Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1761 E. 2022/1934 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1761 Esas
KARAR NO: 2022/1934 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2020
DOSYA NUMARASI: 2018/717 Esas – 2020/684 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı 160 adet ızgara paletin iadesi nedeniyle 10/05/2018 tarih … sıra nolu sevk irsaliyesi ve 11/05/2018 tarih … sıra nolu iade faturası tanzim edilerek gönderildiğini, tarafların cari hesaplarında olan işbu fatura bedelinin ödenmemesi üzerine alacaklarının tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete gönderilen hesap mutabakat mektubu yazısına göre 8.968,00 TL alacakları olduğunun davalı borçlu şirket tarafından kabul edildiğini belirterek, davalının itirazının iptaline, icra takibinin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ayıplı ürünlerin davacı tarafından teslim alındıktan yaklaşık bir ay sonra müvekkiline ayıplı olduğunun bildirildiğini, bir aylık sürenin teslim alınan ürünlerin iş hayatında her gün kullanıldığı göz önüne bulundurulursa ayıbın tespiti ve bildirimi için oldukça uzun bir süre olduğunu, davacının ayıbı tespit ettiği anda müvekkiline durumu bildirmeyerek öncelikle bildirim yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/10/2020 tarih ve 2018/717 Esas – 2020/684 Karar sayılı kararı ile; ” … davacı ile davalı arasında yapılan alım satım sözleşmesi uyarınca, dava konusu 790.M60.685 Kod Numaralı Mavi renkli ızgaralı paletlerin uzunluğu 685 mm, genişliği 245 mm, yüksekliği 60 mm olduu, iç yüzeylerinde/yatay kullanım alanlarında 32 mm*42 mm ölçülerinde ızgaralar bulunduğu, ızgaralı paletin dış çerçeve kenar kalınlığının 5 mm ve iç ızgaraların kenar kalınlığının 3 mm olduğu, ızgaralı paletlerin dört köşesinde 14.5 mm çapında tespit vidası deliklerinin bulunduğu ve (2 Koli) halinde 160 adet olarak satılmış olduğu, satılan ürünlerin gizli ayıplı bulunduğu, iade faturasının kesilmesinin yerinde olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesi, alacağın varlığı miktarı yargılama sonucunu belirlenmekle icra inkar tazminatının reddine karar vermek gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile, Davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, 2-İcra inkar tazminat talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından, müvekkilinin yapmış olduğu yazışmalarda, müvekkilinin “PP özellikli ürün yerine POM özellikli ürünün gönderildiğini” kabul ettiği gerekçesine dayanarak gizli ayıbın varlığının kabul edildiği sonucuna varılmış olmasının hatalı olduğunu, Davacı tarafın, müvekkiline paletlerin siparişini verirken ” yanmaz özellikli ” olmasını ayrıca belirtmediğini, paletlerin üzerinde, kullanımına aykırı olarak kaynak işlemi yaptığını, müvekkili PP yerine POM özellikli palet göndermiş olsa idi de, sonucun yine aynı olacağını, çünkü davalı tarafın, paletler üzerinde ürünlerin kullanımına aykırı bir şekilde kaynak işlemi yaptığını, bu nedenle dava konusu paletlerde müvekkilinin yanlış ürün göndermesinden değil, davacının yanlış kullanımından kaynaklı yanma meydana geldiğini, paletleri yanlış kullanılarak yanmasına sebebiyet verenin davacının kendi kusurlu davranışı olduğunu, Mahkemece öncelikle olarak bu hususların ortaya çıkarılması gerekirken sırf müvekkilinin PP özellikli ürün yerine POM özellikli ürün gönderdiklerinin kabul edildiği gerekçe gösterilerek davanın kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Her ne kadar paletlerin kimyasal özellikleri farklı PP özellikli ürün yerine POM özellikli ürün verildiği müvekkili tarafından belirtilmiş ise de; davacının iade ettiği ürünler henüz müvekkiline gösterilmeden, yanlış sevkiyat yapıldığı düşüncesi ile bu ifadenin kullanıldığını, ancak dava konusu ürünlerin, müvekkiline teslim edildikten sonra, üzerinde davacı tarafça kaynak yapılmasından dolayı yandığının anlaşılabildiğini, dolayısı ile sırf bu beyana dayanarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığını, Yargılamanın 07/10/2020 tarihli celsesinde bilirkişi raporuna yaptıkları itirazları doğrultusunda, her iki ürünün özelliklerinin laboratuvar ortamında ortaya çıkarılması adına, kimya mühendisi tarafından inceleme yapılması gerektiği yönündeki taleplerinin mahkeme tarafından dikkate alınmadan, hatalı bir şekilde hüküm kurulduğunu, çünkü ancak laboratuvar ortamında yapılacak bir inceleme sonucu POM ve PP özellikli ürünlerin aynı şekilde yanıcı olup olmadığı hususunun ortaya çıkabileceğini, bu inceleme sonucunda gerçekten müvekkilinin gizli ayıplı mal satıp satmadığı ve kusurun davacının paletler üzerinde hatalı olarak kaynak yapmasından dolayı yanmanın meydana gelip gelmediğinin anlaşılabileceğini, müvekkilinin haricen iş yeri ortamında her iki PP ve POM özellikli ızgara palet üzerinde davacının yaptığı şekilde kaynak işlemini yaptırdığını ve her iki PP ve POM özellikli ürünün de yanabilir olduğunun tespit edildiğini, dolayısı ile bu hususun açığa çıkarılması için mahkemece inceleme yaptırılması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığını, Paletler üzerinde inceleme yapan …’ın, makine mühendisi olup, ürünlerin kimyasal yapıları hakkında bilgi sahibi olmadığını, bilirkişinin de ek raporunun sonuç ve kanaat kısmının 4. maddesinde ” … dava konusu ızgaralı palet ürünlerin kimyasal analizlerinin yaptırılması için ayrıca kimya mühendisi bilirkişi tarafından inceleme yapılması gerektiği ” yönünde görüş bildirmiş olmasına rağmen, mahkemenin işbu eksikliği gidermeden hüküm kurmuş olmasına itiraz ettiklerini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, iade faturasından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği; takibe dayanak iade faturasının tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve birbiri ile uyumlu taraf ticari defterlerine göre davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan takip miktarı kadar alacaklı olduğu, faturanın ticari defterlerde kayıtlı olmasının faturaya konu malların iade ve teslim alındığını ispatladığı, davalı tarafça fatura bedelinin ödendiğinin iddia ve ispat edilmediği, mahkemece deliller toplanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde, mahkemece alınan bilirkişi raporlarındaki tespitlerle birlikte diğer deliller de değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu, buna göre eksik inceleme ile karar verildiğinin kabulünün mümkün olmadığı, mahkeme kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 612,60 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 154,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 458,60 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.