemiz karar tarihi itibariyle davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,3 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 10-Davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 11-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen harç ve giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına, 12-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 14-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 22/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.