Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1672 E. 2023/47 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1672 Esas
KARAR NO: 2023/47 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/738 Esas 2020/291 Karar
TARİH: 12/03/2020
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … A.Ş. ile akaryakıt istasyonu işletmeciliği işi ile iştigal eden müvekkili arasında, distribütörlükten kaynaklanan yakıt alışverişlerine ve yapılan iskontolara ilişkin imzalanmış bayilik sözleşmesi gereğince ticari ilişki bulunduğunu, davalının yapılan iskontolarla ilgili kesilen iade faturaları gereği müvekkiline 20.02.2015 tarihi itibari ile 15.882,45 TL borcunun bulunduğunu, davalının, müvekkilini borçlu hale getirmeye çabaladığını ve sonrasında da müvekkiline hiçbir ödeme yapmadığını, davalı tarafından müvekkiline teslim edilen herhangi bir inşaat malzemesi ve ekipman olmadığı halde sanki varmış gibi 26.02.2015 tarih ve … numaralı KDV dahil 47.365,20 TL’lik faturanın kesildiğini ancak fatura içeriğine dikkat etmeyen müvekkilinin bu faturayı hesaplarına kaydettiği için ödeme yükümlülüğünden kurtulamadığını, herhangi bir teslim olmadığından davalının müvekkilinden tahsil ettiği bu haksız fatura bedelinin iş bu davanın konusu olmadığını, davalı tarafından müvekkiline 27.03.2015 tarihli, akaryakıt istasyon inşaatı açıklamalı ve KDV dahil 26.370,85 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, müvekkili ile davalı arasında inşaat ve menkul eşya tedariki kapsamında bir ticari ilişki bulunmadığını, bu nedenle faturanın davalıya iade edildiğini, müvekkilinin … Bankası’nda bulunan … hesap numaralı hesabından davalı lehine olmak üzere 28.05.2016 tarihinde 10.591,21 TL para çekildiğini, herhangi bir fatura ya da iş karşılığı olmaksızın çekilen bu tutarın davalının cari kaydına işlendiğinde ise müvekkiline 26.743,66 TL borçlu durumuna geçtiğini beyanla 26.743,66 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili ile davacı arasında 03/02/2011 tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi ve Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, aralarında bayilik ilişkisi kurulduğunu, davacının iş bu davaya konu olan müvekkiline karşı ve borç ve sorumluluklarının sadece müvekkili ile davacı arasında yer alan sözleşmelere göre değil, daha öncesinde müvekkili ile … Petrol arasında imzalanmış sair sözleşmeler ve yine hem davacı hem de … ile müvekkili arasında imzalanmış olan tüm sözleşmeler kapsamında, istasyon üzerinde ve istasyona ilişkin olarak yapılan iş ve işlemlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, daha önce taşınmaz üzerinde … Petrol Şirketi’nin bayilik yaptığını, davacının taşınmaz üzerinde inşa edilmiş istasyonu devralmak istediğini, bu sebeple davacı yetkilileri, … Petrol yetkilileri ile müvekkili arasında bir protokol düzenlendiğini, bu protokolün işletmenin devri niteliğinde olduğunu, müvekkilinin sözleşmeler kapsamında ariyete konu olmak üzere temin etmiş olduğu ekipman ve malzemeler ile istasyon üzerinde çeşitli işler yaptırmak suretiyle yatırımlarda bulunduğunu, sözleşmelerin sona ermesi ile de ariyete konu malların kendisine iade edilmemesi ve hasara uğramış olmaları ve yine sözleşmeler kapsamında yapmış olduğu iş ve inşaatlar nedeniyle katlanmış olduğu gider ve zararını davacı tarafa fatura ettiğini, davacının müvekkili tarafından düzenlenmiş olan 26.02.2015 tarihli, … numaralı ve 47.365,20 TL bedelli ve 27.03.2015 tarih ve … numaralı, 26.370,85 TL bedelli faturaların haksız olduğunu iddia ettiğini fakat sadece 26.370,85 TL’lik fatura nedeni ile iade talebinde bulunduğunu, müvekkili tarafından düzenlenen faturaların sözleşmeler ve yapılan işle uyumlu olduğunu beyanla davacının haksız ve dayanaksız davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 12/03/2020 tarih ve 2016/738 Esas 2020/291 Karar sayılı kararında; “…Mahkememizce, dava konusu istasyonun bulunduğu mahalde keşif yapılması için yazılan talimat sonucu tanzim edilen ilk rapor, mahkememizce istenilen hususlarda hiçbir değerlendirme içermediğinden, yeniden talimat yazılarak ek rapor tanzim ettirilmiştir. Mahallinde yapılan keşif sonucu tanzim edilen ikinci bilirkşi heyet raporunda; davalı tarafından dosyaya sunulan tüm teslim tutanağı, fatura ve hakedişlerin incelendiği, bu fatura ve hak edişlere konu mevcut ve kalıcı yatırımların amortisman mahsubu sonucu değerlerinin ve halen taşınmaz üzerinde bulunup bulunmadıklarının tek tek açıklandığı, buna göre halen istasyonda bulunan kalıcı yatırımların amortisman mahsubu sonucu değerlerinin dava konusu 26.370,85-TL tutarlı irsaliyeli fatura ile uyumlu olduğunun, bu yatırımların halen davacının başka bir petrol şirketinin bayisi olarak işlettiği istasyonda kullanıldıklarının ve taşınmaza değer kattıklarının tespit edildiği, raporun bu haliyle denetime açık, teknik açıdan yeterli ve hükme esas almaya elverişli olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda yapılan tüm saptamalar çerçevesinde her ne kadar davacı tarafından, davalının bayiliğini yaptığı istasyona yatırım yapmadığı, 27/03/2015 tarihli 26.370,85-TL bedelli irsaliyeli faturaya konu yatırımların da kendisine teslim edilmediği iddia olunmuş ise de, davacının dava onusu istasyonun üzerinde bulunduğu taşınmazı satın aldıktan sonra, taşınmaz üzerindeki istasyonu mevcut hali ile davalının bayisi sıfatıyla işletmeye başladığı, başka ifade ile kendisinden önceki bayii olan … Petrol döneminde davalı yanca istasyona yapılan yatırımları (inşaat ve teknik ekipman) kullanarak istasyonu işlettiği, bayilik ilişkisinin sona ermesinden sonra da başka bir şirketin bayii olarak bu yatırımları kullanmaya devam ettiği, yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde, dosyada mevcut istasyon teslim tutanağı ile ariyet teslim tutanaklarına konu yatırımların, halen istasyonda bulunduklarının, davalının tanzim ettiği irsaliyeli fatura içeriği ile de uyumlu olduklarının anlaşıldığı, buna göre anılan yatırımların sözleşme ilişkisini sona ermesi ile birlikte, istasyonun aynı zamanda maliki olan davacı yönünden sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği ve bedellerinin davalı yanca talep edilebileceği mahkememizce sabit görülmekle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. “gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının tamamını, dosya kapsamında alınan 29.01.2020 tarihli son bilirkişi ek raporuna dayandırdığını, daha önce alınan ve müvekkili davacı lehine olan raporlardan sadece bahsedilmiş olup gerekçeye dahi konu edilmediklerini, akaryakıt inşası tesis edilirken dağıtıcı şirket ile akaryakıt istasyonu sahibi arasında bayilik ve ariyet sözleşmesi akdedildiğini, önceki bayi … Ltd. Şti. ile davalı arasındaki sözleşmelerde akaryakıt inşaası kapsamında herhangi bir ibare olmadığını, daha sonra müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşmede böyle bir ibareye yer verilmediğini, davaya konu fatura içeriğinin akaryakıt inşaası olarak belirtildiğini, makine mühendisi ve inşaat mühendisleri tarafından yapılan tespitlerin davaya konu fatura içeriğinde dahi yer almazken taşınmaza kattığı değerin işbu dava bakımından değeri bulunmadığını, dosyada bulunan ve gerekçeye konu edilen kalıcı ve sabit yatırımlara ilişkin davalı tarafın sunmuş olduğu fatura tarihlerinin 2001-2002-2003 olduğunu, müvekkili … Ltd. Şti’nin cari hesap borcu bakımından senet vermişse de, davalı tarafından o aşamada belirtilmeyen sabit kıymet bedellerinin 12 sene sonra müvekkilinden tahsilinin istenmesinin mümkün olmadığını ve kötü niyetli olduğunu, … Petrol ile davalı arasında söz konusu cari hesap borcu dışındaki iş ve işlemlerle ilgili bir protokol varsa dahi, davacı müvekkilinin söz konusu protokolden sorumlu tutulmasının beklenemeyeceğini, davaya konu müvekkiline kesilen 26.370,85 TL’lik faturanın müvekkilinin DBS hesabından haksız yere çekildiğini, dosya kapsamında alınan 15.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda; “… sektörel değerlendirmeler ışığında, davalı yanın davacı yana keşide etmiş olduğu 26.370,85 TL tutarındaki faturanın sözleşmesel dayanağı olmadığından, faturanın yersiz düzenlendiği kanaatine varıldığından…” şeklinde tespit yapıldığını, ilk derece mahkemesinin bu bilirkişi raporundan hiç bahsetmediğini, yine dosya kapsamında Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/103 talimat sayılı dosyası ile müvekkili defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde verilen 21.08.2017 tarihli bilirkişi raporu ile, müvekkilinin davalı şirketten 26.473,66 TL alacaklı göründüğünün tespit edildiğini, ilk derce mahkemesinin bu bilirkişi raporunu dayanak olarak almayıp sadece son tarihli ek bilirkişi raporuna göre hüküm kurduğunu, davalı şirket ile müvekkilinden önceki bayi olan … Ltd. Şti. arasındaki sözleşmede her ne kadar bayiye teslim edilecek malzeme ve ekipman hususu düzenlenmişse de, daha sonra bayiliği alan müvekkiline böyle bir sorumluluğun atfedilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirket tarafından müvekkiline teslim edilen ya da kullanımına verilen bir inşaat malzemesi ya da ekipman bulunmadığını, davalı tarafın böyle bir durum varmışcasına diğer şirketle yapmış olduğu sözleşmeden 12 – 13 yıl sonra, 27.03.2015 tarihinde müvekkiline davaya konu istasyona ilişkin akaryakıt istasyon inşaatı faturası kestiğini, müvekkilinden önceki bayii olan şirketin kullanımına sunulduğu iddia edilen istasyon inşaatı malzemelerinin faturasının müvekkiline kesilmesinin iyi niyetten yoksun olduğunu, eksik inceleme ile sadece son tarihli ek bilirkişi raporuna göre hüküm kuran ilk derece mahkemesinin hukuka aykırı kararına itiraz ettiklerini beyanla İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/738 E. 2020/291 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sona eren akaryakıt bayilik sözleşmesi uyarınca istasyon için yapıldığı ve kalıcı olduğu iddia edilen inşaat işlerine ilişkin olarak düzenlenmiş olan ve taraflar arasında uygulanan doğrudan borçlandırma sistemi uyarınca, davacının banka hesabından çekilen fatura bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı ile dava dışı … Limited Şirketi arasında; Bursa İli, İnegöl İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki akaryakıt-otogaz satış ve servis istasyonunun işletilmesi hususunda, 27.10.2009 tarihli bayilik sözleşmesi ile 20.02.2002 tarihli akaryakıt istasyonları için ariyet ve emanet sözleşmesinin imzalandığı, 15.02.2002 tarihli istasyon teslim tutanağı ile dava dışı şirkete istasyonun ekipmanları ile birlikte teslim edildiği, teslim tutanağında yapılan inşaat işlerinin ve teslim edilen ekipmanların ayrı ayrı belirtildikleri, bu tutanak dışında da dava dışı şirket tarafından imzalanan 2002-2003 tarihli teslim tutanakları ile istasyona ilişkin başkaca ekipmanların davalıdan teslim alındığı, davacı, davalı ve dava dışı şirket arasında 31.01.2011 tarihli ve akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşınmazın davacı tarafından satın alınmasına ilişkin protokol imzalandığı, bu protokol ile dava dışı şirketin davalıya olan borçlarının davacı tarafından ödeneceğinin kabul edildiği, bundan sonra davacı ve davalı arasında 03.02.2011 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesinin imzalandığı ve davacının aynı istasyonda bayilik faaliyetinde bulunduğu, dava tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermiş olduğu, davalı tarafından davacı adına iade edilmesi gereken ekipmanlar ile istasyonda kalıcı olan yatırımlara ilişkin iki adet fatura düzenlendiği, bunlardan 26.02.2015 tarihli ve 47.365,20 TL bedelli olanın davacı tarafından ödendiği, dava ve uyuşmazlık konusu olan faturanın 27.03.2015 tarihli, 26.370,85 TL bedelli ve “akaryakıt istasyon inşaatı” açıklamalı fatura olduğu, davalının, ilk bayilik sözleşmesi gereği yaptığını iddia ettiği sabit yatırımların davacının maliki bulunduğu taşınmazın değerinde bir artış/fayda sağlaması, davacının kalıcı nitelikteki bu yatırımları kullanarak ticari faaliyetinin devam ettiğinin sabit olması halinde sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde mevcut değerlerini talep edebileceği, Mahkemece talimat ile alınan 29.01.2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, “davalı tarafından düzenlenen fatura içeriğinin, dava dışı şirkete teslim edilen yatırımlara ve taşınmazda bulunan akaryakıt istasyonu projesine uygun olduğu, taşınmazda bulunan mevcut yatırımların amortisman mahsubu sonucu tespit edilen değeri ile uyumlu olduğu ve sabit yatırımların davacı tarafından halen kullanıldığı”nın tespit edildiği, raporun dosyaya sunulan proje, inşaat işlerine ilişkin hakediş faturaları üzerinde ve keşfen yapılan inceleme neticesinde denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olarak düzenlendiği, 05.02.2018 tarihli bilirkişi raporunun, davalının faturaya dayanak belgeleri incelenmeden ve keşfen inceleme yapılmadan, yalnızca ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak düzenlenmesi sebebiyle uyuşmazlığı çözer mahiyette olmadığı, sonuç olarak Mahkemece 29.01.2020 tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak davalı tarafından düzenlenen fatura içeriğinin haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.