Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/174 E. 2020/684 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/174
KARAR NO : 2020/684
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 25/11/2019
NUMARASI : 2019/350 Esas – 2019/1212 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/06/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili davacının, dava dışı ….. Şti aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün … (eski No:…) Esas sayılı dosyasıyla başlattığı ilamsız icra takibine yapılan itiraz üzerine durduğunu ve akabinde açılan Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/507 E – 2008/1236 K sayılı itirazın iptali dosyasında verilen karar ile itirazın iptal edildiğini ve kararın kesinleştiğini, icra dosyası vekalet ücreti ve tahsil harcı harici dava dışı bahsi geçen şirketten 30.115,47 TL kesinleşmiş ilama dayalı alacağının bulunduğunu, icra dosyasında işlemlerin devam ettiğini, borçlunun bilnen tüm adreslerinde yapılan icra işlemlerinin sonuçsuz kaldığını, borçlunun haciz yapılacak başka bir adresinin de tespit edilemediğini, Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/507E, 2008/1236K sayılı kesinleşen ilamıyla kesinleşen icra takibinin şirket hakkında semeresiz kalması sonucu davalı-şirket ortaklarına karşı TTK 237/1 md gereği Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalılar tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız olduğundan bahisle davalıların Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün …Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazın tamamının iptaline, takibin devamına, alacağın tahsiline, davalıların takip tutarının % 20’ sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; icra dairesinin yetkisiz olduğunu, şirketin borçlarından birinci derecede şirketin sorumlu olduğunu, borçlu şirkete ait hacze kabil malların bulunduğunu, iddia edilen alacağın 10 yıllık genel zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı definde bulunduklarını, müvekkillerinden bir kısmının borçlu şirketle olan ortaklık ilişkisinin sona erdiğini bu nedenle şirketin borçlarından dolayı sorumlu tutulamayacaklarını, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/450 D. İş sayılı dosyası üzerinden müvekkilleri hakkında istenilen ihtiyati haciz talebinin 31/12/2010 tarihinde …. ortaklığının sona ermesi, icra takibinin semeresiz kaldığı iddiasının ispatlanamadığı, borçlu şirkete ait malvarlığının bulunmadığı iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle reddolduğunu belirterek iş bu davanın reddi ile, davacının % 20′ den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … adına usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ancak cevap dilekçesi ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/11/2019 tarih ve 2019/350 Esas – 2019/1212 Karar sayılı kararında; “İlamsız icra takibinde takip borçlusunun yetkiye ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması ve takip alacaklısının takibin devamını sağlamak üzere İcra İflas Kanunu’nun 68 ve 69’uncu maddelerine göre icra hukuk mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek yerine, aynı Kanunun 67’nci maddesi gereğince mahkemeye başvurarak itirazın iptalini istemesi durumunda, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı İcra hukuk mahkemesinin yerine geçerek İcra İflas Kanunu 50’ nci maddesi hükmü çevresinde inceleyerek sonuçlandırması gerekmektedir. İİK 50/2’ nci maddesinde, “Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır, icra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara zaptolunur,” hükmü yer almaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410-471 sayılı Kararında belirtildiği üzere; itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik  itirazı  incelemesi  zorunludur.  Mahkeme  bu inceleme sonucunda kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır. Yine, mahkemenin açıklanan yönde yapacağı inceleme ve değerlendirme bakımından kendi yetkisine yönelik bir itiraz bulunup bulunmaması da önem taşımaz. Kısaca, itirazın iptali davasını gören mahkeme, kendi yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, öncelikle icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazı incelemek ve sonuçlandırmak zorundadır. Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayımıza dönecek olur isek, davalılar aleyhine Bakırköy 15. İcra Dairesi nezdinde icra takibi yapılması neticesinde davalıların öncelikle icra dairesinin yetkisine itiraz ettikleri anlaşılmıştır. Genel yetki kuralına göre yetkili mahkeme ve icra daireleri davalının ya da borçlunun yerleşim yeri mahkemesidir. Para borçlarında ise, para borçlarının götürülecek borçlardan olması sebebiyle alacaklının yerleşim yeri mahkemesi ile icra daireleri de yetkilidir. Böyle bir durumda alacaklı dilerse kendi yerleşim yeri icra dairesinde ya da dilerse borçlunun yerleşim yeri icra dairesinde de borçlu aleyhine takip talebinde bulunabilir. Olayımızda davacının yerleşim yerinin Küçükçekmece/İstanbul olduğu, borçluların yerleşim yerinin ise Simav/Kütahya olduğu, davacının icra takibini Bakırköy 15. İcra dairesi nezdinde yaptığı bu haliyle yetkili icra dairesinde takip talebinde bulunmadığı, yetkiye ilişkin seçimlik hakkın davalılara geçtiği ve itirazlarında Simav İcra dairelerinin yetkili olduğunu belirttikleri, gelinen aşamada yukarıdaki açıklamalar da dikkate alındığında davalılar aleyhine usulüne uygun bir icra takibinin mevcut olmadığı …”gerekçesi ile, Davanın usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkeme kararının delillere ve hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme kararında belirtildiği gibi müvekkili davacı şirketin ticaretten doğan alacağını …. Şti.’ den alamadığından bu şirket aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün … ( eski no: …) Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattığını ve başlattığı ilamsız icra takibine yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu ve akabinde açılan Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/507 Esas – 2008/1236 Karar sayılı itirazın iptali dosyasında verilen karar ile itirazın iptal edildiğini, bahsi geçen icra dosyasından dava tarihi itibari ile ilama dayalı kesinleşen alacak miktarının 30.115,47 TL’ ye ulaştığını, borçlunun bilinen tüm adreslerinde yapılan icra işlemlerinin sonuçsuz kaldığını, borçlunun haciz yapılacak başka bir adresinin de tespit edilemediğini, bu nedenle Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/507 Esas – 2008/1236 Karar sayılı kesinleşen ilamı ile kesinleşen icra takibinin şirket hakkında semeresiz kaldığını ve semeresiz belgesi alındığını, bunun sonucunda davalı – şirket ortaklarına karşı TTK 237/1 maddesi gereği Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün …. Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ve davalılar tarafından itiraz edilmesi üzerine durağan takibe yapılan itirazın iptali için huzurdaki davanın ikame edildiğini, Mahkemenin, kesinleşen Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/507 Esas – 2008/1236 Karar sayılı dosyasını celp edip incelemediğini, bu dosyanın kesinleşen ilamının ALKSPPV 03 no’ lu kontrat yer almakta olduğunu, bu sözleşmenin 8. maddesinde uyuşmazlık halinde Bakırköy Ticaret Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir denildiğini, yani olayda kesin yetki bulunduğunu, müvekkili davacı şirketin alacağının bu sözleşmeye dayanmakta olduğunu, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasındaki alacağın işbu sözleşmeye dayanmakta olduğunu, tüm uyuşmazlıkların da bu sözleşmeye göre yapılması gerektiğini, açıklanan nedenlerle Bakırköy İcra Daireleri’ nin kesin olarak yetkili olduğunu, Davalı – borçluların yetkili icra dairesini göstermediklerini, bu durumda icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın ” yok ” hükmünde olduğunu, Davalıların Simav İcra Müdürlüğü’ ne sundukları dilekçelerinde borçluların açıkça yetkili icra dairesini bildirmediklerini, Borçlunun yaptığı itirazın da geçerli olabilmesi ve takibi durdurabilmesi için yasada açık bir hüküm bulunmamasına rağmen ” yetkili icra dairesinin neresi olduğu ” nun, yetki itirazında açıkça belirtilmesi gerektiğini, Davalı – borçluların icra dairesinin yetkisine yönelik yaptıkları itirazın geçersiz olduğunu, mahkemenin yanılgıya düşerek bu çok önemli hususu incelemeden hatalı karar verdiğini, kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, Borçluların icra dairesine verdikleri itiraz dilekçesinde …’ in imzasının sahte olduğunu, bu kişi hakkında bu dilekçenin geçersiz olduğunu, İlama dayalı kesinleşmiş alacağın semeresiz olması dolayısıyla tahsili imkansız olduğundan TTK md 259/3-4, yine TTK md 263/1 uyarınca şirket ortaklarının sorumluluğuna gidildiğini, tüm bu işlemlerin zaman aşımını kestiğini, Kesin hüküm karşısında kazanılmış hakların, mahkemece ortadan kaldırılması, yine kesin hakkın tekrar değerlendirilmesi veya aksinin savunulmasının hukuken mümkün olmadığını, Yargıtay müstakar uygulamalarının da bu yönde olduğunu, … San.Tic. Koll.Şti.’ nin bazı ortaklarının borçtan kurtulmak için muvazaalı bir şekilde ortaklıktan çıktıklarını, Şirket hakkında icra dosyasının semeresiz kalmış olması dolayısı ile şirkete 2006′ dan sonra ( 2006 dahil ) ortak olan tüm kişilerin müteselsilen şahsi malları ile sorumlu olduklarını, Şirkete yeni giren kişinin de, girme tarihinden evvel doğmuş olsa bile, şirketin borçlarından ve taahhütlerinden diğer ortaklarla birlikte müteselsilen ve bütün mal varlığı ile sorumlu olduğunu, İtiraz üzerine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasından yürütülen icra takibinin durduğunu, Duran takibe devam edebilmek için işbu dava ikame edilmeden önce zorunlu arabuluculuk müessesesine başvurulduğunu ancak borçlularla herhangi bir uzlaşma sağlanamadığını, Açıklanan ve re’ sen belirlenecek nedenlerle; Fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile; – Yargılamanın duruşmalı yapılmasına, – Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2019/350 Esas – 2019/1212 Karar sayılı kararının hukuka aykırılığı nedeni ile kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne veya dosyanın ilk derece mahkemesine iade edilmesine, – Mahkeme kararındaki dava giderleri ile vekalet ücretinin takibe konulması telafisi imkansız zararlara yol açacağından temyiz aşaması tamamlanıncaya kadar tehir-i icra kararı verilmesini, – Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ek istinaf dilekçesi ile, Davanın hukuka aykırı olarak usulden reddine karar verildiğini ve usulden ret kararı verilmesine rağmen, davalılar vekili lehine maktu yerine hatalı olarak nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, usulden reddedilen davalarda en fazla, üst sınır olarak maktu vekalet ücretine hükmedilebileceğini, bu hususun Yargıtay kararları ile sabit olduğunu, AAÜT 7/2.maddesi hükmü gereğince; konusu para veya para ile değerlendirilmesi mümkün bulunan bir şey olan davanın dava şartlarından birinin bulunmaması (noksan olması) nedeniyle usulden reddine ilişkin kararda, vekalet ücretinin nispi tarifeye göre takdir edileceğini ancak, bu nispi vekalet ücretinin miktarının, maktu vekalet ücretini geçemeyeceğini, ( Nitekim, YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS: 2013/385 – KARAR: 2014/100 sayılı kararında) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, davalı lehine hatalı olarak vekalet ücretinin kaldırılmasının talep edildiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne veya ilk derece mahkemesine iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır. Davacı vekili müvekkilinin dava dışı kollektif şirketten alacaklı olduğunu, bu şirket aleyhine yaptıkları takibe itiraz edildiğini, itirazın iptali için Bakırköy 2. Sulh Hukuk mahkemesinde açtıkları 2007/507 E. 2008/1236 K. Sayılı itirazın iptali davasının kabul edildiğini ve itirazın kaldırılarak takibin kesinleştiğini, ilgili şirket hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. (eski … E.) sayılı dosyasından işlemlere devam edildiğini, ancak ilgili şirketin haczi kabil malı olmadığı için takibin semeresiz kaldığını, borçlu şirket ortaklarına karşı TTK 237/1 maddesi gereğince Bakırköy …. İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçluların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davalı borçluların icra dairesinin yetkisine itiraz ettikleri, davacı alacaklının adresinin Küçükçekmece ilçesinde olduğu, davalı borçluların tamamının ikamet adreslerinin Simav ilçesinde olduğu, İİK 50. Maddesi yollaması ile uygulanacak olan HMK 6. Maddeye göre genel yetkili icra dairesinin borçluların ikamet adresi olan Simav icra dairesi, takip konusu alacak para alacağı olduğu için HMK 12. Maddesi ve TBK 89. Maddesi gereğince alacaklı yerleşim yeri icra dairesi olan Küçükçekmece icra dairelerinin de yetkili olduğu, davacı alacaklının buna rağmen yetkisiz Bakırköy icra dairesinde takip yaptığı, bunun üzerine seçim hakkının davalı borçlulara geçtiği onlarında yetki itirazında yetkili icra dairesi olarak Simav icra dairesini belirledikleri davalılar hakkında usulüne uygun icra takibinin bulunmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İncelenen davaya konu takip dosyasında alacaklının davacı, borçluların davalılar olduğu, takip dayanağının ALKS PPV 03 sayılı 14/08/2006 tarihli kontrat, Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 18/11/2008 tarih 2007/507 E., 2008/1236 K. Sayılı ilamı, Bakırköy 7. ATM’nin 26/10/2018 tarih 2018/464 D.iş, 2018/469 K. Sayılı ihtiyati haciz kararı, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında verilen 11/01/2013 tarihli semeresizlik belgesi olduğu, ödeme emrinin davalı borçlulara 11/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçluların 16/01/2019 tarihinde süresinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmeleri üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır. Takip ilamsız takip olup İİK’ nın 50/1. maddesi uyarınca, para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile uygulanır. 6100 sayılı HMK’nın 6/1. maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir” HMK’ nın 10/1. maddesinde “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” TBK’ nın 89. maddesine göre, para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Söz konusu yasal düzenlemelere göre, ilamsız takiplerde İİK 50. Maddesine göre HMK’nın yetkiye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanacağından, takip konusunda yetkili icra dairesi, HMK’ nın genel yetki kuralının düzenlendiği 6. maddesine göre borçlunun yerleşim yeri icra dairesi ile HMK’ nın 10/1 ve TBK’ nın 89. maddesine göre alacaklının yerleşim yeri icra daireleridir. Somut olayda. Davalı borçluların yerleşim yeri Simav ilçesi olup, davacı alacaklının yerleşim yeri ise Küçükçekmece’dir. Buna göre takip tarihi itibarıyla yetkili icra daireleri Simav ve Küçükçekmece olup davacı alacaklı takibi yetkisiz Bakırköy icra dairesinde başlatmıştır. Davalılar süresinde yetki itirazında bulunarak Simav icra dairelerinin yetkili olduğunu belirtmişlerdir. Buna göre yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılmış bir icra takibi bulunmadığından ve bu husus itirazın iptali davasında dava şartı olduğundan mahkeme kararı usul ve yasaya uygundur. Davacı her he kadar davalıların yetki itirazında yetkili icra dairesini belirtmediklerini bu nedenle yapılan yetki itirazının geçersiz olduğunu belirtmiş ise de itiraz dilekçesinde borçlular açıkça Simav icra dairesinin yetkili olduğunu belirtmişlerdir. Davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Takip dayanağı, davalı borçluların ortağı olduğu kollektif şirketin borcundan kaynaklanmakta ve şirket adına yapılan takibe itirazın iptali davasında şirket hakkında itirazın iptaline dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmakta ise de davaya konu takip ilamsız takip olup, bu konuda İİK 50. maddede düzenlenen yetki hususu geçerlidir. Takip ilama dayanmamaktadır. Bu nedenle davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Yine asıl borçlu şirket hakkında yapılan takibin dayanağı alacak, şirket ile davacı alacaklı arasında yapılan ALKS PPV 03 sayılı 14/06/2006 tarihli kontrata dayalı ve bu kontratta yetki sözleşmesi bulunmakta ise de, davalı borçlular hakkında yapılan takibin dayanağı söz konusu kontrat olmayıp, asıl borçlu şirketten tahsil imkanı kalmayan alacaktan dolayı şirket ortaklarının sorumluluğuna dayalı takiptir. Bu nedenle söz konusu kontratta yazılı bulunan yetki sözleşmesi davalı borçlular açısından geçerli değildir. Davacı vekilinin asıl istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü diğer istinaf sebepleri alacağın esasına ilişkin olup, mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verildiğinden esasa ilişkin istinaf sebeplerinin kararın içeriği nedeniyle bu aşamada incelenmesine olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin asıl istinaf dilekçesinde belirttiği istinaf sebepleri yerinde olmadığından istinaf talebinin esastan reddi gerekmektedir. Davacı vekili istinaf süresi içinde verdiği ek istinaf dilekçesinde davanın usulden reddedildiğini, mahkemece AAÜT’ ne göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebine gelince, dava, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesine göre “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” Buna göre mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verildiğinden tarifenin 2. kısmının 2. bölümünde yazılı ücretleri geçmemek üzere 3. kısma göre davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücretine yönelik olarak kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönüden HMK’ nın 353/1-b2 maddesi ile kaldırılmasına, dairemizce yeniden hüküm kurularak, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalılar yararına AAÜT 7/2 maddesi uyarıca vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 25/11/2019 tarih ve 2019/350 Esas – 2019/1212 Karar sayılı ilamının HMK’ nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın USULDEN REDDİNE, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Alınması gerekli 54,50 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 514,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 459,9 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2 maddesi uyarınca davalılar …, … ve … lehine hesap ve takdir olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 6-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 7-Davacı tarafından sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı 121,30 TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 47,9 TL olmak üzere; toplam 169,2 TL’ nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 8-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 9-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/06/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.