Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1689 E. 2022/1781 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1689 Esas
KARAR NO: 2022/1781 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1251 Esas – 2019/1021 Karar
TARİH: 06/11/2019
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin cep telefonu ve aksesuarları satışı yaptığını, müvekkilinin davalıdan alıp müşterilerine sattığı telefonlardan kaynaklı sorunlar için müşterilerine para iadeleri yapmak zorunda kaldığını, davalıdan alınan telefonlar için ve Hakem Heyeti Kararları doğrultusunda satışın yapıldığı müşterilere ödenen miktarların davalıdan alınarak müvekkiline verilmesi için işbu davanın açılmasının gerektiğini, dava konusu ödemelerin; … marka telefon bedeli iadesi 1.600,00 TL, … Mini marka telefon bedeli iadesi 648,00 TL, … marka telefon bedeli iadesi 576,00 TL ve … marka telefon bedeli iadesinin ise 2.240,00 TL olmak üzere müvekkilinin davalıdan almış olduğu telefonlar için toplam 5.064,00 TL paranın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın, görevsiz mahkemede açılmış olup, uyuşmazlık konusu olaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu, davacının, hakem heyeti kararlarına ilişkin müvekkil şirketi bilgilendirmediğini, davacının, hakem heyeti kararlarına karşı dava hakkını kullanmamış olup ilgili süreci eksik ve gereği gibi yönetemediğini, işbu sebeple; davacının kusuru neticesinde oluşan zararın müvekkili şirketten tazmininin talebinin mümkün olmadığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının bedel iadesinde haklı olduğu düşünülse bile, tüketicinin ödediği toplam bedeli müvekkilinden istediğini, davacının müvekkiline ödediği bedelin bu miktarda olmadığını, kâr payının da talep edilmesinin haksız menfaat elde etme girişiminin ve davacının kötü niyetinin açık bir göstergesi olduğunu, açıklanan nedenlerle; davanın reddine yargılama gideri ve vekaleti ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/11/2019 tarih ve 2016/1251 Esas – 2019/1021 Karar sayılı kararında; “…İddia, savunma, toplanan deliller ve dosyaya sunulan cep telefonları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda özetle; dava konusu yapılan 1-… cep telefonun, yetkili servise telefonun sim kartını algılayamaması şikayetiyle, aynı şikayet kapsamında çeşitli tarihlerde 4 defa servis uygulamasına tabi tutulduğu, arızaların garanti süresi dolmadan gerçekleştiği, telefonun ayıplı olduğu, Gölbaşı Tüketici Hakem Heyetinin 30/12/2015 tarihli kararı ile tüketici şikayetinin kabulü ile telefonun iade alınarak, 648,00-TL’ nin tüketiciye iadesine karar verildiği, davacı tarafça ödemenin yapılarak, telefonun iade alındığı 2- … cep telefonunun, yetkili servise ısınınca sessize geçiyor, dokunmatik çalışmıyor, ses çıkmıyor şikayetiyle, çeşitli tarihlerde 3 defa servis uygulamasına tabi tutulduğu, arızanın garanti süresi dolmadan gerçekleştiği, TKHK 11.madde uyarınca tüketicini seçimlik haklarını kullanma koşullunun oluştuğu, Gölbaşı Tüketici Hakem Heyetinin 07/08/2015 tarihli kararı ile tüketici şikayetinin kabulü ile telefonun iade alınarak, 576,00-TL’ nin tüketiciye iadesine karar verildiği, davacı tarafça ödemenin yapılarak, telefonun iade alındığı 3- … cep telefonunun, daha önce servis sürecinin bulunduğu, garanti süresi kapsamında arıza verdiği, TKHK 11.madde uyarınca tüketicini seçimlik haklarını kullanma koşullunun oluştuğu, çalıştırılamamış olduğu, telefonun kullanılabilir durumda olmadığı, Gölbaşı Tüketici Hakem Heyetinin 24/07/2015 tarihli kararı ile tüketici şikayetinin kabulü ile telefonun iade alınarak, 1.600,00-TL’ nin tüketiciye iadesine karar verildiği, davacı tarafça ödemenin yapılarak, telefonun iade alındığı 4- … cep telefonunun IMEI numarasının klonlanması şikayeti ile yetkili servise geldiği, TKHK 11.madde uyarınca tüketicini seçimlik haklarını kullanma koşullunun oluştuğu, Mamak Tüketici Hakem Heyetinin 10/08/2016 tarihli kararı ile tüketici şikayetinin kabulü ile telefonun iade alınarak, 2.240,00-TL’ nin tüketiciye iadesine karar verildiği, davacı tarafça ödemenin yapılarak, telefonun iade alındığı dava konusu telefonların tamamının 6502 sayılı TKHK kapsamında ayıplı mal olarak nitelendirilebileceği, ayıpların gizli ayıp olduğu, garanti süreleri dolmadan yetkili servise akabinde tüketici hakem heyetine başvurulduğu, ayıplı mal karşısında seçimlik haklarının kullanmanın koşulları oluştuğu, ayıpların teknik inceleme sonucu varlığının belirlenmesi karşısında, davacının davalının iddia ettiği gibi bedel iadelerini gerçekleştirmesinin MK 2.madde temelli zararı arttırmama yükümlülüğüne aykırı davranış olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafında iade konusu telefonlar için tüketicilere satış fatura tutarları üzerinden ödeme yaptığı, taraflar arasındaki ticari nitelikte taşınır satımında telefonların ayıplı olması nedeniyle, kar payı eklenmiş şekilde iadesi yapılan satış bedelinin bir zarar kalemi olarak davacının mal varlığında yer aldığı, telefonlar ayıplı olmasaydı davacının kazancının, bedel üzerine eklenmiş kar payından ibaret olacağı, şu halde davalının her bir telefon için davacıya kar payı eklenmiş bedelinin iade edilmesi gerektiği görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, taraflar arasında dava konusu yapılan telefonların davalı tarafından davacıya satıldığının çekişmesiz olduğu, bilirkişi incelemesi neticesinde tüm telefonların ayıplı olduğu, davacı tarafından dava dışı kişilere satılan telefonlarda gizli ayıp nedeniyle TKHK 11.madde uyarınca tüketicinin seçimlik haklarını kullanma koşullunun oluştuğu, tüketici hakem heyetlerince verilen kararlar neticesinde davacı tarafça telefonların satış bedelleri ödenmek suretiyle teslim alındığı, davacının iade işlemleri ile zararın artmasını engelleyici nitelikte davrandığı ve ek zararların doğumunu engellediği, davacının telefon iadelerinde kendi kar payı ekli olarak ödeme yaptığı ve bu ödemeler neticesinde, talep edilen miktarlar kadar zararının oluştuğu, işbu haliyle kendi kusuru olmaksızın zarara uğradığı, telefonlar ayıplı olmasaydı davacının kazancının, bedel üzerine eklenmiş kar payından ibaret olacağı, davalının her bir telefon için davacıya kar payı eklenmiş bedelinin iade edilmesi gerektiği görüş ve kanaatine ulaşılarak, davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ….”gerekçesi ile, 1-Davacının davasının kabulü ile davacının yaptığı ödemeler toplamı olan 5.064,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu,Taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri çerçevesinde davacı şirket tarafından müvekkili şirketten alınan tüm cihazlara ilişkin tüm riskin davacı tarafından üstlenilmiş olduğunu, davacının rücuen talep hakkının bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini, Davacının rücuen tazmin talepli alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davanın zamaaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, Davaya konu hakem heyeti kararlarının müvekkili şirketin sorumluluğunu doğurmadığından bu yöndeki davacının rücu taleplerinin reddi gerektiğini, a. Dava Dışı Tüketici …’e Ait Cihaz İçin Verilen 10.08.2016 T. 24422201 karar numaralı Mamak İlçe Hakem Heyeti Başkanlığı’nca verilen karara ilişkin olarak; 10.08.2016 tarihinde verilen kararda, 10.11.2014 tarihinde davacı şirketten dava dışı tüketici tarafından satın alınan cihazda IMEI kopyalandığı anlaşıldığından cihazın ayıplı olduğu kanaatine varılarak cihazın bedel iadesine karar verildiğini, müvekkili şirketin yasal yollarla ithal edip tüketicilerin kullanımına sunduğu cihazların daha sonradan klonlanması durumunda cihaz sahibinin başvurusu ya da taraflarına iletilen başvuruların ilgili kuruma yönlendirilmesi ile beraber cihaz tek bir numara için kullanıma açıldığını, burada cihazın tek bir numara üzerinden kullanıma açılmasında müvekkili şirketin herhangi bir payı bulunmadığını, yaşanan problemin cihazdan kaynaklı teknik bir sebeple de ortaya çıkmadığını, tamamen üçüncü kişiler sebebiyle ortaya çıkan bir durum olduğunu ancak bu duruma rağmen davacı şirket tarafından verilen usule ve kanuna aykırı THHK’na karşı şikayet yoluna başvurulmadığını ve bu neticede de hatalı kararın kesinleşmesine sebebiyet verdiğini, hatalı THHK’nın yargı denetiminden geçmesi gerektiğini ancak davacı şirketin yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bedel iadesine ilişkin olarak ithalatçı konumunda olan müvekkili şirketin aksine sadece satının yani davacı şirketin sorumluluğu bulunduğunu, davacı tarafından rücu talebinde bulunulmasının haksız kazanç sağlama amacına yönelik olduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, b. Dava Dışı Tüketici Rüveyde Uysal’a Ait Cihaz İçin Verilen 25.12.2015 T. 2015/8981 K. Numaralı Gölbaşı İlçe Hakem Heyeti Başkanlığı’nca verilen karara ilişkin olarak; yerel mahkemece hükme esas alınan 20.06.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda dava dışı tüketiciye ait … Mini cep telefonuna ilişkin yapılan incelemelerde cihazda herhangi bir arıza/sorun olmadığının tespit edildiğini, bilirkişilerin görevinin, cihazda teknik ve donanımsal olarak arıza olup olmadığı yönünde inceleme yapılması olduğunu, cihazda yapılan incelemelerde cihaza ilişkin herhangi bir arızanın söz konusu olmadığını tespit ve tetkik edilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece verilen kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, arızası bulunmayan bir cihaz için davacı tarafından müvekkili şirkete rücu talebinde bulunulması da haksız kazanç sağlama amacı taşıdığını, davacı şirket tarafından arızası bulunmayan bir cihaza yönelik olarak verilen THHK’na karşı dava yoluna da başvurulmadığını ve taraflarınca yapılan ödemelerin külfetinin de bu yönden kendi üzerinde olduğunu, işbu THHK da bedel iadesi konulu olduğundan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 11. Maddesi gereğince bedel iadesi seçimlik haklarından ithalatçı değil aksine satıcı sorumlu olup bu yönden de davacı şirketin Müvekkili şirkete karşı açmış olduğu işbu davanın reddi gerektiğini, c. Dava Dışı Tüketici …’e Ait Cihaz İçin Verilen 07.08.2015 T. 2015/5198 K. Numaralı Gölbaşı İlçe Hakem Heyeti Başkanlığı’nca Verilen Karara İlişkin olarak; THHK’na bakıldığında dava dışı …’e ait olan … cep telefonu, dava dışı tüketici tarafından teknik servise gönderildiğini ve cihazın garanti süresi içerisinde tüketiciye teslim edilmediğinden ötürü olarak şikayetin kabulüne karar verildiğini, cihaza ilişkin olarak yapılan savunmada dava dışı tüketicinin cihazın teslim alınması tarafından istenilmesine rağmen bu konudan imtina edildiğini de ayrıca belirtilmesine rağmen THHK tarafından verilen kararın hatalı nitelikte olduğunu, davacı şirket tarafından herhangi bir yargı yoluna başvurulmadığını, sorumluluğu kendi üzerine aldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda cihazda herhangi bir arıza/sorun olmadığı da tespit edildiğini ancak Yerel Mahkeme tarafından aksi yönde hüküm verilmesinin hatalı olduğunu, THHK da bedel iadesi konulu olduğundan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 11. Maddesi gereğince bedel iadesi seçimlik haklarından ithalatçının değil aksine satıcının sorumlu olup bu yönden de davacı şirketin müvekkili şirkete karşı açmış olduğu işbu davanın reddi gerektiğini, d. Dava Dışı Tüketici …’a Ait Cihaz İçin Verilen 24/07/2015 T. ve 2015/4620 karar Numaralı Gölbaşı İlçe Hakem Heyeti Başkanlığı’nca Verilen Karara İlişkin olarak; davacı şirket tarafından 24/07/2015 T. ve 2015/4620 karar Numaralı Gölbaşı İlçe Hakem Heyeti Başkanlığı tarafından verilen karara karşı Ankara 8. Tüketici Mahkemesi 2015/1029 E. Sayısı ile THHK’nın iptaline karşı dava yoluna gidilmiş olmasına rağmen işbu davaya yönelik olarak müvekkili şirkete herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, davaya ihbar edilmediğini bu nedenle davacının üzerine düşen sözleşmesel sorumluluğu yerine getirmediğini, Ankara 8. Tüketici Mahkemesi 2015/1029 E. 2016/365 K. Sayılı THHK’nın iptaline dair verilen kararda, uyuşmazlık konusu cihazın donanımda değil üretimden kaynaklı olduğu belirtilerek hüküm kurulduğunu ancak müvekkili şirketin cihazın üreticisi konumunda olmayıp bu yönden de müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun mevcut olmadığını, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 11. Maddesi gereğince bedel iadesi seçimlik haklarından ithalatçı değil aksine satıcı sorumlu olduğunu bu yönden de davacı şirketin müvekkili şirkete karşı açmış olduğu işbu davanın reddi gerektiğini, Davacının hakem heyeti kararlarına ilişkin olarak müvekkili şirketi bilgilendirmediğini,Davacının hakem heyeti kararlarına karı dava hakkının kullanmadığını ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini, ilgili süreci gereği gibi yönetemediğini, davacının kusur neticesinde oluşan zararın müvekkili şirketten tazmininin hakkaniyet ilkelerine ters olduğunu, davacı hukuki haklarını kullanmayarak; kendisi ve müvekkili şirket aleyhine olacak şekilde hatalı ve hukuka aykırı Hakem Heyeti kararlarının kesinleşmesine sebebiyet verdiğini bundan dolayı uğradığını iddia ettiği zararların tazminini müvekkili şirketten talep etme hakkının hukuki güvenilirliği zedelediğini bu yönden de haksız davanın reddi gerektiğini,Davacı tarafça kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için dava idlekçesindeki taleplerin haklılığına karar verileceği düşünülse dahi; davacının davaya konu cihazların satımı nedeniyle elde ettiği karın müvekkili taraftan talep edilmesinin mümkün olmamasına rağmen yerel mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın zamanaşımı dahil olarak usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, rücuen alacak davasıdır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalıdan alıp müşterilerine sattığı telefonlardan kaynaklı sorunlar nedeniyle Hakem Heyeti Kararları doğrultusunda müşterilerine para iadeleri yapmak zorunda kaldığını, müşterilere ödenen miktarların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tarafça, davacının bedel iadesinde haklı olduğu düşünülse bile, tüketicinin ödediği toplam bedeli istediğini, davacının davalıya ödediği bedelin bu miktarda olmadığını, kâr payının da talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Türk Ticaret Kanununda ticari şirketlerin tacir sayılacağı hükme bağlanmıştır. Taraflar ticari şirket olup tacirdir. Tacir niteliğindeki tüzel kişileri ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işleri ticari işlerdendir. Taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesinin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili husustan kaynaklandığı, buna göre uyuşmazlığın TTK 4. maddesinde sayılan nisbi ticari dava olduğu anlaşılmaktadır. TTK 5. maddesine göre ticari davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemeleridir. Buna göre, söz konusu uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan davalı vekilinin tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Dosya kapsamı itibariyle mahkemece bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesi ile süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmadığı, ilk kez istinaf dilekçesi ile ileri sürdüğü, davalı vekili delil listesinde bayilik sözleşmesini delil olarak bildirmediği ve yargılama aşamasında dosyaya ibraz etmediği, istinaf dilekçesinde bu delile dayanmış olup HMK. 357/1-son cümlede belirtildiği üzere ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez ve yeni delilleredayanılamaz hükmü uyarınca davalı vekilinin zamanaşımı itirazı ve bayilik sözleşmesine ilişkin iddiaları HMK. 357/1-son cümle gereği dairemizce değerlendirilmemiştir. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde; taraflar arasında dava konusu yapılan telefonların davalı tarafından davacıya satıldığının çekişmesiz olduğu, bilirkişi incelemesi neticesinde davalı tarafından davacıya satılan dava konusu tüm telefonların ayıplı olduğu, davacı tarafından dava dışı kişilere satılan telefonlarda gizli ayıp nedeniyle TKHK 11.madde uyarınca tüketicinin seçimlik haklarını kullanma koşulunun oluştuğu, tüketici hakem heyetlerince verilen kararlar neticesinde davacı tarafça telefonların satış bedelleri ödenmek suretiyle teslim alındığı, davacının iade işlemleri ile zararın artmasını engelleyici nitelikte davrandığı ve ek zararların doğumunu engellediği, davacının telefon iadelerinde kendi kar payı ekli olarak ödeme yaptığı ve bu ödemeler neticesinde, talep edilen miktarlar kadar zararının oluştuğu, davacının kendi kusuru olmaksızın zarara uğradığı, davalı tarafından davacıya satılan dava konusu telefonlar ayıplı olmasa idi davacının kazancının satış bedeli üzerine eklenmiş kar payından ibaret olacağı, davalı tarafından her bir telefon için davacıya kar payı eklenmiş bedelinin iade edilmesi gerektiği anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 345,92.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 86,48.TL harcın mahsubu ile bakiye 259,44.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.