Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1771 E. 2023/334 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1771
KARAR NO: 2023/334
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
DOSYA NUMARASI: 2017/1134 Esas – 2020/148 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Yalova’da tersanecilik faaliyetinde bulunduğunu, bu kapsamda davalı şirketin ise sac ticareti yaptığını ve davalı ile aralarında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin gemi inşa ve tamir -bakımında kullanmak üzere davalı şirketten sac almak üzere davalı şirkete 30.12.2005 tarihinde … Bankası Kartal Ticari Şubesi … hesap nolu … çek nolu 15.6.2016 vade tarihli 223.000 USD tutarlı ve … nolu 223.000 USD tutarlı avans çeklerini verdiğini, bu çeklerin 30.12.2015 tarihli … sıra nolu makbuz ile verildiğini, ancak davalı tarafın söz konusu bu avans çeklerine karşılık müvekkilinin herhangi bir mal teslim etmediği gibi avans çeklerini de iade etmediğini ve sözkonusu çekleri bankaya ibraz ederek çeklerin tahsil edildiğini, çeklerin cari hesaba işlendiğini, bu nedenle müvekkili şirketin cari hesap ilişkisinden kaynaklanan 379.301,99 USD alacağı, 12.343,54 EURO borcu bulunduğunu, davalı şirketin EURO alacağı mahsup edilerek davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu …icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 364.733,09 USD asıl alacak miktarı üzerinden icra takibi başlatıldığını ve borçlu şirket tarafından itiraz edildiğini, davalı şirketin itirazının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, taraf defterlerinin incelenmesi sonucunda müvekkilinin haklı olduğunun ortaya çıkacağını belirterek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ABD dolarına yıllık % 6 oranında azami faiz uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili aleyhine yaptığı takibin haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin davacı şirketle olduğu gibi davacı şirketle bağlantılı diğer grup şirketleri olan … San ve Tic AŞ ve … San Tic Ltd Şti ile de ticari ilişkisinin olduğunu, müvekkili davacıya borçlu iken, diğer grup şirketlerinden ise alacaklı olduğunu, davacının verdiği 09.01.2017 tarihli talimatla müvekkilinin 316.306,61 USD alacağını … hesabına, 30.413.16 TL’nin veya karşılığı USD nin … hesabına, 8.033.37 USD nin ise … hesabına aktarılmasını talep ettiğini, bu talimatlara göre müvekkilinin davacının alacağına mahsuben bu tutarları aktardığını, bu virmanlar sonrasında müvcekkilinin davacıya kalan 26.207,88 USD borcun ise davacıya verilen 16.207,88 USD ve 10.000.00 USD olan senetlerle ödendiğini, davacının ticari defterleri incelendiğinde müvekkilinin davacı yana hiçbir borcu olmadığının görüleceğini, davacının alacağı olmadığını bilmesine rağmen icra takibi yaptığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/02/2020 tarih ve 2017/1134 Esas – 2020/148 Karar sayılı kararı ile; “…Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm delillere, alınan bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasında 2015 yılı öncesinden başlayıp devam eden ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından davalıya verilen avans çekleri, davalının düzenlediği faturalar, nihayetinde her iki tarafın birbirini doğrulayan defter kayıtlarına göre davacının 379.302,00 USD alacağı bulunduğu, buna karşılık davalının da davacıdan EURO hesabından 12.343,54 EURO alacağı bulunduğu, çapraz kur ile USD ye çevrildiğinde davacının davalıya 13.012,56 USD borcu bulunduğu, bu borç mahsup edildiğinde davacının davalıdan 366.289,40 USD alacaklı bulunduğu, ancak takip ve davada davacı 364.733,09 USD alacak talep ettiğinden taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak, davacı şirketin yetkilisi olduğu anlaşılan … tarafından düzenlenen 09/01/2017 tarihli virman talimatı uyarınca talimatta bildirilen miktarlar ( 316.360,61 USD + 8.033,37 USD + 30.413,16 TL (09/01/2017 tarihi itibarıyla tespit edilen ABD efektif satış kuru 3,7143 TL üzerinden tespit edilen 8.188,12 USD olmak üzere toplam 332.582,10 USD) ile davalının davacıya iki adet bono ile toplamda 26.207,88 USD lik ödeme de davacının 364.733,09 USD alacak talebinden mahsup edilerek, davacının davalıdan neticeten takip tarihi itibariyle ( 364.733,09 USD – 358.789,98 USD = ) 5.943,11 USD alacağı bulunduğu … ” gerekçeleri ile; “1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalının; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 5.943,11 USD yönünden İPTALİ ile takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren 1 yıllık USD cinsinden açılacak mavduat hesabına uygulanacak en yüksek faiz oranı uygulanmak sureti ile DEVAMINA, 2-Fazla istemin reddine, 3-Alacak miktarı bilinir ve belirlenebilir olduğunda hükmolunan alacağın %20 si oranında 4.236,01 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 4-Davalının kötü niyet tazminat isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Virman talimatının hükme dayanak alınması için talimat sahibi …’un yetkili olup olmadığının tartışılması gerektiğini, dosyaya sunulan virman talimatında, talimatın İstanbul’da ve 09/01/2017 tarihinde verildiğinin belirtildiğini, ancak İstanbul Emniyet Müdürlüğü aracılığı ile dosya içine alınan delillerle müvekkili şirket adına imza atan …’un yurtdışında olduğu ve virman talimatı tarihlerinde de ülkeye girişinin olmadığının tespit edildiğini, virman talimatının verildiği yer olarak İstanbul gösterilmesine rağmen, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Hudut Kapıları Büro Amirliği’ne yazılan müzekkere cevabında …’un ülkeye son giriş tarihinin 05/12/2016 olduğu, bu tarihten sonra ülkeye girişinin bulunmadığının beyan edildiğini ( Ek 1: 16/04/2018 tarihli Giriş- Çıkış kaydı ), aynı şekilde yerel mahkeme tarafından da İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Hudut Kapıları Büro Amirliği’ne müzekkere yazıldığını ve gelen cevabi yazıda da son giriş çıkış kaydının 05/12/2016 tarihinde olduğunun beyan edildiğini ( Ek 2: 02/05/2018 tarihli Giriş- Çıkış Kaydı ), bu sebeple virman talimatı verdiği iddia edilen ve bu işlemi İstanbul’da yaptıklarına dair imza altına alan tarafların sahte bir belgeye imza attıklarının ortaya çıktığını, Hukuk sisteminde yazılı bir belgenin altına atılan imzanın içerikte yazılan tüm bilgilerin de teyidi anlamına geldiğini, davaya konu edilen virman talimatında 4 adet şirket ve bu şirketlerin yetkililerinin ayrı ayrı içeriği doğrulamasının söz konusu olduğunu, …’un İstanbul’da olmadığının ispatı ile belgenin delil niteliği anlamında sakat hale geldiğini, bu sebeple mahkeme tarafından belgenin delil niteliğinin sorgulanması gerekmekte iken hükme esas alınmasının kabul edilebilir olmadığını, …’un virman talimatı tarihi itibariyle … adına işlem yapması ve şirketi temsil ve ilzamı mümkün olmayıp bu sebeple virman talimatının geçersiz hale geldiğini, davalı tarafça dosyaya sunulan virman talimatı olduğu iddia edilen belgenin 09/01/2017 tarihli bir belge olduğunu, 09/01/2017 tarihi baz alınarak ticaret sicil kayıtları incelendiğinde, talimatı veren eski şirket yetkilisi …’un temsil yetkisinin bulunmadığının görüldüğünü, … Elektrik ve İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 08/07/2016 tarihli ticaret sicil gazetesi incelendiğinde …’un temsil ve ilzam yetkilerinin sona erdiği ve şirket müdürü olarak ibra edildiğinin görüldüğünü (EK 3: 08/07/2016 tarihli ticaret sicil gazetesi ), Aynı tarihli gazete ilanı ile …’un şirket müdürü olarak seçildiğini ve şirketi temsil yetkisinin 19/04/2017 tarihli ilan ile devam ettirildiğini, ( EK 4: 19/04/2017 tarihli ticaret sicil gazetesi) ve bu temsil yetkisinin 19/10/2017 tarihine kadar devam ettiğini, 19/10/2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde ise 16/06/2017 tarihli karar ile …’un yeniden şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu yönünde karar alındığını, ( EK 5 : 19/10/2017 tarihli ticaret sicil gazetesi ), … şirketini 08/07/2016 tarihinden 19/10/2017 tarihine kadar …, 19/10/2017 tarihinden günümüze kadar …’un şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğunu, Diğer taraftan virman talimatlı evrakta davacı müvekkili … Gemi adına imza atan …’un şirket müdürlüğü sıfatını sorgulamanın önem arz ettiğini, bu sebeple bakılması gerekenin …’un hangi tarihte ve ne şekilde şirketi temsil ettiğine işaret eden 24/02/2016 tarihli ticaret sicil gazetesi olduğunu, (EK6: 24/02/2016 tarihli … Gemi’ye ait ticaret sicil gazetesi ) ( EK 7: … 11/01/2016 tarihli ortaklar kurulu kararı ) … Gemi’ye ait 24/02/2016 tarihli ticaret sicil gazetesi ile şirket müdürü atamasına ilişkin olarak şu kararın alındığını ve gazetede ilan edildiğini: ” 3- Şirket müdür değişikliğinin görüşülmesine geçildi. A- Şirket müdürlüğüne tekrar 1 yıl için … mersis numaralı … Elektrik ve inşaat San. Tic. Ltd. Şti. Nin atanmasına, şirketimizi her hususta temsil ve ilzama münferiden yetkili kılınmasına oy birliği ile karar verilmiştir. B- Şirket müdürü olarak seçilen … Elektrik ve İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.’nin 11/01/2016 tarih ve 2016/01 sayılı kararına istinaden şirkette temsil etmeye …’un atanmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmış ve bu husus genel kurulumuzca oybirliği ile kabul edilmiştir. ” denilmek suretiyle şirket müdürü olarak …’un değil, …’in atandığını, …’un yalnızca … Mühendisliği temsilen imza yetkisi elde ettiğini, yani özetle …’ un hiçbir zaman … Gemi temsilcisi sıfatını edinmediğini, yalnızca … şirketinin temsilcisi sıfatına haiz olduğunu, Mahkeme tarafından ticaret sicil gazetesi ve …’un temsil yetkisi incelemesi kabul edilmekle birlikte şu gerekçe ile hüküm kurulduğunu: ” … Her ne kadar … Elk. Ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicil dosyasını incelemesinde davacı tarafça ileri sürüldüğü gibi virman talimatı tarihi itibarıyla …’teki …’a ait hissenin …’a devredildiği ve …’un … yetkilisi olarak seçildiği doğru olmakla birlikte … Mühendisliğin daha önce aldığı karar doğrultusunda davacı şirketin … tarafından temsil edilmesi yönündeki kararı ortadan kaldıracak yeni bir karar alınmadığı, şirketin yetkili müdürü olabilmek için Türk Ticaret Kanunu kapsamına göre şirketin ortağı olmak zorunlu değildir…” denilmek suretiyle TTK. Md. 623 ‘e atıfla virman tarihinde …’un yetkili olduğuna karar verildiğini, TTK md. 629 gereğince temsil ve ilzama ilişkin hususlarda limited şirket müdürlerinin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına TIK’nın anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümleri kıyas yolu ile uygulanacağının öngörüldüğünü, TTK’nın Anonim şirketlere ilişkin temsil ve ilzam konulu maddesinin ise şu şekilde olduğunu: 3. Yönetimin devri MADDE 367- (1) Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir. 1. Genel olarak MADDE 370- ( 1 ) Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurul tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. ( 2 ) Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır. Mahkeme tarafından TTK md. 623’ün hükme dayanak alınabilmesi için öncelikle temsil yetkisinin üçüncü bir kişiye devri için uyulması gereken kanun maddelerinin irdelenmesi gerekmektedir. Öncelikle …’un hisse devri ile birlikte … tarafından alınan ve 08/07/2016 tarihinde ticaret sicilde ilan edilen temsil ve ilzama ilişkin karara bakıldığında, karar metninde: ” … Müdür olarak atanan TC uyruklu TC … n. lu …’un temsil ve ilzam yetkilerinin sona erdirilerek görevine son verilmesine ve şirket müdürü olarak ibra edilmesine … ” şeklindeki karar ile …’un bu tarihten itibaren … Mühendisliği temsil ve ilzamının mümkün olmadığını, Mahkeme tarafından üçüncü bir kişinin şirketi temsil etmek üzere atanması hususunda atıf yaptığı TTK md 623 nezdinde ise yukarıda atıf yapılan TTK md 367 ve 370 maddelerinin devreye girdiğini, bu halde …’n … şirketini temsilinin mümkün olmadığını, Madde metninin açıkça yönetimin devri için şirket esas sözleşmesinde hüküm bulunması şartını koştuğunu, buna rağmen yönetim devrinde ısrarlı bir tutum varsa da bunu ancak esas sözleşmede değişiklik yapılmak sureti ile mümkün olabileceğinin hükme bağlandığını, esas sözleşmede devre ilişkin hüküm bulunmasının da yeterli olmayıp yönetimin devrine ilişkin işlemin bir iç yönerge ile yapılmasının öngörüldüğünü, İç yönergenin hukuka uygun bir şekilde etki doğrulabilmesi için ise, – Ticari vekil veya tacir yardımcısının görev ve yetkilerini belirten iç yönerge hazırlanmalıdır, – Hazırlanan bu iç yönerge ticaret siciline tescil edildikten sonra ilan edilmelidir, – Hazırlanan iç yönergeye göre yönetim kurulu kararı ile ticari vekil veya tacir yardımcısı atanabilir, – Yönetim kurulunun atama kararı, yönetim Kurulu karar defterine yazılarak, noter tasdiki yapılmalıdır. Görüldüğü üzere şirketin temsil yetkisinin 3. bir kişiye devri için izlenmesi gereken hukuki yolun yukarıdaki gibi olduğunu, ancak … tarafından bu yönde yapılmış herhangi bir hukuki işlem bulunmadığını, …’un … nezdindeki tüm temsil ve ilzam yetkileri sona erdirildikten sonra alınması gereken bu yönde bir karara ulaşılmadan 2016 yılında ortaklık ve temsil yetkisi mevcut iken alınmış bir karar ile yetinilmesinin hukuka uygun olmadığını, dosyaya konu edilen 09.01.2017 tarihinde şirket dışında üçüncü kişi sıfatını taşıyan …’un temsil ve ilzama yetkili kılınması için alınmış ve TTK md 367 ve 370’e uygun bir şekilde uygulanmış bir karar bulunmadan salt TTK md 623 ‘e atıf ile hüküm kurulmasının hukuken mümkün olmadığını, Sonuç itibariyle virman tarihi olan 09.01.2017 de müvekkili şirket müdürünün … Şirketi olduğunu, fakat … Mühendisliği temsil yetkisinin …’a ait olduğunu, …’un şirketi temsil yetkisi bulunmadığını, Bu sebeplerle hem virman talimatının içerik itibari ile yalanlanmış olması ve … kayıtları ile ispat edilerek dosya içine alınmış olması hem de virman talimatı tarihinde …’un TTK’ya uygun bir temsil yetkisinin incelenerek kaldırılması gerektiğini, Dosyaya konu edilen alacak miktarının hem bilirkişi raporu ile hem de virman talimatının tarafı addedilen … … TİC. A.Ş. tarafından dosyaya sunulan beyan dilekçesi ile ispat edildiğini, mahkeme tarafından müvekkili ve davalı şirketin defterlerinde inceleme yapılması talepli olarak dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini ve taraf şirketlere ek olarak dava dışı … defterlerinin de inceleme kapsamına dahil edildiğini, Müvekkili şirket ve davalı şirket defterlerinin incelendiğini ve inceleme sonucunda: “…Davalıya ait ticari defter kayıtlarında tarih itibariyle tutarsızlık bulunduğu, 09.01.2017 tarihli virman talimatının 01.03.2017 de deftere kaydedildiği, davacı müvekkilinin defter kayıtlarında ise davalıdan 364.733,09 USD alacaklı olduğunun görüldüğü, müvekkili şirkete verildiği iddia edilen 05/07/2017 tarihli iki adet senedin ise müvekkili şirket kayıtlarında yer almadığı ve virman talimatında da senetlere ilişkin bir bilginin yer almadığı, …’un talimat tarihinde yurtdışında olduğunun tespiti sebebi ile talimat imzalamasının mümkün olmadığı … ” tespitlerini içeren raporun dosyaya sunulduğunu, bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin, mevcut deliller çerçevesinde tutarlı ve hukuka uygun olduğunu, davalı tarafça ispat aracı olarak kullanılan 09.01.2017 tarihli virman talimatındaki taraf şirketlerden ….. Tic. A.Ş. tarafından dosyaya beyan edilen dilekçe ile … Ltd Şti’ye hali hazırda borçlu olduğunun beyanı ve … tarafından ticari defterlerin dosyaya sunulmaması ile birlikte değerlendirildiğinde, müvekkili şirketin defter kayıtlarında yer almayan ve tüm dava konusu hususların yalnızca davalı şirket nezdinde sonuç doğurabilmesinin mümkün olmadığını, Davalı şirket tarafından dosyaya sunulan bir virman talimatı ile tüm dosya kapsamı sonuca ulaştırılmış gibi davranıldığını, ancak talimat metninin hukuki anlamda her yönden sakat bir delil niteliğinde olmasına rağmen tüm hükmün davalının bu belgesine dayandırılmış olup bu hususun hukuken hatalı bir karar verilmesine sebebiyet verdiğini, Davalı tarafça ileri sürülen 10.01.2017 tarihinde tanzim edilerek müvekkili şirkete verildiği iddia edilen 2 adet bononun her nasılsa yine yetkili hamil olarak çıkan … Mühendisliğe ödenerek borcun sona erdiği iddiasının yukarıda açıklanan sebepler nezdinde yine hukuka aykırılık arz ettiğini, Davalı tarafın, virman talimatın ek olarak açıkta kalan bakiyenin ödenmesi amacıyla 16.207,88 USD ve 10.000,00 USD bedelli 05.07.2017 ödeme tarihli iki adet bono tanzim ederek müvekkili şirkete teslim edildiği ve ödeme tarihinde yetkili hamil olan … Mühendisliğe ödendiğini iddia ederek borcun sona erdiğini iddia ettiğini, Davalı taraf ve dava dışı şirketlerce kurulan bu ağda müvekkili şirketin hiçbir zaman taraf olamadığını, müvekkili şirketin yurtdışında olan temsilcisinin ülkeye giriş yapmadan hem virman talimatı verdiğini hem de iki adet senet alarak … Mühendisliğe senedini cirolandığını, davalı şirket tarafından da 338.127,96 USD lik bir virman işleminin Ocak ve Şubat ayları pas geçilerek 01.03.2017 tarihinde deftere kaydedildiğini, 10.01.2017 tarihinde düzenlenen senet çıkış bordrosunun ise yine 01.03.2017 tarihinde deftere kaydedilmiş olduğunu, Tüm bu çabanın sebebinin ise müvekkili şirketteki … şirketinin temsil yetkisinin 14.01.2017 tarihinde sona erecek olması ile alakalı olduğunun açık olduğunu, …’un … şirketinin yetkisinin bitimine 4 gün kala üstelik ülke sınırları içinde dahi olmadan tamı tamına 364.335,84 USD’ lik bir anlaşma gerçekleştirmiş olduğunu, bu noktada davacı taraf olarak akıllarına gelenin yalnızca ve yalnızca astral seyahat olduğunu, bunun dışında eldeki durumun ne hukuk sistemi ile ne de başka bir belge ve deliller ile kabulü veya inkarının mümkün olmadığını, Her yönü ile açıklanmaya muhtaç bir hukuki ilişkinin virman talimatı adı altında mahkeme tarafından hükme esas alınmasının hukuken kabul edilemeyeceğini, Mahkeme tarafından verilen hükümde icra inkar tazminatı ve vekalet ücretinin eksik hesaplandığını, mahkeme tarafından verilen kısmen kabul kararı doğrultusunda lehlerine hükmedilen alacak olan 5.943,11 USD baz alınmak sureti ile % 20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı hesabında yanlışlık yapıldığını, karar tarihinde geçerli olan USD kurunun 6,82 TL’ ye karşılık gelmekte olup hükmedilen 5.493,11 USD’ ye % 20 oranla hesaplanan icra inkar tazminatının 1.188,62 USD’ ye denk geldiğini, karar tarihindeki dolar kuru 6,82 TL ile TL’ye çevrildiğinde elde edilecek miktarın ise 8.106,40 TL olması gerektiğini, Karar tarihinde 40.532,01 TL’ye denk gelen alacak miktarı için hesaplanması gereken vekalet ücreti nisabının %15 baz alınması gerektiğini, mahkeme tarafından yapılan hesaplamanın yanlış olduğunu, eldeki hüküm ile takdir edilmesi gereken vekalet ücreti miktarının 6,069,16 TL olup mahkemenin 3.414,32 TL nispi vekalet ücretine hükmetmesinin hatalı olmakla hükmün bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini belirterek, -Hükme dayanak alınan 09/01/2017 tarihli virman talimatının hükme dayanak alınabilecek türde hukuki delil niteliği taşınmadığının kabulü ile mahkeme tarafından verilen hükmün kaldırılmasına, – Dosya içine alınan bilgi belgeler ve bilirkişi raporu doğrultusunda müvekkili şirketin 364.733,09 USD alacaklı olduğunun kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasındaki takibin asıl alacak üzerinden devamı kararı verilerek yeniden hüküm kurulmasına, – Davalı aleyhine % 20’den az olmamak şartı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesap ve avans olarak verilen çeklerden kaynaklanan alacağın tahsili için için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketten alacağı mal için davalı şirkete 30/12/2015 tarihli tahsilat makbuzu ile 15/06/2016 vade tarihli 223.000,00 USD tutarlı ve 15/07/2016 tarihli 223.000,00 USD tutarlı iki adet avans çeki verdiğini, ancak davalı şirketin bu avans çeklerine karşılık kendisine herhangi bir mal teslim etmediği gibi çekleri de tahsil etmesi nedeniyle çeklerin cari hesaba işlendiğini, bu şekilde müvekkili şirketin cari hesap ilişkisinden kaynaklanan 379.301,99 USD alacağı, 12.343,54 EURO borcu bulunduğunu, davalı şirketin EURO alacağı mahsup edilerek davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu …icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 364.733,09 USD asıl alacak miktarı üzerinden icra takibi başlatıldığını ve borçlu şirket tarafından itiraz edildiğini belirterek, davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacı şirketin 09/01/2017 tarihinde vermiş olduğu virman talimatı ile kendisinde bulunan alacağın, davacı ile bağlantılı davacının diğer grup şirketlerine aktarılmasını istediğini, müvekkilinin ticari ilişkilerinden dolayı davacı şirkete borçlu iken davacı ile bağlantılı diğer şirketlerden de alacaklı olduğunu, bunun üzerine davacının alacağının 316.360,61 USD lik kısmının dava dışı … İnşaat Uluslararası Nakliyat San. Ve Tic. A.Ş’nin cari hesabına, 30.413,16 TL nin veya muadili USD nin yine … İnşaat Uluslararası Nakliyat San. Ve Tic. A.Ş’nin cari hesabına, 8.033,37 USD lik kısmının da … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti nin cari hesabına aktarıldığını, yine davacının talimatında belirtilen meblağlar ilgili şirketlerin hesabına aktarıldıktan sonra cari hesapta kalan 26.207,88 USD alacak bakiyesi yönünden de davacının lehtar olduğu, kendisinin keşide ettiği 16.207,88 USD ve 10.000,00 USD bedelli 05/07/2017 vadeli 2 adet bononun senet çıkış bordrosu ile birlikte davacı şirkete verildiğini, bonoların vadesinde hamillerine ödenmek sureti ile bonoların iade alındığını dolayısıyla davacının talep edebileceği bir alacak bakiyesinin kalmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Cevap dilekçesinde belirtilen virman talimatının; ” İstanbul 09/01/2017, Sayın … San. Ve Tic. Ltd. Şti Grup şirketi, Grup Şirketlerimiz … San. Ve Tic. A.Ş ve … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’den olan alacaklarınıza mahsup edilmek üzere, nezdinizdeki cari hesabımızda mevcut alacak bakiyemizin; a) 316.360,61 USD kısmının, … İnşaat Uluslararası Nakliyat San. Ve Tic. A.Ş’nin nezdinizdeki cari hesabına, b) 30.413,16 TL veya muadili USD nin, … İnşaat Uluslararası Nakliyat San. Ve Tic. A.Ş’nin nezdinizdeki cari hesabına, c) 8.033,37 USD kısmının … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin nezdinizdeki cari hesabına virman/havale yapılmasını rica ederiz.” şeklinde düzenlendiği ve davacı şirket ile davalı şirket ve dava dışı .. A.Ş ile … .. Ltd. Şti tarafından kaşelenerek imzalanmak suretiyle düzenlendiği, Yine cevap dilekçesinde belirtilen davalının keşideci, davacının lehtar olduğu 16.207,88 USD ve 10.000,00 USD bedelli 05/07/2017 vadeli 2 adet bononun senet çıkış bordrosu ile birlikte teslim edildiği, bonoların davacı şirket tarafından dava dışı … Mühendislik Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd.’ne cirolandığı ve üzerlerinde “ödendi” ibaresinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça virman talimat evrakını düzenleyen …’un, 09/01/2017 olan talimat tarihinde davacı şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı ileri sürülmektedir. Davacı şirketin 14/01/2016 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında; ” … şirket müdürlüğüne tekrar 1 yıl için … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin atanmasına, şirketi her hususta temsil ve ilzama münferiden yetkili kılınmasına, şirket müdürü olarak seçilen … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin 11/01/2016 tarih ve 2016/01 sayılı Kararına istinaden şirkette temsil etmeye …’un atanmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmış ve bu hususta genel kurulumuzca oy birliği ile kabul edilmiştir… ” şeklinde karar verildiği, … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin 11/01/2016 tarih ve 2016/01 sayılı Kararında ise; “Ortağı olduğumuz … Gemi İnşaa Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin 14.01.2016 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurul toplantısında şirketimizi temsil etmek üzere …. adresinde ikamet eden …’un katılmasına, eğer şirket olarak müdür seçildiğimiz takdirde de şirketimizi her hususta temsil ve ilzam etmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği ve şirket ortakları tarafından kararın imzalandığı anlaşılmaktadır. … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin 21.06.2016 tarihli kararı ile, şirket ortaklarından …’un hisselerini, …’a devrettiği, müdür olarak atanan …’un temsil ve izlem yetkilerinin sona erdirilmesine, …‘un aksi bir karar alıncaya kadar şirket müdürü olarak seçilmesine ve şirketin en geniş şekilde temsil ve ilzam etmesine karar verildiği, … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin 16.06.2017 tarihli kararı ile, şirket hissedarlarından …‘un hissesini şirket hisse devir ve temlik sözleşmesi ile şirket dışından …’a devrederek ortaklıktan ayrıldığı, şirket müdürü olarak atanan …‘un temsil ve izlem yetkilerinin sona erdirlerek görevine son verilmesine, …’un aksi bir karar alınıncaya kadar şirkete müdürü olarak seçilmesine ve şirketi en geniş şekilde temsil ve ilzam etmesine karar verildiği görülmektedir. Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davacı şirketin 14/01/2016 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan karar gereğince virman talimatı veren …’un 14/01/2017 tarihine kadar müdür olarak atanan … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti adına davacı şirketi temsil etmek üzere temsilci olarak atandığı, her ne kadar …, davacı şirketin ortağı ve müdürü olan dava dışı … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’ndeki hissesini talimat tarihi itibarıyla dava dışı …’a devretmiş ve … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin yetkilisi olarak da … seçilmiş ise de, …’un davacı şirketteki temsil yetkisinin … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin 11/01/2016 tarih ve 2016/01 sayılı Kararına dayandığı ve bu kararın kaldırıldığı /değiştirildiğinin iddia ve ispat edilmediği, dolayısıyla virman talimat tarihinde … Elektrik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin temsilcisinin … olmasının …’un davacı şirketteki temsil yetkisini sona erdirmediği, TTK’nın 623. maddesi uyarınca şirketin yetkili müdürü olabilmek için şirketin ortağı olmak gerekmediği gibi 623/(2). maddede, şirketin müdürlerinden birinin bir tüzel kişi olduğu takdirde, bu kişinin bu görevi tüzel kişi adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi belirleyeceğinin düzenlendiği de dikkate alındığında, …’un virman talimat tarihinde davacı şirketi temsil yetkisinin bulunduğu, açık imza inkarı olmadığından …’un talimat tarihinde yurt içinde bulunup bulunmamasının sonuca etkili olmayacağı anlaşılmaktadır. Öte yandan, yabancı para cinsinden yapılan icra takiplerinde, İİK’nun 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmesi halinde, yabancı paranın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı esas alınmak suretiyle tazminat hesabı yapılması; yine hükümde tahsiline karar verilen yabancı para alacağının, dava tarihi itibarıyla TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı üzerinden nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece belirtilen şekilde davacı lehine icra inkar tazminatı ve vekalet ücreti hesaplanarak hükmedilmiş olup, herhangi bir eksiklik bulunmamaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬ TL harcın istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 02/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.