Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1649 E. 2020/1320 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1649 Esas
KARAR NO: 2020/1320 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2020 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2020/200 Esas
DAVA: Ticari Şirket – Yürütmenin Geri Bırakılması Talebi
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda ara verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, şirketin menfaatleri, hakların sakınılarak kullanılması yasağının bile bile ihlali dürüstlük kurallarına riayet edilmemesi, 2017 yılı sermaye azaltım ve artırım kararlarını iptal eden Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/372 Esas 2018/296K. Sayılı mahkeme ilamının dikkate alınmaması, gecikme sebebiyle telafisi güç zararların doğacağı bu durumda geriye dönük olarak hissedarlık oranlarının ve ödemelerin düzeltilmesinde sıkıntılar yaşanacağından bahisle, dava konusu yönetim kurulu kararı ile genel kurul kararlarının TTK md. 449/1 uyarınca yürütmesinin geriye bırakılmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı şirkete ve mevcut pay sahiplerine zarar verme ve baskı kurma amacı ile ikame edilen davanın, hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneğini teşkil etmekte olup, ön inceleme aşamasında reddedilmesi gerektiğini, dava konusu edilen genel kurul ve yönetim kurulu kararı kanuni usul ve esaslara uygun olarak alındığı, ticaret sicil müdürlüğü nezdinde tescil edildiği ve ticaret sicili gazetesinde ilan edildiğini, davacının sermaye azaltımı ve eş zamanlı sermaye artırımının dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle butlan nitelikte olduğu yönündeki iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının TTK 448/3.madde uyarınca teminat göstermesi gerektiğini savunarak, davacının teminat yatırmaması halinde davanın usulden reddine, davanın TMK 2.maddedeki dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle ön inceleme aşamasında usulden reddine, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/09/2020 tarih ve 2020/200 Esas sayılı ara kararında; “Mahkememiz 03/03/2020 tarihli tensip tutanağı ile ;”Davacı vekilinin31/12/2018 tarihli yönetim kurulu kararı ve 25/12/2019 tarihli 2018 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yürütmesinin durdurulması yönündeki talebinin TTK m.449 gereğince yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındığında değerlendirilmesine,” karar verilmiştir. Davalı vekilinin 04/08/2020 tarihli beyan dilekçesi ekinde şirket yönetim kurulu üyeleri …, …, …, …, … tarafından ayrı ayrı düzenlenen beyan dilekçelerinin sunulduğu, beyan dilekçeleri ile; …’ın iddialarının asılsız olduğunu yapılan çalışmaların şirket menfaatlerini ön planda tutularak yapıldığını ve olumlu neticeler alındığını beyan ettikleri görülmüştür. Şirketin sermaye azaltmaya gitmesi, ardından sermaye artırımı yapılması hususundaki genel kurul kararlarının iptali ya da butlanına karar verilmesi yönündeki taleplerin yasal dayanakları olan TTK’nın 445 ve 447. Maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin yargılamayı ve mali durum incelemelerini gerektirdiği, davacı tarafın tedbir talebine dayanak yaptığı delil- belgelerin yargılama sonunda yapılabilecek olan esasa yönelik olarak ayrıntılı değerlendirmesinin beklenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla iptale konu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına yönelik talebinin reddine karar verilerek…”gerekçesi ile, Davacı tarafın TTK’nun 449.maddesi gereğince dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılması talebinin REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava dilekçesinde belirtilen gerekçelerle dava konusu, davalı şirketin 31.12.2018 tarihli yönetim kurulu kararı ile 25.12.2019 tarihli olağan genel kurul kararının 9 ve 10. maddelerinde alınan sermaye azaltımı eş zamanlı sermaye artırımı kararlarının batıl ve iptali talep edildiğini, Aynı zamanda işbu istinafa konu ettikleri dava konusu yönetim kurulu kararı ile genel kurul kararının TTK md. 449/1 uyarınca yürütmesinin durdurulması talep edildiği, Detayları dava dilekçesinde yazılı olduğu üzere; genel kurul kararı öncesi şirket durumunun TTK md. 376/3’de ifadesini bulan durumda olduğu halde işbu emredici hükme aykırı davranıldığı, üstelik, usulsüz olarak ara bilançolar ve mali tablolar çıkarılmadan 2018 yılı bilançosuna göre işlemler yapıldığı, TTK md.376 emredici hükmüne aykırı davranıldığını, şirket hakim ortağı İş Girişimin tek taraflı irade ve tasarrufları doğrultusunda önce sermaye azaltımı yapmak suretiyle sermaye azaltımı-sermaye artırımı yoluna gittiğini, küçük hissedar(ları) yok ettiğini, doğrudan arttırıma gitmediğini, şirketin sermaye kaybının esas nedeninin hakim ortağın dahil olduğu finans kuruluşundan alınan yüksek kredi faizlerinin ödenmesinde zorluklar yaşandığını, önemli zararlara sebebiyet verildiğini, TTK md. 462/3 emredici hükmüne aykırı davranıldığını, sermaye artırımının emisyon (primli) yapılmadığını, önce azaltım yapılarak sonra artırım yapılmak suretiyle hakların sakınılarak kullanılma ilkesine aykırı davranıldığını, iyi niyet kurallarına aykırı hareket edildiğini, oysa amacına azaltım yapmadan sadece artırım yaparak da ulaşabileceğini buna rağmen aksi davranılarak küçük hissedarların haklarının bilerek, kasten zarara uğratıldığını, Genel Kurul tutanağı md. 9’da belirtilen yönetim kurulu kararının ve raporun sermaye artırımına ilişkin olmadığı halde bu rapora dayanarak, önce azaltım devamında artırım yapılarak usulsüzlük yapıldığını ve diğer dava dilekçemizde yazılı hususlara yeterince dikkat edilmediğini, İlk derece mahkemesince; “…Şirketin sermaye azaltmaya gitmesi, ardından sermaye artırımı yapılması hususundaki genel kurul kararlarının iptali ya da butlanına karar verilmesi yönündeki taleplerin yasal dayanakları olan TTK’nın 445 ve 447. Maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin yargılamayı ve mali durum incelemelerini gerektirdiği, davacı tarafın tedbir talebine dayanak yaptığı delil- belgelerin yargılama sonunda yapılabilecek olan esasa yönelik olarak ayrıntılı değerlendirmesinin beklenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla iptale konu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına yönelik talebinin reddine..” gerekçesi ile talebin ret edildiğini, Şirket menfaatleri, hakların sakınılarak kullanılması yasağının bile bile ihlali, dürüstlük kurallarına riayet edilmemesi, kanunun emredici hükümlerine aykırılığın varlığı, 2017 yılı sermaye azaltım ve artırım kararlarını iptal eden Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.03.2018 tarih 2017/372 E. – 2018/296 K. sayılı ilamının hiç dikkate alınmaması (halen Yargıtay’da temyiz incelemesinde), yine aynı şekilde hatalı azaltım ve artırım kararı alınması, dürüstlük kuralına, hakların sakınılarak kullanılması ilkesine riayet edilmeden azaltım ile eş değerli artırım cihetine gidilmesi, davanın haklılık konusunda yeterli ispat ölçüsüne haiz olması, gecikme sebebiyle ileride telafisi güç zararların doğacağı ve ileride hakkın yerine getirilmesinde önemli ölçüde güçlükler oluşacağı, bu durumda geriye dönük olarak hissedarlık oranlarının ve ödemelerin düzeltilmesinde sıkıntılar yaşanağı, şirket alacaklılarının ve çalışanların bundan doğal olarak etkileneceği ve diğer resen takdir edilecek sebeplere binaen öncelikle tedbiren dava konusu yönetim kurulu kararı ile genel kurul kararlarının TTK md.449/1 uyarınca yürütülmesinin geri bıraktırılmasının talep edildiğini, İlk derece mahkemesinin tedbirin reddine dair gerekçesi yerinde olmadığı gibi yazılan red gerekçesi daha önceki genel kurul kararlarına karşı açtıkları davanın görüleceği Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/372 E. Sayılı dosyasından verilen tedbir red kararının istinafı sonucu İstinaf Mahekemesinin verdiği red kararının birebir aynısı olduğunu, Huzurdaki davanın anılan mahkeme dosyasındaki iptal sebepleri dışında bunlardan farklı olarak farklı sebepler de taşımakta olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davalının 31.12.2018 tarihli yönetim kurulu kararı ve 25.12.2019 tarihli 2018 yıı olağan genel kurulun md. 9 ve 10 sayılı gündem ile alınan sermaye azaltımı eş zamanlı sermaye artırımı kararlarının yürütmesinin geri bırakılması yönünde teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı şirketin 31/12/2020 tarihli yönetim kurulu kararı ve 25/12/2019 tarihli 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının 9 ve 10 sayılı gündemi ile alınan sermaye azaltımı ve eş zamanlı sermaye artırımı kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı tarafın TTK’nun 449.maddesi gereğince dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılması talebinin REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, TTK’nın 449. maddesi uyarınca dava konusu 31/12/2020 tarihli yönetim kurulu kararı ve genel kurul kararının icrasının tedbiren durdurulması istemine ilişkin talep konusunda mahkemece verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır. Somut olaya gelince; davacı tarafından davalı şirketin 31/12/2020 tarihli yönetim kurulu rapor ve kararının batıl ve geçersiz olduğunun tespiti ve iptali ve 25/12/2019 tarihli 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının 9 ve 10 sayılı gündem maddeleri ile alınan sermaye azaltımı ve eş zamanlı sermaye artırımı ve şirket ana sözleşmesinin ”sermaye” başlıklı 6. Maddesinin kararda belirtildiği şekliyle tadil edilmesi kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti ve iptali ile yürütmesinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemli dava açılmıştır.Öncelikle Anonim şirket yönetim kurulu kararlarının iptali yahut yürütülmesinin geri bırakılmasına TTK açıkça cevaz vermemiştir. TTK’nın 391. Maddesine göre YK kararlarının maddede belirtilen koşulların varlığı halinde batıl olduklarının tespiti istenebilir. Yönetim kurulu kararlarının geçerliliği konusunda ilk ve asıl muhatap şirketin genel kuruludur. Yönetim kurulunun sermaye artırımı yönünde genel kurula sunduğu raporun TTK’nın 457. Maddesi kapsamında olup olmadığı ancak yargılama neticesinde belli olabilir. Açılan davanın kapsamına göre, yürürlüğün durdurulup durdurulmayacağına mahkemece karar verilecektir. Mahkemenin bu takdir hakkını kullanırken, ihtiyati tedbir hakkındaki genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389/1. maddesinde; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, düzenlemesi yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. maddesinde tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Dava konusu olağan genel kurul kararları açısından ise TTK’nın 449. Maddesine göre mahkeme YK üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Bunun yanında HMK’nın 390/3. Maddesi kapsamında ihtiyati tedbir talep eden taraf ,dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. İlk Derece Mahkemesi somut olayda davacı tarafça sunulan delillerin yaklaşık ispat ölçüsüne uymadığı kanaatine ulaşmıştır. Şirketin önce sermaye azaltmaya gitmesi, ardından sermaye artırımı yapılması hususundaki genel kurul kararlarının iptali ya da butlanına karar verilmesi yönündeki taleplerin yasal dayanakları olan TTK’nın 445 ve 447. Maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin dahi yargılamayı gerektirdiği ,ancak yapılacak mali durum incelemeleri gerektirdiği kabul edilmek durumundadır. İstinaf incelemesi açısından geçici hukuki korunma istemlerine yönelik kararların incelemelerinde, mahkeme kararının dosyaya sunulan delil- belgelerle uyumlu olup olmadığı ve bu bağlamda ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik kararlar açısından sunulan delil- belgelerin HMK’nın 390/3. Maddesi kapsamında ihtiyati tedbir talep edenin yaklaşık haklılığını ispatlayıp, ispatlamadığı değerlendirmek durumundadır. Mahkemenin yargılama yapmadan delilleri esastan inceleyip değerlendirmesi ve davanın sonunda verilebilecek karardan sağlanabilecek hukuki yararı, ihtiyati tedbir yoluyla baştan sağlaması beklenemez. İhtiyati tedbir, geçici hukuki korumalardandır. Yargılamayı esastan yürütüp sonuçlandıracak olan ilk derece mahkemesince, dava dosyasında değişen durumlara göre her zaman talep üzerine tedbir kararı verilebileceği, davanın mevcut aşaması itibariyle dava konusu iddiaların haklı olup olmadığı yargılamaya muhtaç olduğu dikkate alındığında; mahkemece yargılamanın bu aşamasında tedbir isteminin reddine karar verilmesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı, istinaf eden tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/11/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.