Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1793 E. 2022/1835 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1793 Esas
KARAR NO: 2022/1835 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1 Esas – 2019/432 Karar
TARİHİ: 08/05/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının müvekkili şirket ile mevcut olan ticari ilişkisi kapsamında cari hesap ekstresinde mevcut borcunu ödememesi sebebiyle hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, ancak davalının bu icra takibine haksız bir biçimde itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalının bu itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının müvekkiline vadesi gelmiş borcunu ödemediğini ve her an mal kaçırma ihtimalinin bulunduğunu beyanla davalı borçlu tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan haksız ve hukuka aykırı itirazın iptaline, icra takibinde talep edilen asıl alacak ve faiz üzerinden takibin devamına, haksız ve kötüniyetli itiraz sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın 14.11.2017 tarihinde müvekkili şirket aleyhine 30.109,51 TL alacaklı olduğu iddiasıyla takip başlattığını, davacı tarafın takip talebinde belirtmiş olduğu alacak miktarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin borç miktarının davacı tarafın belirttiği miktarla uyuşmadığını, davacı tarafın alacağına yönelik olan takip talebini tutmuş oldukları ticari defter muavinlerine dayandırdıklarını, ancak dayandıkları bu defterlere müvekkili şirketin bazı alacak tutarlarını eksik girdiklerini, neticesinde de yüksek miktarda bir alacak talep ettiklerini, mahkemece görevlendirilecek bilirkişi tarafından tüm defter ve kayıtların incelenmesi neticesinde ortaya çıkacak borç miktarını kabul edeceklerini beyanla ticari defter ve kayıtların incelenmesi amacıyla mahkeme tarafından atanacak olan bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacak borca hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 08/05/2019 tarih 2018/1 Esas 2019/432 Karar sayılı kararında;”…Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari ilişki kapsamında davacı tarafın cari hesap bakiyesinin ise 30.109,51.-TL olduğu, davacı tarafından davalı yanın kestiği 2 adet faturaya süresi içerisinde itiraz ettiği, davalının fatura içeriklerini ispat edemediği, vade farkına yönelik bir belge sunamadığı, davalı kayıtlarında olan ancak davacı kayıtlarında bulunmayan … seri numaralı 17.001,73.TL’ lik faturanın davacıya ulaştırıldığına ilişkin bir kaydın bulunmadığı, davalı tarafça herhangi bir belge de sunulmadığı anlaşıldığından, davacı tarafın davalıdan 30.109,51.-TL alacaklı olduğu kanaatine varıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almakta olup, davalının itirazında haksız olduğu ve alacağın likit olduğu dikkate alınarak alacak miktarının %20’sine tekabül den icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.”gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasındaki uyuşmazlığın faturaya dayalı alacaklar hususunda olduğunu, müvekkili tarafından davacıya kesilen 3 faturanın müvekkilinin muavin defterine işlendiğini, taraflar arası sürekli bir ticari ilişkinin bulunduğunu, dosyada belirtilen … seri numaralı, 17.001,73 TL bedelli fatura ve … seri numaralı 383,50 TL bedelli faturaların davacı şirketin gayrimenkul işlerindeki şantiyelerde kullanılan malzemelere ilişkin faturalar olduğunu, müvekkili şirket bünyesinde çalışan işçilerin o dönem davacının şantiyesinde bu fatura konusu ürünlere ilişkin işlemlerde şantiye uygulamaları yaptıklarını ve davacının sigortalı çalışanı olarak gösterildiklerini, mahkeme tarafından herhangi bir tanığın dinlenmediğini, SGK bünyesinde araştırma yapılmadan dosyanın karara çıkarıldığını, uyuşmazlık konusu faturalara ilişkin hususların davacı tarafın şirket defter ve kayıtlarına işlenmediği gerekçesiyle başka araştırma yapılmadan karar verildiğini, ticari defter incelemesine ilişkin ara kararda taraflara herhangi bir ihtar verilmediğini ve defterler getirilmediği takdirde müeyyideleri belirtilmeksizin bilirkişi incelemesi yapıldığını, taraflar arası uyuşmazlıkta bir tarafın defterlerinde yer alan kayıtların diğer tarafın defterlerinde yer almaması durumunda tek tarafın defterlerine itibar edilerek karar verildiğini, davalı müvekkili tarafından gerçek anlamda bu ürünlerin davacıya sunulup sunulmadığı hususunun öncelikle çözülmesi gerektiğini, dosya kapsamında faturanın karşı tarafa ulaştırılmadığı hususunda bir belge bulunmamasının, faturada bahsi geçen ürün/hizmetin yapılmadığı anlamını taşımayacağını, ancak mahkemece bu hususa ilişkin bir araştırma yapılmaksızın karar verildiğini, davacı tarafından 14/11/2017 tarihli cevabı ihtarname ile müvekkili şirkete iade edilen 12.10.2017 tarihli, … seri nolu, 3433,80 TL faturanın, ödeme olarak verilen üç adet çeklere ilişkin borcun vadesinden sonra keşide edilmesinden kaynaklanan vade farkı faizine ilişkin olduğunu, tacir olan müvekkilinin yasa uyarınca faiz talep edebileceğini, dava konusu … seri numaralı, 17.001,73 TL bedelli faturanın şirket çalışanı …’e elden teslim edildiğinde aynı tarihte … Bankası’ndan keşide edilen 15.01.2018 tarihli, … nolu çekin davalı müvekkiline verildiğini, söz konusu çek 18.10.2017 tarihinde müvekkili tarafından nakde çevrilmek üzere …’e teslim edildiğinde, …’in davacı şirket ile yapmış olduğu teyitleşme üzerine çeke istinaden davalı müvekkiline ödeme yaptığını, ancak davacının bu faturayı şirket kayıtlarına yansıtmaksızın yalnızca çek verildiği hususunu gösterdiğini, bu durumda faturaya istinaden bir hizmetin müvekkili tarafından sunulduğu açık olup aksi halde hiçbir hizmet yapılmaksızın davacının ödeme yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yine davacı şirket, dava konusu faturaları 2017/Ekim vergi döneminde mali kayıtlarında işlemiş ise de, 2018/Şubat döneminde KDV Düzeltme Beyannamesi vererek matrahını yükselttiğini, bu bilgilere istinaden ilk derece mahkemesinden şirketin maliye kayıtlarının incelenmesi istenmişse de, bu talep dikkate alınmaksızın, bu hususta hiçbir inceleme yapılmasızın karar verildiğini, alacağın likit ve belirli olmaması sebebiyle bu dosyada icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini beyanla İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.05.2019 tarihli 2018/1 E. – 2019/432 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı, bakiye 30.109,51 TL cari hesap alacağının ödenmediğini iddia ederek davalı aleyhine genel haciz yolu ile takip başlatmış, ödeme emrinin 16.11.2017 tarihinde tebliği ile davalı vekili 20.11.2017 tarihli itiraz dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz etmiş ve takip durmuş, açılan somut davada Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği; davacının mali bilirkişi tarafından incelenen ve usulüne uygun şekilde tutulan ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan bakiye 30.109,51 TL alacağının bulunduğu, her ne kadar davalı taraf ticari defterlerini incelemeye ibraz etmemiş ise de, delil olarak sunduğu hesap ekstresinde de davacının aynı miktarda alacaklı gözüktüğü, buna göre uyuşmazlığın davalının kayıtlarında yer almakla birlikte davacının kayıtlarında yer almayan üç adet faturadan kaynaklandığı, tek başına fatura düzenlenmesinin alacağın varlığını ispat etmeyeceği, … seri numaralı ve 383,50 TL bedelli fatura içeriği malın davacıya teslim edildiğine dair bir delil sunulmadığı, … seri numaralı ve 3.433,80 TL bedelli fatura faiz faturası olarak düzenlenmiş ise de, içeriğinde yer alan çeklerin belirli bir faturanın ödemesi için verildiğine ve vade farkı oluştuğuna dair bir delil sunulmadığı, faturaların süresi içerisinde davacı tarafından davalıya iade edildiği, … seri numaralı ve 17.001,73 TL bedelli faturanın davacıya tebliği ya da fatura konusu malların teslimine dair bir delil sunulmadığı, bu şekilde davacının takip tarihi itibariyle talep ettiği tutarda alacaklı ve alacağın her iki taraf için belirlenebilir olduğu anlaşılmakla davalı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı görülmüştür. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından 26/10/2020 tarihinde fazlaca yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.056,78 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 558,59 TL (44,40 TL+514,19 TL) harcın mahsubu ile bakiye 1.498,19 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.