Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1741 E. 2022/1932 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1741 Esas
KARAR NO: 2022/1932 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/04/2019
DOSYA NUMARASI: 2016/1150 Esas – 2019/274 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının ticari iş ilişkisi içerisinde olduğunu, müvekkili tarafından verilen hizmet karşılığında çeşitli faturalar düzenlendiğini fakat davalı tarafın üzerine düşen ödeme edimini yerine getirmediğini, 27/12/2013 tarihli 23.393,18 TL’lik cari hesap alacağının tahsil edilememesi üzerine borçlu şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas numaralı dosyası nezdinde icra takibi başlatılarak borçlu şirkete ödeme emri gönderildiğini, davalının takibe itiraz iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıdan satın aldığı malzemelerle ayakkabı imalatı yaptığını, davacı ile 2012 yılından bu yana mutabık kalamadıklarını, cari hesap ekstrelerinde belirtilen tarih ve tutarlarda ödemeler yaptığını ve davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek davanın reddini, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/04/2019 tarih ve 2016/1150 Esas – 2019/274 Karar sayılı kararı ile; ” ….Tarafların ticari ilişki ve faturalara yönelik itirazlarının bulunmadığı, taraflar ticari defterlerinin 23.393,18 TL alacak bakımından mutabık olduğu alınan bilirkişi raporlarından anlaşılmakla ve mahkememizce denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun görülen bilirkişi raporlarına itibar edilerek davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 23.393,18.TL asıl alacak için iptaline, hüküm altına alınan asıl alacağın takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına ve de hüküm altına alınan alacağın %20 si oranında hesaplanan 4.678,636 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” Davacının davasının KABULÜNE, Davalının İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 23.393,18.TL asıl alacak için İPTALİNE, Takibin bu miktar üzerinden devamına, Hüküm altına alınan asıl alacağın takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarına aykırı hazırlanan bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadan eksik ve hatalı karar verildiğini, müvekkili alacaklı iken … San. Tic. Ltd. Şti.’ nin yapmış göründüğü 37.896,08 TL şeklindeki virman talimatı ile (imzalı bir tediye makbuzu olmadığı halde) borçlu duruma düşmüş gibi gözüktüğünü, tediye makbuzları ile gelen karşılıksız çıkan çeklerin ödemelerinin belgelerinin eksik olduğunu, dosyada bu belgeler olmadan bilirkişi incelemesi yapıldığından eksik incelemeye göre hüküm kurulduğunu, Bu talimatta …’in şirketin borcunu üstlendiğine ilişkin herhangi bir ibare olmadığı gibi bu evrak ile muhasebe kayıtlarında tek başına bir borç alacak devri yapılamayacağını, böyle bir devrin yapılabilmesi için ayrıntılı sözleşme yapılıp, tediye makbuzu düzenletilip borçluya imzalatılması gerektiğini, dava konusu uyuşmazlıkta bu işlemler yapılmamış olup, alacağın temlikinin söz konusu olmadığını, söz konusu evrakta “borcun cari hesaba virman yapılması“ ibaresinin yer aldığını, BK 183 ve 194 maddeleri arasında düzenlenen hükümlere uygun bir devir sözleşmesi olmadığını, mahkemece söz konusu 12.10.2012 tarihli bu belgenin alacağın temliki olarak yorumlandığını, 2012 yılında bu bedelde virman yapılabilmesinin, mutlak suretle her iki firmayla da cari hesap mutabakatı ile imza altına alınmak zorunda olduğunu, sözleşme niteliği ya da alacağın temliki, borcun üstlenilmesi niteliklerinden hiçbirini taşımayan ve davalının kendi ortakları ile anlaşamayarak vazgeçilen ve bu yüzden sözleşmeye dönüşmeyen bu belgenin yıllar sonra ortaya çıkarılarak müvekkilinden haksız menfaat elde edilmeye çalışılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağını, bilirkişilerce ve mahkeme tarafından da bu miktarda bir bedelin sözleşme niteliği taşımayan bir adi evrak ile devredilemeyeceği, cari hesap mutabakatının olması gerektiği, yıllarca ortaya konulmadan devam eden ticari ilişkide kötü niyetle ortaya konulduğunun aşikar olduğunu, Bu nedenle öncelikle davacının ticari kayıtları üzerinde 2011, 2012 ve 2013 cari hesap ekstreleri (muavin defter kayıtları) incelenerek dava dışı üçüncü kişi … Tekstil San. Tic. Ltd. Şti.’nin yapmış göründüğü 37.896,08TL nin alacaklının ticari kayıtlarında olup olmadığı, var ise tediye makbuzu düzenlenip düzenlenmediği, düzenlenmiş ise bu makbuzun müvekkiline imzalatılıp imzalatılmadığı hususunda bilirkişi raporu tanzimi ile 12.10.2012 tarihli iş bu evrağın hukuki nitelendirmesi de yapılarak, alacaklının 2011, 2012 ve 2013 cari hesap ekstrelerinin ve varsa tediye makbuzlarının da ve bu kayıtlar getirtilip alacaklının kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak hüküm kurulması gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi ilamının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satımdan kaynaklanan açık hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı tarafça, davalıya yapılan mal satışına istinaden düzenlenen faturalardan kaynaklanan borcun ödenmediği, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiği belirtilerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesi talep edilmiş; davalı ise, davacı ile 2012 yılından bu yana mutabık kalamadıklarını, cari hesap ekstrelerinde belirtilen tarih ve tutarlarda ödemeler yaptığını ve davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını savunmuştur. Malın teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını ispatı için yeterli olmayıp, alacağın varlığının başka delillerle alacaklı tarafından ispatlanması gerekir. Takibe ve davaya konu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekir. (Emsal: Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı ilamı) Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği; tarafların ticari defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan 23.393,18.TL alacaklı olduğu, 12.10.2012 tarihli belgede davacı, davalı ve dava dışı … Tic. Ltd. Şti temsilcisine ait imza bulunup, davalının bu belgedeki imzasını inkar etmediği, borcun dış üstlenilmesinin gerçekleşmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi yeterli olup, geçerliliği için herhangi bir şekil şartına gerek olmadığı, borcu üstlenen üçüncü kişinin icabının alacaklı tarafından kabul edilmesiyle borcun naklinin gerçekleşeceği, dolayısıyla borcun dış üstlenilmesi gerçekleştikten sonra ortaklar arasındaki anlaşmazlığın davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, dosya kapsamı ile davalının kendi ticari defterlerinde kayıtlı borcunu ödediğini ispatlayamadığı, HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde, mahkemece alınan bilirkişi raporlarındaki tespitlerle birlikte diğer deliller de değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu, buna göre eksik inceleme ile karar verildiğinin kabulünün mümkün olmadığı, mahkeme kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.597,99 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 399,50TL (54,40TL+345,10 TL) harcın mahsubu ile bakiye 1.198,49 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.