Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1756 E. 2020/1452 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1756 Esas
KARAR NO: 2020/1452 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2020
NUMARASI: 2020/389 Esas 2020/521 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile,müvekkili ile ihyası istenilen Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. arasında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı icra takip dosyalarının bulunduğunu, söz konusu davanın yargılaması sırasında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından ihyası istenilen şirketin tasfiyesi sona erdiğinden ticaret sicilinden terkin edildiğini, mahkemece davalı şirketin ihyası yönünden dava açmak ve mahkemeye bildirmek üzere taraflarına süre verildiğini ileri sürerek, devam eden davanın görülebilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması için Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin ticaret sicile yeniden tescili ile ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, resen terkin işleminin 6102 sayılı TTK ‘nın Geçici 7. maddesi ve ilgili yasal mevzuat kapsamında yapıldığını ve tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünün mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirketin tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, bu nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tasfiye memuru vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin ihyası istenilen şirketin tasfiye sürecinde herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, tasfiyenin usul ve yasaya uygun şekilde tamamlandığını, bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/10/2020 tarih ve 2020/389 Esas – 2020/521 Karar sayılı kararında; “Somut olayda, davacı tarafından, ihyası istenilen şirkete yönelik açılmış İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı icra takip dosyaları mevcuttur. Bu icra takiplerinin yürütülmesi, takibe konu alacağın tahsili işlemlerinin yapılması TTK’nın 547. maddesi anlamında ek tasfiye işlemi niteliğinde olup, tasfiye işleminin tam olarak tamamlanabilmesi için anılı icra dosyasının sonuçlanıp infazı gerekirken tasfiye işlemleri tamamlanıp ticaret sicilinde ilan edildiği tarihte şirketin herhangi bir borcunun bulunup bulunmadığını tasfiye memuru bilebilecek durumda olmasına rağmen tasfiyeyi kapattığı açık olup, davalı tasfiye memurunca bu dosyaların akıbeti beklenilmeden şirketin tasfiyesinin gerçekleştirildiği anlaşılmakla söz konusu ek tasfiyenin sağlanması için şirketin ihyasının gerektiği ve davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğundan, Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. ünvanlı şirketin sicildeki terkin kaydının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı icra dosyalarının yürütülmesi, takibe konu alacağın tahsili işlemleriyle sınırlı olarak iptali ile, TTK 547. maddesi gereğince aynı ünvanla ticaret siciline tescili sureti ile ihyasına ve ek tasfiye işlemlerini yürütmek üzere TTK 547/2 maddesi gereğince şirketin son tasfiye memuru olan …’in tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı tasfiye memurunca şirket hakkındaki dosyanın akıbeti beklenilmeden şirketin tasfiyesini gerçekleştirmesi nedeniyle davalı tasfiye memuru kusurlu olup davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak, şirketin son tasfiye memuru olması nedeni ile tasfiye memuru için takdiren ücret tayinine yer olmadığına ve davalı … Müdürlüğü yasal hasım olduğundan ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden bu davalı aleyhine harç, yargılama giderleri ve vekalet ücreti tayinine yer olmadığına …”gerekçesi ile, Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken 30/12/2019 tarihinde tasfiyenin sona ermezi üzerine sicilden terkin edilmiş olan Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. ünvanlı şirketin sicildeki terkin kaydının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı icra dosyalarının yürütülmesi, takibe konu alacağın tahsili işlemleriyle sınırlı olarak iptali ile TTK 547. maddesi gereğince aynı ünvanla ticaret siciline tescili sureti ile İHYASINA, ihya kararının tescil ve ilanına, İhyasına karar verilen şirketin son tasfiye memuru olan … (T.C.No: …)’in TTK’nın 547/2 maddesi gereğince tasfiye memuru olarak atanmasına, şirketin son tasfiye memuru olması nedeni ile tasfiye memuru için takdiren ücret tayinine yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru … vekili istinaf dilekçesi ile, Ticaret şirketinden terkin edilen ve müvekkili tasfiye memuru olduğu şirketin ihyası istemli iş bu dava açılmışsa da davacı tarafın bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, Müvekkilinin tasfiye memuru olduğu … Ltd. Şti.’de 27.10.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ile tasfiye kararı alındığını ve şirket 28.12.2009 tarihinde tasfiye sonlandırılarak sicil kaydı terkin edildiği, bu husus 05.01.2010 tarihinde Sicil Gazetesinde ilan edildiğini,
Şirket tasfiyesinin gerçekleştirilmesi sırasında asıl olan aktiflerin paraya çevrilmesi ve tasfiye sonucunda bir artık kalır ise bunun paydaşlara dağıtılması olduğu, tasfiye memuru vazifesi gereği öncelikle ödenmemiş pay bedeli varsa bunu tahsil etmek mevcut veya aktiflerin paraya çevrilmesi sonucunda elde edilecek paralarla borçları ödemek ve bu konudaki işlemleri yapmakla yükümlü olduğunu, Müvekkilinin tasfiye hâlindeki şirketin bütün mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken tedbirleri aldığı, tasfiye sırasında tüm işlemler usulüne uygun yürütülmüş olup tasfiye de usulüne uygun olarak sonlandırıldığını, TTK’nın 547. Maddesinin; “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.” hükmüne göre davalı taraf şirketin ihyasını istemişse de bu taleplerinde hukuki yarar bulunmadığını, madde hükmüne göre ek tasfiye işlemlerinin yapılması için bu hususta zorunluluk bulunması gerekmekte olup dava konusu şirketin ihyası için zorunluluk bulunmadığını, Davalı şirketin aktifi ve malvarlığı bulunmadığı gibi davaya dayanak alacak şirket kayıtlarında da yer almadığı, davaya dayanak yapılan dava, cari hesaptan kaynaklı bir dava olmayıp maddi ve manevi tazminat istemli olarak açılmış bir dava olduğu, tasfiye işlemlerinin tamamı usulüne uygun yapılarak tasfiye işlemleri eksiksiz tamamlandığı ve şirket tasfiye olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, tasfiye sonrasında ticaret sicilinden terkin edilen şirketin TTKm.547 hükmüne göre ek tasfiyesinin gerektiğinden bahisle ihyası istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesi ile, tasfiye nedeniyle ticaret sicilden terkin edilen şirket hakkında İstanbul 3 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2008/130 E. Sayılı dosyası ile 15/07/2008 tarihinde tazminat davası açıldığını, davanın 17/12/2015 tarihinde karara çıktığını, kararın Yargıtay 11 HD.nin 08/01/2018 tarih ve 2016/5941 Esas-2018/63 Karar sayılı kararı ile onandığını, İstanbul 3 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2008/130 E.-2015/259 Karar sayılı kararı ile hükmedilen alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, Yargıtay 11 HD.nin 08/01/2018 tarih ve 2016/5941 Esas-2018/63 Karar sayılı ilamlarında tesbit edilen bakiye maddi alacağın tahsili talebiyle de İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takiplerinin neticelenmesi için ilgili şirketin ihyasının gerektiğini belirterek şirketin ihyasını talep etmiştir. Mahkemece, Davacı tarafça açılan davanın kabulü’ne karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünün yazı cevabına göre, ihyası talep edilen şirketin 27/10/208 tarihinde tasfiyesine karar verildiği, 31/10/2008 tarihinde tescil, tasfiyenin sona erdiğinin ise 3012/2009 tarihinde tescil edildiğinden, şirketin ticaret sicil kaydının terkin edildiği belirtilmiştir. TTK’nın 547. Maddesinde; “1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir,” hükmü düzenlenmiştir. Dosya içine getirtilen ihyası istenilen şirkete yönelik açılmış İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı icra takip dosyaları mevcuttur. İhyası talep edilen şirket hakkında İstanbul 3 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2008/130 E. Sayılı dosyası ile devam eden yargılama bulunduğu sırada, 30/12/2009 tarihinde şirketin ticaret sicilden terkin edildiği, yargılamanın devamı ve verilen kararın infazı için şirketin ihyası ile yeniden ticaret sicile kaydının zorunlu olduğu, bu aşamada davacının ihya davası açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmakla davalı tasfiye memuru vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/2308 Esas- 2018/4209 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.) İstinafa başvuran tasfiye memurunun diğer istinaf sebepleri, asıl davanın görüldüğü mahkemede tartışılarak değerlendirilecek konular olup, ihya davasının konusu değildir. TTK 547. Maddesinde belirtildiği üzere tasfiye edilerek ticaret sicilden terkin edilmiş şirket hakkında ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu hallerde şirketin ihyası talep edilebilecektir. Ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının gerekip gerekmediği tasfiye edilen şirket aleyhine açılan dava sonucunda belli olacaktır. İhyası istenilen şirket hakkında İstanbul 3 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2008/130 E. Sayılı dosyası ile açılan davanın 17/12/2015 tarihinde karara çıktığı, kararın Yargıtay 11 HD.nin 08/01/2018 tarih ve 2016/5941 Esas-2018/63 Karar sayılı kararı ile onandığını, İstanbul 3 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2008/130 E.-2015/259 Karar sayılı kararının infazı için şirketin ihyası ile yeniden ticaret sicile kaydının zorunlu olduğundan bu nedenle istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/12/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.