Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1625 E. 2022/2021 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1625 Esas
KARAR NO: 2022/2021 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/1069 Esas – 2018/258 Karar
TARİHİ: 28/02/2018
DAVA: İtirazın İptali (Cari Hesaptan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı vekili, müvekkili şirketin davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen fatura alacağından ötürü başlatılan icra takibine karşı davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, asgari %20 inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı vekili, aralarındaki bayilik sözleşmesinin 24. maddesi uyarınca HMK’nın 194. Maddesine göre münhasır delil sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğinde olduğunu, tam aksine pozitif katılım, havale, EMC mahsup işlemleri, otomasyon bakımı ve benzeri çeşitli hesap hareketleri gerçekleştirebilmek ve davacının müvekkiline 1.705,95 TL borçlu olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/02/2018 tarih 2014/1069 Esas – 2018/258 Karar sayılı kararında;”Dava hukuksal niteliği itibariyle, fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine karşı vaki olmuş itirazın İİK 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali istemine ilişkindir. Her iki tarafın ticari defter ve kayıtları muhasip bilirkişi marifetiyle incelenmiştir. Takip tarihi itibariyle talimat mahkemesinden aldırılan rapor uyarınca davacının davalıdan 13.507,92 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafından davacıya kesilen sabit kıymet satışına ilişkin 17.535,22 TL tutarlı faturanın ise davacı tarafından kabul edilmeyerek iade edildiği anlaşılmıştır. Davalı defterlerinde de bu faturanın davacı tarafından noter kanalıyla iade edilen fatura olarak kayıtlandığı görülmektedir. Bu faturanın belli başlı eşya ve cihazların satış değeri ve KDV tutarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Talimat mahkemesince yapılan keşifte davalının alacaklı olduğunu iddia ettiği mevcut faturadaki cihazların tespit edilemediği anlaşılmıştır. Bir başka söyleyişle faturaya karşı alacaklılık iddiasına dayanak teşkil eden sabit yatırımların davacıya teslimi belli değildir. Bu nedenle mahsup talebi yerinde değildir. Yargıtay içtihatlarına uygun olarak yerinde keşfen yapılan incelemede, kalıcı sabit yapıların teslim edildiği ve davalının mal varlığında artışa sebep olup olmadığı anlaşılamamıştır. Zira davacı vekili de davalı tarafından sunulu 29/11/2011 tarihli fatura muhteviyatında belirtilen sabit yatırımların hiç bir zaman müvekkiline teslim edilmediğini kesin bir dille savunmuştur. Burada mahsubu istenen sabit yatırım bedel faturasının istenebilir nitelikte olup olmadığı konusunda ispat yükü davalıdadır. Toplanan deliller ve ticari defter kayıtları uyarınca özellikle davalı şirket ticari defterlerinde davacı şirketin davalı aleyhine başlattığı takibe dayanak teşkil eden faturaların kayıtlandığı, ancak cari hesaptan yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı tarafından yersiz olarak mahsubu yoluna gidildiği, taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesinin davalıya dayanaksız mahsup yetkisi vermediği, fatura konusu tutarlar kadar davacının alacaklı olduğu, ancak temerrüt gerçekleşmediğinden işlemiş faiz talebinin yersiz olduğu sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki gibi hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.”gerekçesi ile, -Davanın KISMEN KABULÜ ile; -Bozüyük … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın kısmen iptali ile; 13.507,92 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek değişir oranlarda avans faiziyle birlikte tahsili için takibin devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, -Alacak likit ve belirlenebilir nitelikte olduğundan %20 inkar tazminatı 2.701,58 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin, 31.08.2011 tarihli 6.450,71 TL bedelli, 01.10.2011 tarihli 7.057,21 TL bedelli, toplam 13.507,92 TL fatura alacağından dolayı davalının aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının, borca itiraz ederek aleyhindeki icra takibinin durmasına sebebiyet verdiğini, akabinde davalı aleyhine görülmekte olan iş bu davanın ikame edildiğini, Davalının, itirazında; “ödeme emrinde bulunan iki adet faturanın, kabul edildiğini, bedellerinin cari hesaptan mahsup edildiğini, mahsup işlemine binaen cari hesaba göre 1.705,95 TL alacağı olduğunu, işbu sebeple karşı tarafa her hangi bir borcunun bulunmadığını, aksine alacağının bulunduğunu, ” ileri sürerek takibe konu borcuna, işlemiş faiz tutarına, tüm fer’i alacaklarına itiraz ettiğini, davalının borçlunun vaki itirazı üzerine takibin durmasına karar verildiğini, Yukarıda da özetlendiği üzere mahkemenin istinafa konu kararı ile 13.507,92 asıl alacak üzerinden takibin devamına ve takip tarihinden itibaren işleyecek değişir oranlarda avans faiziyle birlikte tahsili için takibin devamına karar verildiğini; mahkemenin takip tarihinden itibaren itibaren işleyecek değişir oranlarda yasal faizi birlikte takibin devamına kara vermesinin faizin başlangıç tarihi yönünden usule ve yasaya aykırı olduğunu, Dava konusu faturaların müvekkili şirket tarafından davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafça da ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini; bu hususun dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi ile sabit olduğunu; dolayısıyla alacağın fatura alacağı olmasının, faturanın da davalı tarafa tebliğ edilmesinin, davalı tarafça herhangi bir itiraz ileri sürülmeksizin faturaların ticari defter ve kayıtlarına işlenmesinin fatura da açıkça tarihin yazılı olması hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafın fatura tebliğ tarihinde temerrüde düştüğünün açık olduğunu; hal böyle olmasına karşın dava konusu alacağın fatura tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğini; aksi kabul ve değerlendirmeyle takip tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesinin, bu sebepten dolayı da davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin, kabul ve red oranına göre bir kısım yargılama giderlerinin müvekkili davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu; istinafa konu yerel mahkeme kararının bu yönlerden kaldırılması gerektiğini, İstinafa konu yerel mahkeme kararının faiz, yargılama giderleri ve davalı yararına hüküm altına alınan vekalet ücreti yönünden usule ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini, zira davacının 6102 Sayılı TTK’nun 1530 maddesi uyarınca faize hak kazandığını, Dosya kapsamı bir bütün olarak incelendiğinde her iki tarafın da tacir olduğu muteriz davalının itiraz ettiği icra takibine konu faturaların ticari iş kapsamında düzenlendiğinin, davalı tarafa tebliğ edildiği ve bu faturaların davalının ticari defter ve kayıtlarına işlendiğinin, bu faturaların davalının ticari defter ve kayıtlarına işlendiğinin istinafa konu yerel mahkeme kararında da yer verildiğini, Yukarında anılan madde hükmüne göre her hangi bir ihtar ve ihbar gönderilmese dahi faturanın davalıya tebliğ veyahuttta mal veya hizmetin teslim tarihinden itibaren 30 gün sonunda faturaya konu alacak için faiz işletilmesi gerektiğinin açık olduğunu; istinafa konu yerel mahkemenin kararında bu hususların tartışılmadığını, yargılama safahatında faturaların davalıya teslim edilip edilmediği hususlarının da araştırılmadığını, eksik inceleme yetersiz gerekçeyle “temerrüt gerçekleşmediği” gerekçesiyle faiz talebinin yersiz olduğuna karar verilerek takip öncesi faiz yönünden davanın reddine, davanın kısmen reddine karar verilmesi nedeniyle de müvekkili davacının aleyhine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine karar verilmesinin açıkça usule, yasa, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda, istinaf taleplerinin ve itirazlarının kabulü ile; yerel mahkemenin 28.02.2018 tarihli 2014/1069 E. ve 2018/258 K. sayılı kararının istinafa konu kısımları yönünden müvekkili davacı lehine kaldırılmasına, yargılama giderlerinin ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bayilik sözleşmesine dayalı fatura alacağının tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece,Bozüyük … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın kısmen iptali ile; 13.507,92 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek değişir oranlarda avans faiziyle birlikte tahsili için takibin devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava ve takipte istenen alacak miktarı 17.043,97-TL’ dir. Mahkemece dava kısmen kabul edilerek 13.507,92- TL asıl alacak yönünden takibe itirazın iptaline karar verilmiş, 3.530,96- TL işlemiş faiz alacağı yönünden ise dava reddedilmiştir. 02/12/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu (01/01/2018 tarihinden itibaren verilen hükümlerde geçerli olmak üzere ) HMK’ nun 341/4 maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00.TL olarak belirlenmiştir. İstinafa konu edilen davada, davacı tarafından istinaf edilen reddededilen alacak miktarı 3.530,96-TL. olup karar tarihi itibarıyla HMK 341. maddesine göre kesinlik sınırı 3.560,00- TL’ dir. HMK 341/2-4 maddesine göre reddedilen miktar yönünden mahkeme kararı kesin olduğundan davacının istinaf dilekçesinin HMK 346/1,352 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekir. Sonuç itibariyle, istinaf edilen kabul edilen miktar yönünden karar kesin olduğundan, davalının istinaf dilekçesinin HMK 346/1,352 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 346/1, 352. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/12/2022 tarihinde HMK’nın 346/1 ve 352. maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.