Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1680 E. 2022/1899 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1680 Esas
KARAR NO: 2022/1899 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1128 Esas – 2020/447 Karar
TARİH: 09/09/2020
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı … Ticaret Ltd. Şti. ile “…” isimli bilgisayar yazılım programının kurulup işletilmesi için anlaştıklarını, 35.700,00 TL tutarlı sözleşme bedelinin yarısı olan 16.785,50 TL’yi ödediklerini, ancak davalı şirketin edimlerini yerine getirmediğini, satın almadan itibaren bir ay içinde eğitim ve raporlama sürecinin başlatılmadığını, programın kullanılabilir duruma getirilmediğini, yapılan @ posta yazışmalarında davalı şirketin … Yazılım isimli firmadan güncelleme çıkar çıkmaz sürece devam edeceklerini bildirdiklerini, ancak bunun yapılmadığını, bunun üzerine Beyoğlu … Noterliğinin 10.10.2017 tarih ve … sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı tarafın para iadesi yapmaması üzerine de dava açtıklarını belirtmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu bilgisayar yazılımının kurulumunu yaptıklarını ve böylece edimlerini yerine getirdiklerini, yazılımın satışını kendilerinin yapmadığını, sadece lisansını verdiklerini, yazılımın … Yazılım firmasının erişim markasından internet yoluyla indirildiğini, fiziki olarak teslimatın yapılmadığını, … Yazılım firmasının internet sitesinden yükleme yapıldığı için kurulum öncesinde “Kullanıcı “Süreli Kullandıkça Öde” Yazılım Kullanma Lisansı ve Garanti Sözleşmesi” ile “Son Kullanıcı Yazılım Kullanma Lisansı ve … Enterprise Membership-Lem Sözleşmesi”nin imzalandığını, aldıkları ücreti … Yazılıma teslim ettiklerini, aradaki farkın kendi komisyonları olduğunu, kendilerinin sadece kurulumdan sorumlu olup internet sitesinden kaynaklı sorunlardan kendilerinin sorumlu olmadığını bu nedenle de … Yazılımın davada taraf olması ve davaya ihbar edilmesi gerektiğini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/09/2020 tarih ve 2017/1128 Esas – 2020/447 Karar sayılı kararında; “…Yukarıda da açıkladığımız gibi davacının dava dışı … Yazılım ile yaptığı her iki sözleşmenin destek ve danışmanlık hizmetlerine ilişkin maddelerinde müşteri uygulama danışmanlığı hizmeti veren firmalarla çalışma zorunluluğu içine sokulmamış sadece tavsiye edilmiştir. Bu da davalı şirket ile dava dışı … Yazılım arasındaki acentelik ilişkisinin 6102 sayılı TTK m. 104 kapsamında inhisari acentelik olmadığını göstermektedir. 6102 sayılı TTK m. 102/II’ye göre acentelik hükümlerinin düzenlendiği kısımda hüküm bulunmaması durumunda aracılık yapan acentelere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun simsarlık ile ilgili hükümlerinin uygulanacağı, sözleşme yapan acentelere de komisyon ve bunda da hüküm bulunmaması durumunda vekâlet hükümlerinin uygulanacağı belirlenmiştir. Dosyaya davacı tarafından sunulan davalı şirketin fiyat teklifi incelendiğinde söz konusu belgenin 6098 sayılı TBK m. 5’e göre hazır olmayanlar arasında yapılan öneri niteliğinde olup bu önerinin davacı tarafça kabul edilmesi ile davacı tarafla davalı taraf arasında sözleşme kurulmuş, davacının da dava dışı … Yazılım firması ile sözleşme yapmasına aracılık edilmiştir. Dolayısıyla davalı şirketin kurulmasına aracılık ettiği sözleşmenin konusunu oluşturan ürünün ayıplı olması durumunda hukuki sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğinden ayıplı olduğu anlaşılan üründen kaynaklı alacak talebini davacının davalı şirkete yöneltilmesinde hukuken yararı bulunmadığından davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve ihbar olunan vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme, davalı şirketin dava konusu ürün dolayısıyla sorumluluğunun bulunmadığına yönelik değerlendirmesinin dayanağı olarak; davalı şirket ile dava dışı … Yazılım arasında inhisari niteliği bulunmayan bir acentelik ilişkisinin bulunmasını gösterdiğini, mahkemenin bu yöndeki yorumunun dayanağı olarak ise müvekkili şirket ile davalı şirket arasında kurulan sözleşmeden sonra, davalı şirket tarafından teslimi ve kurulumu taahhüt edilen yazılım/programın kullanımına yönelik olarak müvekkili şirketle imzalandığı iddia edilen “Son Kullanıcı Yazılım Kullanma Lisansı ve … Enterprise Membership-LEM Sözleşmesi” ile dava konusu program/yazılımın satışına aracılık edilmesinden kaynaklı komisyon faturası olarak değerlendirilen, davalının 02.04.2018 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu, 19.06.2017 irsaliye tarihli fatura olduğunu, Gerekçeli karar incelendiğinde; sözleşmenin müvekkili şirket tarafından internet üzerinden onaylandığı şeklindeki bir değerlendirmeden hareket ederek sözleşmenin 4.8. maddesini davalı şirket ile dava dışı şirket arasında bir acentelik ilişkisinin bulunduğuna işaret ettiği şeklinde yorumlandığını, ilgili sözleşme maddesinin ise;”Yazılımın amacına ulaşılabilmesi ve en yüksek verimi sağlayabilmesi için uygulama danışmanlığı hizmetleri dahilinde kurulması gereklidir. Ancak uygulama danışmanlığı hizmetlerinin alınması zorunlu değildir. Uygulama danışmanlığı hizmetleri bu konuda … tarafından yetkilendirilmiş Uygulama İş Ortakları tarafından verilir. Uygulama hizmetlerinde KULLANICI memnuniyeti esastır. Bu nedenle …, hizmet veren 3. Şahısları ve Uygulama İş Ortaklarını denetleyebilir. Yetkilendirilmeyen kuruluşların danışmanlık yapması bu Sözleşme’ye aykırıdır. Uygulama danışmanlığı hizmeti almayan veya hizmeti yetkili Uygulama İş Ortakları’ndan almayan kullanıcıların yazılımın kurulmasıyla ilgili sorumluluğu üzerine aldıkları ve sadece kullanım eğitimi ile yazılımı istedikleri düzeyde kullanabilecekleri kabul edilir. Uygulama danışmanlığı hizmeti veren iş ortakları kendi nam ve hesaplarına çalışan bağımsız firmalar olup, bu firmaların fiillerinden dolayı …’nun herhangi bir sorumluluğu yoktur.” şeklinde olduğunu, Madde ile düzenleme altına alınan hususun, yazılım/programın lisansını satın alan son kullanıcının dilerse dava dışı … Yazılım şirketinin çözüm ortaklarından kurulum ve kullanıma ilişkin olarak danışmanlık hizmeti alabileceğini, söz konusu iş ortaklarının kendi nam ve hesaplarına çalışan bağımsız firmalar olduğunu ve bu firmaların eylemlerinden dolayı dava dışı şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, Sözleşmenin anılan maddesi dava dışı şirketin iş ortaklarının gerek yazılım/program lisansının son kullanıcılara satımı gerekse de satımı gerçekleştirilen program/yazılımların kurulum, kullanım ve eğitimine ilişkin olarak bağımsız bir hizmet sunduklarını ve buna ilişkin olarak akdettikleri sözleşmelerden bizzat kendilerinin sorumlu olacağını göstermeye yeterli ise de ilgili sözleşme maddesine ek olarak dava dışı … Yazılım tarafından dosyaya sunulan 11.03.2020 tarihli cevabi müzekkere de hem yazılım/program lisanslarının son kullanıcılara satımı/pazarlanmasının hem de yazılım/programlara ilişkin kurulum, eğitim, danışmanlık gibi hizmetlerin bizzat davalı şirket sorumluluğunda gerçekleştirildiğini açıkça ortaya koyduğunu, Yerel Mahkemece değerlendirilen 19.06.2017 tarihli fatura da … Yazılım’ın işbu beyanlarını teyit eder nitelikte olduğunu, söz konusu faturanın, her ne kadar yerel mahkemece dava konusu yazılım/programların satımına aracılık sağlanması nedeniyle davalı şirket tarafından düzenlenen komisyon faturası olarak değerlendirilmişse de davalının 02.04.2018 tarihli dilekçesi ekinde sunulu faturanın, davalı şirket tarafından değil aksine dava dışı … Yazılım tarafından “Senaryo: Ticari Fatura”, “Fatura Tipi:Satış” açıklamasıyla ve 16.06.2017 tarihli dosyada mübrez fiyat teklifinin müvekkili şirket tarafından kabul edilmesinin ardından düzenlenen bir fatura olduğunu, davalı şirket mahkemece değerlendirilenin aksine dava dışı şirketin sözleşme akdetmesine aracılık/acentelik hizmeti sunmadığını ve bunun karşılığında komisyona hak kazanmadığını aksine dava dışı şirket tarafından da açıkça bildirildiği üzere … Yazılım tarafından üretilen, fikri hakları da bu şirkete ait olan program/yazılım lisanslarını … Yazılım’dan satın aldığını ve ardından da son kullanıcılara sattığını, İşbu işleyiş kapsamında da davalı şirket öncelikle … Yazılım’dan fatura karşılığı ilgili ürün lisanslarını temin ettiğini ardından da müşterileri eğer kendisinden kurulum, eğitim ve danışmanlık hizmeti de satın alacaksa bu hizmetin bedelini de aynı faturaya dahil etmek suretiyle faturalandırarak program/yazılım lisanslarını müşterilerine temin ettiğini ve kurulum, eğitim, danışmanlık hizmetlerini sunduğunu, davalı şirket tarafından düzenlenen 20.07.2017 tarihli faturada bu program/yazılımlara yer verildiğini ve ek olarak müvekkili şirket tarafından satın alınan danışmanlık ücretinin de faturaya ayrıca konu edildiğini, davalı şirketin sözleşmenin kurulmasına aracılık etme gibi bir görevi olmadığından lisansların yeniden satımını gerçekleştirmesi nedeniyle dava dışı şirketle arasındaki ilişkinin acentelik ilişkisi olarak nitelenmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin faaliyetinin sözleşmeye aracılık etmekten ibaret olmadığını ve bu nedenle dava dışı şirketin acentesi olarak nitelenemeyeceğini, davalı şirketin sorumluluğu kendi üzerinde olacak şekilde müvekkili şirket ile ticari ilişkiye girdiği açık olup tamamen program/yazılım lisansının kullanım koşullarını ve kapsamını belirleyen “Son Kullanıcı Yazılım Kullanma Lisansı ve … Enterprise Membership-LEM Sözleşmesi” ve yerel mahkemece hatalı biçimde değerlendirilen fatura kapsamında aksine bir yorumun yapılmasının mümkün bulunmadığını, Yerel mahkemenin hukuki değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, ilgili şirketler arasındaki ticari ilişkinin acentelik veya simsarlık ilişkisi olmadığını, davalı tarafın ve dava dışı … Yazılım’ın beyanlarından veya delillerinden böyle bir hukuki sonuca varılabilmesinin mümkün olmadığını ancak yerel mahkeme tarafından bu sonuçlara varıldığını, gerekçeli kararın çelişkili olduğunu, “davalı tarafın yazılım sisteminin kurulum ve çalıştırılması konusunda sorumlu olduğunu ve bu sorumluluğun yazılımın işlevlerini tamamen yerine getirilmesi olarak anlaşılması gerektiğini” kabul eden mahkemenin, kararının devamında bu sorumluluğun yerine getirilmediğinin bilirkişi raporlarıyla tespit edildiğini beyan ettiğini ancak davalının sorumlu olmadığına karar verdiğini, Dava dışı şirketin beyanları başta olmak üzere dava dosyasındaki sair deliller kapsamında davalı şirketin tüm sorumluluğu kendi üzerine olacak şekilde müvekkili şirket ile hukuki ilişki kurduğu ve müvekkili şirkete çalışır şekilde temin etmeyi taahhüt ettiği program/yazılım lisanslarını müvekkili şirkete sağlayamadığı, kurulumunu taahhüt ettiği program/yazılımların kurulumunu gerçekleştiremediği de dosya kapsamında alınan iki bilirkişi raporu ile teknik açıdan tespit edildiğinden davaya konu taleplerden davalı şirket sorumlu olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İhbar olunan vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemenin kararda müvekkili … ile davlaı arasında acentelik ilişkisi olduğunu belirttiğini ve müvekkilinin “… 3” ürününün ayıplı olduğuna ilişkin müvekkili …’nun hakkında hukuka aykırı bir hüküm kurulduğunu, Davaya İhbar olunanın kural olarak mahkemece verilen kararı temyiz etme hakkına sahip olmadığını ancak mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan davaya ihbar olunan kişi hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunanın hükmün kendisi ile ilgili bölümüyle ilgili istinafa başvurabileceğini, Dava dışı olan, müvekkilinin savunma ve beyanları alınmadan; hukuki dinlenilme hakkı verilmeden müvekkili ilgilendiren bir konuda hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi E. 2017/26880 K. 2020/1752 T. 6.2.2020) Müvekkili şirket ve davalı … arasında acentelik ilişkisi bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından … gibi yeniden satıcılara yapılan satışlar ile bu firmaların kendi müşterilerine yaptıkları satışların birbirinden bağımsız ve ayrı olduğunu, Müvekkili şirket yazılımlarının kullanma lisansını yeniden satan Davalı … gibi firmaların; satış, kurulum, eğitim, uygulama danışmanlığı vb. hizmetlerle ilgili olarak kendi müşterileri/son kullanıcılar ile kendileri sözleşme akdettiğini, müvekkili şirket tarafından, … gibi yeniden satıcılara yapılan satışlar ile bu firmaların kendi müşterilerine yaptıkları satışların birbirinden bağımsız, ayrı satışlar olduğunu, …, kendi müşterisi Davacı … için müvekkili şirketten yazılım kullanma lisansları satın aldığını, sonra bu lisansları Sony’e sattığını ve kullanma lisanslarına ilişkin kendi nam ve hesabına davacıya hizmet sunmayı taahhüt ettiğini, …’un aracı değil, bizzat kendi namına faaliyet gösteren ve kendi müşterilerine hizmet veren firma konumunda olduğunu, Dava konusu ürünlerle ilgili faturaların davacı tarafa müvekkili şirket tarafından değil, bizzat Davalı … tarafından düzenlenmiş olması; davacı ve davalı … arasında yazılım kullanma lisanslarının satışına, yazılımın kurulumu ve davacıya verilecek eğitim vb. hizmetlere dair anlaşma yapılmış olması da bu durumun ispatı niteliğinde olduğunu, Yerel mahkemece TTK’nın m.102 ve devamında bulunan acenteliğe ilişkin hükümleri dikkate almaksızın sayarak müvekkili … ve davalı … arasındaki ilişkiyi acentelik ilişkisi olarak değerlendirildiğini, Yerel mahkemenin; davalı …’un, davaya konu ürünün kurulması ve çalıştırılması hizmetlerini verdiği gerekçesi ile kendisini Müvekkili …’nun acentesi olarak değerlendirdiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2017/25572 K. 2019/23600 T. 18.12.2019) Müvekkil … ile Davalı … arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı çözüm ortağı …’un belirli bir yer veya bölge içinde faaliyet icra etmesi, faaliyetinin süreklilik taşıması ve acenteliği meslek edinmiş olması gibi esasların hiçbiri bulunmadığını, yerel mahkemenin bu yöndeki tespitlerinin usul ve yasaya aykırı olup kararın bu yönden kaldırılması gerektiğini, Yerel mahkemenin kararında, hatalı ve eksik bir bilirkişi raporunu esas alınarak, … yazılım ürünü olan “… 3″ün ayıplı olduğu belirttiğini, bilirkişi raporunda yazılımların çalıştırılması denediğinde hata raporu alındığını, yazılımların çalışmadığının belirtildiğini ancak hatanın sebebi araştırılmaksızın bir rapor düzenlendiğini, Müvekkil Şirket log kayıtlarına göre ürünün, lisans anahtarı kullanılarak yüklenilmiş/kurulmuş durumda olduğunu ve lisans serverdan başarılı bir şekilde cevap alındığını, bu bakımdan ürünün kurulduğu ve kullanıldığının anlaşıldığını, Müvekkili şirket yazılımından kaynaklı olmayan sebeplere bağlı olarak, bu yazılımlara yönelik ayıp bulunduğu değerlendirmesi yapılabilmesinin mümkün olmadığını, alınan hatanın sebebinin araştırılmaksızın düzenlenen bilirkişi raporu ve bu rapor esas alınarak verilen mahkeme kararında, müvekkil şirket ürünlerinin ayıplı olduğunun belirtilmesinin usul ve yasaya aykırı olup; hükmün bu yönden de kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının müvekkili … ile ilgili aleyhe kısımları yönünden kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, satış sözleşmesinden dönme ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin alacak davasıdır. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve ihbar olunan vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
DAVACI VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, Davacı ile davalı arasında elektronik posta yoluyla gerçekleştirilen görüşmeler sonucu davalı tarafından davacıya 20/07/2017 tarih ve … nolu fatura kapsamında “…Paket , … , … Paket, … eğitim,kurulum, hizmet bedeli ” dahil olmak üzere KDV dahil toplam 33.571,00 TL. Miktarlı fatura karşılığında “… YAZILIM SAN. Ve TİC. A.Ş.” firmasına ait hazır ürünün kurulması ve çalıştırılmasına yönelik satış sözleşmesi yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından satış bedelinin 16.785,50 TL. Lik kısmı davacı tarafından davalının banka hesabına 21/07/2017 tarihinde … Bankası yoluyla havale yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından davalı ve dava dışı … YAZILIM SAN. Ve TİC. A.Ş.’ye Beyoğlu .. Noterliğinden gönderilen 10/10/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile;” Ürününüzden kaynaklanan sebeplerle sistem sorunlarımız aylardır çözülememiş, baştan itibaren tarafımıza gerek ürünün işlevselliği ve sistemlerimizle uyumu,gerek kampanya uygulamaları konusunda hatalı ve eksik bilgi verildiği anlaşılmaktadır. Teslimatı halihazırda gerçekleştirilememiş bulunan bu kampanyalı satıştaki cayma hakkını kullandığını ve satış faturasının ödenmiş 16.785,50 TL. Sinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesi,” ihtaren bildirilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile;” sözleşme ile yazılımın satışı yapılmamakta yalnızca lisansı verilmektedir. Yazılım, … Yazılım’a ait erişim merkezine uzaktan erişimle ve internet yoluyla indirilir, Kullanıcı’ ya fiziki olarak teslim edilmez. Satılan Ürün … Yazılıma ait internet üzerinden yüklenebilen hazır bir paket niteliğindedir ve ürünün kabulü iki tacir arasında irade serbestisine dayanır. Davacı şirket tarafından sipariş verilen ve müvekkili şirket tarafından kurulumu gerçekleştirilen 3 adet lisans programına ilişkin; işbu programların başarılı olarak kurulduklarını gösterir lisans anahtarı numaraları ( … , … + , …) ( EK 4 ) olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar olunan … Yazılım vekili beyan dilekçesi ile, müvekkili şirketin orta ve büyük ölçekli işletmelere kurumsal kaynak planlama yazılımı kullanım lisansı sunduğunu, bu lisansların satışı bizzat Müvekkili Şirket tarafından ya da yeniden satış yetkisi verilen Türkiye çapında firmalar/ çözüm ortakları tarafından gerçekleştirilebildiğini, yeniden satış yetkisi verilen firmalar/çözüm ortaklarının Müvekkili Şirketten tamamen bağımsız şekilde kendi nam ve hesaplarına hareket eden, müşterilerle kendi ilişkilerini kuran ve yürüten firmalar olduğunu, Davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. (“…”) de bu firmalardan birisi olduğunu, …, kendi müşterisi için Müvekkili Şirketten yazılım kullanma lisansları satın aldığını, sonra bu lisansları Davacı yana sattığını, dolayısıyla … aracı değil, bizzat kendi namına faaliyet gösteren ve müşterilerine hizmet veren firma konumunda olduğunu, dava konusu ürünlerle ilgili faturaların Davacı yana Müvekkili Şirket tarafından değil, bizzat Davalı … tarafından düzenlenmiş olması; Davacı ve Davalı arasında yazılım kullanma lisanslarının satışına, yazılımın kurulumu ve Davacıya verilecek eğitime dair anlaşma yapılmış olması da bu durumun ispatı niteliğinde olduğunu, dolayısıyla Davalı …’un herhangi bir aracılık görevinin olmadığı, aksine dosya içeriğinde de mevcut belgeler karşısında, Davacı yanın muhatabının … olduğunu belirtmiştir. Mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığı; ” Taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince” … ” isimli bilgisayar programının satışını davalı tarafça usulüne uygun olarak ifa edilip edilmediği, sözleşmeden dönme koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı tarafından ödenen bedelin iadesinin gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu,” şeklinde tesbit edilmiştir. HMK. 140/3.mad. uyarınca tahkikat işlemlerinin de bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülmesi gerekir. Mahkemece Bilgisayar mühendisi … tarafından alınan raporda, davalının davacıya sattığı … programının davacının iştigal konusu ve iş hacmi gözönüne alındığında teknik olarak kendisine bir fayda sağlamayacağının tesbit edildiğini belirtmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunun teknik inceleme bölümünde ise söz konusu proğramın davacının ihtiyacını karşılamadığı ve kurulduğu günden bu güne kadar aktif olarak kullanılamadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Davacı tarafından çekilen noter ihtarında, baştan itibaren tarafımıza gerek ürünün işlevselliği ve sistemlerimizle uyumu,gerek kampanya uygulamaları konusunda hatalı ve eksik bilgi verildiğinin anlaşıldığı belirtilerek satış sözleşmesinden dönüldüğü belirtilmiş isede,İhbar olunan şirket tarafından gönderilen cevabi müzekkerede, Şirket log kayıtlarına göre ürünün, lisans anahtarı kullanılarak yüklenilmiş/kurulmuş durumda olduğu ve lisans serverdan başarılı bir şekilde cevap alındığı, bu bakımdan ürünün kurulduğu ve kullanıldığı belirtilmiş olup buna göre proğramın kurulduğunun anlaşıldığı, tacir olan davacının basiretli davranarak ihtiyacı için en uygun ve ekonomik sistemi araştırarak satın alması gerekir.Sunulan e-posta yazışmalarında da davalı tarafından sistem konusunda bilgilendirme yapıldığı, davalının davacıyı yanıltarak sistemi sattığının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, mahkemece bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. İhbar olunanın davaya müdahil olmadığı,davaya feri müdahil olmadığından ihbar olunanın karara karşı istinaf başvurusunda bulunmasına olanak bulunmadığından istinaf talebi usulden reddedilmiştir. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle ihbar olunanın istinaf başvurusunun HMK’nın 352. maddesi uyarınca usulden reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine yönelik yeniden karar verilmesi, gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhbar olunan …’nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352/1. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Davacı …’nin istinaf başvurusunun usulen KABULÜ ile; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/09/2020 tarih ve 2017/1128 Esas – 2020/447 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL karar harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 286,66.TL harçtan mahsubu ile bakiye 205,96.TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, davacı tarafından yatırılan karar harcının talep halinde iadesine, 9-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından ihbar olunan tarafından yatırılan 54,40.TL. harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin ihbar olunandan tahsili ile hazineye irat kaydına, 10-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 38,00.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş- dönüş gideri olmak üzere toplam: 186,60.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/12/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.