Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1780 E. 2022/1901 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1780 Esas
KARAR NO: 2022/1901 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/56 Esas – 2020/546 Karar
TARİH: 12/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, fatura alacağı bakiyesi için davalının ödeme yapmadığından alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yapıldığını ve davalının itirazı sonucu takibin durduğunu, davanın takibe kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı şirket tarafından 23/01/2019 tarihinde mutabakat mektubu imzalandığını, borcun açıkça ikrar edildiğini, izah edilen nedenlerle davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermediği gibi delil de bildirmemiş yargılama yokluğunda yapılarak karara bağlanmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/10/2020 tarih 2019/56 Esas 2020/546 Karar sayılı kararında; “…Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, taraf iddiası, takip dosyası, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; İstanbul … İcra Dairesi’nin … takip sayılı icra dosyasıyla davacının davalı aleyhine 46.934,62.-EURO asıl alacak için ilamsız icra takibi başlattığı, alınan 10/06/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre davacıya ait 2018 ve 2019 yılına ait ticari defterlerin incelendiği ve ticari defterlerin 6102 sayılı TTK 64 md ve 213 sayılı VUK 221. Md göre açılış tasdiklerinin ve e-defter beratlarının süresinde usulüne uygun alınmış olduğu, bu itibarla davacı lehine delil vasfı taşıdığı, davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacının davalıya 18/01/2018 tarihinden itibaren faturalar düzenlediği, davalının da davacıya ödemeler yaptığı, 2018 yılında toplam 365.030,76.- Euro fatura düzenlendiği, davalının da 319.733,08 Euro ödeme yaptığı ve davacı tarafından dosyaya fotokopisi sunulan mutabakat mektubu adlı belgede 23/01/2019 tarihinde davalı şirket kaşesi ve imzalı 46.934,62. Euro üzerinden mutabık olunduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarında takip tarihi itibariyle 46.934,62.-EURO alacağının işli olduğu ve bu haliyle davalının davaya konu fatura içeriği hizmetin davacıdan aldığının kabulü gerektiği, buna göre davalının takibe ve borca itirazının haksız olduğu kanaatine varıldığı, kaldı ki aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda bu haliyle hüküm kurmaya elverişli nitelikte bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜ İLE , -Davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, -Asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ancak vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını,Yerel Mahkeme kararın hüküm kısmının 4. maddesinde “28.290,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” denildiğini ancak yabancı para alacağı söz konusu olduğu takdirde karar tarihindeki kur üzerinden vekalet ücretine hükmedileceğinin Yargıtay’ın artık yerleşik uygulaması haline geldiğini, (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2019/6569 E. Ve 2019/16794 K. ) Yerel Mahkemece verilen karar tarihinde 12.10.2020 T.C. Merkez Bankası Efektif Satış kurunun 1EUR= 9,31TL olduğunu, hesaplama yapıldığında, dava değerinin, 436.961,40.TL olduğunu hesaplandığında müvekkili lehine 38.898,07.TL tutarında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini,İleri sürerek yerel mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmeden raporun elverişli olduğuna değinilerek hüküm kurduğunu bu durumun yargıtay kararları uyarınca hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun hangi nedenlerle elverişli bulunduğuna yönelik gerekçeli kararda gerekçe yazılmadığını, (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2016/14308 Esas 2017/5706 Karar ve 06/04/2017 tarihli ilamı) (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2003/4-776 Esas 2003/720 Karar ve 03/12/2020 tarihli ilamı) Müvekkili şirketin dava dilekçesinde ve ödeme emrinde belirtildiği şekilde borcu bulunmadığını, Davacı tarafın alacağını ispat etmek zorunda olduğunu, takip dayanağının; tarafların cari kayıtlarına ve ticari defterlerine işlenip işlenmediğinin belirlenmeksizin karar verildiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama gideri vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı cari hesaba dayalı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı borçlu vekili icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde, alacaklı olarak takip başlatan şirkete muaccel olmuş herhangi bir borcu olmadığını belirterek borca ve ferilerine itiraz etmiştir.Davalı taraf davaya cevap vermemiş ve münkir sayılmıştır.Mahkemece 27/01/2020 tarihli ön inceleme duruşmasının ara kararı gereğince tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verildiği, ara kararın davalı şirkete tebliğe çıkartıldığı, 15/02/2020 tarihinde davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafın bilirkişi incelemesine ticari defterlerini ibraz etmediği, bilirkişi tarafından davacı tarafın ticari defter ve kayıtları ile davacı tarafça dosyaya ibraz edilen davalı tarafında kaşe ve imzasının olduğu mutabakat mektubuna göre rapor düzenlendiği, bilirkişi raporunun davalı tarafa HMK. 281 madde meşruatlı olarak tebliğe çıkartıldığı, davalı tarafa 17/06/2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından rapora karşı beyanda bulunulmadığı anlaşılmıştır.Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda istinafa konu karar verilmiştir.
DAVACI VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, Dava konusu alacak yabancı para cinsinden olup, döviz üzerinden açılan davalarda dava değeri dava tarihindeki kur üzerinden TL. Karşılığına göre tesbit edilip bu değere göre karar tarihindeki tarifeye göre harç ve vekalet ücretine hükmedilecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/3473 Esas – 2020/2039 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) Somut olayda mahkemece, döviz üzerinden açılan eldeki davada dava değeri dava tarihindeki kur üzerinden TL. karşılığına göre tesbit edilip bu değere göre karar tarihindeki AAÜ tarifesine göre davacı lehine vekalet ücretine hükmolunduğu tesbit edilmekle; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin karar tarihindeki kur üzerinden TL.’ye çevrilerek vekalet ücreti hükmedilmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Diğer taraftan, bilirkişi raporunun davalıya HMK. 281 madde meşruatlı olarak 17/06/2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça rapora karşı beyanda bulunmadığı gözetildiğinde, davalı vekilinin yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı münhasıran davalının ticari defterlerine delil olarak dayanmadığından davalının ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmemesi ispat yükü üzerinde olan davacının ispat yükünü yer değiştirmeyecektir. TTK. 94/2 Maddesinde;” Hesap devresi hakkında sözleşme veya ticari teamül yoksa, her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. Saptanan artan tutarı gösteren cetveli alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde, noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza içeren bir yazıyla itirazda bulunmamışsa, bakiyeyi kabul etmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, davacı tarafça dosyaya fotokopisi sunulan mutabakat mektubu adlı belgede 23/01/2019 tarihinde davalı şirket kaşesi ve imzalı 46.934,62. Euro üzerinden mutabık olunduğunun belirtildiği, mahkemece mutabakat mektubu eklenmek suretiyle davalı şirket yetkilisine isticvap davetiyesi çıkartılmamış ise de, dava dilekçesi ile birlikte davacı delillerinin davalıya tebliğ edildiği, bilirkişi raporunda mutabakat mektubunun değerlendirildiği, bilirkişi raporunun davalı tarafa HMK. 281 Madde meşruatlı olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça rapora karşı beyanda bulunulmadığı, mahkeme gerekçesinde mutabakat mektubuna göre davalının borcu kabul ettiği tesbit edilmesine rağmen davalı tarafça açıkça mutabakat mektubunun kabul edilmediğine yönelik istinafının olmadığı, bu tesbitlere göre davalı tarafından mutabakat mektubunun içeriğine itiraz edilmediği ve kabul edildiği anlaşılmıştır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 19.361,34.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan (54,40.TL + 4.785,93.TL =) 4.840,33 TL. harcın mahsubu ile bakiye 14.521,01.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 15/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.