Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1682 E. 2023/70 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1682 Esas
KARAR NO: 2023/70 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/807 Esas – 2020/678
TARİHİ: 07/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin tekstil alanında faaliyet gösterdiğini, davalı şirket ile arasında ticari ilişkinin olduğunu, bu ticari ilişki çerçevesinde müvekkili şirket tarafından tutulmuş olan cari hesap ekstresine göre davalı şirketten takip tarihi itibariyle 37.513,73 TL alacağının bulunduğunu, söz konusu ticari ilişkiden kaynaklanan bu alacağın müvekkili şirketin tüm taleplerine rağmen ödenmediğini, bu doğrultuda davalı şirket aleyhine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibine başlandığını, davalı şirketin icra takibine itiraz ettiğini, takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, davalı şirket aleyhine toplam takip tutarın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacıdan satın alınan kumaşlarla üretilen ürünlerin yurt dışı müşterisine gönderildiğini, ancak ürünlerin ayıplı olduğunun kumaş mukavemetinin düşük olduğunun kopma ve yırtılma yaşandığının kendisine bildirilmesi üzerine, durumun davacıya ihbar edildiğini ve numune üzerinde ITS test firmasına inceleme yaptırıldığını, inceleme sonucunda ürünün ayıplı olduğunun tespit edildiğini, yurt dışı müşterisinin ürünleri %60 indirimle kabul ettiğini, kendisine reklamasyon yansıttığını, bu tutarın 4.720Eurosunun davacıya yansıtıldığını, bu nedenle davacının kendilerinden alacaklı olmadığını savunarak davanın reddine, davacı şirketin %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/10/2020 tarih 2018/807 Esas – 2020/678 Karar sayılı kararında; “Dava, davacının davalıya satıp teslim ettiği kumaş bedelleri karşılığında düzenlenen fatura alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin İİK’nın 67.maddesine istinaden açılmış itirazın iptali davasıdır. Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının tetkikinden davacı alacaklı tarafından davalı hakkında 37.513,73 TL asıl alacak, üzerinden ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Usulünce duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri dosyaya sunulan bluz numunesi üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış,bilirkişi … ve … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; davacıya ait inceleme konusu yapılan 2018 yılı ticari defterinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, ancak 2017 yevmiye defterlerinin kapanış tasdikleri yaptırılmadığından delil niteliğinin bulunmadığı, ticari defterlerine göre; takip tarihi itibariyle davacının davalı yandan 37.513,73TL cari hesap alacağının olduğunu, davalıya ait inceleme konusu yapılan 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, takip tarihi itibariyle davalının davacı yana 8.974,31 TL cari hesap borcunun olduğunu, taraflar arasındaki husumetin davacının kesmiş olduğu 21/07/2018 tarih ve … no.lu 28.539,42 TL bedelli faturadan kaynaklandığını, davalının yurt dışı müşterisi, bluz kumaşının yırtılma mukavemeti düşük olduğundan ayıplı olduğu iddiasında bulunduğu, davalı müşterisinin ayıp iddiası üzerine davacıya e-mail yoluyla ayıp ihbarı yaptığı ve dosyaya sunulan 2 adet bluz numunesi incelendiğinde elle uygulanan mukavemet sonucu bluz kumaşının beyaz çizgilerinin olduğu kısımlarda çok rahat yırtılma olduğu, incelemeye sunulan 2 adet bluz numunesi imal edildiği kumaşın yırtılma mukavemeti düşük olduğundan ayıplı olduğu, ancak 2 adet numune bluza bakılarak davacının davalıya satmış olduğu kumaşların ayıplı olduğu sonucuna varılamayacağı, ayrıca dosyaya davacının davalıya satmış olduğu kumaşların ayıplı olduğunu gösteren tarafsız kişi veya kurumlarca yapılmış ayıp miktarı ve ayıpla ilgili tespit raporunun da sunulmamış olduğu, dosyaya sunulan ITS test raporu davalının kendisinin test yapılması için göndermiş olduğu 1 adet ürün üzerine yapılan bir test raporu olup, bu ITS raporuna bakılarak davacının davalıya sattığı kumaşların ayıplı olduğu sonucuna varılamayacağı, davacı tarafından davalının ayıp iddiasının kabul edilemeyeceği, bu durumda ayıp iddiasının ispata muhtaç olduğunu bildirmişlerdir. Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf, davalıya satıp teslim ettiği iddia ettiği ürünlere ilişkin düzenlediği fatura bedellerinin ödenmeyen kısmının tahsili amacıyla icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine duran takibin devamını sağlamak için işbu dava açılmıştır. Davalı taraf, takibe itirazında davacıya herhangi bir borcu olmadığını belirterek borcun tamamına ve tüm fer’ilerine itiraz etmiş, cevap dilekçesinde ise davacıya yaptırdığı bir kısım tekstil ürünlerini yurt dışındaki davacının müşterisine gönderdikten sonra ürünlerde mukavemet düşüklüğü olduğunun tespit edildiğini, reklamasyon kendilerine yansıtılmasını kabul ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Tüm bu tespitler birlikte değerlendirildiğinde davalı taraf, cevap dilekçesinde her ne kadar kumaşta yırtılma mukavemeti düşüklüğü ileri sürmüşse de söz konusu ayıbın açık ayıp olduğu ve kumaşı hiç teslim alınmaması gerektiği kanaati oluşmakla buna göre davalı ayıp iddiasını ispatlayamamıştır. Sunulan faturalar, sevk irsaliyeleri ve davalı tarafın beyanları nazara alındığında, davacının davalıya teslim ettiği ürünler ve bedelleri konusunda uyuşmazlık bulunmayıp davalının ayıp iddiasını ispatlayamaması nedeniyle davacıya yönelik düzenlediği reklamasyon faturasının davacı yönünden geçerli bir bağlayıcı olmadığı anlaşılmakla ispatlanan davanın kabulüne, alacak faturaya dayalı olup likit olmakla ve asıl alacağın %20’si oranında davacı lehine icra inkar tazminatı hükmedilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”gerekçesi ile, -Davanın KABULÜNE, Küçükçekmece 4.İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasında yapılan takibe davalının itirazının asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, -Asıl alacağın %20’si oranında 7.502,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme tarafından kurulan hükmün açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafından ikame edilen işbu davanın kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın hukuki dayanaktan yoksun iddialarının kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını, Müvekkili şirket ile davacı Ballancıno Modelinin (%78 vıscon %22 polyamıd) davacı tarafından üretimi yapılarak müvekkili şirkete ayıpsız ve eksiksiz olarak teslim edileceği hususunda anlaştığını, Müvekkili şirket, yurt dışı müşterisinden alınan siparişe istinaden davacı tarafından gönderilen kumaşlardan üretim yaparak yurt dışı müşterisine ürünleri göndermiş ise de müşteri tarafından mamul üzerindeki kontroller sonucu kumaşın mukavemetinin düşük olduğu, ürünlerin yırtıldığı bu nedenle müvekkili şirkete ürünlerin bu şekilde kabul edilemeyeceği bilgisinin verildiğini, Yapılan bildirimin ardından müvekkil şirketin, söz konusu hususu davacı tarafa bildirdiğini ve ürünlerin … A.Ş.’ye gönderilerek kumaşlardaki yırtılma ve mukavemetinin ölçülmesi için test yapılacağı hususunda bilgilendirme yaptığını, Davacı tarafından Müvekkili şirkete teslim edilen ürünlerin istenilen kalitede olup olmadığının tespit edilmesi için müvekkili şirket tarafından söz konusu ürünlerin …A.Ş.’ye gönderildiğini ve kumaşın mukavemetinin, dikiş mukavemeti ve kopma gücünün test edildiğini; dosyada mübrez … A.Ş. Tarafından düzenlenen rapordan da açıkça görülebileceğini, üretimi yapılan kumaşların istenilen standartlarda olmadığının, müşterinin istediği standartları taşımadığının, mukavemetinin düşük olduğunun tespit edildiğini, Müvekkili şirket tarafından ürünlerin kontrolünün sağlanması için yurt dışındaki müşterisine ziyarete gidildiğini ve yapılan görüşmede müşteri tarafından ürünün tamamının iadesi talep edilmişse de, yapılan müzakereler neticesinde %60 ile ürün kabul edilerek ürünün direkt bu şekli ile outlet mağazasına gönderileceğinin kararlaştırıldığını, Ürünlerin mukavemetinin, dikiş mukavemetinin ve kopma gücünün düşük, istenilen standartlarda olmaması nedeni ile müvekkil şirkete yurt dışı müşterisi tarafından reklamasyon uygulandığını, yapılan görüşmelerin neticesinin davacı şirkete bildirildiğini ve müvekkili şirket tarafından reklamasyonun 2000 EURO’sunun kendilerince karşılanacağının 4.720 EURO reklamasyon faturasının kendilerine yansıtılacağının bildirildiğini, Davacı tarafından üretilen ürünlerin mukavemetinin, dikiş mukavemetinin ve kopma gücünün düşük, istenilen standartlarda olmadığı nedeniyle kendilerine reklamasyon faturasının yansıtılacağı hususunda bilgi sahibi olmalarına rağmen davacı tarafından işbu hususlara yer verilmeden müvekkili şirketten cari hesap alacakları olduğu iddiaları ile kötü niyetli olarak ikame ettiği işbu davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, Müvekkili şirket tarafından, davacı iddialarının aksine, her aşamada bilgilendirilmiş olmasına rağmen ürünlerdeki ayıplar hususunda hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi kötü niyetli hareket ederek huzurdaki davayı ikame ettiğini; dosyada mübrez mail yazışmaları ile de sabit olduğu üzere müvekkilinin her aşamada davacı yanı bilgilendirdiğini, kanundan doğan yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, Taraflar arasındaki e-posta yazışmalarından da görüleceğini, müvekkili şirketin yurt dışı müşterisi tarafından ürünlerin mukavemetinin, dikiş mukavemetinin ve kopma gücünün düşük, istenilen standartlarda olmadığı hususunda bilgilendirilmesi üzerine; “Sip no- Ballancıno 0-4001-1136 kaliteniz (%78 vıscon %22 polyamıd) 1159 mt gelen kumaşınızdan üretim yapıp yükleme yaptık. Müşterinin mamul üzerindeki kontrolleri sonucu kumaşın mukavemetinin düşük olduğu ve ürünün yırtıldığı bilgisi geldi ve ürünleri bu şekilde kabul etmeyeceğini bildirdi. Bu sorunu görüşmek üzere yarın …. Ve …. İtalya’ya müşteriye gidiyorlar. Bugün biz de elimizdeki ürünlerde … firmasına kumaş yırtılma ve mukavemet testi için göndermekteyiz.” maili ile ürünlerdeki ayıpların davacı şirkete bildirildiğini; dosyada mübrez belgelerle sabit olduğu üzere, davacı şirkete;”Ürünlerde inanılmaz bir şekilde özellikle dikiş bölgelerinde açılma ve yırtılma var. Şuan depo için yoldayız. Size oradan da video çekip göndereceğim.”, “Kumaşın beyaz çizgilerinde muazzam bir yırtılma var. Dikişe gelen kısımlar direkt yırtıldığı gibi dikişe gelemeyenlerde de mukavemet yok. Bu malları görmek üzere müşteriye seyahat yaptık.Sonuç şu şekildedir: Müşteri malın tamamını iade etmek istediği ile karşımıza geldi. Ürünün bedeli 11.200 Euro’dur. Ancak müşteri ile şu şekilde anlaştık, %60 ile malı kabul ettirdik. Bu da 6720 Euro’dur. Malı direkt bu şekilde outlete gönderecekler. Müşteri ile bu ilk dokuma ürünlerimizde ve böyle büyük bir sorun ile karşı karşıya kaldık. Büyük bir potansiyel kaybı ile karşı karşıyayız. Sonuçta çok büyük bir sorunumuz var, müşteriden malın tamamını geri alsak bu modelin bize maliyeti çok fazla olacak, malı geri çekme bedelleri inanılmaz yüksek. Ancak her şeye rağmen sizi de yalnız bırakmamak adına cezanın 2000 Euro’sunu biz üstleneceğiz. Size keseceğimiz fatura 4.720 Euro Reklamasyon + KDV olarak kesilecektir.” şeklinde maillerin davacı şirkete gönderildiğini ve her aşamada davacı şirketin durumdan haberdar edildiğini, Müvekkili şirketin, dava dışı müşterisinin yansıtmış olduğu reklamasyon faturasının bir kısmını davacı şirkete yansıttığını; söz konusu reklamasyon bedelinin ve uğranılmış olan zararın tamamının davacı şirket’e yansıtılmamasına rağmen, işlemin ayıplı yapılmış olmasına karşın huzurdaki davanın ikame edilmiş olmasının ticari örf ve adetlere son derece aykırı olduğunu; davacı şirketin de dava konusu kumaşların ayıplı üretildiğini biliyor olmasına karşın müvekkili şirketten ödeme talep edebiliyor olmasının, ticari etikle bağdaşmadığını, Müvekkili şirketin davacı şirkete kumaşlardaki ayıpları kanunda ve yerleşik içtihatlarda öngörülen usule ve yasal süreye uygun olarak bildirdiğini, bu hususun dosyada mübrez davacı ile müvekkili şirketin arasındaki e-mail yazışmaları ile de sabit olduğunu; hal böyle iken, yerel mahkeme tarafından; “söz konusu ayıbın açık ayıp olduğu ve kumaşı hiç teslim alınmaması gerektiği kanaati oluşmakla buna göre davalı ayıp iddiasını ispatlayamamıştır.” şeklinde belirtilen gerekçenin açık bir şekilde hukuka aykırı olduğunu ve kabul edilmesinin mümkün olmadığını,Davacı tarafa TBK’nun 223 maddesine göre süresinde ayıp ihbarı yapılmış olmasına rağmen işbu hususun dosyada bulunan bilirkişi raporu ve yerel mahkeme tarafından değerlendirilmeye alınmamış olduğunu; dosyada bulunan rapora itiraz edildiğini ancak mahkeme tarafından 04.03.2020 tarihli celsede “dosya kapsamında alınmış raporun yeterli ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla” denilerek ek rapor talebinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini, Tacirler arasında olsa dahi ayıp ihbarının herhangi bir şekle tabi olmadığının ve ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığı hususunun tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabileceğinin Yargıtay içtihatları ile de sabit hale geldiğini (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E. 2010/7511 K. 2011/2896 T. 13.5.2011, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, E.2010/5583,K. 2011/3458, T. 17.3.2011, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E. 2012/6364 K. 2012/6664 T. 31.10.2012) 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağının 18/3. maddesinde düzenlendiğini ve “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye dair ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” denilmek suretiyle önceki hükümde bir kısım değişiklikler yapıldığını; yapılan değişiklikler madde gerekçesinde, “…Bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır. (1) Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan “muteber olması için” ibaresine metinde yer verilmediğini; bu değişikliğin sebebinin, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişme olduğunu, hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartının yer almadığını; şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olmasının da anlamsız bulunduğunu, (2) İadeli taahhütlü mektup taahhütlüye dönüştürülmüştür. Çünkü, burada varma teorisinin kabulünü haklı gösterecek bir gerekçe mevcut değildir. (3) Güvenli elektronik imza hem Borçlar Kanununda kabul edilmiş hem de düzenli bir sisteme bağlanmıştır. Hükme bu olanak da eklenmiştir.” şeklinde açıklandığını ve böylece tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen şekil şartının geçerlilik şartı olmaktan çıkarıldığını, İşbu nedenle müvekkili Şirket’in muayene yükümlülüğünü süresinde yapmamış olduğu kanaatinin hatalı olduğunu, söz konusu ayıp mukavemet testi ile ortaya çıkabilen, açıkça belli olmayan bir ayıp olduğunu, müvekkilinin söz konusu ayıpları davacıya bildirdiği gibi mukavemet testleri yaptırdığını ve test sonuçlarında kumaşların istenilen standartlarda olmadığının tespit edildiğini, Taraflar arasındaki eser sözleşmesi mahiyetindeki fason üretim çalışma sözleşmesi gereği de ürünlerdeki ayıplardan dolayı müvekkil şirketin uğradığı menfi ve müspet tüm zararlardan sorumlu olduğunu Gerek davacı tarafın e-mail yazışmalarında dikim sonrası aşırı sıcak ütülemeden kaynaklı bir durumun söz konusu olabileceğini beyan etmesi, gerekse bilirkişilerin raporda mukavemet sonucu kumaşın beyaz çizgilerinin olduğu kısımlarda çok rahat yırtılma olduğu ve kumaşın yırtılma mukavemetinin düşük olması nedeniyle ayıplı olduğu sonucuna varmış olmasına rağmen ITS raporuna bakılarak davacının davalıya sattığı kumaşların ayıplı olduğu sonucuna varılamayacağı yönündeki kanaatlerin birbiri ile çeliştiğini; Reklamasyon bedelinden davacının sorumlu olduğunu, fatura tutarının davacının ticari kayıtlarına alınması gerekmekte iken, aykırı olarak işlenmemiş olmasının ticari defterlerin gerçeğe aykırı olduğunun bir göstergesi olduğunu, Ayıbın varlığına rağmen, reklamasyon bedelini kabul etmeyen davacı tarafın ticari defterlerine göre 37.513,73 tl müvekkili şirketten alacaklı olduğu yönündeki bilirkişi kanaatinin kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını, bilirkişinin sunmuş olduğu raporunda davacının 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu ancak 2017 yılı Yevmiye defteri kapanış tasdiki yaptırılmadığından lehine delil niteliği bulunmadığını ve aksine müvekkili şirketin 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğuna kanaat getirdiği halde sonuç olarak yalnızca davacı defterlerine göre hesaplamasını bildirdiğini; bu hususa ilişkin olarak itirazların dosyaya sunulmuş olduğunu, söz konusu itirazlar dikkate alınmaksızın davanın kabulü yönünde hüküm ittihaz edilmesinin hukuka aykırı olduğunu; Başkanlığımızca da takdir edileceğini, davaya konu hususun yargılamaya muhtaç olduğu ve hiçbir şekilde kabul anlamına gelmediğini ve Yerel Mahkeme tarafından davanın külliyen reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin itirazlarının saklı kalmak kaydı ile birlikte “..Asıl alacağın %20’si oranında 7.502,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE…” ilişkin kararın da hukuka ve usule aykırı olduğunu ve reddini talep ettiklerini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, İleri sürerek; yerel mahkeme tarafından verilen kararın şeklindeki kararın kaldırılmasına davanın reddine, davacı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; tacirler arası kumaş imalat ve satış ilişkisine dayalı bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Taraf ticari defterleri arasındaki cari hesap farkının, davalının davacıya kestiği; ancak davacı defterlerinde kayıtlı olmayan 28.539,42-TL bedelli yansıtma faturasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık bu faturanın, davacı tarafından davalıya satılan kumaşlar kullanılarak imal edilen nihai ürünlerin, kumaştan kaynaklanan sebeplerle ayıplı olduğu, davalının müşterisinin bu ürünleri %60 indirim ile kabul ettiği ve davalıya reklamasyon yansıttığı, davalının da bu reklamasyon tutarının 4.720,00-Euro’luk kısmını KDV dahil edilerek davacıya yansıttığı yönündeki davalı savunmasının yerinde olup olmadığı hususundadır.Taraflar arasında; Ballancıno Modeli kumaşın (%78 vıscon %22 polyamıd) davacı tarafından üretilerek davalıya teslimi hususunda anlaşma bulunduğu ihtilafsız olmakla birlikte, üretilecek kumaşın mukavemet değerine ilişkin taraflar arasında bir anlaşma bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafça, davalıdan teslim alınan kumaşlar kullanılarak üretilen bluzların yurt dışı müşteri tarafından kumaş mukavemetinin düşüklüğü nedeniyle önce kabul edilmediği; ancak yurt dışı ziyareti sonucu yapılan anlaşma ile 11.200,00-Euro olan satış bedelinden %60 indirim yapılması karşılığında müşterinin ürünleri kabul ettiği ve kendisine 6720,00-Euro reklamasyon yansıttığı savunulmuş ise de; dosyada dava dışı müşteri ile davalı arasında bu türden bir anlaşma yapıldığına dair yazılı delil bulunmadığı gibi, dava dışı müşterinin davalıya yansıttığı iddia olunan 6.720,00-Euro tutarlı bir reklamasyon faturasına da rastlanmamış, davalı vekilince dosyaya bu yönde bir delil sunulmadığı görülmüştür. Öte yandan davacının … A.Ş. Yaptırdığı incelemenin, kumaş üzerinde değil, nihai mamul bir adet numune bluz üzerinde olduğu, davacı yanın dahli bulunmayan test konusu bluzun davacıdan satın alınan kumaş ile üretilmiş olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde ise; dosyaya ve bilirkişi incelemesine ibraz edilen iki adet bluzun, elle uygulanan mukavemet sonucu, bluz kumaşının beyaz çizgilerinin olduğu kısımlardan çok rahat yırtılma olduğu, bu iki adet bluzda kullanılan kumaşın mukavemeti düşük ve açık ayıplı olduğu tespiti yapılmış, ancak iki adet bluz üzerinden yapılan inceleme neticesinde davacının davalıya sattığı tüm kumaşların ayıplı olduğu sonucuna ulaşılamayacağı belirtilmiştir. TTK 23/1-c bendinde ticari satımlarda üç tür ayıp öngörülmüş olup, açıkça belli ayıplar; satılanın teslimi sırasında, onun muayene edilmesine gerek olmaksızın belli olan, malın teslimi sırasında açık bir şekilde görülebilecek ayıplardır. Teslim sırasında açıkça belli olan ayıplar, olağan inceleme yapılarak iki gün içerisinde bildirilmelidir. İki günlük bildirim süresine tabi olan ayıplar, olağan gözden geçirme ile tespit edilen ayıplar (açık ayıplar) olmayıp; aşikar ayıplardır. Açıkça belli olmayan ayıplar; satılanın teslimi sırasında açıkça belli olmayan fakat olağan bir muayene ile meydana çıkacak ayıplardır. Bu tür ayıplar olağan bir muayene ile görülebilecek açık ayıplardır ve bu tür ayıbın varlığı halinde, alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemeli veya incelettirmeli ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbar etmelidir. Somut olayda alınan bilirkişi raporuna göre; dava konusu kumaşların açık ayıplı oldukları elle mukavemet testi sonucu tespit edilmiş olup, davalı tarafından dava konusu kumaşlar teslim alınıp nihai ürüne dönüştürülmeden ve yurt dışına gönderilmeden önce sekiz günlük süre içerisinde muayene külfetinin yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Davalının davacıya yansıttığı faturanın, kumaşlardan üretilen ürünlerin davalı müşterisine bırakıldığı da nazara alındığında, TBK’nun 227/1-2 bendi uyarınca satış bedelinden indirim isteme seçimlik hakkının kullanılması mahiyetinde olduğu, ancak muayene külfetini yerine getirmeyen davacının TBK’nun 223/2 fıkrası uyarınca ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanamayacağı ve ayıp mevcut ise dahi satılanı bu haliyle kabul etmiş sayılacağı sonucuna ulaşılmış, davalı vekilinin kumaşlardaki ayıbın açık ayıp niteliğinde olmadığı, ihbar külfetinin süresinde yerine getirildiği, dava dışı müşterinin davalıya reklamasyon faturası yansıttığı ve bu faturanın bir kısmının da davacıya yansıtıldığı, bu nedenle davalının davacıdan takip tutarı kadar alacaklı olmadığı yönündeki istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır. Davalının inkar tazminatına yönelik istinaf sebebi; dava konusu bakiye açık hesap alacağı likit nitelikte bulunduğundan ve davalının takibe itirazda haksız olması nedeniyle İİK’nun 67 maddesi koşullarının oluştuğu anlaşıldığından yerinde görülmemiştir.Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasata uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.562,56 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 640,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.921,91‬ TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/01/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.