Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/165 E. 2022/309 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/165 Esas
KARAR NO: 2022/309 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
NUMARASI: 2014/1189 Esas – 2019/282 Karar
TARİH: 18/06/2019
DAVA: Tazminat (Deniz Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 21/06/2013 tarih … nolu Emtia Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalısı … Tic. Ltd. Şti.’nin davalı … A.Ş.’den satın aldığı çelik yükünü nakliye rizikolarına karşı sigortaladığını, yük 17-18/06/2013 tarihlerinde davalı satıcıya ait liman tesislerinde gemiye yüklenmiş olup yükleme ve istif işlemlerinin davalı satıcı tarafından yapıldığını, ancak geminin yolculuk esnasında 23/06/2013 tarihinde yükü ile birlikte battığını ve yükün tam zayi olduğunu, ekspertiz incelemesi sonucu tespit edilen zarar tutarı 296.265,00 TL’nin müvekkilince sigortalısına ödendiğini ve haklarına halef olunduğunu, ayrıca söz konusu hakların sigortalı tarafından temlik yolu ile de devredildiğini, TTK 1178/2 m. uyarınca davalı taşıyan/donatanın taşıma sırasında yükte meydana gelen ziya ve hasardan sorumlu olduğunu, davalı sigortacının da düzenlediği sigorta nedeniyle 3.kişilere karşı sorumlu olduğunu, davalı satıcı/yükletenin ise geminin batma nedeninin yükün ambar içi istif ve bağlama işlemlerinin usulünce ve emniyetli yapılmaması olarak tespit edilmesi nedeniyle sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 296.265,00 TL’nin 16/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 30/12/2014 tarihli duruşmada, davalı sigorta şirketi yönünden davayı takipten vazgeçtiklerini beyan etmiştir. Davalı “…” … Ltd. Şti. vekili(süre uzatımla süresinde), charter party sözleşmesinin esası olan bağlama notu belgesinde tahkim kaydı bulunması nedeniyle uyuşmazlığın tahkim yargılaması ile çözüme kavuşturulması gerektiğini, yükün zayi olmasından müvekkilinin sorumlu olmadığını, zira müvekkilinin gemisini ve yükü denize elverişli tuttuğunu, geminin denize ve yüke elverişli halde seferine devam edebilmesi için gerekli özeni gösterdiğini ve yükün gemiye istiflenmesi hususunda üzerine düşen gözetim yükümlülüğünü yerine getirdiğini, geminin batmasının nedeninin TTK 1180.maddesinde belirtilen yönetime ilişkin teknik bir nedenden ileri gelmesi nedeniyle müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, konişmentoda FIOS kaydı olduğundan yükleme ve istiften kaynaklanan sorunların taşıtanın sorumluluğunda olduğunu, ekspertiz raporunda müvekkiline kusur atfedilmesinin kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin sorumluluğunu sınırlandırma hakkına sahip olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili, müvekkilince gerçekleştirilen yüklemenin ve bağlama işlemlerinin standartlara uygun ve hatasız olduğunu, geminin herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin konişmentoyu imzaladığını ve sefere başladığını, yükün kayması neticesinde geminin battığına dair delil bulunmadığını, geminin batma şeklinin bilerek ve isteyerek batırıldığı yönünde bir kanaat oluşmasına neden olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı sigorta şirketi vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/06/2019 tarih ve 2014/1189 Esas 2019/282 Karar sayılı Kararı ile; ” …. Mahkememizce yapılan yargılama, aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı deliller birlikte incelendiğinde, davalı … tarafından toplam 215 parçada 2.824,255 metrikton rulo sac yükünün Zonguldak, Ereğli Erdemir Limanfndan İskenderun İsdemir Limanı’ na nakliyesi için tahsis edilen davalı …’ ya ait … isimli kuru yük gemisinin 17.06.2013 tarihinde saat 06:00’da Erdemir Limanı açığına gelerek demirlediği, saat 15:15’te geminin Erdemir Limanı’na girerek 2 numaralı rıhtıma yanaştığı, yapılan kontrollerin ardından saat 19:05’te yükleme operasyonunun başladığı, yükleme işleminin …’in sorumluluğunda bir adet sahil vinci ile yapıldığı, yüklemenin ardından geminin 1 numaralı ambarında toplam 83 rulo (1.108,42 mton), 2 numaralı ambarında toplam 132 rulo (1.715,835 mton) emtia bulunduğu, 18.06.2013 tarihinde saat: 21:05’te yükleme operasyonunu tamamlanması ardından geminin 22:35’te İskenderun’a doğru yola çıktığı, geminin 23.06.2013 tarihinde saat 03:55’te “…” mesajı vererek su aldığını bildirdiği ve geminin üzerindeki yükü ile beraber battığı olayda, batma anında geminin jeneratörünün devrede olduğu hususu da göz önüne alındığında makine dairesine su girişinin olmadığı, ifadelere göre geminin batma nedeninin 2 nolu ambarına su girmesinden kaynaklandığı, ekspertiz raporunda geminin 2 nolu ambarındaki ruloların bağlama halatlarının kopması sonucu serbest kalan ruloların yuvarlanarak gemi bordasına çarptığı ifade edilmiş ise de, olay sırasındaki hava ve deniz durumunun sakin olması da göz önüne alındığında ruloların lashinginin bozularak ambar içinde savrulup alabanda sacına zarar verme ihtimalinin olmadığı, geminin onaylanmış yükleme planında izin verilen kesme kuvveti – eğilme momenti değerleri üstünde yükleme yapılan 2 nolu ambardaki yükün, gemi dış yapısı üzerinde oluşturduğu stres nedeniyle zayıflamış olan borda sacının veya borda sac kaynaklarının çatlamasına sebep olması neticesinde geminin 2 nolu ambarına su girdiği ve geminin boyuna dengesinin bozularak kıç tarafına doğru suya batmaya başladığı, buna göre … gemisinin yükleme durumu itibariyle yolculuğun başında yola elverişli olmaması sebebiyle battığı sonucuna varıldığı, dolayısıyla davalı donatan / taşıyan …’nın “geminin su almak sureti ile batmasının teknik yönetime ilişkin olduğu” savunmasının isabetsiz olduğu, olay sırasındaki hava ve deniz durumunun sakin olması da göz önüne alındığında ruloların lashinginin bozularak ambar içinde savrulup alabanda sacına zarar verme ihtimalinin olmadığı tespiti doğrultusunda batmanın yükleme – istifleme hatasından kaynaklandığı savunmasının da benimsenmediği, TTK m. 1141 hükmü uyarınca taşıyan geminin denize, yola ve yüke elverişli halde bulunmasını sağlamakla yükümlü olup, yükle ilgililere karşı geminin denize, yola ve yüke elverişli olmamasından ileri gelen zararlardan sorumlu olacağı, dava konusu olayda davalı donatan / taşıyan …’ nın, gemiyi başlangıçta denize ve/veya yola elverişsiz hale sokan eksikliği ve bu eksikliğin gösterilmesi gereken gösterilse idi dahi tespit edilebilir bir eksiklik olmadığını ispat edemediği, bu nedenle davalı donatan / taşıyan …’nın TTK m. 1141 uyarınca dava konusu eşyanın ziyaından ileri gelen zarardan sorumlu olduğu; dolayısıyla konişmentoda kayıtlı davadışı gönderilen … Sanayi Tic. Ltd. Ş.’nin uğradığı zararı davalı donatan taşıyandan talep edebileceği, davalı donatan / taşıyan …’ nın, dava konusu taşımada taşınan eşyaların yüklenmesi, istifi ve sabitlenmesi işinin davalı … tarafından yapıldığını; geminin su almak sureti ile batmasının nedeninin hatalı istif ve yükleme olduğunu iddia etmiş ise de; gemi adamlarının beyanları ve geminin batış şekline bu savunmanın isabetli olmadığı, bu nedenle yükleme, istif ve sabitleme işini yapan davalı …’in dava konusu yük zararından sorumlu tutulamayacağı, bu sebeple davalı donatan … ‘ in faturalarda yazılı birim bedelinin piyasa değerine uygun görüldüğü talep edilen zarar tutarı olan 296.265 TL’ den sorumlu tutulmasına, davalı … T.A.Ş. hakkında açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. Davalı “…” Gemisi Mali Mesuliyet(p&ı) Sigortacısı … İzafeten Türkiye Temsilcisi … Ltd Şti.’ne karşı açılan davanın vazgeçme nedeniyle reddine karar verilmiştir.….” gerekçeleri ile; “1-Davalı “…” Gemisi Mali Mesuliyet(p&ı) Sigortacısı … İzafeten Türkiye Temsilcisi … Ltd Şti.’ne karşı açılan davanın vazgeçme nedeniyle reddine, 2- Davalı… T.A.Ş. hakkında açılan davanın reddine, 3-Davalı “…” Gemisi Donatanı … San Ve Tic Ltd Şti hakkında açılan davanın kabulü ile 296.265 TL tazminatın ödeme tarihi olan 26/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ve davalı “…” Gemisi Donatanı … Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı … A.Ş.’nin dava konusu yükün yüklenmesi ve istifini bizzat gerçekleştirmesine karşın dava konusu zarar nedeniyle sorumlu olmadığı yönünde verilen kararın kabul edilemeyeceğini, dosyaya sunulu bilirkişi raporlarının bu davalının dava konusu yükün yüklenmesi ve istifi bakımından sorumluluğunu açık bir şekilde ortaya koymakta olduğunu, 27.07.2015 tarihli raporda, yüklemenin bu davalı tarafından yapılacağının, gemiye sektörce kabul edilen ve önerilen limitlerin üzerinde yükleme yapıldığının, geminin batma hadisesinin kuvvetle muhtemelen geminin ambarlarına yüklenen yüklerde yükleme sınırlarının aşılması olduğunun belirtildiğini, 02.01.2017 tarihli raporda geminin onaylanmış yükleme planında izin verilen değerleri üstünde yükleme yapılmış olması nedeniyle battığının tespit edildiğini, ne var ki her iki raporda da bilirkişilerin yükleme ve sabitleme işlemlerini bizzat yapan davalıya sorumluluk atfetmek yerine, yalnızca gözetim ve denetleme sorumluluğu olan davalı donatanın dava konusu zarar nedeniyle tamamen sorumlu olduğu yönünde sonuca vardıklarını, Davalı …’e sorumluluk atfedilmemesinin sebebinin ise, sefer sırasında hava ve deniz koşullarının olağan olması nedeniyle yükün sabitlemesinin bozulmasının ambar içinde savrulması ihtimalinin bulunmadığı ve bu doğrultuda sabitlemenin düzgün bir şekilde yapıldığı şeklinde açıklanmakta olduğunu, oysa 05/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda bozuk lashingin, sadece kötü hava nedeniyle değil, iyi yapılmadığı için de dağılabileceğinin, lashingleri kopan yükün ruloların ambar içinde boyuna hareket edip geminin kıç tarafına yığılmasına ve geminin borda sacı ve kaynak dikişleri üzerindeki baskının artmasına, sacın atıp geminin batmasına neden Tüm raporlarda tespit edildiği ve taraflarca ihtilafsız olduğu üzere, yalnızca sabitleme değil, yükleme, istifleme, sabitleme, bağlama ve yükün güvenliğini sağlamanın davalı … tarafından bizzat gerçekleştirildiğini, 05/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda daneçleme ve bağlamanın yetersiz olduğunun, geminin kıç tarafındaki 2 no.lu ambarda diğerine göre yaklaşık %50 fazla yük bulunduğu dikkate alındığında, 2 no.lu ambar içindeki yükün, yetersiz daneçleme ve bağlama nedeniyle ambar içinde kayıp geminin stabilitesini bozarak tekneye de zarar verdiğinin tespit edildiğini ve %80 oranında kusurlu bulunduğunu, Dava konusu hadisenin meydana gelmesine sebebiyet veren hususun geminin yüke elverişsiz olması değil, yükün gemiye istifinin uygun olmaması olduğunu, bu nedenle davalı donatanın sorumluluğuna ilişkin olarak TTK m. 1141 hükmü değil, yüklemenin kurallara uygun şekilde yapılması yükümlülüğünü düzenleyen TTK m. 1091 hükmünün tatbik edilmesi gerektiğini, kaptana yüklenen bu borcun davalı …’in“sözleşmesel sorumluluğunu” ortadan kaldırmayacağını, Yargıtay 11. HD., 25.01.2001, 2000/8805 E., 2001/438 K. sayılı kararında da bu hususun ifade edildiğini belirterek hükmün davalı … yönünden kaldırılmasını istemiştir.Davalı “…” Gemisi Donatanı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Çarter parti sözleşmesinin esası olan bağlama notu belgesinde tahkim klozu bulunması nedeniyle uyuşmazlığın tahkim yargılaması ile çözüme kavuşturulması gerektiğini, konişmentoda çarter parti sözleşmesine atıf yapılmakta olduğunu dolayısıyla sigortalıyı bağlayıcı olduğunu, mahkemece duruşmada tahkim itirazı reddedilmiş ise de gerekçeli kararda bir değerlendirme yapılmadığını,Dava konusu yükün zayi olmasından müvekkilinin sorumlu olmadığını, geminin başlangıçtan itibaren yola elverişsiz olması durumunda yola 5 gün boyunca sorunsuz devam etmesinin mümkün olmayacağını, dolayısıyla geminin başlangıçta denize ve yüke elverişli olduğunu, günler sonra etki eden ve doğru şekilde tespit edilemeyen bir sebepten dolayı battığını, 08/05/2013 tarihli denize elverişlilik belgesinin mevcut olduğunu, ayrıca emniyetli yönetim sertifikası düzenlendiğini, bunların da müvekkili lehine karine teşkil etmekte olduğunu ve aksinin yan geminin yola elverişli olmadığının ne şekilde ispat edildiği hususunun anlaşılamadığını, Geminin teknik kusurda dolayı batmadığı yönündeki kabulün varsayımsal olduğunu, bilirkişi raporundaki kanaatlerin dayanağının bulunmadığını,müvekkilinin gözetim yükümlülüğünün dar yorumlanması gerektiğini, gemi kaptanının görebildiği kadarıyla kontrol edeceğini, Konişmentodaki FIOS kaydının dikkate alınmadığını,18/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda istifin kötü yapıldığı belirtildiği halde müvekkilinin neden zararın tamamından sorumlu tutulduğunun anlaşılamadığını, dosyadaki 3.bilirkişi raporunda davalı …’in %80 oranında kusurlu bulunduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, seyir halindeki geminin batması nedeniyle oluşan ve nakliyat sigorta poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacı tarafça aynı zamanda sigortalının bu hasara ilişkin talep ve dava haklarının temlik de alındığı anlaşılmakta olup, davacının aktif taraf sıfatının bulunduğu açıktır.Davacı sigortalısının davalı …A.Ş.’den satın aldığı emtianın davalı donatanın sorumluluğunda deniz yoluyla taşınması esnasında geminin su alarak batması sonucu zayi olduğu hususu tarafların kabulünde olup uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık geminin hangi nedenle battığı, hasardan davalı donatanın ve davalı satıcı/taşıtanın sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.Davalı donatan, davalı satıcı/taşıtan ile akdetmiş olduğu Çarter Parti sözleşmesindeki tahkim şartına dayanarak tahkim ilk itirazında bulunmuş ise de, davacı sigortalısının söz konusu sözleşmenin tarafı olmaması ve konişmentoda açıkça söz konusu sözleşmeye atıfta bulunulmamış olması nedeniyle davalı itirazı haklı görülmemiştir. Davacı, davalı donatanın TTK 1178m. uyarınca taşıma esnasında meydana gelen hasar ve ziyadan sorumlu olduğunu, davalı satıcı/yükletenin ise istif ve bağlama işlemini usulünce yapmamış olması nedeniyle sorumlu olduğunu ileri sürmüş, davalı donatan yükleme ve istiflemenin davalı satıcı/taşıtanın sorumluluğunda olduğunu savunmuş, davalı satıcı/taşıtan ise yükleme ve istiflemenin hatasız olduğunu, davalı donatanın ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin konişmentoyu imzaladığını savunmuştur. 6102 sayılı TTK 1178.m. uyarınca kural olarak, taşıyan, malları teslim aldığı andan teslim etmesi gereken ana kadar süre içindeki ziya ve hasar yüzünden doğacak zararlardan sorumlu olup, TTK 1179-1181 maddelerinde ise sorumluluktan kurtulabileceği haller düzenlenmiştir.Somut olayda konişmentoda FIOS kaydı mevcut olup buna göre eşyanın yüklemesi, istiflenmesi ve dengelemesi davalı satıcının sorumluluğundadır. Bu işlemlerin fiilen de satıcı tarafın gerçekleştirildiği tarafların kabulündedir. Ancak böyle bir durumda dahi TTK 1091 m. uyarınca kaptan istifin, özel istifçiler tarafından yapılsa bile denizcilikte geçerli olan kurallara uygun bir şekilde gerçekleştirilmesine ve geminin aşırı derecede yüklenmemesine, geminin ambarlarının taşınacak olan eşyayı kabule ve korumaya elverişli bir şekilde donatılmış olmasına dikkat etmekle yükümlü kılınmıştır.Bununla birlikte TTK 1141.m. uyarınca her türlü navlun sözleşmesinde taşıyan, geminin denize, yola ve yüke elverişli bir hâlde bulunmasını sağlamakla yükümlüdür. Taşıyan, yükle ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan sorumludur; meğer ki, tedbirli bir taşıyanın harcamakla yükümlü olduğu dikkat ve özen gösterilmekle beraber, eksikliği yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkân bulunmamış olsun.TTK 932.maddesinde ise bu elverişliliğin ne şekilde olacağı düzenlenmiş olup, denize elverişli olan gemi, teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası, gemi adamlarının yeterliği ve sayısı bakımından, (tamamıyla anormal tehlikeler hariç) yapacağı yolculuğun tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli niteliklere sahip bulunduğu takdirde “yola elverişli” sayılmıştır. Gemiye taşıyabileceği yük miktarından fazla yükleme yapılmış olması veya yükün geminin dengesini bozacak şekilde hatalı istiflenmiş olması halinde gemi yükleme durumu itibariyle yola elverişsizdir. Geminin başlangıçtaki elverişsizliği hususunda Uluslararası Güvenlik Yönetim Kodunda öngörülen esaslar da dikkate alınır. Bu esasların yerine getirilmesi halinde gemiyi işleten için düzenlenen “uygunluk belgesi” ve gemi için düzenlenen “güvenlik yönetimi sertifikası” geminin denize ve yola elverişliliğine etkili hususlarda gereken özenin gösterildiği hususunda karine teşkil eder (Yazıcıoğlu, Emine, Kender/Çetingil Deniz Ticareti Hukuku,15.Baskı, s.342, 386)Somut olaya döndüğümüzde ekspertiz raporunda, gemi kaptanının yeterli sabitlemeyi yapmaması ve yaptırmaması nedeniyle geminin 2 nolu ambarındaki rulo sac cinsi emtiaların bağlama(lashing) halatlarının koptuğu, bunun sonucunda serbest kalan rulo sacların yuvarlanarak gemi bordasına çarptığı, çarpmanın etkisiyle gemi bordasında delinme olduğu, bu delinmeye bağlı olarak ambara dolan suyun ağırlığı ile geminin yaklaşık 3 saatte battığı tespit edilmiştir. Buna karşılık 27/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda, geminin batma hadisesinin kuvvetle muhtemelen geminin ambarına yüklenen yüklerdeki yükleme sınırının aşılması olduğu, batmanın normal hava/deniz koşullarında olduğu, sınırın aşılması nedeniyle muhtemelen sac/kaynak attığı veya saclarda çatlama/yırtılmalar meydana geldiği tespit edilmiş, 02/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda da batma anında geminin jeneratörünün devrede olduğu(bacadan duman çıkıyor) hususu da dikkate alındığında makine dairesine su girişinin olmadığı, ifadelere göre batma nedeninin 2 nolu ambara su girmesi olduğu, hava ve deniz durumunun sakin olması da dikkate alındığında ruloların bağlamasının bozularak ambar içinde savrulup alabanda sacına zarar verme ihtimalinin olmadığı, muhtemelen geminin onaylanmış yükleme planında izin verilen kesme kuvveti-eğilme momenti değerleri üstünde yükleme yapılan 2 nolu ambardaki yükün gemi dış yapısı üzerinde oluşturduğu stres nedeniyle zayıflamış olan borda sacının veya sac kaynaklarının çatlamasına/yırtılmasına sebep olması neticesinde geminin 2 nolu ambarına su girdiği ve geminin boyuna dengesinin bozularak kıç tarafına doğru suya batmaya başladığı tespit edilmiştir. 05/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise iki bilirkişi batmanın aşırı yükten kaynaklandığının kesin olarak söylenemeyeceği, daneçlemenin ve bağlamanın yetersiz olduğu, kıç tarafındaki 2 nolu ambarda diğerine göre yaklaşık %50 fazla yük bulunduğu dikkate alındığında, 2 nolu ambar içindeki yükün yetersiz daneçleme ve bağlama nedeniyle ambar içinde kayıp geminin stabilitesini bozarak tekneye de zarar verdiğinin anlaşıldığı, bozuk lashingin sadece kötü hava nedeniyle değil iyi yapılmadığı için de dağılabileceği, davalı donatanın ve yükletenin sorumlu oldukları belirtilmiş, ayrıksı görüşte ise lashnglerin kopmasına bağlı borda hasar olmadığı, rulo sac beher ağırlıklarının geminin tank top saclarının taşıyabileceği ağırlıktan fazla olması olduğu, bu ebattaki bir rulo sac altına ne kadar daneç konulmuş olursa olsun yükün eşit olarak dağıtılmasının mümkün olmadığı, yükleme sınırının üzerine çıkılması nedeniyle borda saclarda hasar meydana geldiği, dolayısıyla sadece davalı donatanın sorumlu olduğu belirtilmiştir. Son olarak alınan 18/03/2019 tarihli raporda teknik yönden tespit yapılmamış, 05/07/17 tarihli teknik rapordaki ayrıksı görüşe atıf yapılarak yükleme sınırının üzerine çıkılması nedeniyle geminin battığı, dolayısıyla geminin yolculuğun başında denize elverişsiz olduğu, gemi başlangıçta denize veya yola elverişsiz olduğuna göre elverişsizlikten doğan sorumlulukta taşıyanın kusuru nispetinde değil elverişsizliğin yol açtığı kusurun tamamından sorumlu olduğu, sorumluluktan kurtulabilmesi için elverişsizliğe yol açan yükleme sınırının aşılmış olmasının tedbirli bir taşıyanın ihtimamıyla dahi keşfedilemeyeceğini ortaya koyması gerektiği, ancak bunun keşfedilmeyecek bir husus olmadığı, davalı yükletenin sorumlu olmadığı belirtilmiştir.Görüldüğü üzere ekspertiz raporu ile 05/07/2017 tarihli rapordaki çoğunluk görüşü dışındaki görüşlerin geminin aşırı yük nedeniyle bordasının hasar gördüğü ve su alarak battığı yönündedir. Ekspertiz raporunda ne şekilde bu sonuca varıldığına ilişkin yeterli teknik veri tespiti yapılmadığından denetime elverişli görülmemiştir, 05/07/2017 tarihli rapordaki çoğunluk görüşü ise daneçlemenin yetersiz olduğu yönünde ise de, “rulo sac beher ağırlıklarının geminin tank top saclarının taşıyabileceği ağırlıktan fazla olduğu, bu ebattaki bir rulo sac altına ne kadar daneç konulmuş olursa olsun yükün eşit olarak dağıtılmasının mümkün olmadığı” şeklindeki ayrıksı görüş ve dosya kapsamındaki diğer raporlar dikkate alındığında çoğunluk görüşüne itibar edilmemiştir. O halde geminin hatalı istifleme nedeniyle değil aşırı yükleme nedeniyle battığı sonucuna varılmaktadır. Dosya kapsamında geminin yola elverişlilik belgesine rastlanılmamış olmakla birlikte, denize elverişlilik belgesi yanında gemi emniyetli yönetim belgesi mevcut ise de, aşırı yükleme tespiti ile yola elverişli olmadığı, bu elverişsizliğin yolculuğun başında gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi halinde tespit edilebileceği sonucuna varılmış olup, bu durumda davalı donatanın hasar nedeniyle sorumlu olacağı açıktır. Yukarıda açıklandığı üzere yola elverişsizlik durumu gemiye taşıyabileceği yük miktarından fazla yükleme yapılmış olması veya yükün geminin dengesini bozacak şekilde hatalı istiflenmiş olması halinde söz konusu olabilecektir: Hatalı istifleme nedeniyle yola elverişsizlik durumu söz konusu olması halinde istiflemeden sorumlu olan davalı taşıtanın da hasardan sorumlu olacağı düşünülebilir ise de, somut olayda yola elverişsizlik aşırı yükleme nedeniyle gerçeklemiş olup taşıtanın geminin taşıyabileceği yük miktarını bilebilmesi mümkün olmadığına göre bu durumun davalı taşıtanın yükleme ve istifleme sorumluluğu kapsamında bulunmadığı, aşırı yükleme nedeniyle oluşan hasardan sorumluluğunun bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Bu itibarla mahkemece verile n kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı donatan vekilinin istinaf başvurularının esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin ve davalı “…” Gemisi Donatanı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalı“…” Gemisi Donatanı … Ltd. Şti.’den alınması gereken 20.237,86.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 5.059,46.TL harcın mahsubu ile bakiye 15.178,40.TL’nin bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 02/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.