Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1687 E. 2021/1288 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1687
KARAR NO: 2021/1288
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2017
DOSYA NUMARASI: 2015/748 Esas – 2017/620 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı firmanın müvekkili bankanın Pendik Ticari Şubesi ile imzaladığı 11.11.2013 tarihli 10.000.000.-TL’lik kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandığını, kredi borcunun zamanında ödememesi üzerine Kartal … Noterliği’nin 05.03.2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesinin keşide edildiğini ve borcun ödenmemesi üzerine de davalı hakkında İstanbul … icra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız haciz yoluyla takip yapıldığını, takibe davalı tarafça, ödeme emrinde belirtilen alacak tutarının esasen 5.669.043.- TL olması gerekirken 5.747.007.- TL olarak yazılmış olduğundan bahisle borç aslına kısmi itiraz edildiğini, ayrıca faizin hatalı tespit edildiği iddiası ile de faize ve faiz oranına da itiraz edildiğini, itiraz nedeniyle takibin durduğunu belirterek, davalının kısmi itirazının iptali ile takibin devamına ve % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takipte talep edilen asıl alacak tutarının bir kısmı ödenmiş olduğundan, davacının ödenmiş kısım için dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkilinin, icra takibinden habersiz olarak 09 04.2015 tarihinde 30.000.- USD (77.964 TL.) geri ödeme yaptığını, kısmi itirazın nedeninin bu kısmı ödeme tutarı olduğunu, talep edilen faizin de kanuni düzenlemelere göre fahiş olduğunu, yasal düzenlemelere aykırı sözleşme hükümleri ile faiz talep edilmesine taraflarınca haklı olarak itiraz edildiğini belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine % 20′ den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/06/2017 tarih ve 2015/748 Esas – 2017/620 Karar sayılı kararı ile; ” Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Taraflar arasında imzalanan 11/11/2013 tarihli 10.000,000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi gereği kredi borçlusu davalının kredinin geri ödemesine ilişkin edimlerini yerine getirmemesi nedeni ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına davalının itirazı sonucu İİK 67. Madde gereği açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı Kartal … Noterliğinin 05/03/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kredi hesabı katederek davalıya tebliğ etmiştir. Mahkememiz dosyası arasına alınan icra takip dosyası, delil listesindeki kredi sözleşmesi, ihtarname üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmış, 15/03/2017 günlü bilirkişi raporunda davalının bankadan kullanılan nakit döviz kredisi hesabı nedeniyle borçlu bulunduğu, yıllık %48,48 oranındaki temerrüt faiz oranının kredi sözleşmesi hükümlerine uygun bulunduğu, takip tarihi itibarı ile 5.747,007 TL asıl alacak, %48,48 oranında 20.351,56 TL temerrüt faizi ve 1.017,58 TL faizin %5 BSMV olmak üzere toplam 5.768,376,14 olduğu, takip tarihinden sonra 13/04/2015 tarihinde kredi hesabına 30.000 USD (77.964 TL) ve icra dosyasına 13/08/2016 tarihinde 206.874,11 TL geri ödemeler yapıldığı bildirilmiştir. Davalı tarafça yapılan ödemeler takip tarihinden sonra yapıldığından hukuki yarar yokluğundan davanın reddine, davalı yararına da kötü niyet tazminatına yer verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir. …”gerekçesi ile; ” 1- İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına karşı davalının yapmış olduğu itiraza konu borç olan 77.964,00 TL icra takip tarihi ile dava tarihi olan 27.07.2015 tarihleri arasında (13.04.2015 tarihinde) ödendiğinden davacının davasının hukuki yarar yokluğundan reddine, 2-Davalı yararına 15.592,80 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Takipten sonra yapılan kısmi ödeme, itiraz edilen kısım için yapılan bir ödeme olmadığı halde, davanın konusuz kaldığına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi tarafından yapılan tespitten de, takiple talep edilen alacakta herhangi bir fazlalık olmadığının, borçlunun yaptığı kısmi itirazın haksız olduğunun anlaşılabileceğini, yapılan 30.000 USD karşılığı 77.964 TL ödemenin, borçlunun bankaya borcun ödenmesi için ciro ve teslim ettiği çekten yapılan tahsilat olduğunu, her ne kadar takip tarihinden sonra kısmi tahsilat yapılmış ise de bu ödemenin itiraz edilen kısım için yapılan ödeme olduğunun değerlendirilemeyeceğini, İcra müdürlüğünce dosyanın infazında banka alacağı hesaplanırken kesinleşmiş alacak tutarı üzerinden hesap yapılacağını, takipten sonra yapılan kısmi ödemelerin de kesinleşmiş alacağa mahsup edileceğini, borçlunun yaptığı kısmi itirazı geri almadığı gibi açıkça itiraz edilen kısım için de ödeme yapmadığından müvekkili banka tarafından da yapılan kısmi ödeme itiraz edilen kısma mahsup edilemeyeceği gibi itiraz edilen kısım için takibe de devam edilemeyeceğini, bu sebeple yerel mahkemenin yapılan kısmi ödeme itiraz edilen kısma yapılmış bir ödeme gibi değerlendirerek hukuki yarar yokluğundan red kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Borçlunun, faize ve faiz oranına da itiraz ettiğini, davanın açılmasında bu sebeple de müvekkil bankanın hukuki yararı bulunduğunu, yerel mahkeme kararının bu yönden de hatalı olduğunu, yapılan bilirkişi incelemesinde de, borçlunun faize ve faiz oranına itirazlarının haksız olduğunun tespit edildiğini, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda faize ve faiz oranına yapılan itirazın da iptaline karar vermesi gerekirken, hukuki yarar olmadığı gerekçesi ile davanın konusuz kaldığına hükmetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davada kötü niyet tazminatı şartları bulunmadığı halde müvekkili bankanın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için hukuki yarar olmadığı kabul edilse bile, müvekkili banka takibi açmakta haksız ve kötü niyetli olmadığından kötü niyet tazminatına mahkum edilemeyeceğini, Müvekkili banka aleyhine dava masrafları ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının müvekkili banka lehine bozularak ortadan kaldırılmasına, borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı kısmi itirazın iptali ile takibin devamına borçlunun % 20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, davalı lehine kötüniyet tazminatına karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davacı bankanın icra takip tarihi itibarı ile davalıdan talep edebileceği alacak tutarının 5.942,037,43 TL olduğu, ancak davacının takip talebinde 5.768.376,14 TL talep ettiği, davacı bankanın yıllık %48,48 oranındaki temerrüt faiz oranının taleple bağlı olarak kredi sözleşmesi hükümlerine uygun bulunduğu, 07.04.2015 takip tarihi itibari ile talepte bağlı olarak, 5.747.007,00 TL asıl alacak, yıllık %48,48 oranından 20.351,56 TL temerrüt faizi ve 1.017,58 TL faizin %5’i BSMV’si olmak üzere 5.768.376,14 TL toplam alacaktan, borçlu kabulünde bulunan miktarın tenzili ile 5.768.376,14 – 5.669.043= 99.333,14 TL kısmi alacak tutarı üzerinden yapılması gerektiği ve 5.747.007,00 TL asıl olacak tutarına 07.04.2015 takip tarihinden itibaren yıllık %48,48 temerrüt faizi ve faizin %5’i BSMV’sini talep edebileceği, takip tarihinden sonra 13.04.2015 tarihinde de kredi hesabına 30.000 USD (77.964,00TL) ve icra dosyasına 13.08.2016 tarihinde 206.874,11 TL geri ödemeler yapıldığı anlaşıldığından, bu tutarların icra müdürlüğü tarafından nihai hesaplamada (infazda) dikkate alınması gerekeceği belirtilmiştir. Dosya kapsamı ve yukarıda açıklanan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere, davacı tarafça 07.04.2015 tarihinde başlatılan icra takibi ile 5.747.007,00 TL’si asıl alacak olmak üzere 20.351,56 TL temerrüt faizi ve 1.017,58 TL faizin %5 BSMV olmak üzere toplam 5.768,376,14 TL alacağın davalı tarafça ödenmesi talep edilmiş, davalı tarafça takipten sonra davadan önce 13.04.2015 tarihinde kredi hesabına 30.000 USD (77.964,00TL) ödeme yapılmış, yine dava tarihinden (27.07.2015) sonra icra dosyasına 13.08.2016 tarihinde 206.874,11 TL ödeme yapılmıştır. İşbu dosyada davacı tarafça, davalının icra takip dosyasında alacağın 5.669.043.- TL olması gerekirken 5.747.007.- TL olarak talep olduğu belirtilerek asıl alacağa kısmi itiraz edildiği, ayrıca faize ve faiz oranına da itiraz edildiği belirtilerek, 77.964,00 TL dava değeri üzerinden davalının itirazlarının iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Yargılama sırasında alınan ve yukarıda belirtilen bilirkişi raporuna davacı tarafça itiraz edilmemiştir. Taraf beyanlarından ve bilirkişi raporundan, davanın konusunu davacı tarafça takipten sonra ödenen 30.000 USD (77.964,00 TL) ile birlikte takipte talep edilen faiz ve faiz oranının oluşturduğu anlaşılmaktadır. Takipte yıllık %48,48 oranındaki temerrüt faiz oranı üzerinden 20.351,56 TL temerrüt faizi talep edilmesine rağmen davacı tarafça dava açılırken bu miktar dava değeri arasında gösterilerek harcı yatırılmamış, yargılama sırasında da eksik harç ikmal edilmemiştir. TBK’ nın 100. maddesinde; “Borçlu faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz,” hükmü düzenlenmiştir. Davaya konu takip talebinde ve ödeme emrinde de kısmi ödemelerin TBK’nın 100. maddesine göre öncelikle faiz ve masraflara mahsup edileceği belirtilmiştir. Bir başka anlatımla TBK’nun 100. maddesi gereğince ödemelerin öncelikle asıl alacaktan düşülebilmesi için, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmemiş olması zorunludur. Buna göre, borçlu, faiz ve masrafları ödemedikçe kısmi ödemeler ana paradan mahsup edilemez. Anılan maddenin uygulanması için takip talebinde bu yönde ayrıca talepte bulunulması gerekli olmayıp, istek olmasa da memurlukça bu husus re’sen dikkate alınmalıdır (Hukuk Genel Kurulu’nun 09/10/2002 tarih ve 2002/12-709 Esas – 2002/781 Karar sayılı kararı). Şu halde, TBK’nun 100. maddesi uyarınca, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmiş olması durumunda ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerekir. (Yargıtay 12 HD.nin 2018/7452 Esas,2019/9523 Karar sayılı içtihadı) Yapılan açıklamalara göre mahkemece, öncelikle davacının faiz ve faiz oranına yapılan itirazın iptali talebi yönünden eksik harcın ikmali için gerekli işlemleri yapılması, sonra, itiraz üzerine duran takipte davalı borçlunun takipten sonra davadan önce yaptığı 30.000 USD (77.964,00 TL) kısmi ödemenin TBK 100. maddesine göre öncelikle faiz ve masraflara mahsubu ile bakiye kalması halinde asıl borçtan düşülerek buna göre davacı alacaklının takipte talep edebileceği asıl alacak miktarının (Fer’ileri ile birlikte) bilirkişi raporu ile tespit edilip, davalının talep edilen faiz ve faiz oranına itirazı da değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.) 353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2017 tarih ve 2015/748 Esas – 2017/620 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.