Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1766 E. 2022/1786 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1766 Esas
KARAR NO: 2022/1786 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/558 Esas – 2017/837 Karar
TARİH: 15/06/2017
DAVA: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, … Hizmetleri A.Ş.nin keşidecisi olduğu 30/06/2013keşide tarihli 40.000 TL bedelli çeki bankaya ibraz eden davacıya çek üzerindeki keşideci imzası ile yetkili keşideci imzası birbirini tutmadığından bahisle çek karşılığının ödenmediğini, çeke dayanılarak keşideci ve ciranta hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibin başlatılması üzerine çek keşidecisinin İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/565 esas sayılı dosyası ile imza inkarında bulunarak takibin iptalini talep ettiğini, yapılan yargılama sonunda çekte bulunan imzanın davalıya ait olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, fakat çekin keşide tarihinde davalının şirket yetkilisi olmaması ve de yetkili olduğu dönemde dahi tek başına çek imza yetkisinin bulunmaması hasebiyle keşideci şirket yönünden takibin iptaline karar verildiğini, bu tespit üzerine bu kez davalı hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın hak düşürücü bir yıllık süre geçtikten sonra açıldığını, takibe konu çekin … Hizmetleri A.Ş.nin diğer hissedarlarının onayı ile kullanıldığını, … A.Ş.nin diğer hissedarlarının 400.000 TL.ye kadar çeklerin davalının şahsi işlerinde kullanılacağını kabul ettiklerini, bu meblağın … tarafından ödenmesi halini sözleşme ile düzenlediklerini, çekin imzalanması tarihinde şirketi temsilde değişiklik yapmaya karar verildiğinden davacının diğer hissedarları çekleri imzalamak konusunda bilgilendirdiğini, …’nin yeni temsilcinin … olacağından çekleri onun imzalamasını istediğini, … ise şehir dışında olduğundan geldiğinde imzalayacağını davacıya söylediğini, davacının şahsi projelerinde acilen üretim için sipariş vermesi gerektiğinden ve üretici firma … Tan.Hiz.San.ve Tic.Ltd.Şti.yetkilisinin teminat olarak çek verilmesini istediğinden, takibe konu çeki üretici firma yetkilisi …’e bir kısım mal üretiminin teminatı olarak, şirketin imzası alınmayan diğer yetkilisinin de imzası alınana kadar kullanılmamak, ciro edilmemek ve tahsili için bankaya ibraz edilmemek, bu şartlara uyulmaması halinde tüm hukuki ve cezai sorumluluğun …’e ait olduğu belirtilmek kaydıyla verildiğini, bu sebeple …’e ve … San.ve Tic.Ltd.Şti.ye davanın ihbarı gerektiğini, bu şirket tarafından herhangi bir mal üretimi gerçekleştirilmemiş olup, bu şirkete davalının yahut … Hizmetleri A.Ş.nin hiçbir borcu olmadığını, davalının, davacı ile de hiçbir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacının kimden, nasıl bir ticari ilişki ile alacaklı olduğu, çekin kendisine neye dayanılarak verilmiş olduğunun belli olmadığını, çekin kambiyo senedi vasfında bulunmamakla birlikte …’ın cirosundan sonra bir başka şahsın cirosu ile bankaya ibraz edildiğini, bankanın kaşesinden sonra ise bankaya ibraz edilen şahsın cirosunun üstü çizilerek çekin yetkili hamil olmayan davacı tarafından icra takibine konu edildiğini, çekte bankanın kaşesinden sonra çeki bankaya ibraz eden şahsın cirosu bulunmadığından, davacının yetkili hamil olmadığını, yetkili hamil olmayan davacı tarafından çekin icra takibine konu edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddi ile alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere davacının uygun bir tazminat ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/06/2017 tarih ve 2015/558 Esas – 2017/837 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalının dava dışı keşideci şirket yetkilisi olmamasına rağmen çeki düzenleyerek dava dışı ihbar olunanlara verdiği şu hale göre meşru hamil olan davacıya karşı atmış olduğu imza gereği yukarıda açıklanan mevzuat kapsamında sorumlu olduğu ve hakkında takip yapılabileceğinin kabulünün gerektiği ihbar olunanlar ile dava dışı şirket arasındaki iç ilişkiye ilişkin iddiaların davacıya karşı ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulü ile itirazın iptaline, aynı çeke dayalı ihbar olunan şirket yönünden devam eden İstanbul … İcra müdürlüğünün … sayılı dosyası da dikkate alınarak tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takibin aynen devamına, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılmakla asıl alacak miktarının %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur….”gerekçesi ile, 1-Davacının davasının KABULÜ ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin İstanbul … İcra müdürlüğünün … sayılı dosyası dikkate alınarak tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynen DEVAMINA, 2-İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının (40.000,00TL) %20.’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını bu nedenle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Dava konusu ilamsız takibe konu olan çekin, kambiyo senedi vasfında bulunmadığını ve çekin davacı …’ın cirosundan sonra bir başka şahsın cirosu ile bankaya ibraz edildiğini, bankanın kaşesinden sonra ise, bankaya ibraz eden şahsın cirosunun üstü çizildiğini ve çekin, yetkili hamil olmayan davacı tarafından icra takibine konu edildiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2007/7376 E., 2007/9861 K. sayılı kararında “Bankaya ibraz ettikten sonra ibraz cirosunu çizdiğini, bu kambiyo evrakını geriye doğru kendisinden önce gelen cirantaya ancak ciro yaparak vermesi gerekirken, ciro yapmadan doğrudan ona teslim etmiş olması nedeni ile bu evrakı elinde bulunduran cirantanın yetkili hamil sayılamayacağı” şeklinde ifade edildiğini, Davacının yetkili hamil olmadığını, yetkili hamil olmayan davacı tarafından çekin icra takibine konu edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, davanın kabulüne karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini, Davacının alacağını ispatla mükellef olduğunu, ancak yargılama boyunca davacı tarafın alacağını ispatlayacak herhangi bir belge bilgi sunmadığını, müvekkiliyle hiçbir ticari ilişkisi bulunmadığını, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kabulüne verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı tarafça; keşidecisi … Hiz. A.Ş. olan 30/06/2013 keşide tarihli, 40.000 TL. bedelli çekin tahsili için süresi içerisinde bankaya ibraz edildiğinde keşideci imzası ile üzerindeki imzanın birbirini tutmaması nedeniyle banka tarafından çek bedelinin ödenmediği, bunun üzerine keşideci hakkında kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, keşidecinin imza inkarında bulunduğu, icra hukuk mahkemesi marifetiyle yapılan incelemede çekteki imzanın davalıya ait olduğunun tespit edildiği, ancak şirkete tek başına imza ile temsil yetkisinin bulunmadığının belirlendiği, davalı hakkında bu nedenle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazda bulunması üzerine eldeki davanın açıldığı belirtilerek itirazın iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı tarafça; davanın hak düşürücüsü süreden sonra açıldığı, çekin imza yetkisine dayanarak düzenlendiği, diğer hissedarların buna muvafakatının bulunduğu, bu nedenle yapılan takibin haksız olduğu, çekin üçüncü kişilere verilirken eksik imzalı verildiği, üçüncü kişilere ciro edilmemesinin yazılı olarak belirtildiği, davacının yetkili hamil olmadığı, ciro silsilesinin kopuk olduğu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; Davacı alacaklı … tarafından davalı borçlu … hakkında 30/06/2013 keşide tarihli, 40.000 TL. Bedelli çeke dayanılarak 40.000 TL. Asıl alacak, 1552,05 TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam 41.552,05 TL. Üzerinden ilamsız icra takibinde bulunulduğu, takibe davalı borçlu tarafından 13/11/2013 havale tarihli dilekçesi ile itiraz edilmesi üzerine 40.000 TL. Asıl alacak üzerinden 21/05/2015 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. İİK’nun 67 maddesi uyarınca; itirazın iptali davaları, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmalıdır. Bir yıllık süre hak düşürücü nitelikte olup itirazın tebliği tarihinden itibaren başlamakla birlikte, İtirazın alacaklıya tebliğ edilmemesi, sadece İİK’ nun 67 maddesinde sözü edilen hak düşürücü sürenin başlamasına engel teşkil eder niteliktedir. İcra dosyası kapsamından borçlunun itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ edilmediği anlaşılmış olup, bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlamadığından, davalı yanın hak düşürücü süreye yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.TTK.nun 790. maddesinde; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro takip ederse bu son ciroyu imzalayan kimse çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi getirilmiştir. Yine TTK 818/1-e maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanacak olan 687/1 maddesine göre bedelsizlik iddiası çek keşidecisi ile çek lehdarı arasında ileri sürülebilecek bir konu olup bunun iyiniyetli yetkili hamile karşı ileri sürülmesine imkan bulunmamaktadır. TTK’nın 818/1-c. maddesi yollamasıyla 678. maddesi uyarınca, temsile yetkili olmadığı halde çeke imzasını koyan kimse, o çekten dolayı bizzat sorumlu olur. Aynı durum yetkisini aşan temsilci için de geçerli bulunmaktadır. Somut olaya döndüğümüzde, Keşideci şirkete ait sicil kaydı,imza sirküleri, İstanbul 4 İcra Hukuk Mahkemesinin 10/10/2013 tarih ve 2013/565 Esas-2013/737 Karar sayılı kararı, İstanbul 10 Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/25 Esas-2014/35 Karar sayılı dosya kapmamına göre keşideci şirket çift imza ile temsil ve ilzam olunmaktadır. Buna rağmen davaya konu çekte tek imza bulunmaktadır. Davalının yetkilisi olduğu şirketin çift imza ile temsil ve ilzamı söz konusu olmasına rağmen tek imza ile çek keşide ederek dava dışı lehdara çeki vermiştir. Davaya konu çek keşidecisi dava dışı şirket olup çek lehdarın cirosu ile davacıya geçmiştir. Davacı tarafından çek cirolanarak başka bir kimseye verilmiş ve bu kişi tarafından çek bankaya ibraz edildiği, bankanın kaşesinden sonra bu kişi tarafından ismi çizilmek suretiyle tekrardan çekin davacıya beyaz ciro ile verildiği ve davacının çekte meşru hamil olduğu anlaşılmıştır. Davalının tek başına imza yetkisi olmadığı halde çift imza ile düzenlenmesi gereken çeki dava dışı keşideci şirket adına tek imza ile keşide etmesinden dolayı TTK. 678 madde uyarınca bizzat sorumlu olduğu, bedelsizlik iddiası çek keşidecisi ile çek lehdarı arasında ileri sürülebilecek bir konu olup bunun iyiniyetli yetkili davacı hamile karşı ileri sürülmesine imkan bulunmadığı anlaşılmakla; ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin davanın esasına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. HMK 26. maddesi hükmüne göre, mahkeme tarafların talepleri ile bağlıdır. Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Tevzi formunda dava değerinin 40.000 TL asıl alacak olarak gösterilip asıl alacak miktarı üzerinden harç yatırılarak davanın açıldığı, davacının 1552,05 TL. İşlemiş faiz alacağına ilişkin usulünce harcı yatırılarak açılmış bir talebi olmadığı halde, mahkemece HMK. 26 madde uyarınca taleple bağlılık kuralı gereğince davacının talebi gibi 40.000 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken usulünce harçlandırılıp dava konusu edilmeyen faiz alacağı yönünden de itirazın iptaline karar verilmesi HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddesine aykırı olduğu, ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, re’sen de gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla, bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, HMK 355, 353/1-b2 maddeleri gereğince kararın kaldırılmasına ve dairemizce esas hakkında yeniden 40.000 TL. Asıl alacak üzerinden davanın kabulü yönünde karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/06/2017 tarih ve 2015/558 Esas 2017/837 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Davacının davasının KABULÜ ile, dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası da dikkate alınarak tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile talep gibi 40.000,00 TL. Asıl alacak üzerinden aynen DEVAMINA, 2-İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca kabul edilen asıl alacak miktarının (40.000,00 TL) %20.’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.732,40.TL nispi karar harcından, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 483,10.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.249,30.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan toplam: 514,90.TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yargılama sırasında sarf edilen toplam: 189,90.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri var ise üzerinde bırakılmasına,7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap edilen 9.200,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 10-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 11-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Dosyanın istinafa gidiş – dönüş masrafı davacı gider avansından karşılandığından üzerinde bırakılmasına, 13-Artan gider avansı olması halinde, yatıran tarafa iadesine, 14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.