Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1754 E. 2020/1467 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1754
KARAR NO: 2020/1467
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAH.
TARİHİ: 02/07/2020
DOSYA NUMARASI: 2020/1 Esas – 2020/222 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; … sahibi ve genel müdürü olduğu, daha sonra varılan anlaşma üzerine 26/10/2006 tarihinde şirketin tümüyle halen sahipleri olan kişilere şirkete ait gayrimenkul ve her türlü şirket varlığının tüm pay sahiplerince devredildiğini, bu devirden sonra davalı … Bankası Kazlıçeşme Olivium Şubesi tarafından 14/10/2009 tarihinde noterden ihtarname gönderilip … Dış Tic. Ltd Şti’ nin şirket borcundan bahisle borcun ödenmesinin talep edildiğini, anılan şirketin, bu borcun gerek hukuksal gerekse mali niteliğini araştırmadan eski genel müdür olarak kendisine bile danışma ihtiyacı duymadan 02/02/2011 tarihinde defaten ödediğini, ödeme sonrasında bu ödediği paranın kendisinin de içinde olduğu devredenlerin bilgisi ve sorumluluğunun olduğu gerekçesiyle icrai işlem ve borca yapılan itiraz sonrasında … Ltd. Şti ‘nin itirazın iptali istemli dava açtığını, davalı bankanın, … Ltd. Şti.’ ne 03/12/2002 tarih ve 5690 sayılı Tic. Sic. Gazetesinde belli edilmiş ve ilan edilmiş olan şirketin temsil ve ilzamına uymadan yetkisiz temsilciye vermemesi gereken ticari krediyi 28/04/2006 tarihinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalanan kredi sözleşmesi ile yetkisiz temsicil …’a kullandırdığını, bunu 2012’deki yargılama esnasında öğrendiğini, hemen ilgili bankaya 07/01/2013 tarihinde bir yazıyla başvurarak, bilgisi ve onayı dahilinde olmayan borçla ilgili belgeler için talepte bulunduğunu, ancak bankanın 28/01/2013 tarihli yazısı ile sanki kredinin sözleşmesinin imzalandığı ve verildiği tarihte kendisinin yetkili değilmiş gibi bilgi ve belge talebini reddettiğini, Bankacılık Kanununda şirketlere kullandırılacak kredilerde istenmesi gerekenleri belirttiği halde bunun da yapılmadığını, davalının yetkisiz temsilciye kullandırdığı ticrai kredi yüzünüden senelerce yargılamalar ve ithamlara maruz kaldığını, maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek 25.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; d davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davacının iddialarını kabul etmediklerini belirterek, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/07/2020 tarih ve 2020/1 Esas – 2020/222 Karar sayılı kararı ile; ” Dosyanın incelenmesinde 19/12/2018 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7155 Sayılı Kanunun 20. madddesi ile 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiş ve 7155 Sayılı Kanun’un 23. Maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A (2) maddeleri gereğince “Arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir hükmü ile 6100 Sayılı HMK’nın 114 (2) ve 115.maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USULDEN REDDİNE … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeler ile; ” 1-Dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı asıl … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı asıl … istinaf dilekçesinde özetle;Mahkeme kararında da belirtildiği üzere, kendisinin arabulucuya gitmediğini, çünkü başvuru dilekçesinde belirttiği ve ek olarak sunduğu yazışmalardan da görüleceği üzere davalı bankanın yaptığı işlemin bankalarının mevzuatına uygun olduğu, hukuki noksanlıklarının olmadığından bahsederek barışçıl yaklaşımının tersi tavır aldıklarını, oysa ki İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/1443 Esas sayılı dosyasında yapılan işlemlerin hukuki dayanağı olmadığından ve alınan kredi dolayısı ile sorumlulukları olmadığından tek sorumlunun … olması nedeni ile davanın reddine karar verildiğini, hisse devri sonrası …’ın şahsi kredi niteliğindeki kredi borcunu ödeyemeyince, bankanın güya şirket ticari kredisi tahsil ediliyormuş gibi icrai işleme geçince bu borçla ilgili bilgi edinmeden ve borca itiraz bile etmeden ödeyen … Ltd Şti’nin icrai işlemlerine başladığını, borca itirazlarının reddi ile rücu davası açtığını, yaklaşık altı sene süren belirtilen yargılamanın kesinleşen kararını ve dava dilekçesi ile eklerini, ekler içindeki davalı … Bankası’ nın tüm cevaplarını iyice inceleyemediği anlaşılan mahkemenin kararına itiraz etmesi gerektiğini, hakkını dayandığı mahkeme kararı ile aradığını, eğer durumu uygun olsaydı yüksek miktarda tazminat talep edecek olduğunu, anlaşabilme durumu ve ekonomik durumu olmadığından arabulucuya gitmediğini belirterek; İstinaf başvurusunun değerlendirilerek sonuçlandırılmasını talep ettiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bankacılık işleminin gereği gibi yapılmamasından kaynaklandığı belirtilen manevi zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zorunlu arabuluculuğa başvurulmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosyanın İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/72 Esas – 2019/512 sayılı görevsizlik kararı ile ticaret mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklanması nedeniyle, davanın TTK 4-f maddesi uyarınca mutlak ticari dava olduğu ve bir miktar paranın ödenmesi talep edildiğinden TTK 5/A maddesine göre zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça gerek ön inceleme duruşmasında gerekse istinaf dilekçesinde arabulucuya başvuru yapmadığını beyan ettiği görülmektedir. Bu durumda, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2 maddesine göre, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı anlaşıldığından, mahkemece davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Sonuç itibariyle; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacının istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/12/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.