Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1665 E. 2020/1308 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1665 Esas
KARAR NO: 2020/1308 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/1011 Esas – 2020/335 Karar
TARİH: 16/07/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu şirket aleyhine başlatılan icra takibine yönelik yapılan haksız ve kötü niyetli itiraz neticesinde ilgili icra takibinin durduğunu, davalı borçlunun borca itiraz dilekçesinde; tüm alacağa, ferilerine, faize ve faiz oranına itiraz ettiğini, ilgili itirazın tamamen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup hiçbir gerekçe göstermeksizin yapıldığını, davaya konu icra dosyası celp edildiğinde icra takibine dayanak belgenin borçlu firmanın uzun süredir ödenmemiş olan cari hesap alacağı olduğunun görüleceğini, müvekkili firmanın icra takibi başlatmadan evvel defalarca borçlu firma ile iletişime geçtiğini, her defasında borcun ödeneceği şeklinde cevaplar aldığını, ilgili borcun o günden bugüne kadar ödenmediği gibi, karşı yanın borcu ödeme yanlısı da olmayarak borca haksız ve kötü niyetli şekilde itiraz ederek müvekkilinin alacağının tahsilini geciktirme amacı taşıdığını, 2013 yılında davalı firmanın müvekkili firmaya ödemelerine karşılık verdiği çekin “sahte çek” olduğu anlaşılarak davalı firmanın durumdan haberdar edildiğini, ilgili çek davalı firmaya da ciro ile gelmiş olup, davalı yanın o zamandan itibaren konu ile ilgili kötü niyet taşımadıklarını, sahtelik hususunu bilmediklerini ve müvekkil firmaya olan borçlarını bugün-yarın ödeyecekleri cevabıyla müvekkili sürekli olarak oyaladığını, davanın kabulüne, davalı borçlu tarafından yapılan borca haksız itirazın iptali ile durdurulan takibin devamını, borçlu aleyhine alacak tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/07/2020 tarih 2019/1011 Esas – 2020/335 Karar sayılı kararında; “Davacının alacaklı olduğu iddiasıyla sunmuş olduğu faturaların Gaziosmanpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü’ nün … sicil numaralı mükellefi olan … Ltd. Şti. ne düzenlendiği, İstanbul Ticaret Odası kayıtları ile görüleceği üzere ortaklarının … ve … olduğu; İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile 29/08/2019 tarihinde icra takibi başlatılan … Ltd. Şti’ nin Gaziosmanpaşa Vergi Dairesi’ nin … sicil numaralı mükellefi olduğu, İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre tek ortağının … olduğu tespit edilmekle, her iki şirketin farklı tüzel kişiliklere haiz olduğu belirlenmiştir. Bir dava veya alacak istemi ancak o alacağın borçlusuna karşı yöneltilebilir. Davacının icra takibi başlattığı ve davada husumet yönelttiği şirket ile faturalarda borçlu olarak yer verilen şirketlerin birbirinden farklı şirketler olduğu sabittir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının sorumluluğuna gidilmesi ve davada kendisine husumet yöneltilmesi imkanı bulunmadığı…”gerekçesi ile, Davacının davasının pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalı şirketin kötüniyetli olduğunu, borçların tahsilini geciktirmeye yönelik eylemlerde bulunduğunu, Bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, bilirkişi raporunda; davalı şirket ile incelemeye tabi tutulan defterlerde adı geçen şirketlerin unvanının farklı olması sebebiyle davalıdan alacağın bulunmadığı yönünde tespit oluşturulduğunu bunu kabul etmediklerini, Davalının müvekkile ödeme aracı olarak sahte çek verdiği iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma dosyası olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/174250 Sor. Sayılı dosyasının da incelenmesinin talep edildiğini, ancak hüküm değerlendirilmesinde dikkate alınmadığını, Davalı tarafın tebligatlara rağmen dosyayı takip etmediğini, yalnızca icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, bağlantılı olan itirazın iptali davasını takip etmemesi ve defter ibrazında da bulunmaması hususunun davalı aleyhine gözetilmeksizin hüküm kurulduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulüne davanın reddi yönündeki hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır, Davacı, açık hesap ticari ilişkide davalıdan alacaklı olduklarını, alacaklarının ödenmediğini, davalının kötüniyetli olduğunu, ciro ederek verdiği çekin sahte çıktığını, bunun üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, alacağın tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece takip dayanağı faturaların düzenlendiği şirket ile takip borçlusu şirketlerin farklı olduğu gerekçesi ile pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosyada bilirkişi raporu alınmış olup, rapora göre takip dayanağı açık hesap ticari ilişkide davacı alacaklı faturaları dava ve takip dışı şirket adına düzenlenmiştir. Faturaların düzenlendiği şirket ile takip borçlusu şirketler farklıdır. Yine bilirkişi raporuna göre ticaret sicil kayıtlarında her iki şirketin ortakları ve yetkilileri farklı olup, birleşme ve devir kaydı bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde, söz konusu şirketler arasında organik bağ olduğu, birlikte hareket ettiklerine ilişkin bir iddia bulunmamaktadır. Davacı istinaf dilekçesinde bu hususu ileri sürmüştür. HMK 357. Maddesine göre ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar istinaf aşamasında ileri sürülemeyecektir. Buna göre, davacının dava dilekçesinde söz konusu firmaların organik bağ içinde olduklarına dair bir iddia bulunmadığından ve takip dayanağı açık hesap alacağı olup, dayanağı faturaların düzenlendiği şirket … Ltd. Şti. ile davalı farklı tüzel kişiliklere sahip olduklarından ve birleşme veya devir olma hususları da ispat edilemediğinden, iddianın ileri sürülüş biçimine göre davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı, istinaf eden tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, artan harcın talep halinde yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/11/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.