Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1734 E. 2020/1468 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1734
KARAR NO: 2020/1468
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2020 ( Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2020/364 Esas
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ve 08/09/2020 tarihli dilekçesi ile; Davalı şirketin erteleme neticesi 04.05.2020 tarihinde yapılan, 2019 yılı ertelenen olağan genel kurulunda müvekkilinin itiraz ve muhalefetine rağmen genel kurul tarafından oy çokluğu ile alınan gündemin 3. maddesi uyarınca 2019 yılına ait bilanço ve kar zarar hesaplarının onaylanması kararının, gündemin 4. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri … AŞ ve … AŞ’nin ibrası kararının, gündemin 5. maddesi uyarınca Türk Ticaret Kanunu’nun 395. ve 396. maddeleri çerçevesinde yönetim kurulu üyelerinin şirket konusu işlerle iştigal etmelerine izin verilmesine dair kararının Türk Ticaret Kanunu 447. maddesi uyarınca butlanın tespitine ya da ademi kabulü halinde, Türk Ticaret Kanunu’nun 445. ve devamı maddeleri uyarınca iptaline, Türk Ticaret Kanunu’nun 448. ve 1524. maddesi uyarınca genel kurul kararları aleyhine dava açıldığının Ticaret Sicili Gazetesinde, tirajı yüksek bir gündelik gazetede ve şirket internet sitesinde ilanına, şirketin uğraması muhtemel zararları gözönüne alınarak Türk Ticaret Kanunu’nun 449. maddesi uyarınca kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/09/2020 tarih ve 2020/364 Esas sayılı ara kararı ile; ” 1-Tedbir talebinin, mevcut delil durumu, ipali istenen kararların niteliği ve icrasının yaratacağı etki nazara alındığında telafisi imkansız zararlar meydana getirecek nitelikte olmadığı değerlendirildiğinden REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.08.2020 tarihli tensip tutanağındaki (9) nolu kararı ile, tedbir talebi nedeniyle TTK’ nın 449. maddesi gereği davalı şirkete tebligat çıkartılmasına ve yönetim kurulu üyelerinin icranın geri bırakılması talebi hakkında 1 hafta içerisinde beyanda bulunmasına karar verildiğini, Davalı şirketin, Yönetim Kurulu Üyelerinin beyanı hakkında verdiği 28.06.2020 tarihli dilekçesiyle, tebligatın şirket yerine yönetim kurulu üyelerine çıkartılması gerektiği, yönetim kurulu isim ve adreslerini bildirmenin davacının yükümlülüğü olduğu, TTK’nın 449. maddesinde beyan hakkında süre kısıtlaması olmadığı ve Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle 31.08.2020 tarihine kadar şirket merkez binada çalışmaya ara verildiği gerekçeleriyle mahkemeden yönetim kurulu üyelerinin beyan vermesi için ek süre talebinde bulunulduğunu, Mahkemenin 27.08.2020 tarihli ara kararı ile, 07.08.2020 tarihli tensip tutanağında yer alan (9) nolu ara kararından vazgeçilerek, yönetim kurulu üyelerinin adlarına tebligat çıkarılmasına ve yönetim kurulu üyelerine, icranın geri bırakılması talebi hakkında görüşlerini bildirmek üzere 1 (bir) aylık süre verilmesine karar verildiğini, ara karar uyarınca yönetim kurulu üyelerine tebligatlar gönderildiğini, ancak yönetim kurulu üyelerinin 1 ay içinde görüşlerini sunmalarını beklemeksizin, 15.09.2020 tarihli ara kararla tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini, Ara kararın, TTK’nın 449. maddesine aykırı olduğunu, , 449. maddede “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir” hükmü bulunduğunu, dolayısıyla, ilk derece mahkemesinin kendi ara kararına aykırı olarak ve davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin görüşlerini almadan dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılması hakkında karar vermesinin kanuna aykırılık teşkil ettiğini, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 28.03.2014 2014/232E., 2014/404K – Yargıtay 11.H.D.’nin 2013/10626 E., 2013/15144K. ve 09.09.2013 tarihli kararı Davalı şirketin finansal tablolarının dürüst resim ilkesine uygun hazırlanmadığının tespit edildiğini, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından … Yapı’nın 2017 yılına ait bilanço ve faaliyet raporlarının usulsüzlükler sebebiyle iptal edildiğini, 2017 yılına ait bilançoya dayanılarak hazırlanmış 2018 ve 2019 yılı bilançoları ve finansal tablolarının da anılan usulsüzlüklerin yansımalarını içerdiğini, İstanbul 6. ATM’nin 2018/906 E. sayılı davasında, iptal edilen, dürüst resim ilkesine aykırı Faaliyet Raporu ile bilanço ve kar/zarar tablolarını hazırlayan yönetim kurulu ile mevcut yönetimdeki yönetim kurulu üyelerinin aynı kişiler olduğunu, Dolayısıyla, hem yönetim kurulu üyelerinin görüşleri alınmadığından, hem de şirket faaliyet raporu ve bilançosunda yer alan usulsüzlükler ile bu yönde verilmiş bilirkişi ve özel denetçi raporları ve mahkeme kararları gözetilmeden taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbir ile ilgili verdiği 15.09.2020 tarihli ara kararının kaldırılmasına, TTK’ nın 449. maddesi uyarınca, Yönetim Kurulu üyelerinin beyanları alınarak dava konusu genel kurul kararları hakkında kararın yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı şirket genel kurul kararlarının butlanı/iptali talebiyle açılan davada, TTK’nın 449. maddesi uyarınca kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına dair ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı tarafça, davalı şirketin 04.05.2020 tarihinde yapılan 2019 yılı ertelenen olağan genel kurulunda gündemin 3- 4- 5 maddesi uyarınca alınan kararların butlanına, olmadığı takdirde iptallerine, TTK’nın 449. maddesi uyarınca kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. 6102 sayılı TTK’ nın 449- (1). Maddesinde “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Mahkemece, dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına dair talebin, yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmadan ve beyanda bulunmaları için verilen süre de dolmadan incelenerek karara bağlanılması TTK’nın 449(1) maddesi hükmüne aykırı ise de; UYAP üzerinden yapılan incelemede, 14/10/2020 tarihinde bildirilen yönetim kurulu üyelerince belirtilen hususta beyanda bulunulduğu, Dairemizce incelenen beyan içeriklerinde; ileri sürülen iddialar ve taleplerin haksız olduğu belirtilerek, olumsuz görüş bildirildiği görülmüştür. Bu hali ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, mevcut delil durumu itibarı ile yaklaşık ispat koşulunun sağlanılmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesi mümkün olmadığı gibi ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı …’ in istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/12/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.