Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1726 E. 2020/1421 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1726 Esas
KARAR NO : 2020/1421 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2020 Tarihli Ek Karar
NUMARASI : 2020/251 D.İş E. – 2020/210 D.İş Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesi ile, müvekkili ile borçlu şirketin 2019 yılından bu yana ticari ilişkileri olduğunu, telefon yoluyla muhasebe firma yetkilisi ile BA-BS mutabakatları yapıldığını, borçlunun bu cari hesaba ilişkin olarak çek yoluyla ödemeler yaptığını, davalının bazı kısmi ödemeler dışında ödeme yapmadığını, yapılan araştırmalarda borçlu firmanın önemli şubelerini kapattığını gördüklerini, karşı taraf borçludan 80.141,73 TL alacaklarının olduğunu iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla alacağın tamamı için borçlu şirketin mal ve gayrimenkullerinin 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi ve muhafazası için mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 01/10/2020 tarihli kararı ile; İbraz olunup incelenen talep dilekçesi ve eki belgeler münderecatına göre yukarıda adı yazılı bulunan alacaklının, talep dayanağı belgede yer verilen ve tutarı kararımızda gösterilen alacak bakımından vaki isteği , İcra ve İflas Kanunun 257. Maddesinin l.fıkrasına uygun görüldüğünden,, aleyhine ihtiyati haciz istenilen ile üçüncü kişilerin muhtemel zarar ve ziyanlarını karşılamak üzere alacağın , % 30 oranında nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibraz olunduğunda, yukarıda isim ve adresi belirtilen borçlu-borçluların menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının, yukarıda belirtilen borç tutarı ile sınırlı olmak kaydıyla ve İcra ve İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde İHTİYATEN HACZİNE karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesi ile; ihtiyati haciz talebinde bulunanın talebini faturaya dayandırdığını, faturanın varlığının tek başına alacağın varlığına karine teşkil edemeyeceğini, taraflar arasında yapılan sözleşmenin ibraz edilmediğini,yine davacı tarafça söz konusu faturaların müvekkiline teslim edildiğinin yaklaşık olarak ispat edilemediğini, ilgili yasa maddesinde “Vadesi Gelmiş” ibaresinin yer aldığını, davacı tarafından ibraz edilen faturaların vadesi gelmiş olduğuna ortada müvekkil şirketi temerrüde düşürür nitelikte herhangi bir ihtar veya ihbar olmadığı halde davalıyı mütemerrid borçlu konumuna sokarak aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesini kabul etmediklerini, muavin defter dökümleri, cari hesap ekstresine göre müvekkilinin ihtiyati haciz talep eden firmadan 100.482,43 TL alacaklı olduğunu, alacağın teminata bağlanmadığını ve borcun vadesi dolduğu halde bu güne kadar ödenmediğini savunarak; müvekkiline ait menkul ve gayrimenkul ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczi kararının kaldırılmasını, İİK 257/1 maddesine göre borçlu/karşı davalı … Firmasının menkul gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki tüm hak ve alacaklarının ihtiyaten haczini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/10/2020 tarih ve 2020/251 D.İş E. – 2020/210 D.İş Karar sayılı ek kararında;”Mahkememizin 01/10/2020 tarihli ihtiyati haciz kararına 08/10/2020 tarihli dilekçesiyle davalı vekilinin itiraz dilekçesi sunmuş olduğu, yapılan kontrolde süresinde itiraz dilekçesi sunmuş olduğu görülmüştür.Mahkememizce itiraz üzerine duruşma günü verilerek itiraz 22/10/2020 tarihinde duruşmalı olarak incelenmiştir. İtiraz eden vekili duruşmadaki beyanında; itiraz dilekçesini tekrar ettiğini, vade şartı somut olayda gerçekleşmediğini, fatura tek taraflı olarak her zaman düzenlenebileceğini bu nedenle ihtiyati haczin kesin vade bulunmadığı gerekçesiyle kaldırılmasını talep ettiği anlaşıldı.Karşı taraf vekili duruşmadaki beyanında; alacak taleplerinin irsaliyeli faturalara dayandığını, irsaliyeli faturaların karşı tarafça teslim alındığını, faturalara süresinde itiraz edilmediğini, mutabakat metninden kastının dosyaya sundukları şirket muhasebecisinin karşı taraf muhasebecisi ile görüşerek BS formuna görüştüğü tarihi ve kişiyi yazması şekli olduğunu beyan ettiği anlaşıldı.Mahkememizce verilen 01/10/2020 tarihli ihtiyati haciz kararı, alacaklının dosyaya sunmuş olduğu irsaliyeli faturalara ve var olduğu belirtilen fotokopisi de dosyaya sunulan mutabakat metnine göre verilmiştir. İtiraz yargılaması sırasında borçlu itiraz edenin “Aralarında sözleşme bulunmadığı, faturaların tek başına alacağın varlığını göstermediği, muaccel alacak bulunmadığı” yönündeki iddiaları ve alacaklı vekilinin “mutabakat metninden kastın, şirket muhasebecisinin karşı taraf muhasebecisi ile görüşerek BS formuna görüştüğü tarihi ve kişiyi yazması olduğunu” beyan etmesi karşısında; taraflar arasında borçlu itiraz edenin veya yetkili temsilcisinin imzasını içeren herhangi bir mutabakat metninin olmadığı, tek taraflı olarak tutulan bir belgenin mutabakat metni sayılamayacağı anlaşıldığından, borçlunun ihtiyati haciz sebebine yönelik olarak yapmış olduğu itirazın yerinde olduğu görülerek itirazın kabulüne…”gerekçesi ile, İtirazın kabulü ile mahkemece daha önce verilmiş olan 01/10/2020 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirket ile borçlu şirket 2019 yılının başından bu tarafa çalışmakta olduklarını, Buna göre müvekkili firma borçlu firmanın kot pantolonları için taş baskılar yapmakta olduğunu, bu ticarete ilişkin olarak müvekkili tarafından irsaliyeli faturalar düzenlenerek, taraflar arasındaki cari hesaba işlenerek karşı tarafa gönderildiğini, teslim alındığına ilişkin yetkili imzası alındığını, Taraflar arasında dönemi geldiğinde, telefon yoluyla firma muhasebe yetkilisi … Hanım ile BA-BS mutabakatları yapıldığı, ayrıca, borçlu bu cari hesaba ilişkin olarak çek yoluyla ödemeler yaptığı, bu çeklerin tahsil edildiğine ilişkin tahsilat makbuzları kesilerek çeke ilişkn bütün ayırt edici bilgiler yazıldığını, Borçlu taraf her ne kadar faturaların tek taraflı düzenlenebileceğini ve bu evraklara dayalı olarak ihtiyati haciz karar verilemeyeceğini iddia etmişse de, ihtiyati haciz kararına itiraz etmiş olduğu dilekçe ekinde yer alan ve kendi şirketi tarafından düzenlenen cari hesap ekstresi içeriğinde işbu ihtiyati hacze konu edilmiş ve müvekkili şirket tarafından düzenlenmiş tüm faturaların borçlu tarafın defterine işlendiğini, İşbu dosyaya sunulan cari hesap ekstresi, irsaliyeli faturalar, mutabakat formu, ve tahsilat makbuzları ile karşı tarafın cari hesap ekstresinden taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu kolaylıkla anlaşıldığından, ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi Yargıtay uygulamasına aykırı olduğunu, sözleşmenin yazılı olması sıhhat şartı değil, ispat bakımından kolaylık taşımakta olduğunu, (Yargıtay 19. H.D. 06.12.2007 T. 6253/10980 E. K.) Borçlu tarafın muacceliyet iddiasının yersiz olduğunu, yukarıda bahsedildiği üzere faturaları fiili olarak teslim aldığı ve defterine işlediğini, yine yapılan ödemelerden de taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin ortada olduğu, bu durumda muacceliyet malın teslimiyle oluşacağı, muacceliyet tarihi itibariyle de alacağa faiz yürütülebileceği, zira Yargıtay’da bu durumlarda faizin başlangıç tarihinin satış sözleşmesindeki alıcının aldığı mala ilişkin faturayı defterine işlemiş olduğu tarihin esas alınması gerektiğini belirtmekte olduğu, (Yargıtay 19. H.D. 03.11.1995 T. 10651/9227 E.K. )Nitekim bütün faturaların irsaliyeli olarak düzenlendiği, karşı tarafın imzasına müteakip teslim edildiği, bu faturalar herhangi bir itiraza uğramadığından muhteviyatı kesinleştiği, kesinleşmiş faturalara karşı ihtiyati haciz kararı verilebileceği Yargıtay uygulamaları ile ortada olduğu, (Yargıtay 19. H.D. 06.12.2007 T. 6253/10980 E.K. )Borçlu firma borcunu bilinçli bir şekilde ödememekte, itirazlarla süreci uzatmaya çalışmakta olduğunu, nitekim yine borçlu tarafın itiraz dilekçesinde, kendilerini alacaklı görmeleri ve karşı ihtiyati haciz talebinde bulunmaları ilginç olduğu, zira taraflar arasındaki ticaret dolayısıyla satıcının alıcıya borçlu olması hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zaten borçlu tarafın dilekçesi ekinde sunduğu ekstre incelendiğinde bu durum somut olarak da ortaya çıkmış olduğunu, Bütün bu hususların yanı sıra ticaret sicil kayıtlarını da sundukları üzere borçlu neredeyse bütün şubelerini kapattığı, eğer müvekkilinin bir teminatı kalmaz ise açılacak itirazın iptali davasının sonunda müvekkilinin hiçbir şey elde edememe ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, alacağın tamamı için Borçlu … Ltd. Şti.’nin mal ve gayrimenkullerinin 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi ve muhafazası için taraflarına kesin olarak ihtiyati haciz kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep, açık hesap ticari ilişki nedeniyle bakiye alacaktan kaynaklı htiyati haciz istemine ilişkindir.Mahkemece, ihtiyati Haciz talebinin kabulüne, karar verilmiş ve karara karşı borçlu vekilinin itirazı üzerine İlk Derece Mahkemesi 22/10/2020 tarih ve 2020/251 D.İş E. – 2020/210 D.İş Karar sayılı ek kararı ile; İtirazın kabulü ile mahkemece daha önce verilmiş olan 01/10/2020 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Aynı yasanın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterlidir. Muteriz vekili itiraz dilekçesinde;” ihtiyati haciz talebinde bulunanın talebini faturaya dayandırdığını, faturanın varlığının tek başına alacağın varlığına karine teşkil edemeyeceğini, taraflar arasında yapılan sözleşmenin ibraz edilmediğini, yine davacı tarafça söz konusu faturaların müvekkiline teslim edildiğinin yaklaşık olarak ispat edilemediğini, faturaların vadesi gelmiş olduğuna ortada müvekkil şirketi temerrüde düşürür nitelikte herhangi bir ihtar veya ihbar olmadığı halde davalıyı mütemerrid borçlu konumuna sokarak aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesini kabul etmediklerini, muavin defter dökümleri, cari hesap ekstresine göre müvekkilinin ihtiyati haciz talep eden firmadan 100.482,43 TL alacaklı olduğunu, ve borcun vadesi dolduğu halde bu güne kadar ödenmediğini savunarak; müvekkiline ait menkul ve gayrimenkul ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczi kararının kaldırılmasını, ” talep etmiştir.Dosya içine sunulan fatura, irsaliyeler ve bir kısım ödeme belgelerinin talep edenin alacaklı olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmayıp faturaların iade olup olmadığı, sevk irsaliyelerindeki teslim alan imzasının davalı şirket yetkilisi veya çalışanlarına ait olup olmadığı, alacağın varlığı, miktarı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden ve tek taraflı olarak düzenlenen fatura ve sevk irsaliyesi alacağın varlığını ve muaccel olduğunu yaklaşık olarak ispata yeterli olmayıp ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına yönelik 22/10/2020 tarihli ek kararı dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olmakla, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ek kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/12/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.