Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1673 E. 2021/626 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1673 Esas
KARAR NO : 2021/626 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2019
NUMARASI: 2016/550 Esas 2019/1200 Karar
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2018/96 ESAS 2018/114 KARAR SAYILI DAVASINDA:
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan)
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin İzmir Bergama’da sera işletmeciliği yaptığını, sera alanının 22 dönüm iken yatırımla 33 dönüm olduğunu, kaliteli salkım domates yetiştirildiğini, işyerinin hasar ve risk sigortalı olduğunu, 2016 yılı ocak ayında bölgeye yoğun yağış düştüğğünü ve işletmede hasar oluştuğunu , dolayısıyla hasatın yok olduğunu, seranın sigortasının eksiksiz ödendiğini, hasar ihbarına binaen tarsim tarafından eksper gönderilerek hasar tespiti yaptırıldığını, şirketin 2015-2016 yılı için 22 dönüme belirlenen 907.000 TL ve 33 dönümüne 2016-2017 yılı için ise 2.203.500 TL hasarın muafiyet oranları belirlenerek ödenmesini bekler iken teknik donanımda olduğu iddia edilen hasardan ötürü % 8’lik ödeme yapılacağının bildirilmesi üzerine hayal kırıklığına uğradıklarını, şirketin davalının zincirleme hata ve ihmallerinin olduğunu ve bunları şirkete fatura etmek istediğini söyleyerek iş bu davayı ikame ettiğini belirterek davalılardan sorumluluk mikarlarına göre müştereken ve müteszelsilen şimdilik 100.000 TL hasar tazminatının hasar tarihinden itibarern işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA Davalı …. San ve Tic Ltd Şti Vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkili şirketin sigorta işleri aracılığı yaptığını, huzurdaki davanın aracı olan müvekkili şirkete değil asıl sigortacı olan… AŞ ye yöneltilmesi gerektiğini belirterek öncelikle husumet itirazında bulunmuş ayrıca müvekkili şirket adresinin ve davacının poliçedeki adresinin İzmir olduğunu belirterek yetki itirazında da bulunmuş esasa ilişkin beyanlarında da, müvekkili şirketin davacı ile … AŞ arasında sigorta poliçesi düzenlenmesi için aracılık yaptığını, sigorta poliçesinin tarafı olmadığını belirterek davanın müvekkili açısından reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı … AŞ Vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davaya konu Devlet Destekli Sera Sigorta Poliçesinde … Bankası Bergama şubesinin dain-i mürtehin şerhi bulunduğundan davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını belirtmiş esasa ilişkin beyanlarında da, davacının taleplerinin haksız olduğunu ve poliçe teminatı dışında bulunduğunu, hasar tarihi itibariyle serada bulunan yeni ürünün teminat kapsamı dışında yeraldığını, davaya konu sel ve su hasarının 17.01.2016 tarihinde meydana geldiğini , başlangıç tarihi 28/01/2016 olan … numaralı poliçenin bu tarihte henüz hayata geçmediğini, bu nedenle henüz hayata geçmemiş bulunan poliçede yer alan 2.203.500.00 TL lik ürünün , geçmişte oluşan bir hasardan dolayı teminat kapsamında gibi gösterilemeyeceğini, bu durumun zaten hem mevzuata hemde sigortacılık mantığına aykırı olduğunu, Tarım Sigortaları Havuzunun kar amacı gütmeyen bir kuruluş olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere aksi kanaate varılması halinde ise muafiyet ve müşterek sigorta hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirterek, davanın müvekkili açısından reddi gerektiğini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVADA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete ait serada 17/01/2016 tarihinde meydana gelen harici su basması nedeniyle oluşan hasara ilişkin zararın davalı şirketten tahsili istemiyle dava açtıklarını belirterek iş bu davanın İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/550 Esas sayılı dosyası ile birleştirimesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 04/12/2019 tarih ve 2016/550 Esas – 2019/1200 Karar sayılı kararında;”….. Asıl ve birleşen dava ; 16-17.01.2016 tarihinde meydana gelen harici su basması riski nedeni ile oluşan hasarın davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Asıl davada davalılar … A.Ş ve… San ve Tic Ltd Şti’ne yönelik tazminat istemli dava açıldığı, İstanbul Anadolu 2 ATM’nin 2018/96 Esas sayılı dava dosyası ile de; … A.Ş aleyhine de aynı riskten dolayı oluşan zararın tazmini için dava açıldığı, mahkemece dava dosyasının 31.01.2018 tarihli 2018/114 sayılı kararı ile birleştirme kararı verildiği görülmüştür.Asıl ve birleşen dava yönünden tarafların tüm delilleri celp olunarak dosya üzerinden kök ve ek raporlar alınmıştır. Alınan raporların dosyadaki verilere uygun denetime açık bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır. Davacı ile davalı … Tarım Sigortaları Havuzu arasında 28.01.2015-28.01.2016 tarihleri arasını kapsayan 27.01.2015 tarihli Devlet Destekli Sigorta Poliçesi düzenlendiği, poliçeye göre İzmir Bergama’da mukim 22 dekar arazinin teminat altına alındığı, sigorta ettiren ve sigortalının davacı olduğu, poliçede sunulan teminatların sel, su baskınları, dolu, kar , fırtına hortum, yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması gibi hasarları kapsadığı, poliçede toplam sigorta bedelinin 2.727.360,45 TL olduğu, poliçede ürün çeşidinin salkım domates olarak belirlendiği, … nezdinde ve onun acentesi davalı …San Tic Ltd Şti aracılığı ile Ön Bilgi Form olan … nolu poliçede 28.01.2015 / 2016 vade ile riziko adresi İzmir ili … İlçesi, … köyü, … Mevkii, … parsel- 22 dekar “sera alanı” da üretilecek 604.80 ton domates (salkım) birim bedeli 1,50 TL üzerinden, hasat bitiş tarihi 15.07.2015 olmak üzere ürün 907.200,00 TL, iskelet 1.008.000,00 TL, örtü (sert plastik) 87.909,75 TL, örtü (yumuşak plastik) 93.600,00 TL, teknik donanım 630.660,90 TL ve toplamda 2.727.370,65 TL sigorta bedeli üzerinden “Tarsim Devlet Destekli / Sera Sigorta Poliçesi” adı altında sigorta teminatı sağlandığı, poliçede Türkiye Cumhuriyeti …Bankası A.Ş Genel Müdürlüğü / Bergama şubesinin dain mürtein sıfatında olduğu ancak daha sonra dain mürtein ile ilgili 01 ve 02 nolu zeyilname düzenlendiği görülmüştür.Davacı sigortalının riziko adresinde 17.01.2016 tarihinde meydana gelen sel ve su baskını sonucunda yapılan ihbar üzerine davalı Tarsim tarafından 18.01.2016 tarihinde ekspertiz gönderildiği, ekspertizin düzenlediği ve anlaşılabilmesi için seraya belirli aralıklarla gidildiği şeklinde not düştüğü 27.01.2016 tarihli ( ve diğer muhtelif tarihli) raporlarda; “…hasar tarihine kadar dekara 6 ton ürün alındığının, ürünün teminatının 15.07.2015 tarihine kadar devam ettiğinden ürünün de teminat dışı risk olduğundan hasar oranının bulunamadığı, çatı plastik örtüsü… Sert plastik örtülerde sel su baskınına ilişkin hasar olmadığı, seranın konstrüksiyon ve örtüsünde hiçbir hasarın olmadığı, teknik donanım ve diğer unsurlar ile ilgili tutanakların ayrıca yazıldığı, üretim alanının 22 dekar, sera yapım yılının 2014 konunun 22 dekarlık plastik serada sel ve su baskını hasar tespiti sırasında domatesin 01.08.2015 tarihinde dikilen, 01.11.2015 tarihinde hasatı başlayan üründen 17.01.2016 tarihine kadar dekarda 6 ton ürün hasat edildiği, hasar olmasaydı dekara 24 ton ürün alınabileceğinin teyit edildiği, üretim alanı 11 dekar, sera yapım yılı 2015, konu 11 dekarlık serada 15.10.2015 tarihinde dikilen 25.12.2015 te ilk hasat başlanan bitkiden hasar tarihi olan 17.01.2016 tarihine kadar dekara 1,5 ton ürün domates hasat edilmiş, hasat sonuna kadar dekara 28 ton domates hasadı beklendiği, tüm sera alanının gezildiği, sera için yaklaşık 40 cm su olduğu, suyun tamamen çekilmesi halinde tekrar tespite gelineceğinin yetkililere bildirildiği…” şeklinde tespitler yazıldığı, yerleşim krokisinin raporlara eklendiği ve nihayetinde; sera, plastik ve sert plastik örtüler ile teknik donanım hasarlarına ilişkin olarak belirlenen 30.271,72 TL tazminat kesin ekspertiz raporunda kayıtlandığı ve bu tutarın davalı Tarsim tarafından 21.03.2016 tarihli banka havalesi ile davacı sigortalı hesabına gönderildiği görülmüştür. 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu’nun 1. maddesinde; “bu kanunun amacı; üreticilerin bu kanunda belirtilen riskler nedeni ile uğrayacağı zararların tazmin edilmesini temin etmek üzere tarım sigortaları uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir. ” , 9. Maddesinde, “Havuzun işletilmesine ilişkin iş ve işlemler, havuza katılan … şirketlerinin eşit oranda pay sahibi olacağı anonim şirket statüsünde kurulacak şirket tarafından yürütülür. ” 9.a maddesinde “tazminat ödemelerine esas teşkil edecek hasar tespit işlemlerine ilişkin her türlü çalışma ve organizasyonları sureti ile tazminat ödemelerinin en kısa sürede yapılmasını sağlamak” 13. Maddesinde “… Devlet tarafından sağlanacak birim desteği …” hükümlerinin düzenlendiği, bu düzenlemeler kapsamında havuza katılan paydaşlar sigorta şirketleri ile onların adına poliçe düzenlenmesine aracılık eden acenteleri tarafından düzenlenen poliçeler bakımından salt, ortak – girişimci / acente sıfatlarında olup, işbu davada davalı sıfatındaki …A.Ş, sigorta teminatı veren Tarım Sigortaları Havuzu İşleteni şirket konumundadır. Bu açıklamaya göre sigorta teminatına konu riziko için poliçe düzenlenmesinde davalı … San ve Tic Ltd Şti davalı aracı acente sıfatında, diğer birleşen davalı … ise … A.Ş nin Havuz Ortağı sıfatındadır. Davalı Tarsim kuruluş amacı ve ilgili yasal düzenlemeler dikkate alındığında ve yerleşik içtihatlarda da belirtildiği üzere işbu davada asili ve havuz ortağı sıfatında olan birleşen davalı … ve onun vekili olan asıl davalılardan … San ve Tic Ltd Şti işbu davaya konu edilen hasardan dolayı sorumlu olmayacakları, dolayısı ile işbu davada pasif husumet sıfatlarının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Dosyaya sunulan Örtü Altı Kayıt Belgelerinden; ürün dikiminin 2015 / 22 dekar ve 2016/33 dekar alanlarda gerçekleştirileceği kayıtlandırılmış, davalı Tarsim bu ilk belge dayanak düzenlediği poliçede ve poliçe üzerine derç ettiği gibi ürün teminatını 15.07.2015 hasat bitiş tarihi esas olmak üzere sigorta himayesi sağlanmış ve nitekim davacı sigortacı tarafından 2015 döneminde 22 dekardan ürün hasar edilmiş olmakla Tarım Sigortaları Havuzu İşleteni’ni “Devlet Destekli Sera Sigorta Genel Şartları A.7” hükmünde sorumluluğu sonlanmıştır. Ancak sigortalı bu hasattan sonra ve alanı da genişletmek sureti ile yine 2015 döneminde 33 dekarlık alanda ürün dikimi gerçekleştirmiş, bir kısım ürün hasat edilmiş ve arazide kalan henüz hasat edilmeyen ürünlerin tümü 17.01.2016 tarihinde riziko adresinde meydana gelen “Sel ve Su Baskını” sonucu hasarlanmış ve davalı TSHİ de poliçe vadesi içinde kalan teknik donanım hasarlarını (muafiyet ve müşterek sigorta oranları kapsamında) davacıya bir kısım ödemede bulunmuş ancak diğer ürün zararı talebini tanıtılan hüküm gerekçe gösterilmekle reddetmiştir. Davacı sigortalı zararın davalıdan tazmini talebinde; sigorta örtüsü kapsamını süresini yükümlülükleri bilmediğini, kendisinin bilgilendirilmediğini iddia etmektedir. Dolayısıyla somut uyuşmazlığın konusu davalı … şirketinin bilgilendirme / aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğidir. Davalı TSHİ ne yan yükümlülük olarak verilen ve ilgili yasal düzenlemelerdeki hükümler ile Hazine Müsteşarlığı’nın tebliğ ve duyurularına göre; sigortalısını sözleşmenin kurulması sırasında sigortanın kapsamı ve şartları hakkında aydınlattığı, bilgilendirdiğine dair ıslak imzalı veya sesli ya da görüntülü herhangi bir belge sunmadığından Tarım Sigortaları Usul Yönetmeliği’nin 6.vd.maddelerindeki hükümlere göre edimini yerine getirdiğini ispatlayamamış dolayısıyla yasal yükümlülüğünü ihlal ettiği sonucuna varılmıştır. Diğer taraftan gerek ikinci poliçede peşinat priminin yatırıldığı 12.01.2016 tarihinde yani 17.01.2016 hasar tarihinden önce ürün dikim alanı 33 dekar olarak kayıtlandırıldıktan sonra ve gerekse hasarın reddi sonrasında yine 2. Poliçe için 05.04.2016 tarihli 1 nolu, 26.08.2018 tarihli 2 nolu zeyilnameler de ürün bedelleri ve dekarlar ayrı ayrı belirtilmiş olmasına göre davacı sigortalı şirketin 17.01.2016 hasarın meydana geldiği tarihte düzenlenen ilk (907.200,00 TL ürün sigorta bedeli olan) poliçe ile sigorta teminatı altında olduğu ve dolayısıyla ön görülen hasar bitiş 15.07.2015 tarihinden sonra dikilen alanlar için de mevcut poliçesindeki teminatın hükmünün devam ettiği inancında olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Kaldı ki davalılardan acenta tarafından dosyaya sunulu olan davacı sigortalı ile aralarındaki söz konusu hasara ilişkin olarak ; “……keşke 2015 yılındaki yeni dikim tarihinde uyarılsaydık ürünle ilgili yenileme hakkında …:” şeklindeki 02.03.2016 tarihli elektronik ileti yazışmasına göre , sigortalının sigorta teminatı altında olduğu inancına ilişkin kanaati desteklemektedir. Bu durumda davalı TSHİ nin , davacı sigortalısının SSBİY nin 7.madde hükmü gereğince poliçe limiti ile sınırlı olarak ortaya çıkan ürün zararını karşılamakla yükümlü olması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu kanaat doğrultusunda teknik bilirkişi tarafından yapılan tazminat hesabına göre, davalı … (davacının 1.031.250.00 TL ürün hasarından TSHİ nin poliçe teminat limiti 907.200.00 TL den % 2 muafiyet ve % 20 müşterek sigorta kısmı düşürülerek hesaplanan) 711.244.80 TL ürün hasar tazminatı davacıya ödemekle yükümlüdür. Yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamındaki delillere ve alınan 05.11.2018 tarihli kök 04.05.2019 tarihli ek raporlara göre davacının davalı TARSİM yönünden talepte dikkate alınarak 711.000.00 TL tazminat talebinin kabulüne, asıl davalı …. San ve Tic Ltd Şti ile birleşen davalı … AŞ yönünden pasif husumet sıfatı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir. . …”gerekçesi ile, 1.Asıl davada;Davanın davalı … A.Ş yönünden KABULÜ ile; 711.000,00 TL sigorta tazminat bedelinin 26.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş’den tahsili ile davacıya ödenmesine Asıl davanın davalı …. Sanayi ve Ticaret Limited Şİrketi yönünden REDDİNE, 2-Birleşen davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı Asıl dava davalısı …A.Ş. Vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6102 sayılı TTK 1423/2 maddesi gereği davanın reddi gerektiğini ancak davanın kabulüne karar verildiğini, Davaya konu devlet destekli sera sigorta poliçesi Türk Ticaret Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 28.01.2015 tarihinde düzenlendiğini, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 1423. maddesi uyarınca aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olacağının düzenlendiğini, Davacı tarafından 14 gün içinde sigorta poliçesine itiraz edilmediğini,Davacı poliçeye 14 gün içinde itiraz etmediğinden poliçe yazıldığı şekli ile yapılmış sayılması gerektiğini, Nitekim sigortalı / davacının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 18/2. maddesi kapsamında ” ticarine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir” düzenlemesi gereği basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunmadığını,Yargıtay’ın yerleşik kararları da TTK 1423/2 maddesi uyarınca poliçeye 14 gün içinde itiraz etmeyen sigorta ettiren bakımından poliçenin yazıldığı şekli ile yapılmış sayılması gerektiğini, ( T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4599 E. 2018/10438 K. 12.11.2018 – T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/9210 E. 2019/3842 K. – T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/9210 E. 2019/3842 K. 1.4.2019 – T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/6015 E. 2018/1550K. 5.3.2019 – T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/6015 E. 2018/1550K. 5.3.2019- T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/16351 E. 2017/8265K. 27.9.2017 – T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4599 E. 2018/10438 K. 12.11.2018 – T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/9210 E. 2019/3842 K. 1.4.2019 – T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/12128 E. 2018/1428 K. 28.02.2018) Bilirkişi raporları arasında çelişkinin giderilemediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun mevzuata aykırı ve denetime elverişsiz olduğunu, bilirkişi raporuna itirazların giderilemediğini,Yerel mahkeme gerekçeli kararında asıl ve birleşen dava yönünden dosya üzerinden kök ve raporlar alındığını, alınan raporların verilere uygun denetime açık bulunduğunun anlaşılarak hükme esas alındığını belirttiğini ancak dava dosyası üzerinden iki farklı heyet oluşturularak iki farklı rapor ( ana rapor) alındığını, ilk rapor 17.01.2018 tarihli olup, heyet içinde hukuk alanında uzman bilirkişi bulunduğunu, İkinci heyet tarafından hazırlanan bilirkişi raporu 04.05.2019, itirazlarımız üzerine alınan aynı heyetten alınan ek rapor ise 05.11.2018 tarihli olup işbu bilirkişi heyeti içinde hukuk alanında uzman bilirkişisi bulunmadığını, Her iki bilirkişi raporunda yer alan görüşler taban tabana zıt olmasına karşın ilk derece mahkemesince gerekçe göstermeksizin mevzuata tamamen aykırı görüş bildiren ve ana ihtilaf konusu hukuki değerlendirme olmasına karşın hukuk uzmanlığı olmayan bilirkişilerin yer aldığı heyetin raporuna itibar ettiklerini, gerekçeli kararda ilk raporu yok saydıklarını bu raporun neden kabul edilmediğine ilişkin görüş veya gerekçeye yer vermediklerini, İtirazlar üzerine hazırlanan 11.05.2018 tarihli ek raporda tüm itirazların, zararın fahiş hesaplandığına ilişkin itirazların gerekçe yapılmadığını, açıklanmadığını,Kabul anlamına gelmemek kaydıyla diğer davalılar bakımından pasif husumet ehliyeti hatalı değerlendirildiğini, Tarım Sigortaları Havuzu Mevzuatı gözetilmediğini, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla belirsiz alacak davası açılma şartlarının oluşmadığının gözetilmediğini, ve zamanaşımı itirazlarının dinlenilmediğini, Davacının belirsiz alacak davası açılmasından hukuki yararı bulunmadığını Davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında hukuki menfaat bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, itirazın kabul görmemesi halinde davanın kısmı dava olarak kabul edilerek zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, TTK 1420. Maddesi “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmü uyarınca davacının ıslah ile artırmış olduğu talep tutarınnı zamanaşımına uğradığını,Dava konusu hasarın 17.01.2016 tarihinde meydana geldiğini, müvekkili kurum tarafından sigortalıya poliçe teminatı dahilindeki hasarın tamamının ödendiğini, Davacı ıslah ile dava miktarını 04.02.2019 tarihli dilekçesi ile arttırdığını, müvekkili kurum tarafından ıslah dilekçesine süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunulduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/424 E. 2016/207 K. – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/937 E. 2018/6812 K. 06.11.2018 tarihli emsal kararı )Zamanaşımı süreleri geçmiş olduğundan arttırılan tutarın zamanaşımından reddi gerektiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve Birleşen Dava, Devlet Destekli Sera Sigortası Sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.Mahkemece, 1.Asıl davada; Davanın davalı … A.Ş yönünden KABULÜ ile; 711.000,00 TL sigorta tazminat bedelinin 26.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş’den tahsili ile davacıya ödenmesine , Asıl davanın davalı …Sanayi ve Ticaret Limited Şİrketi yönünden REDDİNE, 2-Birleşen davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı Asıl dava davalısı … A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl dava davalısı …. A.Ş. vekilinin husumete yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Tarım sigortalarının işleyişinde temel unsur tarım sigortaları havuzudur. 5363 sayılı Kanun’un 9. maddesinde bu havuzun işletilmesine ilişkin iş ve işlemlerin, havuza katılan … şirketlerinin eşit oranda pay sahibi olacağı anonim şirket statüsünde kurulacak şirket tarafından yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Aynı hükümde tazminat ödemeleri dahil olmak üzere şirketin görevleri sayılmıştır. Anılan kanunun 14. maddesinde de sigorta şirketlerinin, tarım üreticileri ile tarım sigorta sözleşmelerini kendi adlarına akdedecekleri, prim ve risklerin tamamını havuza devredecekleri ve sözleşmeleri havuz tarafından belirlenen standart poliçeler üzerinden yapacakları düzenlenmiştir. Bu Kanun çerçevesinde havuzu işletmek üzere … A.Ş. (…) kurulmuştur. Somut olayda davacı bu havuzun ortağı olduğu anlaşılan birleşen dosya davalısı ….’nin acentesi olan asıl dava davalısı …Tİ. ile “… Devlet Destekli Sera Sigortası Sözleşmesi Poliçesi” düzenlemiştir. Anılan sigorta poliçesinden dolayı tazminat ödeme yükümlülüğü, … A.Ş.’ye aittir. Bu itibarla TARSİM adına poliçe tanzim eden davalı … şirketine husumet yöneltilemeyecek olup, mahkemece asıl dava davalısı … San ve Tic Ltd Şti ile birleşen dava davalısı … AŞ. Yönünden açılan davanın pasif husumet sıfatı yokluğundan reddine yönelik verilen karar yerinde olup davalı … A.Ş. (…) vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2014/3578 Esas ve 2014/10237 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.)Asıl dava davalısı … A.Ş. vekilinin sigortacının aydınlatma yükümlülüğüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1423. Maddesinde; ”Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar. (2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.” 1424. Maddesinde; ” Sigortacı; sigorta sözleşmesi kendisi veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren yirmidört saat, diğer hâllerde onbeş gün içinde, yetkililerce imzalanmış bir poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlüdür. Sigortacı poliçenin geç verilmesinden doğan zarardan sorumludur. (2) Sigorta ettiren poliçesini kaybederse, gideri kendisine ait olmak üzere, yeni bir poliçe verilmesini sigortacıdan isteyebilir. (3) Poliçenin verilmediği hâllerde, sözleşmenin ispatı genel hükümlere tabidir,” hükmü düzenlenmiştir. Sigortacının TTK’nun 1424/1 maddesi uyarınca imzalı bir sigorta poliçesini belli bir süre içerisinde sigortalıya vermesi zorunludur. Anılan maddeler birlikte incelendiğinde, sigorta şirketinin kendileri tarafından imzalanmış bulunan poliçenin bir örneğini sigortalıya götürerek ona vermek, dilerse bir suretini sigortalıya imzalattırarak almak ve özellikle primi veya ilk taksidi poliçenin teslimi karşılığı tahsil etmekle yükümlü olduğu görülecektir. Davacının dosyaya ibraz ettiği poliçe aslında davacı sigortalının ve davalı … şirketinin imzası bulunmamaktadır. Poliçenin Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği konusunda sigortalı ve sigorta ettirenin imzalarını içeren bilgilendirme formu da ibraz edilmiş değildir.Bu durumda ispat külfeti kendisine düşen davalı … şirketi, davacının imzasını içeren poliçe aslını veya poliçenin yönetmelik hükümlerine uygun düzenlendiğine ilişkin davalının imzasını içeren bilgilendirme formunu ibraz etmediği,bu durumda, poliçe muafiyetleri kapsamında davalı tarafça TTK. 1423. Maddeye göre aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiği de ispatlanamamıştır. Davalı taraf poliçenin davacıya teslim ya da tebliğ edildiğini ispata yarar hiç bir delil ibraz etmediği tesbit edilmiş olup davalının aydınlatma yükümlülüğüne yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Asıl dava davalısı Tarım Sigortaları Havuzu İşletmesi A.Ş. vekilinin bilirkişi raporları arasında çelişkinin giderilemediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun mevzuata aykırı ve denetime elverişsiz olduğu, bilirkişi raporuna itirazların giderilemediğine yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir, şeklinde yasal olarak düzenlenmiş olup, bilirkişi raporlarının hukuki değerlendirilmesi de mahkemeye aittir.Bilirkişi raporlarında bilirkişilerin görev alanı içindeki uzmanlık alanlarına ilişkin değerlendirme ve tespitlerinde aykırılık bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde teknik hususlar dışındaki hukuki konuların hakim tarafından değerlendirileceği de tartışmasızdır. Pasif husumette hukuki bir konudur. HMK 282 maddesindeki yasal düzenleme ile ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da dikkate alındığında, davalı vekilinin bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden, sonuca gidilmesinin yasal olmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.Asıl dava davalısı Tarım Sigortaları Havuzu İşletmesi A.Ş. vekilinin davacının ıslah ile artırmış olduğu talep tutarının zamanaşımına uğradığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Davacı maddi tazminat talebini belirsiz alacak davası olarak açmış, bilirkişi raporundan sonra harcını yatırmak süretiyle bedel arttırımı yapmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 107/1 maddesine göre davanın belirsiz alacak davası olarak açılması mümkündür. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre tahkikat sonucu alacak miktarı belirlendiği anda iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan bedel artırımı yapılabilecektir. Dava açılması ile kesilmiş olan zaman aşımı süresi tüm alacak için geçerli olup, davacı da bilirkişi raporu ile talep edebileceği alacak miktarı belirlendikten sonra harcını yatırmak suretiyle bedel arttırımı yapmış olup davalı vekilinin davacının bedel arttırımını ıslah kabul ederek ıslahla arttırılan kısmın zaman aşımına uğradığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Asıl dava davalısı … A.Ş. vekilinin esas yönünden mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Davacının zarara uğradığı konusunda uyuşmazlık yoktur. Zarar miktarı mahkemece usule uygun şekilde tespit edilmiştir.HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte yukarıda belirtilen tesbitler ve ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde ; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan Asıl dava davalısı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … A.Ş.’nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 48.568,41.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 12.142,75.TL harcın mahsubu ile bakiye 36.425,66.TL’nin davalı … A.Ş.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 22/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.