Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/178 E. 2022/310 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/178 Esas
KARAR NO: 2022/310 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/172 Esas – 2018/101 Karar
TARİH: 20/02/2018
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı tarafça müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak takibin dayanağının belirsiz olduğunu, müvekkilinin davalı tarafa borcunun bulunmadığını, davalı tarafın haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek müvekkilinin söz konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yasal sürede davaya cevap vermemiş, yasal sonra sunduğu beyan dilekçesinde, müvekkili ile dava dışı … arasında 06/08/2013 tarihinde akdedilen ticari taşıt kredisi sözleşmesinin davacı tarafın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, kullandırılan krediye ilişkin borcun ödenmemesi üzerine rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, ancak araç bedeli borç tutarını karşılamadığından tahsilde tekerrür olmama kaydıyla dava konusu ilamsız icra takibinin başlatıldığını, davacının sözleşmenin tamamında ve ödeme planında imzasının bulunduğunu, eş rızasının da alındığını, icra takibinde borç dayanağı belgenin gösterilmemiş olmasının ancak icra mahkemesince ödeme emrinin iptaline ilişkin bir sonuç doğurabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/02/2018 tarih ve 2016/172 Esas 2018/101 Karar sayılı Kararı ile; “Tarihi olmayan muvafakatname altındaki imzanın davacının eşi …’ın eli ürünü olup olmadığının tespiti hususunda ATK Fizik İhtisas Dairesinden alınan 04/01/2018 tarih ve … numaralı raporda, inceleme konusu belge üzerinde atılı bulunan söz konusu imzanın … eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığına yönelik görüş bildirildiği, alınan bilirkişi raporunun denetime müsait ve hüküm kurmaya yeterli görüldüğü, imzanın davacının eşine ait olmaması nedeniyle geçerli bir muvafakatname bulunmadığı ve bu sebeple davacının eşinin davacının kefil olmasına muvafakat etmediği anlaşılmış olup davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, şartları oluşmadığından davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebi reddedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “1-Davanın kabulü ile, davacının İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında davalıya borcunun bulunmadığının tespiti ile davacı yönünden takibin iptaline,2-Yasal şartlar oluşmadığından davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının haksız olarak ve eş rızası belgesindeki imzanın müvekkilinin eşine ait olmadığını bilerek icra takip işlemlerini başlattığını, davalı bankanın bu belgeleri kendi gözetimi ve denetimi altında imzalatmakta olduğunu, yani söz konusu belgenin müvekkilinin bilgisi dışında düzenlenerek eş rızasının taklit edildiğini, dolayısıyla bankanın sahteliği bilmediğinden ve kötüniyetli olmadığından söz edilemeyeceğini, bu nedenle mahkemece müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemiş olmasının hatalı olduğunu, Yargıtay HGK 2013/469 E., 2014/45 K. sayılı kararının da bu yönde olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, ticari taşıt kredisine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığını tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının menfi tespit istemini kabulüne, kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, karar davacı tarafça kötüniyet tazminatına ilişkin olarak istinaf edilmiştir.Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davalı tarafça davacı ve dava dışı … aleyhine “13/10/2014 haciz” açıklaması ile 68.790,84 TL asıl alacak olmak üzere toplam 78.315,75 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emri ekinde dayanak belge bulunmadığı, ödeme emirlerinin 04/05/2015 tarihinde davacı ile diğer borçluya tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği görülmüştür.Davacı dava dilekçesinde icra takibinin dayağının belirsiz olduğunu, davalıya borcunun olmadığını ileri sürmüş, davalı tarafça yasal süreden sonra sunulan beyan dilekçesinde takibin dayanağının davacının kefil olarak imzası bulunan ticari taşıt kredi olduğunun açıklanması üzerine davacı bu kez sözleşmedeki eş muvafakati kısmındaki imzanın eşine ait olmadığını ileri sürmüştür.Mahkemece grafoloji alanında uzman bilirkişiye yaptırılan inceleme sonucu imzanın davacının eşinin eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak davacının takibe konu sözleşme uyarınca kefaletinin geçerli olmadığı ve sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmiş, bu husus taraflarca istinaf edilmemiş olmakla kesinleşmiştir.İİK 72/5 maddesi uyarınca menfi tespit davasının davacı borçlu lehine hükme bağlanması halinde, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilecektir. Somut uyuşmazlığa döndüğümüzde, 6102 sayılı TTK. m.18/2 hükmü uyarınca her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gereklidir. Dava konusu kredi sözleşmesinin düzenlenmesi aşamasında bu sözleşmeye imza atan kişilerin kimliklerini bilmek ve denetlemek sözleşmenin hakim tarafı olan davalı kredi kuruluşunun yükümlülüğünde olup, huzurda imzalatılması gereken sözleşmede yer alan imzaların kime ait olduğunu bilebilecek durumdadır. Bu nedenle davalının, davacının eşinin sözleşmede imzası bulunmaması nedeniyle davacı kefaleti geçersiz olduğu halde davacı hakkında icra takibine geçmesi kötüniyetli olup, mahkemece İİK.72/5. maddesi uyarınca davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken, talebin reddi doğru görülmemiştir(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 21/05/2019 tarih 2018/33 E., 2019/3351 K. sayılı emsal kararı). Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b2 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve kötüniyet tazminatı talebinin kabulü yönünde yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2018 tarih ve 2016/172 Esas – 2018/101 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle;1-Davanın KABULÜ ile, Davacının İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında davalıya borcunun bulunmadığının tespiti ile davacı yönünden takibin iptaline,2-İcra takip tutarı olan 78.315,75 TL’nin %20’si tutarında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 5.349,75.TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.337,44.TL harcın mahsubu ile bakiye 4.012,31.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 1.337,44.TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen toplam 359,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve takdir olunan10.981,05.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 9-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 129,60.TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,10-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/03/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.