Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1675 E. 2023/69 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1675 Esas
KARAR NO: 2023/69 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/1203 Esas – 2020/131 Karar
TARİHİ: 11/02/2020
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verile sözleşme adresinde yazılı işyerinde müvekkil şirketin pazarlama, dağıtım ve satışım gerçekleştirdiği bira ürünlerini satmayı ve bulundurmayı, Sözleşme’nin 6. Maddesi uyarınca; Müvekkil Şirket’in yazılı onayını almadan iş yerinin başka bir yere taşıyamayacağını veya başkasına devredemeyeceğini, Sözleşme’nin 7. maddesi uyarınca; işyerinde bira satışlarına İlişkin faaliyetlerini kısamayacağını, satışlarını azaltamayacağını, davranış ve eylem içine giremeyeceğini, Sözleşme’nin 13. Maddesi uyarınca Müvekkil Şirket’e ait görsel ve demirbaşları düzenli bir biçimde bulundurmayı ve kullanmayı ve çeşitlice başkaca yükümlülükleri kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkili şirket ve bayi/distribütör tarafından Sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerin tamamı eksiksiz olarak yerine getirilmiş olmasına rağmen karşı tarafın Sözleşmeye aykırı olacak şekilde işletmeyi kapattığını, bunun akabinde davalının işyerinde İstanbul Anadolu 20. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/31 D. İş sayılı dosyası ile yapılan keşif akabinde ibraz edilen bilirkişi raporunda; işletmenin faal olmadığı, aynı işyeri adresinde the choıce unvanlı … San. ve Tic. Ltd. Şti’ nin faaliyette bulunduğunun tespit edildiğini, davalı satış desteğine ilişkin olarak ödenen genel katkı bedeline ilişkin bayi/distribütöre fatura kesmekte sonrasında bu tutar bayi/distribütör tarafından Müvekkili Şirket’e fatura edildiğini, davalıya 80.000,00-TL katkı bedeli yapıldığını, cari hesap ekstresi ve banka ödeme kayıtlan ile bayi/distribütörün Müvekkil Şirket’e kestiği faturadan tespit edildiğini, buna ek olarak Sözleşme’nin 17. Maddesi müvekkil şirketin her türlü zarar talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, davalının Sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması veya Sözleşme hükümlerinden birini ihlal etmesi halinde aldığı katkı payını ödemenin yapıldığı tarihten itibaren T.C. Merkez Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı ile birlikte geri ödeyeceği ve ayrıca 50.000-USD cezai şart ödeyeceği hükmü olduğunu, tarafların tacir olması karşısında Borçlar Kanunu ve Yargıtay kararları uyarınca cezai şartta tenkis de mümkün olmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile katkı bedeli olan toplam 80.000,00-TL’nin ödeme tarihi olan 21.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak müvekkil şirkete verilmesine, 50.000-USD/Amerikan Doları cezai şartın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunu’nun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarınca Amerikan Dolarına uygulanan 1 yıl vadeli en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine, İstanbul Anadolu 20. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/31 D. İş sayılı tespit talebimiz kapsamında yapmış oldukları yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 2015/1203 tarih 2020/131 Esas 11/02/2020 Karar sayılı kararında; “Dava, taraflar arasında mevcut satış sözleşmesi gereği, davacının sözleşmeye aykırı davranan davalıdan katkı bedeli ve cezai şart bedelinin tahsili istemidir. Dosyaya bir örneği getirtilen İstanbul Anadolu 20. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/31 D.iş sayılı dosyasında Uzman Makine Mühendisi Bilirkişi … tarafından sunulan 19/03/2015 tarihli tespit bilirkişi raporunda; tespit konus … Mah.-… Sokak No:…’deki işyeri taraflar arasındaki 01.06.2013 tarihli Açık Satış Noktası sözleşmesine göre karşı taraf olan … San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait iken karşı taraf bu işyerini kapattığı tespit esnasında görüldüğü, Aynı işyerinde bu defa … ünvanlı ve … San. Tic. Ltd. Şirketinin faaliyette olduğu, Yeni şirketin, Vergi Levhası ve İşletme için gerekli belgeleri almış olduğu kanaati bildirilmiştir. Mahkememizce dosyanın bilirkişi heyetine tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan deliller, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak taraflar arasında mevcut satış noktası sözleşmesi gereği tarafların edimlerini yerine getirip getirmedikleri, davalının sözleşmeye aykırı davrandığının tespiti halinde katkı bedeli ve cezai şart ödemesi gerekip gerekmediği, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın davalının ekonomik olarak mahfına sebep olup olamayacağı yönünde rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verildiği, Yard. Doç. Dr. … ve Mali Müşavir … tarafından sunulan 01/02/2017 tarihli raporda; Davacı şirket ticari defterlerinde, dava dışı … Ltd. Şti. tarafından davacı şirkete 21.08.2013 tarihinde 80.000,00 TL bedelli “tadilat bedeli” faturasının düzenlendiği, fatura bedelinin 09.09.2013 tarihinde ödendiği, davacı şirket tarafından bu faturaya karşılık dava dışı bayi/distribütöre 21.08.2013 tarihinde aynı tutarda yansıtma faturası düzenlendiği, dava dışı bayi/distribütör tarafından da davacı şirkete 31.08.2013 tarihinde yine aynı tutarda geliştirme faaliyetlerine destek faturasının keşide edildiği ve aralarındaki cari hesap ilişkisinde mahsuplaşma yapıldığı, Davacı yanın dava dışı … Ltd. Şti. ne ödemiş olduğu 80.000,00 TL nin davalı yan işyerinde yapılan tadilat bedeli karşılığında ödediğine dair herhangi bir tespit yapılamadığı, zira dava dışı … Ltd. Şti. tarafından keşide edilen faturada sadece “tadilat bedeli” ibaresi yer aldığı,, ancak tadilatın hangi adreste kim için yapıldığına dair ibare bulunmadığı, dolayısı ile işleyiş açısından 3. Kişi adına tadilat işlemi yapılarak bedelinin davacı yan tarafından karşılanmış olduğu tartışmasız olmakla birlikte, söz konusu tadilat işleminin davalı şirket adına yaptırılmış olduğunun davacı yan tarafından belgeleri ile ortaya konulması gerektiği, Davacı yanın yapmış olduğu tadilat bedeli ödemesinin davalı şirket adına yapılmış olduğunun ispatlanması halinde davacı yanın 80.000,00 TL fatura bedelini dava dışı … Ltd. Şti. ne ödediği 09.09.2013 tarihinden itibaren avans faizi ile talep edebileceği; 15.12.2015 dava tarihine kadar işleyen faiz tutarının 20.985,55 TL olarak hesaplandığı, Dava dosyası ekinde yer alan İstanbul Anadolu 20. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/31 D. İş sayılı dosyasında mevcut bilirkişi raporunda; davalı yanın işyerini kapattığı, aynı işyeri adresinde … San. ve Tic. Ltd. Şti’ nin faaliyette bulunduğunun tespit edildiği, Bu durumda sözleşmenin 17. maddesi çerçevesinde cezai şart talep koşullarının oluştuğu, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın davalı yan tarafından ödenmesi halinde ekonomik olarak mahvına sebep olup olamayacağı hususunda değerleme yapılabilmesi için davalı yanın güncel mizan ve bilançosunun dikkate alınması gerektiği, ancak davalı yan incelemeye gelmediğinden söz konusu mali tabloların talep edilemediği, dolayısıyla bu yönde bir değerlendirme yapma imkanı olmadığı kanaati bildirilmiştir. Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazları nazara alınarak dosyasının rapor hazırlayan bilirkişi heyetine tevdi ile ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verildiği, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 27/12/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; İş bu raporun düzenlenme tarihine kadar dava dışı şirket yetkilisi tarafından herhangi bir belge, evrak vs. sunulmadığından, davaya konu 80.000,00 TL lik faturanın, davalı şirkete yapılan tadilat hizmetleri kapsamında düzenlenip düzenlenmediği hususunun bu aşamada da tespit edilemediği, dava dosyasına sunulu kurumlar vergi beyannamelerinden, davalı şirketin, 97.912,49 TL öz varlık tutarı ile borca batık durumda olduğu, bu durumda davacı yanın talep ettiği cezai şartın, hali hazırda borca batık durumda olan şirketin mali yapısını daha da bozacağı, tahsilinin de teknik olarak mümkün olmadığı kanaati bildirilmiştir. Davacı dışı 3. Şirket … firmasının 2013 yılı ticari defterleri üzerinde rapor hazırlayan bilirkişi … marifetiyle inceleme yapılarak … firması tarafından 21/08/2013 tarihinde 80000 TL tutarlı tadilat faturasının hangi şirkete kimin için yapılan işlere yönelik düzenlendiğinin tespitinin istenmesine karar verildiği, Muhasebe ve Finans Uzmanı bilirkişi … tarafından 25/03/2019 tarihli 2. Ek bilirkişi raporunda; Davaya konu 80.000,00 TL lik faturanın, davalı … Ltd. Şti. için yapılan tadilat hizmetleri kapsamında düzenlenip düzenlenmediğinin tespit edilmesinin mümkün görünmediği kanaati bildirilmiştir.Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu, ek raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Taraflar arasında akdedilen 01.06.2013 tarihli Açık Satış Noktası Sözleşmesi ile Davalı, Sözleşme’nin 1. ve 2. Maddesi uyarınca; sözleşme süresince Sözleşme adresinde yazılı iş yerinde davacı şirketin pazarlama, dağıtım ve satışını gerçekleştirdiği bira ürünlerini satmayı ve bulundurmayı, Sözleşme’nin 6. Maddesi uyarınca; davacı Şirket’in yazılı onayını almadan iş yerinin başka bir yere taşıyamayacağı veya başkasına devredemeyeceği, Sözleşme’nin 7. maddesi uyarınca; işyerinde bira satışlarına İlişkin faaliyetlerini kısamayacağı, satışlarını azaltamayacağı, davranış ve eylem içine giremeyeceği, Sözleşme’nin 13. Maddesi uyarınca davacı Şirket’e ait görsel ve demirbaşları düzenli bir biçimde bulundurmayı ve kullanmayı ve çeşitlice başkaca yükümlülükleri kabul ve taahhüt ettiği, Sözleşme’nin 17. maddesinde, davacı şirketin her türlü zarar talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, davalının Sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması veya sözleşme hükümlerinden birini ihlal etmesi halinde aldığı katkı payını ödemenin yapıldığı tarihten itibaren T.C. Merkez Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı ile birlikte geri ödeyeceği ve ayrıca 50.000-USD (ellibinamerikandoları) cezai şart ödeyeceği hususlarının belirtildiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 20. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/31 D. İş sayılı dosyasında mevcut bilirkişi raporunda; davalının işyerini kapattığı, aynı işyeri adresinde … San. ve Tic. Ltd. Şti’ nin faaliyette bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmıştı. Davacı tarafça davalı satış desteğine ilişkin olarak ödenen genel katkı bedelinin iadesi talep edilmekte olup davacı tarafça dava dışı … Ltd. Şti. vasıtasıyla davalıya katkı bedeli ödendiği, bu talebe ilişkin bayiye fatura kesildiği ve sonrasında bu tutarın bayi/distribütör tarafından davacı Şirket’e fatura edilmesi ile katkı paı faturasının keşide edildiği ve aralarındaki cari hesap ilişkisinde mahsuplaşma yapıldığı böylece davacının dava dışı … Ltd. Şti. ne ödemiş olduğu fatura ile davalıya 80.000,00-TL katkı bedeli yapıldığı iddia edilmekte olup, davacı tarafından dava dışı … Ltd. Şti. tarafından keşide edilen 21.08.2013 tarih, … numaralı, KDV dahil 80.000,00 TL bedelli “tadilat bedeli” faturasını 09.09.2013 tarihinde ödediği ticari defter kayıtlarından anlaşılmaktadır. Taraflara ait ve dava dışı … Ltd. Ait ticari defte kayıt ve belgeler üzerinde mal müşavir bilirkişi marifeti ile inceleme yapılmış olup, inceleme ile ; Dava dışı … Ltd. Şti. tarafından düzenlenen 21.08.2013 tarih, … numaralı, KDV dahil 80.000,00 TL bedelli faturada sadece “tadilat bedeli” ibaresi yer almakta, ancak tadilatın hangi adreste kim için yapıldığına dair ibare bulunmadığı, Dava dışı şirket ticari defterlerinde Dava dışı ……Ltd. şti. tarafından davacı unvanına düzenlenen 21.08.2013 tarih … numaralı Kdv dahil 80.000,00 TL bedelli “Tadilat bedeli” açıklamalı faturanın ticari defterlerde kayıtlı olduğu, dava dışı şirket yetkilisi tarafından ibraz edilen fatura suret aslında, davacının dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu aynı faturaya ait fotokopi üzerinde yer alan sipariş numarası bilgisini ihtiva eden kaşenin yer almadığı ,dolayısıyla fatura konusu tadilatın hangi adreste kim için yapıldığına dair ibare bulunmadığı, bu nedenle davaya konu 80.000,00 TLlik faturanın davalı … Gıda Ltd. Şti. için yapılan tadilat hizmetleri kapsamında düzenlendiği hususu ispat edilemediğinden işleyiş açısından 3. kişi adına tadilat işlemi yapılarak bedelinin davacı tarafından karşılanmış olduğu anlaşılmakla birlikte, söz konusu tadilat işleminin davalı şirket adına yaptırılmış olduğunun dayacı tarafından belgeleri ile ortaya konulamadığı bu bu nedenle davacının sözleşmenin 17. maddesine uygun olarak ödemiş olduğu avans tutarı talebinin iadesi talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Yine davacı tarafça davalının sözleşme şartlarına aykırı hareket etmesi nedeni ile cezai şart talep edilmekte olup; TBK m. 112’ye göre, borcunu gereği gibi ya da hiç ifa etmeyen borçlu, alacaklının zararını tazmin ile yükümlüdür. Alacaklının tazminat talebinde bulunabilmesi uğramış olduğu zararın varlığını ispat etmesi halinde mümkündür. İspat zorunluluğundan kurtulmak isteyen alacaklı zararı ispat şartına bağlı olmayan bir yaptırımı sözleşme ile borçluya kabul ettirebilir. Borçlunun borcunu ihlal etmesi halinde alacaklıya ödemeyi kabul ettiği ceza hususundaki anlaşmaya “cezai şart = ceza koşulu” ve ödenecek cezaya “sözleşme cezası” denir. Ceza ya borcun ifa edilmemesi veya kötü ifa edilmesi halinde ifa yerine istenilmek üzere kararlaştırılabileceği gibi; gerektiği gibi ifa edilmeyen borcun ifasına ilave olarak istenebilmek üzere de kabul edilebilir. Bazı sözleşme cezaları asıl borcun ifası ile birlikte değil, bu borcun ifasından vazgeçilerek bunun yerine istenebilir ki, bu tür cezai şarta “ifa yerine istenebilen ceza“ denir. Diğer bir deyişle, alacaklı, borçludan ya alacağını veya cezai şartı talep eder. Bazı borç ihlallerinde ise, alacaklının hem ifayı, hem de cezayı isteyebilmesi söz konusu olabilir ki, bu tür cezai şarta da “ifa ile birlikte istenebilecek ceza” denir. Cezai şartın talep edilebilmesi borçlunun borca aykırılıkta kusurlu olması şartına bağlıdır. İfa yerine istenen sözleşme cezası, ifanın borçlunun kusuru olmaksızın imkansızlaşması veya borçlunun kusuru olmaksızın kötü ifa durumunun ortaya çıkması halinde talep edilemeyecek; ifa ile birlikte istenebilen ceza da borçlunun kusursuz olarak temerrüde düşmesi veya borçlunun kusursuz olarak ifayı kararlaştırılan yerde yapmaması halinde istenemeyecektir. TBK. m. 112 hükmündeki ispat usulüne uygun şekilde, borcun ihlal edildiğini ispat ederek cezai şartı isteyen alacaklının ayrıca borçlunun kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekmemekte, borçlu kusursuzluğunu ispat edemediği takdirde cezayı ödemek zorunda kalmaktadır. Sözleşme cezası, borcun ihlali üzerine ödenecek önceden belli (götürü) bir tazminat tutarı olduğu için, cezanın ödenmesi alacaklının zararının derecesine, hatta zarar görüp görmemesine bağlı değildir Bu durumda alacaklı, sırf borcun ihlal edildiğini ortaya koymak suretiyle, borçlunun kusurlu olduğunu veya zararının miktarının ne olduğunu ispat etmek zorunda kalmaksızın cezayı talep edebilir. İstanbul Anadolu 20. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/31 D. İş sayılı dosyasında mevcut bilirkişi raporunda; davalının işyerini kapattığı, aynı işyeri adresinde … San. ve Tic. Ltd. Şti’ nin faaliyette bulunduğunun tespit edildiği, Bu durumda sözleşmenin 17. maddesi çerçevesinde cezai şart talep koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır. TBK m,182/f.3 e göre, “hakim aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir”. Kural bu olmakla birlikte, TTK m. 22 hükmü TBK’nm bu hükmüne bir istisna getirmektedir. TTK m. 22’de tacir sıfatını taşıyan borçlunun aleyhine konulmuş cezai şart tutarının indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda ceza miktarı aşırı olsa bile, tacir borçlu aleyhine konulmuş sözleşme cezasını hakim indiremeyecektir. Ancak bir tacirin borcu için kararlaştırılmış cezai şart ne kadar aşırı olursa olsun, TTK m. 22 hükmü, TBK m. 182/ f. 3 uyarınca indirim yapılmasını engelleyecekse de; cezai şart anlaşması ahlaka veya kişilik haklarına aykırı görülecek derecede ağır ise, TBK m. 27/ f. 2 uyarınca hakim duruma göre, bu cezai şartın geçersizliğine veya cezai şartla birlikte bütün işlemin geçersizliğine karar verebilir. Yargıtay uygulamasında da, özellikle borçlu tacirin mahvına sebep olacak kadar ağır cezai şartların anılan hükümden yararlanılarak tamamen veya kısmen geçersiz sayılmasının kabul edildiği görülmektedir. Mali müşavir bilirkişi tarafından ibraz edilen rapor ile Sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın davalı tarafından ödenmesi halinde ekonomik olarak mahvına sebep olacağı rapor edilmiş olup bu nedenle 50.000 USD ceza-i şart alacağından 4/5 oranında takdiri indirim uygulanmakla 10.000 USD ceza-i şart alacağına dava tarihi olan 15/12/2015 tarihinden itibaren işleyen 3095 sayılı yasanın 4a maddesi gereği USD cinsi mevduata uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair hüküm tesis etmek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile, “1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; a-Davacının avans ödeme talebinin REDDİNE, b-Davacının cezai şart talebinin KABULÜNE, sözleşmenin 17. Maddesi uyarınca 50.000-USD olarak kararlaştırılan cezai şart miktarından tarafların ticari iktidasi durumu ve davalının ticari hayatının yok olacağı hususu da nazara alınarak takdiren 4/5 oranında indirim yapılmakla 10.000-USD cezai şart alacağının dava tarihi olan 15/12/2015 tarihinden itibaren işleyen 3095 sayılı yasanın 4a maddesi gereği USD cinsi mevduata uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İlk derece mahkemesi kararının Yargıtay kararlarına, sözleşmeye ve fiili duruma aykırı olduğundan ilgili kararın müvekkil şirket aleyhine olan kısımlarının ortadan kaldırılması suretiyle davanın tüm yönleri ile kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, Yerel Mahkeme tarafından dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişinin kök ve ek raporları ile işleyiş açısından 3. Kişi adına tadilat işlemi yapılarak bedelinin davacı tarafından karşılanmış olduğunun anlaşıldığını ve bununla birlikte 80.000,00.-TL tutarındaki tadilat bedeli açıklamasını haiz faturanın davalı … Gıda Ltd. Şti. İçin yapılan tadilat hizmetleri kapsamında düzenlendiği hususunun ispat edilemediği gerekçesi ile sözleşmenin 17. Maddesine uygun olarak ödemiş olduğu avans tutarı talebinin iadesi talebinin yerinde olmadığı yönünde hükmün tesis edildiğini; işbu haksız ve hukuka aykırı olduklarını düşündükleri karara ilişkin istinaf talebinde bulunma gereğimiz hasıl olduğunu, Dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporlarına beyan dilekçelerinde detaylı olarak izah ettikleri üzere, müvekkili şirket tarafından işletmelerle yapılan sözleşme tiplerinin tiplerine bakıldığında, Açık/Kapalı Nokta Satış Sözleşmesi, Miktar Taahütlü Sözleşme, Konsept Nokta Sözleşmesi olarak 3 ana başlık altında toplandığını; ilk iki sözleşmede katkı bedeli ödemesi silsilesi olarak; işleticinin bayi/distribütöre fatura düzenlemesi, distribütörün müvekkili Şirket’e fatura kesmesi, müvekkili Şirket’in distribütöre ödeme yapması şeklinde olduğunu, Ancak sözleşmenin Konsept Sözleşme olması halinde; işletmenin konseptinin sağlanması için katkı bedeli ödemesi yapıldığı için öncelikle; mimarlık ofisinin müvekkili Şirket’e fatura düzenlemesi, müvekkili Şirket’in mimarlık ofisine ödeme yapması ve distribütöre fatura kesmesi, distribütörün müvekkili Şirket’e “Satış Geliştirme Faaliyetlerine Destek” faturası düzenlemesi ve müvekkili Şirket ile mahsuplaşması şeklinde olduğunu, Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşmenin de, “Konsept Nokta Sözleşmesi” olduğunu; işbu durumda da ödemelerin, müvekkili şirket tarafından davalının mimarlık tadilat bedellerinin davalı şirket için mimarlık ofisine yapıldığını; bu haliyle yapılan ödemenin davalı şirketin iş yerinin açılmasına veya işletilmesine / iş yerindeki ticari faaliyetinin artırılması amacına yönelik olduğunu; bilirkişinin, dava dışı … Mimarlık tarafından düzenlenen 21.08.2013 tarih, … numaralı KDV dahil 80.000,00.-TL bedelli faturada sadece “tadilat bedeli” ibaresi yer aldığından, ancak tadilatın hangi adreste kim için yapıldığına dair ibarenin bulunmadığından bahsettiğini; dava dışı 3. kişi … Mimarlık’ın ticari defterlerinde KDV dahil 80.000,00.-TL bedelli faturanın kayıtlı olduğunu, davalı şirket ile müvekkili arasında akdedilmiş bulunan 01.06.2013 tarihli sözleşmenin 24. Maddesinde yer aldığı üzere müvekkili şirket tarafından davalının işyerinin işletilmesine katkıda bulunmak üzere 80.000,00-TL tutarında katkı desteği yapacağının hüküm altına alındığını; müvekkili şirketin yıllardır süre gelen ticaret hayatı ve konumu dikkate alındığında, hangi şirkete ne kadar katkı yapıldığını titizlikle takip edeceğinin aşikar olduğunu; dolayısıyla … Mimarlık’ın ticari defterlerinde anılan faturanın kaydının bulunduğunu, fatura tarihi ve müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları tümüyle değerlendirildiğinde dava dışı … Mimarlık tarafından kesilen faturadaki işin davalı şirket için yapıldığının sabit olduğunu; müvekkiline kesilen faturaların günü gününe hangi firmaya ilişkin ise kayıt altına alındığını; müvekkilinin işinin kapsamı ve büyüklüğü de dikkate alındığında kayıtlarının hatalı veya eksik tutulmasının mümkün olmadığını, Dava dışı … Mimarlık’ın kayıtlarında anılan faturanın yer alması ve bu fatura bedelinin ödenmiş olduğu hususu da dikkate alınarak katkı bedeli taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm tesis edilmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu; nitekim davalı tarafın katkı bedelinin alınmadığına dair hiçbir savunma veya itirazda da bulunmadığını, Yerel mahkeme tarafından her ne kadar davalı ile müvekkili şirket arasından akdedilen sözleşmenin 17. Maddesi kapsamında 50.000-USD cezai şart talepleri 10.000.-USD üzerinden kabul edilmiş ise de, kararı bu yönü ile de istnaf etme gereğinin hasıl olduğunu; tarafların, tacir olup imzaladıkları sözleşme hükümleri ile sıkı sıkıya bağlı olduklarını; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin cezai şartla ilgili maddesinin açık olduğunu; TTK’nın 22. Maddesi emredici bir hüküm olmakla tacirler bakımından cezai şartın tenkisinin mümkün olmadığını; yerel mahkeme tarafından her ne kadar işbu hükme atıf yapılmış ise de, akabinde sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın davalı tarafından ödenmesi halinde ekonomik mahvına sebep olacağı yönünde Mali Müşavir bilirkişi tarafından rapor tanzim edilmesi gerekçesi ile cezai şart alacağından 4/5 oranında takdiri indirim uyguladığını; davalı tarafça ticari defterlerinin sunulmadığı hususu göz önünde bulundurulduğunda anılan cezai şart bedelinin davalının nasıl mahvına sebep olacağı tespitinin taraflarınca anlaşılamadığını; İleri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının Yargıtay kararlarına, kanuna ve sözleşmeye aykırı müvekkili şirket aleyhine olan hüküm kısımlarının bozularak ortadan kaldırılmasına, davanın tüm yönleri ile külliyen kabulüne, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki 01/06/2013 başlangıç 21/05/2018 bitiş tarihli Açık Nokta Satış Sözleşmesi(Konsept Nokta/bayilik sözleşmesi)’ne dayalı katkı bedeli iadesi ile cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece katkı bedeli iadesi talebinin reddine, cezai şart alacağı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf konusu uyuşmazlık; davacının dava dışı … Mimarlık firması tarafından davacı adına düzenlenen 21/08/2013 tarih, … numaralı KDV dahil 80.000,00.-TL bedelli “tadilat bedeli” açıklamalı faturaya konu tadilatın, davalının bayilik yaptığı işyerinde yapılan tadilat işlemlerine ilişkin olup olmadığı; davacının cezai şart alacağından mahkemece re’sen yapılan indirimin yerinde olup olmadığı hususlarındadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 24. maddesinde; davacının, davalının bayilik yapacağı işyerinin açılmasına veya işletilmesine katkıda bulunmak ve işyerindeki ticari faaliyetlerini artırmak amacı ile bayiye 85.000,00-TL tutarında nakit veya nakit bazlı katkıda bulunacağı kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 17. maddesinde; davalının, sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması, işletmeyi devretmesi veya işletmede iş değişikliği yapması, yaratılan “bira konseptini” bozması veya işbu Sözleşme’de belirtilen hükümlerden herhangi birini ihlal etmesi veya ilgili mevzuatlara aykırılıktan kaynaklanan nedenler ile faaliyetine son verilmesi veya askıya alınması gibi nedenler ile işbu Sözleşme’nin feshine sebebiyet vermesi halinde, davacıdan almış olduğu nakit veya nakit bazlı mali katkılar, kredi, iştletmesine yapılan sabit yatırım harcamalarının tümü ile kendisine uygulanan iskonto tutarlarını, verildiği tarihten itibaren işlemiş ticari faizi de dahil otmak üzere T.C. Merkez Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile davacıya nakden ve defaten itirazsız geri ödemeyi ve ayrıca davacıya 50.000,00-USD cezai şart ile birlikte davacının kar kaybı da dâhil olmak üzere uğradığı her türlü zararı itiraz etmeksizin nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, davalının cezai şartın tenkisini hiçbir şekilde talep edemeyeceği kararlaştırılmıştır. Dava dışı … Mimarlık firması tarafından davacı adına düzenlenen 21/08/2013 tarih, … numaralı KDV dahil 80.000,00.-TL bedelli “tadilat bedeli” açıklamalı fatura, davacı tarafından davalı adına düzenlenen 21/08/2013 tarih, … numaralı, ” … ” açıklamalı KDV dahil 80.000,00-TL bedelli fatura ile davalı hesabına borç kaydedilmiştir. Davalının davacı adına düzenlediği 31/08/2013 tarihli … numaralı “Satış Geliştirme Faaliyetlerine Destek” açıklamalı KDV dahil 80.000,00-TL bedelli faturayı davalı hesabına alacak kaydeden davacı, bu fatura tutarını davalı aleyhine borç kaydettiği önceki fatura tutarından düşmüştür. Davalı tarafından ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmediği için, davacının davalı hesabına borç kaydettiği tadilat faturasının davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı bilirkişilerce tespit edilememiştir. Yine dava dışı … Mimarlık firmasının davacıya tanzim ettiği ve davacının da davalıya yansıttığı “tadilat bedeli” açıklamalı faturanın konusunu oluşturan tadilatın, davalının bayilik yaptığı iş yerinde gerçekleştirildiğine dair fatura içeriğinde açıklama bulunmadığı, bu hususu ispata yarar başka bir delil de sunulmadığı, ayrıca yansıtma faturasının davalıya tebliğ edildiğinin de ispat olunamadığı anlaşılmıştır. Davalının davacıya kestiği 31/08/2013 tarihli fatura ise yalnızca “satış geliştirme faaliyetlerine destek” açıklamasını içermektedir. Şu halde mahkemenin; davacının, dava dışı firma tarafından tanzim edilen ve davalıya yansıttığı tadilat faturasının, davalı iş yerinde yapılan tadilata ilişkin ve katkı ödemesi niteliğinde olduğunu ispat edemediği yönündeki kabulünde isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 17. maddesi ile, davalının sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması nedeniyle sözleşmenin feshine sebep olması halinde davacıya 50.000,00-USD cezai şart tutarını, tenkis talep etmeksizin ödemeyi taahhüt ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece davalı şirketin 2011 ila 2015 arası dönemleri kapsayan kurumlar vergisi beyannameleri ilgili vergi dairesinden celbedilmiş, cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebep olup olmayacağı yönünden davalı defterleri de incelenerek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, ancak davalı defterleri ibraz edilmediğinden, mali bilirkişi incelemesi beyannameler üzerinden yapılmıştır. 6098 Sayılı TBK’nun 182/3 fıkrası uyarınca hakim aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir. 6102 Sayılı TTK’un 22 maddesine göre ise tacir sıfatını haiz borçlu TBK’nun 182/3 fıkrasına dayalı olarak ceza koşulunun indirilmesini talep edemez. Öte yandan; sözleşme serbestisi ilkesi, tacir olan borçlunun cezai şart sorumluluğu bakımından, bütün sözleşmeleri sınırlandıran bir hüküm mahiyetindeki ve kesin hükümsüzlük düzenlemesini içeren TBK’nın 27 maddesi denetiminden müstesna değildir. Bu denetim mahkemece re’sen yapılmak durumundadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-943 esas, 2021/984 karar sayılı ve 14/09/2021 tarihli ilamında da belirtildiği üzere; taraflarca sözleşme ile tespit edilmiş olan cezaî şart tutarı, borçlu durumda olan tacirin, iktisaden mahvına neden olacak ve onun eskisi gibi ticarî faaliyetini devam ettirmesine imkân tanımayacak derecede ağır ve yüksek ise, o zaman, böyle bir cezaî şart, TBK’nun 27 maddesi uyarınca ahlâk ve adaba aykırı bir şart olarak kabul ederek, şartın kısmen veya tamamen iptali yoluna gitmek mümkündür. Bir borçlunun, iktisadi ve ticari faaliyet ve mevcudiyetinin tehlikeye girmesine veya yıkılmasına sebep olacak bir nisbete ulaşan her cezaî şart, ahlâk ve adaba aykırıdır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalının sözleşmenin devamı sırasında bayinin faaliyetlerini tamamen durdurduğu, bayinin bulunduğu işyerinde başka bir şirketin faaliyet gösterdiği, davacının sözleşmenin 17 maddesine dayalı cezai şart talep koşullarının oluştuğu sabittir. Dosyaya mübrez davalıya ait Kurumlar vergisi beyannameleri ve beyanname ekindeki bilanço örneklerinden, davalının sözleşmenin yapıldığı 2013 yılı itibariyle -86.034,46-TL öz varlık tutarı ile borca batık durumda olduğu, yine 2014 yılı itibariyle -97.912,49-TL öz varlık tutarı ile borca batık olduğu, dava tarihi olan 15/12/2015 tarihi itibariyle 2015 yılı beyannamesinin henüz verilmediği anlaşılmıştır. Kararlaştırılan 50.000,00-USD cezai şart tutarının sözleşme tarihinde cari TCMB efektif satış kuruna göre (1-USD=1.8904-TL) TL cinsinden değeri 94.520,00-TL’dir. Bu veriler çerçevesinde; gerek sözleşmenin yapıldığı tarih gerekse dava tarihi itibariyle kararlaştırılan ceza koşunun davalının öz kaynakları ile dahi karşılayabileceği tutarın çok üzerinde olduğu, bu tutarın davalının iktisadi ve ticari faaliyet ve mevcudiyetinin tehlikeye girmesine veya yıkılmasına sebep olacak nisbete ulaştığı anlaşılmış olup, mahkemece cezai şart tutarından indirim yapılmasında ve indirim oranının 4/5 olarak uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/01/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.