Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1669 E. 2020/1343 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1669 Esas
KARAR NO: 2020/1343 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2017/1319 Esas 2020/312 Karar
DAVA TÜRÜ: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalıya mal ve hizmet teslim ettiğini, karşılığı olan alacaklarının büyük kısmının tahsil edildiğini, bakiye 23.967,98 TL’nin ise davalı tarafından ödenmediğini, alacağın tahsili için davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya ile takibe geçildiğini, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı ile takibin durduğunu belirterek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, açılan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında 08/04/2015 ve 09/06/2015 tarihli satın alma sözleşmesi imzalandığını, ancak davacının sözleşmeler uyarınca üstlendiği yükümlülükleri gereği gibi ifa etmediğini, bu nedenle müvekkilinin hem zaman kaybına hem de maddi zarara uğramasına sebep olduğunu, sözleşme ilişkisi devam ederken davacının işi yarım bırakarak sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşme ile belirlenen süre içerisinde sözleşme konusu işi davacının müvekkiline teslim etmediğini, davacının sözleşmeye aykırı eylemleri sonucu sözleşmelerin kendiliğinden fesholduğunu, davacının herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının müvekkiline borcu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/07/2020 tarih ve 2017/1319 Esas – 2020/312 Karar sayılı kararında; “Alınan heyet raporu ile taraflar arasında granit ve mermer malzemesi teminine ilişkin 2 ayrı sözleşme kapsamında devam eden ticari ilişkide davacının temin ve davalıya teslim ettiği ürünlerin tüm faturalarının davalı taraf defterlerinde kayıt altına alındığı, davalının bu kapsamda düzenlediği 8 adet iade faturasının da davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ödemeleri ile cari hesaptaki farklılıklar düzelttiğinde iki tarafın defter kayıtlarının mutabık olduğu, davalı tarafça davacının tedarik ettiği malzemelerin sözleşme koşullarına uygun olmadığı yönünde savunma ileri sürülmüş ise de davalı tarafça sözleşmede kararlaştırılan düzenlemeler uyarınca yazılı bir bildirimde bulunulmadığı, mal tesliminde herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmediği, davalının faturaları defterlerine kaydettiği, ayıp ihbarını süresinde yaptığını ortaya koyamadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyasında itirazının 14.235,67 TL.üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden takipte belirtilen şartlarla devamına, fazla talebin reddine, davalının itirazında haksız ve alacağın likit oluşu göz önünde bulundurularak hükmedilen tutarın %20’si oranında 2.847,13 TL.inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, davacının takipte haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek…”gerekçesi ile,
DAVANIN KISMEN KABULÜNE karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı lehine taraflarınca açılan takibin asıl alacak bakımından devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Davalı müvekkili ile davacı şirket arasında Kırklareli 250 Yataklı Devlet Hastanesi yapım işi kapsamında granit ve mermer imalatı işlerinin yapılması amacıyla 08.04.2015 ve 09.06.2015 tarihli satın alma sözleşmeleri akdedildiği, sözleşme kapsamında tedarikçi konumda olan davacı satın alınan granit ve mermerleri tedarik etmeyi, işveren konumunda müvekkil şirket ise malzeme bedellerini ödemeyi taahhüt ettiği, işin bitiminden sonra davacı taraf, sözleşme bedelinin kendisine eksik ödendiğini, müvekkili şirketten 23.967,98 TL alacaklı olduğunu iddia ederek İstanbul Anadolu … İcra Dairesinde … Esaslı icra takibi başlattığını, Davacı tarafın 08.04.2015 ve 09.06.2015 tarihli satın alma sözleşmelerinde üstlendiği edimleri gereği gibi ifa etmediği, bu sebeple de müvekkili şirketin işi geciktiği, zarara uğradığını, davacının göndermiş olduğu malzemelerde sözleşmede kararlaştırılan özellikleri taşımaması davacının edimlerini hem ayıplı hem de eksik ifa ettiğini göstermekte olduğunu, söz konusu mallardaki ayıplar sonradan ortaya çıkmış olup, TOKİ’nin denetim görevi verilen … A.Ş tarafından tespit edildiğini, 31.12.2017 tarihli denetleme tutanağında seramik imalatlarındaki malzemelerde ayıplardan dolayı kabarma ve dökülmeler olduğu açıkça görülmekte olduğunu, Söz konusu eksiklik ve ayıplı ifanın neticesinde davacı üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğini, 08.04.2015 ve 09.06.2015 tarihli satın alma sözleşmeleri Sözleşmenin Feshi başlıklı 9. Madde de; “Sözleşmenin ayıplı ve eksik ifadan kaynaklı olarak hiçbir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın akdin kendiliğinden fesholacağı, tedarikçinin sözleşmedeki toplam bedelin yarısı kadar cezai şartı derhal ve peşinen ödeyeceğini taahhüt ettiği” şeklinde belirtildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme kendiliğinden fesh olduğunu, Ancak Mahkemenin gerekçeli kararında ayıp ve hatalı ürünleri karşı tarafa yazılı olarak bildirmediklerini, bu nedenle ayıp iddiamızı ispat edemediklerini belirttiğini, fakat söz konusu ayıpların kullanmakta ortaya çıkan ayıplar olduğunu, bu ayıpların tespiti mali müşavir firma … tarafından 31.12.2017 tarihli denetleme tutanağında açıkça görülemekte olduğunu, nitekim 16 Mayıs 2018 tarihinde Üsküdar … Noterliğinden … yevmiye nolu ihtarname ile davacıya eksik işlerin giderilmesi için ihtarname gönderilmiş olup söz konusu ayıp ve eksiklikler davacıya ihtar olduğunu, mahkemenin bu hususu gözetmeden ayıp iddiasını ispat edemediklerine yönelik karar vermesinin kabul edilebilir olmadığını, Davacının, sözleşme bedelinin kendisine ödenmediğini, müvekkili şirketten 23.967,98 TL alacaklı olduğunu iddia ettiğini ve müvekkili aleyhine icra takibinde bulunduğunu, bu iddiaların yersiz ve mesnetsiz olduğunu, Hükme esas alınan raporda da görüldüğü üzere davacının iddia ettiği miktarda bir alacak söz konusu olmadığını, nitekim son bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların da dikkate alınmadan bu raporun hükme esas alınmasına itiraz ettiklerini, Müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu olmadığı sunulan cari hesaplarda görüleceğini, borçlu olmadıkları gibi davacı şirketten alacaklı konumda bulunduklarını, Defaatle belirtildiği üzere TL hesapları ve USD hesaplarının aylık kur farkları hesabını doğru yapabilmek adına, hesaplar ayrı ayrı tutulup daha sonra birleştirilmekte olduğu, bu şekilde kur farkının doğru hesaplanması sağlanmakta olduğu, bu bağlamda hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı inceleme yaptığı, bu raporun esas alınmasının hak kaybına sebebiyet verdiğini, daha önceki bilirkişi incelemelerinde de söz konusu kur farkları hesaba katılmadığını, yapmış oldukları itirazın dikkate dahi alınmadan, bilirkişiden ek rapor aldırmadan, bu raporun hükme esas tutulması hasebiyle istinaf ettiklerini, Yerel Mahkemece işbu hatalı bilirkişi raporunu hükme esas tutarak, yapılan itirazın kaldırılmasına, neticesinde takibin asıl alacak bakımından devamı ve itirazımın haksız olduğunu bu sebeple asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmederek, davayı kabul ettiğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın tümden reddine ve davacı firma aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, mümkün olmadığı takdirde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın ilgili mahkemeye yeniden karar verilmek üzere gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İİK’nın 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince 07/07/2020 Tarihli kısa kararda;1-davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyasında itirazının 14.235,67 TL.üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden takipte belirtilen şartlarla devamına, Fazla talebin reddine, Hükmedilen tutarın %20’si oranında 2.847,13 TL.inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar halde 07/07/2020 Tarih ve 2017/1319 Esas – 2020/312 Karar sayılı gerekçeli kararın hüküm kısmında ise sadece davanın kısmen kabulüne yazıldığı, davacının talepleri hakkında herhangi bir karar verilmediği anlaşılmıştır. İstinaf Mahkemesi, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararı, kural olarak istinaf dilekçesinde belirtilen istinaf sebeplerini esas alarak inceleyip karar verir. Davalının istinaf incelemesinin yapılabilmesi için davalının taleplerini karşılayan bir hüküm bulunmalıdır. İstinaf Mahkemesince yapılacak inceleme ancak 6100 Sayılı HMK’nın 297 ve 298.maddelerine uygun olarak verilmiş ve yazılmış kararlar üzerinde yapılabilecektir. HMK’nın 297/2.maddesinde; ” Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir,” hükmü düzenlenmiştir. HMK’nın 298/2.maddesinde; ” Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz, ” hükmü düzenlenmiştir. İlk derece mahkemisinin istinafa konu kararı HMK’nın 297 ve 298. maddesine uygun olarak verilmiş ve yazılmış bir karar olmadığından istinaf incelemesi yapılması mümkün değildir.Sonuç olarak; davalının istinaf talebi hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilmesi için ortada HMK’nın 297/2 ve 298/2. maddelerine uygun gerekçeli bir karar bulunmadığından kararın HMK’nın 297/2, 298/2 ve 355.maddeleri uyarınca kaldırılarak, usulüne uygun şekilde bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davalının istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/07/2020 Tarih ve 2017/1319 Esas – 2020/312 Karar sayılı kararının HMK’nın 297/2, 298/2 ve 355. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA ve davalının istinaf talebi hakkında istinaf incelemesinin yapılabilmesi için HMK’ nın 297, 298. maddelerine uygun şekilde karar oluşturulmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-Davalının istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, (141,00.TL+102,11.TL=) 243,11.TL istinaf karar harcının davalıya iadesine, 4-Davalı tarafından sarfedilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 32,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş-dönüş masrafı olmak üzere toplam; 181,10.TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/11/2020 tarihinde HMK’nın 297, 298 ve 355. maddeleri uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi.