Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1714 E. 2020/1504 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1714
KARAR NO : 2020/1504
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME :İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:19/06/2020
DOSYA NUMARASI :2019/283 Esas – 2020/199 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ : 17/12/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’ ın, dava dışı … Ltd. Şti’ nde sahibi olduğu hisseleri, davalı …’ ye devretmek üzere taraflar arasında 15/07/2007 tarihli protokol yapıldığı, bu çerçevede hisselerin …’ye devredildiği, ancak davalı … ve diğer davalı …’ nin protokoldeki yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, zira devraldıkları hisselere karşılık müvekkillerinin banka borçlarını kapatmayı üstlendiklerini, daha sonra iki ayrı protokolün daha imzalandığını, son olarak imzalanan 23/04/2008 tarihli protokol ile taraflar arasındaki ihtilafın nihai bir protokole bağlandığını ve davalıların ilk protokolde bahsedildiği üzere müvekkilinin şirket hisselerine karşılık, bankalar nezdinde kapatılmasına karar verilen tüm borçlarını müteselsilen kapatmayı taahhüt ettiklerini, protokolde ödenecek borçların belirtildiğini, davalılar tarafından ödemelerin yapılmaması nedeniyle müvekkillerine ait taşınmaz ve taşınır malların cebri icra yoluyla satışı yapıldığı gibi nakit ödemeler de yaptıklarını belirterek, 15/07/2007, 06/03/2008 ve 23/04/2008 tarihli üç adet protokol hükümleri çerçevesinde davalılar tarafından ödenmesi gereken kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle, müvekkilleri tarafından yapılan nakit ödemelerin tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte, ayrıca cebri icra yoluyla satılan taşınmazların satış tarihi itibariyle değerlerinin ayrı ayrı tespiti ile şimdilik 812.000,00TL’nin satış tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça, daha önce dava konusu ve sebepleri aynı olan davayı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1239 E. sayılı dosyasında açtığını, mahkemece davanın yetki yönünden reddedildiğini, bilahare mahkemenin 14/11/2016 tarihli 2016/559 Karar sayılı ek kararıyla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkillerinden … ile davacı …’ın irtibata geçtiğini, müvekkilinin hulus ve saffetinden faydalanarak 1.300.000 USD borç para aldığını ve bu parayı geri ödeyemediğini, bunun üzerine bu borca karşılık hissedarı olduğu dava dışı … Ltd. Şti’ndeki hisselerini devretmeyi vaat ettiğini, şirketin, İstanbul İli Maltepe İlçesinde yakın zamanda benzin istasyonu açacağını ve … A.Ş’den intifa bedeli adı altında 2 milyon USD’den fazla bir ödeme alacaklarını ve bu para ile hem müvekkillerine olan borçlarını ödeyebileceklerini hem de bankaya olan borçlarını kapatabileceklerini, müvekkilinin de davacılara borç olarak verdiği 1.300.000 USD’yi tahsil edebilmek amacıyla hisse devrine ilişkin sözleşmeyi kabul etmek zorunda kaldığını, devamında diğer protokollerin akdedildiğini ve protokolde bahsedildiği üzere akaryakıt istasyonu için … A.Ş.’nin şirkete 2 milyon USD hibe tutarını ödemediğini ve bu ödemenin yapılmamasının nedeninin davacının … A.Ş.’ye karşı yükümlülüklerini getirmemesi olduğunu, protokolün 7. maddesinde, taraflarca protokole uyulmaması halinde davacı …’ın müvekkili …’ye devrettiği şirket hisselerinin hisseyi devreden …’a iade edileceği ve hisse devrinin geçersiz hale geleceğinin belirtildiğini, dolayısıyla edimler yerine getirilemediğinden protokolün geçersiz olduğunu, davacıya hisseleri iade etme konusundaki irade beyanının Kadıköy 6. Noterliğinin 11/02/2009 tarihli ihtarnamesiyle iletildiğini, ancak davacılar tarafından kabul görmediğini, hali hazırda şirket hisselerini devretmeye hazır olduklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/06/2020 tarih ve 2019/283 Esas – 2020/199 Karar sayılı kararı ile; ” Eldeki davanın şirket ortakları arasında pay devir bedelinin ödenmemesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu görüldü. Dosya arasında bulunan davacı … ile davalı … arasında düzenlenen …, … ve …’ın tanık olarak imzalarını içeren ve düzenleme tarihi taşımayan protokolde sözleşmeye konu krediler tek tek sayılarak kredi borçları ile faizlerinin … tarafından ödenmesi karşılığı … Ltd. Şti. hissedarlarından …’ın bu şirket üzerinde hisselerini …’ye devretmeyi taahhüt ettiği, kredi borçları ile faizlerinin 30/08/2007 tarihine kadar ödeneceği, ayrıca …’ a 200.000 USD ödeneceği, 100.000 USD’ nin 15/08/2007 ila 30/08/2007 tarihleri arasında ödeneceği, bakiye 100.000 USD’ nin çek verilerek ödeneceği, ödeme taahhütlerine uyulmadığı takdirte hisse devrinin geçersiz olacağı hüküm altına alındığı görülmüştür. Bahsi geçen protokol ve sözleşmelerde hissse devrinin … Akaryakıt’ın Poaştan olan alacağı şartına bağlayan herhangi bir düzenleme bulunmadığı sadece 23/04/2008 tarihli ek protokol 3. maddesinde “iş bu ek protokol (sözleşme)’de verilen yüryirmi (120) gün ödeme süresi … TİC.LTD.ŞTİ.’nin … ile yaptığı İNTİFA sözleşmesi gereği alacaklı olduğu 2.000.000 USD+KDV’nin 3’üncü ve son dilimi alındığı tarih esas alınarak beklenmeyecektir” şeklindeki bir açıklayıcı beyanda bahsedildiği görülmüştür. Davacı …’ ın ..Akaryıkıt Paz. Dağ. San. Tic. Ltd. Şti.ndeki hisselerinden 50.000 TL YTL’ lik kısmını …’ ye 14 Haziran 2006 tarihli ticaret sicili gazetesinde ilan edilen karara göre Kadıköy …. Noterliği’ nin 01/06/2006 tarih ve … sıyı ile onaylı ortaklar kurulu kararı ile devrettiği, yine 06 Ağustos 2007 tarih ve 6867 sayılı TTSG de yayınlanan ilana göre davacı …’nin … Ltd. Şti.nde bulunan 50.000 TL bedelli sermayesininin tamamını Kadıköy …. Noterliğinin 18/07/2007 tarih … sayılı hisse devir sözleşmesi ile ortaklardan …’ ye devrettiğinin tescil edildiği, şirkette davacı adına herhangi bir hissenin kalmadığı görülmüştür. Davalı vekili şirket sözleşmesine dayanan davaların 5 yıllık zamanaşımana tabi olduğunu iddia etmiş ve zaman aşımı definde bulunmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin: 2015/3202 E. – 2015/11608 K. ilamında belirtildiği gibi ortaklar arasındaki pay devrine dayanan eldeki davada uygulanacak zamanaşımı eski TBK 126 yeni TBK 147 gereği 5 yıllık zamanaşımıdır. Yeni TBK 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe girmiş olup, somut olaydaki hisse devri 2007 tarihinde önceki Borçlar Kanunu döneminde yapılmıştır. Zamanaşımıın başlangıcı konusunun tespiti hususunda yapılan değerlendirmede; yine yukarıda numarası verilen Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin kararında belirtildiği gibi hisse devir tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK 520 hükmü dikkate alındığında pay devri şirket pay defterine tescil tarihinde işlemeye başlayacaktır. Kararın ilgili bölümü “Oysa, limited şirket hissesini devir edenlerle devir alanlar arasında hisse devir sözleşmesine dayalı işbu davada zamanaşımı mülga BK.nun 126.maddesinde ( TBK. 147m.) düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Limited şirketlerde pay devri usulü mülga 6762 sayılı TTK’nın 520. maddesinde düzenlenmiş olup, “Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartıyla hüküm ifade eder. Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, devre ilişkin mukavelenin yazılı şekilde yapılmış ve imzasının noterce tasdik edilmiş olması ve ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayenin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır.” hükmünden de anlaşılacağı üzere birbirini takip eden üç işlemin yapılması halinde pay devri gerçekleşir. Bu durumda, pay devri şirket pay defterine tescil ile tekemmül ettiğinden zamanaşımının başlangıç tarihi de devrin pay defterine tescil tarihinden başlar. ” şeklindedir. Somut olaya bakıldığında; 6 Ağustos 2007 tarihli ticaret sicili gazatesinde yapılan ilana göre davacı …, … Ltd Şti.ndeki 50.000 TL’lik hisseninin tamamını Kadıköy …. Noterliğinden 18/07/2007 tarih … nolu hisse devir sözleşmesi ile …’ye devrettiği, 19/07/2007 tarih ve 2007/01 sayılı ortaklar kurulu kararı ile pay devrinin kabulüne ve keyfiyetin pay defterine işlenmesine karar verildiği görülmekle devrin pay defterine işlenmesine karar verilen 19/07/2007 tarihnde tamamlandığı ve paya ilişkin davalar yönünden zamanaşımıınn yukardaki yargıtay içtihadı gereği 19/07/2007 tarihinde işlemeye başladığı sonucuna ulaşılmıştır. Davacılar tarafından asliye hukuk mahkemesinde açılıp görevsizlik kararı ile İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1239 E. Dosyasına kaydı yapılan ve 15/06/2016 tarih ve 2016/559 K. sayılı yetkisizlik kararı taraflara 18/08/2016 tarihinde tebliğ edilmiş taraflarca yasal süre içinde temyiz yoluna başvurulmamış ve karar kesinleşmiş, bunun üzerine yetkili gösterilen mahkemeye gönderilmesi kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içinde talep edilmediğiden 14/11/2016 tarihli ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş taraflara karar tebliğ ediliş istinaf yoluna başvurulmaması üzerine bu karar 20/12/2016 tarihinde kesinleştiği tasdik edillmiştir. BK 158. Maddesin de mahkemenin yetkili veya görevli olmaması nedeniyle davanın reddinde o arada zamanaşımı dolarsa 60 günlük ek süre içinde haklarını kullanabileceği belirtilmiştir. Bu maddenin uygulanması halinde dahi zaman aşımı süresi 20/02/2017 tarihinde dolmaktadır. Oysa eldeki dava 05/04/2017 tarihinde açılmıştır. Bu durumda eldeki davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşılmakla reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın zamanaşımı sebebiyle REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, şirket hisse devrinden kaynaklanan sözleşmelerde zamanaşımının 5 yıl olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davaya konu protokolün tarafları olan … ve …’ ın şirket ortağı olmadığını, taraflar arasında yapılan protokolün, sadece şirket hisse devrine dayanmadığını, … ve … tarafından şirkete verilen parasal değerlerin de iadesini içerdiğini, bu nedenle sözleşmenin bir karma sözleşme niteliğinde olduğunu, sözleşmenin bir kısmı şirket hisse devri ise, bir kısmının da şirkete yapılan ödemelerin iadesi olduğunu, bu sebeple … zamanaşımı süresinin 5 yıl değil, 10 yıl olduğunu ve zamanaşımına uğramadığını, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’ sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket hisse devrinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut Uyuşmazlıkta; Davacı … ile davalı … arasında düzenlenen bila tarihli Protokol başlıklı belgede “Yukarıda yazılı kredi numaraları ve isimlerle belirtilmiş olan İşbankası Mapmutbey Şubesine olan kredi borçlarının ve faizlerinin … tarafından ödenmesi karşılığında …. Ltd. Şti. hissedarlarından … işbu şirket üzerindeki hisselerini …’ye devretmeyi taahhüt eder…” şeklinde sözleşme yapıldığı, bu sözleşmede …, … ve … tanık olarak imzalarının bulunduğu, Davacı tarafça davaya dayanak olarak ibraz edilen bila tarihli “Sözleşme” başlıklı belgenin, borçlu olarak …, alacaklı olarak …, şahit olarak … imzaladıkları, 23/04/2008 tarihli “Ek Protokol” başlıklı belgenin ise; …, …, … ile …, … tarafından imzalandığı görülmektedir. Davacı tarafça, işbu protokol/sözleşmelerle davacı …’ın dava dışı … Ltd. Şti.’deki hisselerinin davalı …’ye devredildiği, davalı … tarafından şirket hisse hisse devri karşılığında prokolde belirlenen edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle diğer iki sözleşmenin yapıldığı, ancak buna rağmen protokol gereklerinin yerine getirilmediği belirtilerek, şirket hisse devri nedeniyle davalılardan alacak talep edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davanın, davacı …’ın dava dışı şirketteki hisselerini davalı …’ye devretmesi, ancak devir karşılığının yerine getirilmediği iddiasından kaynaklandığı, hisse devrinin ilk protokolde kararlaştırıldığı, gerek ilk protokol gerekse daha sonra yapılan sözleşmelerde davacı … ve davalı … dışında davanın diğer taraflarına herhangi bir hak verilmediği gibi herhangi bir edim de yüklenmediği, alacaklı ya da borçlu sıfatlarının bulunmadığı, bu nedenle davacı … ve davalı … dışında davanın diğer tarafları hakkında da, uyuşmazlığın dayanağı olan ortaklar arasında şirket hisse devrine ilişkin zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, somut uyuşmazlıkta; hisse devir tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Türk Borçlar Kanunun 126. maddesinde düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra işbu davanın açıldığı, dolayısıyla mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı … tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken istinaf karar harçları davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından, hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 17/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.