Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1732 E. 2020/1420 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1732 Esas
KARAR NO : 2020/1420 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/134 Esas – 2020/336 Karar
TARİH: 15/09/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin inşaat altyapı sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının müvekkilinden makina ve yedek parça satın aldığını ve 30.744,16.TL borcu bulunduğunu, bu nedenle Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibi başlatıldığını, davalının yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiğini, arabuluculuğa müracaatın da anlaşmazlıkla sonuçlandığını, yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olduğunu, sözleşmenin ifa yerinin müvekkili şirketin adresinin Ümraniye olması nedeniyle Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalının itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, basiretsiz bir tacir olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, taraflar arasında ticari ilişkinin olduğu davalının bağlı bulunduğu vergi dairesinde kayıtlı olan BA-BS formlarından da anlaşılacağını, bu sebeplerle davaya konu icra dosyasına yönelik itirazın iptaline ve takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davaya konu icra takibinde hem borca hem de yetkiye itiraz ettiğini, davacı ile aralarında cari hesaptan kaynaklı herhangi bir borcu bulunmadığını, akdi ilişki müvekkili tarafından kabul edilmediğini, bu nedenle alacaklı borçlu ikametgahında takip yapabileceğini, bu nedenle yetki itirazından davanın reddini talep ettiklerini, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı borcun çok önceden bittiğini, müvekkilin kendisine ait olan … marka … CDİ model ve … plakalı aracı 100.000,00 TL bedelle davacıya sattığını, müvekkili sayesinde bir çok kişi ile ticari ilişkiye girdiğini, en son elden 7.500 TL’yi ödeyerek geçmişe dair bir borcu kalmadığını, buna ilişkin tanıklarının da bulunduğunu, borcu olmayan müvekkilinin icra takibine yaptığı itirazın haklı olduğunu, işbu itirazın iptali davasının reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 15/09/2020 tarih 2020/134 Esas – 2020/336 Karar sayılı kararında;” genel yetki kuralları gereği takibin, Edremit İcra dairelerinde yapılması gerekirken Anadolu İcra Müdürlüklerinde başlatıldığı, bu durumda icra takibinin yetkili yer icra dairesinde yapılmayarak itirazın iptaline dair dava şartının yerine getirilmemiş olduğu kanaatine varılarak 6100 sayılı yasanın 114/2 maddesinde düzenlenen yasal düzenleme de göz önünde bulundurularak aynı yasanın 115. Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebiyle…”gerekçesi ile, Davanın 6100 sayılı HMK 114/2 ve HMK 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, HMK’nun 6. Md. sine göre genel yetkili mahkemenin, davalının yerleşim yeri mahkemeleri olduğunu, davacının genel yetki ile özel yetki kuralı arasında seçimlik hakkı olduğunu,Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğini, sözleşmede karşılıklı olarak değişik yerlerde yerine getirilecek borçlar varsa (malın teslim edileceği yer-borcun ödeneceği yer) mal teslimi için açılacak dava teslim yeri mahkemesinde- borcun ödenmesi için açılacak dava ise borcun ödeneceği yer mahkemesinde açılabileceğini, ancak sözleşmede, açık veya zımni olarak sözleşmenin yerine getirileceği yerin anlaşılamadığı hallerde yetkili yerin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesine göre belirleneceğini,Davalı tarafın cevaplarında, her ne kadar ilk başta akdi ilişkiyi reddetsede devamında, “tamam size (sözleşmeden kaynaklı) borcum vardı ama karşılığında size … arabamı verdim” vb tarzda savunmada bulunmakla akdi ilişkiyi kabul ettiğini. buna göre de sözleşmenin (borcun ödeneceği) ifa yerinin, müvekkili şirketin merkez adresi (Ümraniye İlçesi) gereği anadolu icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, (YARGITAY HGK. 2013/13-65 E.2013/1480 K. Tarihi: 20.10.2013 – YARGITAY 13. Hukuk Dairesi 2016/25766 E. 2016/24187 K. Tarihi: 23.12.2016 – YARGITAY 19. Hukuk Dairesi 2016/19177 E. 2018/4314 K. Tarihi: 19.09.2018 – İSTANBUL BAM. 12.Hukuk Dairesi 2018/2151 E. 2019/28 K. Tarihi: 10.01.2019)İleri sürerek yerel mahkeme kararının yetkisizlik nedeni ile kararının kaldırılmasını ve davanın devamına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır.Davacı, davalıdan açık hesap ticari ilişki nedeniyle alacaklı olduklarını, alacağın ödenmemesi üzerine davalı hakkında yaptıkları takibe davalının haksız olarak yetkiye ve borca itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesi ile dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İtirazın iptali davasının görülebilmesinin şartlarından biride, yetkili icra dairesinde usulüne uygun şekilde yapılmış takibe itiraz üzerine takibin durmuş olmasıdır. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiğinde mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı incelenecektir.Takipte yetki İİK 50. Maddede düzenlenmiş olup 50. Madde yetki hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine gönderme yapmıştır. Dolayısıyla takipte yetki hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin düzenlemelerine bakılacaktır.HMK’nın 6. Maddesine göre davalının yerleşim yeri icra daireleri genel yetkilidir.HMK’nın 10. maddesinde özel yetki kuralı düzenlenmiş olup, maddeye göre sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir. TBK’nın 89. Maddesine göre para borçları ödeme zamanınd alacaklının yerleşim yerinde ifa edilecektir. Buna göre para borçlarının ifa yeri alacaklının ödeme tarihindeki yerleşim yeridir.Mahkemece taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu kabulüne rağmen borcun “aranacak” borç niteliğinde olduğu, hem de ticari ilişkinin iki tarafa da borç yüklediğinden uyuşmazlığın çözümünde HMK’nın genel yetki kuralını düzenleyen 6. Maddesinin uygulanacağını belirterek takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olmadığı kabul edilmiş ise de, Sözleşmeden doğan borçlarda ifa yeri icra daireleri ve mahkemeleri de yetkili olacağından ifa yerinin tespiti önem kazanmaktadır. İfa yerinin belrilenmesinde taraflar arasındaki sözleşmeye bakılır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmuyor veya bulunmakla birlikte ifa yeri konusunda açık bir düzenleme yer almamakta ve taraflar arasında ifa yerinin belirlenmesi konusunda uyuşmazlık var ise bu daramda ifa yeri TBK hükümlerine göre çözümlenecektir. TBK/nın 89. Maddesinde aksine düzenleme bulunmadıkça para borçlarının ödeme zamanında alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceği belirtilmiştir. Mahkemenin takip dayanağı para borcunun aranacak borçlardan olduğu değerlendirmesi dosya içeriği ve TBK 89. Madde hükmüne aykırıdır.Yine davalı savunmasına göre davalı taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu kabul etmiş olup, borcun zamanaşımına uğradığını, açık hesap ticari ilişki borcunun mal verilerek (davalıya ait aracın davacıya satımı ile) ve elden ödeme ile kapatıldığını savunmuştur. Takip dayanağı ticari ilişkiden kaynaklı para alacağına ilişkindir. Buna göre takipte İİK 50. Maddesi yollaması ile uygulanacak olan HMK’nın 10. maddesi ve TBK’nın 89. Maddesine göre takibin yapıldığı icra dairesi yetkili olup davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine itirazının reddi gerekmektedir. Buna göre takip yetkili icra dairesinde başlatıldığından itirazın iptali davasının görülebilme şartı bu açıdan yerine getirilmiştir. Davalının icra dairesinin yetkisine itirazının reddine karar verilerek, davalının diğer itiraz ve defileri değerlendirilerek, gerekmesi halinde tarafların dava ile ilgili delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a4 maddesi ile kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına gerekli inceleme ve değerlendirmelerin yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 15/09/2020 tarih ve 2020/134 Esas – 2020/336 Karar Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/12/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.