Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1622 E. 2022/2020 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1622 Esas
KARAR NO: 2022/2020 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1236 Esas – 2020/178 Karar
TARİHİ: 25/02/2020
DAVA: Alacak (Hava Taşımacılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili şirket tarafından … no’lu nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalanan … Aş’ye ait 2 palet toplam 537 kg ürünün … sefer sayılı uçak ile … no’lu havayolu taşıma senedi kapsamında taşınırken kolilerden 1 tanesinin kaybolduğunu 1 paletin 14 parçadan ibaret olduğunu bu ürün için sigorta ettirene 18.773,00-TL hasar tazminatı ödediklerini TTk 1483 ve BK 183 maddeler kapsamında sigorta ettirene halef olduklarını, 12.03.2018 tarihinde davalıdan ödeme yapılmasını talep ettiklerini ancak ödeme yapılmadığı için huzurdaki davayı açtıklarını Bu sebeple 18.773,00-TL tutarında ki tazminatın 22.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava ettiği, Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davaya Varşova -Montreal Konvensiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacının 14 günlük yasal süre içinde ihbarda bulunmadığını, sürenin hak düşürücü süre olduğunu, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, hasar dosyasının tasdikli bir örneğinin dosyaya sunulmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, kargonun alıcısına eksiksiz tam bir şekilde teslim edildiğini, sınırlı sorumluluk ilkeleri kapsamında talepte bulunulmadığını tazminat miktarının fahiş olduğunu ve tek taraflı eksperiz raporuna itibar edilemeyeceğini bu sebeple davanın reddi gerektiğini savunduğu,
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/02/2020 tarih 2018/1236 Esas – 2020/178 Karar sayılı kararında; “Davanın, hava yoluyla taşımada, emtia nakliyat sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkin HMK 105. Maddesinde düzenlenen eda davası olduğu,Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davalının pasif husumetinin bulunup bulunmadığı, davacının sigortalısına ait emtianın davalı tarafça taşınması sırasında hasara uğrayıp uğramadığı, sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalıya rücu edilip edilemeyeceği noktalarında toplandığı, Taşıma uzmanı bilirkişiler (… ve …) ile emtia konusunda uzman bilirkişi (…) vasıtası ile yapılan bilirkişi incelemesi neticesi sunulan 01.07.2019 tarihli bilirkişi kök ve 28.01.2020 tarihli ek raporlarında özetle; dava konusu kaybolan ürünlerin 1 palet 14 parça 288 kg olduğu, dosyada mübrez faturalar incelendiğinde ürün değerinin 4680USD olduğu, davacı tarafından dava dışı … Tic Aş’ye 22.01.2018 tarihinde 18.773,00-TL hasar tazminatı ödemiş oluğu, kaybolan ürünlerin özel sipariş kapsamında özel ölçüler dahilinde üretimi yapılan ürünler olduğu ve piyasa muadili bulunmadığı, piyasa fiyatları üzerinde yapılan inceleme de emtia boyutlarına göre 100USD-1000USD fiyat aralığı bulunduğunu bu nedenle kaybolun emtiaların piyasa rayiçlerine uygun olduğu, Dosya içeriğinde yer alan mail yazışmaları irdelendiginde 08 Mart 2018 tarihinde … (… yetkilisi) tarafından kaleme alınan mailde açık bir şekilde “…. ara nakliyecimiz olan …’ten talep edilmiştir.”…. Asıl taşıyıcı Türk Hava Yolları Olması sebebiyle….”. şeklindeki ifadeleri tespit edildiğini, Dosya içerisine sunulan ve hava kargo laşıma süreci detaylarını doğrudan isaret eden … numaralı … (…) ve … numaralı Hava Yük Senedi (AWB) bulunduğunu, … numarali …. incelendiginde, dava dişi sigortalının gönderen ve dava dışı … firmasının alıcı olarak kayıt edildiğini, … A.Ş. nin ise açıkça taşıyıcı oldugu tespit edildiğini, … numaralı Hava Yak Senedi (AWB) ise, … detaylarına bağlı olarak; taşımaya konu yüklerin satış faturası kapsamındaki yükler ile adet ve ağırlık gibi nitelik bazındaki özellikleri kapsadığı, satış sözleşmesine dayalı bu ürünlerin taşınmasına yönelik olarak hazırlandığının anlaşıldığını, AWB detaylarında taşımanın İstanbul (Türkiye) – Houston (ABD) arasında gerçekleştiği, … numaralı Türk Hava Yolları uçuşu ile fiili taşmanın gerçekleştiğinin anlaşıldığını, ayrıca söz konusu AWB üzerinde de yüklerin göndereni … AŞ İstanbul, alıcısı … (Houston) olarak kayıt edildiğini, … AŞ firmasının sürecin taşıyıcısı olduğu, AWB nin sağ alt köşesinde açıkça bu firmanın adının yazdığını ve firma yetkilisi …’nın adının yer aldığının görüldüğünü, tüm bu detayların, dava dışı sigortalı ile taşıma sürecini organize eden … firmasının, taşıma sürecinin havayolu ayağının gerçekleştirilmesi için … A.Ş. ile anlaştığının tespit edildiğini, … (Houston) olarak kayit edildiğini … A.Ş. firması sürecin alt taşıyıcısı unvanını üstlenmişken; davalı … firması AWB üzerinden açıkça fiili ve alt taşıyıcı olarak tespit edildiğini, Kısaca taşıma organizasyonunu üstlenen … firması iken taşıma sürecinin özellikle havayolu kısmını … firmasına verdiğini ve … firmasında bu süreci yürütürken fiili hava taşımasının … firmasına yaptırdığını, dosya içeriğine sunulan Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi irdelendiğinde 17/10/2017 tarihinde yapılacak sevkiyatın açıkça sigortalandıgı, söz konusu sevkiyatın poliçenin 2. sayfasında “2 adet ambalajlı palet, Konşimento Numarası: … ; … numaralı uçuş” atfının yer alarak dosya konusu satış ve taşımaya konu ürünleri kapsadığını sigortalının poliçe üzerinde açıkça dava dışı … Ltd. Şti. oldugu, ICC (Air) ve Harp Grev klozları üzerinden poliçenin düzenlendiği, dava konusu tutar olan 18.773 TL bedel ile … Bankası A.Ş. … işlem Referans numarası üzerinden sigortalıya ödendiğinin tespit edildiğini, dava konusu emtiaların … firması tarafından bildirildiği üzere … isimli firmaya teslim ediliği iddia edilmiş ise de … isimli şoförün … taşıma firması ile doğrudan bağlantısının tespit edilemediği bu teslim olgusunun kabul ediliği durumda 137kg*19SDR=2.603SDR kabul edilmediği durumda 288 kg *19 SDR=5472 SDR olarak sınırlı sorumluluk üst limitinin kabul edilmesi gerektiği kanaatini bildirir rapor tanzim edilmiştir. Havayolu ile yapılan uluslararası kargo/yük taşımalarında Varşova Konvansiyonu (1929), La Haye Değişiklikleri (1955),4 no.lu Montreal Protokolü ile saptanmış yükümlülükler kapsamında, bu kurallara taraf olan Türkiye, son değişiklikleri içeren ve 1999 yılında imzalamış bulunduğu “Havayoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Kuralların Birleştirilmesine dair Sözleşme” yi 26/03/2011 tarihinde onaylamıştır. Bu nedenle anılan sözleşme Türkiye içinde bağlayıcı bulunmaktadır. Konvansiyonun coğrafi uygulama şartı, Konvansiyonun 1/2 maddesi anlamında uluslararası taşımanın icra edildiği ilgili devletlerin başlangıç ve varış ülkesi devletlerin her ikisinin de Konvansiyon tarafı olmasıdır. Uyuşmazlığa konu davada, Türkiye’den Amerika Birleşik Devletleri’ne havayolu ile yapılan taşımada her iki ülkenin de Konvansiyona taraf olması nedeniyle, somut olayda Montreal Konvansiyon hükümleri, Konvansiyonda yer almayan hükümler açısından iç hukuk kuralları uygulama alanı bulacaktır, Montreal Konvansiyonu Md.22/3 uyarınca Gecikme, Bagaj ve Kargoyla Bağlantılı olarak Sorumluluk Sınırlarına göre; Kargo taşımacılığında kontrol edilmiş kargonun taşıyıcının sorumluluğuna verildigi anda gönderen kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir odeme yapmadığı müddetçe, taşıyıcının kargonun tahrip olması, kaybolmasi yada kargoya hasar gelmesi halinde her kilogram için 17 özel çekme hakkı ile sınırlıdır. . Diger durumda, ödenecek toplamın gönderenin varıştaki teslimatta sağlayacağı gerçek faydadan fazla olduğunu ispatlamadığı müddetçe, taşıyıcı beyan edilen toplamı aşmayan bir miktar ödemekle sorumlu olacaktır.” ayrıca bu tutar 01.01.2010 tarihinde 19SDR’ye yükseltilmiştir. Montreal Konvansiyonu Md.31uyarınca Şikayetlerin Zamanına Uygun Olarak Yapılmasına göre; 1.Kontrol edilmiş bagaj ya da kargoyu teslim almaya yetkili şahıs tarafından şikayetsiz olarak alınması, bagaj ve kargonun iyi koşullarda ve sırasıyla Madde 3’ün 2. paragrafında ve Madde 4’ün 2. paragrafında anılan taşıma dokümanına ya da farklı yöntemlerin içerdiği kayıtlara uygun olduklarına dair kesin olmayan karine teşkil eder. 2. Hasar durumunda, teslim almaya yetkili şahıs hasarın fark edilmesinden sonra derhal ve en geç, kontrol edilmiş bagajlar durumunda alınan tarihten itibaren yedi (7) gün içerisinde ve kargo halinde de alınılan tarihten itibaren on dört (14) gün içerisinde taşıyıcıya şikayette bulunmalıdır. Gecikme durumunda şikayet, en geç bagaj ya da kargonun kendi kullanımına verilmiş olması gereken tarihten itibaren yirmi bir (21) gün içerisinde yapılmalıdır.3. Her şikayet, yazılı olmalı ve sözü edilen süreler içerisinde verilmeli ya da gönderilmelidir. 4. Eğer yukarıda bahsedilen süreler içerisinde bir şikayette bulunulmazsa, taşıyıcının kötü niyeti olması dışında, taşıyıcı aleyhinde bir dava olamaz.Md. 35- Davaların Sınırlarına göre;1. Eğer bir dava, varış yerine ulaşma tarihinden ya da hava aracının ulaşmış olması gereken ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren hesaplanan iki (2) yıllık bir süreç içerisinde açılmazsa, hasara dair haklar geçersiz olacaktır.2. Bu sürecin hesaplanması yöntemi, davaya bakan mahkemenin kuralları tarafından tayin edilecektir.Yukarıda da açıklandığı üzere; sınırlı sorumluluk rejiminde esas olan belli, objektif prensiplere göre ispat edilen gerçek zararın ödenmesidir. Bu ispat külfeti yerine getirildikten sonra, Mahkemenin hüküm altına aldığı tutar, taşıyanın sorumluluğunu belirten sınırın altında ise, taşıyan gerçek zararını öder; fakat gerçek zarar sorumluluk sınırının üstünde ise, bu kere sınır olarak tespit edilmiş olan tutar ödenir.Ancak taşımaya ilişkin hava senedinde taşımaya ilişkin bir değer bildiriminde bulunulmuş ve ek ücret ödenmiş ise,taşıyıcı bildirimi yapılan meblağa kadar ödeme yapmakla sorumludur. Elde edilen deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı … Tic Aş’ye ait emtiaların davacı tarafından … no’lu nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalandığı, emtiaların 18.10.2017 tarihinde davalıya ait … sefer sayılı uçak ile Houston’a taşındığı, davalının fiili taşıyıcı konumunda bulunduğu bu nedenle davalının pasif husumet itirazının yerinde olmadığı, 19.10.2017 tarihinde sürecin tamamlandığı her ne kadar MK 31/2 md.si gereğince davalı tarafça başvurunun süresi içinde yapılmadığı iddia edilmiş ise de davalı yanca düzenlenen davalı yana ait antetli form içeriğinde başvurunun zaman limitleri içinde yapılmış olduğunun beyan edildiği, 18.10.2017 tarihinde gerçekleşen taşımadan kaynaklı oluşan zararın rücuen tazminine ilişkin davanın 18.12.2018 tarihinde açılmış olduğu gözetildiğinde davanın MK 35 md.si gereğince zamanaşımı süresi içinde açıldığı, davalı tarafından … firmasınca bildirildiği üzere emtiaların … firması yetkililerine teslim edildiğinin beyan ve davanın ihbar talebi üzerine davanın … Aş’ye ihbar edildiği, ihbar olunan tarafından davalı beyanlarını teyit eder nitelikte bilgi ve belge suretleri ibraz edildiği sunulan belge içeriklerinde libre üzerinden teslim bilgisinin bulunduğu 880lb= 399,16 kg teslim yapıldığının anlaşıldığı oysaki toplam emtia ağırlığının 537 kg olduğu bu hali ile 137 kg eksik teslimat bulunduğu bu nedenle tam ve eksiksiz teslim savunmasına itibar edilemeyeceği, yine yüklerin 2 ayrı palet olarak teslim edildiği nazara alında salt libre hesabı üzerinden teslime ilişkin savunmaya itibar edilemeyeceği neticede davalının savunmasının aksine yükün şirinklerinin bozulmadığına ilişkin beyanda bulunulduğu bu durumda iki ayrı paletten birinin kaybolduğu ve palet ağılığının 288 kg olduğunun anlaşıldığı yine davacı ve ihbar olunan belgeler kül halinde değerlendirildiğinde emtianın dava dışı … adına teslim aldığı iddia olunan şoför …’in ehliyet numarası ile emtiaların … firmasına teslimine ilişkin evrak üzerindeki şoför numarası kaydının birbirini tutmadığı bu nedenle 288 kg *19 SDR=5472 SDR’den davalının sorumlu olduğu davacı tarafından dava dışı … Ltd. Şti’ye dava konusu tutar olan 18.773 TL bedelin ödendiği dolayısı ile sigortalının haklarına halef olduğu ve alacak talebinin bu sorumluluk tutarının altında kaldığı, karar tarihi itibari ile 1SDR karşılığının 8.3766 olduğu ve davacının talep ettiği 2.241SDR karşılığı 18.773-TL rücuen tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile; 2.241 SDR karşılığı 18.773,00-TL nin ödeme tarihi olan 22.01.2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizil ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ilk derece mahkemesi kararının eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı, usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dava konusu konu emtianın 17/10/2017 tarihinde müvekkili Taşıyıcıya ait … sefer sayılı uçuşu ile İstanbul’dan Amerika’ya Houston’a taşındığını; tam ve eksiksiz olarak alıcısına teslim edildiğini, işbu taşımaya konu 2 kap 537 kg ve muhteviyatı “makine yedek parçası” olan malın tamamının alıcısı tarafından yetkilendirilen … kamyon şirketi çalışanına 19/10/2017 tarihinde teslim edilmiş olduğuna dair teslim tesellüm tutanağı-Pick up order ve Cargo Airport Service belgesinin davaya cevap dilekçeleri ekinde ve dosyada mevcut olduğunu; müvekkili ortaklığın bu şekilde taşımadan kaynaklanan bir kusurunun bulunmadığını, 2 kap 537 kg kargoyu teslim alındığı haliyle tam ve sağlam olarak taşımış olduğunun yargılama sürecinde görmezden gelindiğini, Bu hususta; taşımaya ilişkin kargo manifestosundan, ordino etiketleri ile gümrük bilgileri ve taşımaya ilişkin çıkış kontrol fişlerinden, söz konusu kargonun eksiksiz ve tam olarak, yetkili olanlarca teslim alındığını; dosyaya mübrez 23.03.2018 tarihinde tutulan Tazminat Değerlendirme Formu’nda “ tam teslim edilmiştir” ifadesinin yer aldığını, malın kendisinde herhangi bir eksikliğin alıcıya teslim esnasında olmadığının, huzurdaki davada taşımada herhangi bir noksanlığın varlığı söz konusu olmadığı hususunun adeta yok farz edildiğini, Yerel mahkemenin kararına esas teşkil eden bilirkişi raporunun hüküm tesis etmeye elverişsiz olduğunu, dava konusu emtianın uçakla taşımadan sonra 2 kap kargonun 1 parça haline getirildiğini ve bu yükün 1 parça halinde eksiksiz ve tam olarak alıcının yetkilisine teslim edildiğini, bu yükün teslim alındığına dair imza ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığının ek raporda da ısrarla yok farz edildiğini, bu konudaki taşıyıcı kamyon firmasının yükün birleştirildiğini ve palet haline getirildiğini kabul ettigine dair imzalı belgesinin yine dosyaya mübrez olduğunu, gerek ek raporda da gerekse kök rapordaki gibi dava konusu kargonun alıcısına eksiksiz ve tam olarak teslim edildiğine dair bu imzanın varlığının adeta görmezden gelindiğini, yükün müşterinin alıcının yetkilendirdigi … firmasının şoförüne eksiksiz teslim edildiğini, 2 kap gonderinin de plastik folyo ile bir parca haline getirildiğinin görüldüğünü; bu belgenin, alıcının yetkilendirdiği kamyon firmasi tarafından yükün teslim alındığının imzalı kanıtı olduğunu; yetkili kamyon firmasının da ambardan yükü çıkartırken herhangi bir eksik sevk olduğu yönünde bir talepte bulunmadığını, Ayrıca, müvekkili ortaklığın ticari ilişki gereği, müşterinin yetki belgelesini de dosyaya sunduğunu, gönderinin ambardan soförün ehliyet kopyası ve sevk yetkisi ile ayrıldığını ve bu durumun taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayandığı yönündeki savunmalarının da kişisel kanaat ve yorumlarla adeta yok farz edildiğini, Bu nedenle eksik incelemeye dayalı ve hatalı yasaya ve usule aykırı işbu bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesis edilmesinin bozmayı gerektirdiğini, İddia edilen emitanın kaybı ile müvekkili ortaklığın gerçekleştirdiği taşıma arasında illiyet bağı bulunmadığını; meydana geldiği iddia olunan bir kayıp varsa bu müvekkili ortaklığın hakimiyet sahasında olmayan ve taşıyıcı olarak emtianın koruması altında bulunmayan alıcının hakimiyet sahasındaki bir sürede meydana gelmiş olduğu hususunun nazara alınmadan hüküm tesis edildiğini, Dava açmanın ön şartı olan hasar ihbarının mevcut olmadığını, dava konusu eşyaların gümrük işlemleri tamamlanarak eksiksiz ve tam olarak teslim alındığını; dosyaya ibraz ettikleri teslim tesellüm belgesinde (ordino); yükün eksik olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını; bu nedenle, emtianın 19.10.2017 teslim tarihinden çok sonra ileri sürülen ve davacı tarafın iddia ve söylemelerinin kabulüne olanak olmadığını, Taşıyıcı Havayolu şirketine yapılacak yazılı ihbarın bir şekil şartı olduğunu ve öngörülen sürenin de hak düşürücü bir süre olduğunu; bu nedenle, Montreal sözleşmesinin 31/2-3 ve 4. Maddesi, gereğince süresinde müvekkili ortaklığa yapılan 14 gün içinde böyle bir yazılı ihbar dosyada bulunmadığı halde aksi yönde hüküm tesis edilmesinin açıkça hatalı olduğunu, Bu itibarla, montreal sözleşmesinde belirtilen ihbar süresi içinde müvekkili ortaklığa ayrıca ve açıkça yazılı ihbarda bulunulmadığını; davacı sigorta şirketinin, yukarıda arz ettikleri sebepler gereğince dava açma hakkının bulunmadığını, yerel mahkemece davanın reddine re’sen karar verilmesi gerektiğini; davanın kısmen kabulü temyiz nedeni olduğunu, bozmayı gerektirdiğini, Husumet itirazlarının yargılama sürecinde adeta yok farz edildiğini, Davacının, sigortalısının haklarına halef olduğu iddiası ile işbu davayı açtığını; hava hukukundan kaynaklanan ihtilaflarda taraf sıfatının hava yük senedi üzerinde adları yazan göndericiye, alıcıya, ve taşıyıcıya tanındığını; taşımaya ilişkin … no.lu Hava Yük Senedinde ise davacı … Sigorta A.Ş. Bulunmadığından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini ve kabulünün de hatalı olduğunu, Bir an için yukarıda arz ettikleri hususların bozma nedeni sayılmadığında, taşıyıcı müvekkili ortaklığının sorumluluğunun sınırlı olduğunu, İhtilaf konusu kargonun, emtia 17/10/2017 tarihinde müvekkili taşıyıcıya ait … sefer sayılı uçuşu ile İstanbul’dan Amerika’ya Houston’a taşınmış uluslararası bir taşıma olduğunu; bu nedenle, Varşova/Lahey Protokolü ile yine onu değiştiren 4 no.lu Montreal’in 18. ve 30. maddeleri gereğince; taşıyıcı havayolunun sorumluluğunun ancak yük veya bağajın taşıyıcının koruması altında bulunduğu süreyi kapsayacağından, karayolu ile taşınması sırasında kaybolan kargodan müvekkili ortaklığın sorumlu olmayacağını, Taşımaya esas teşkil eden taşımaya ilişkin … no.lu Hava Yük Senedinde mal teslim edilirken herhangi bir değer beyanında bulunulmadığını; 4.no.lu Montreal Protokolü’nün VII.maddesi gereğince sorumluğun sınırlandırıldığını; Bu hükmün gayet açık ve net olduğunu, başka türlü ve/veya daha geniş şekilde yorumlanamayacağını; mezkur madde metnine göre; “Yük taşınmasında, paket taşıyıcıya verilirken, gönderici varış yerinde teslimindeki menfaatine ilişkin özel bir bildirimde bulunmadıkça ve gerekiyorsa ek bir meblağ ödenmedikçe taşıyıcının sorumluluğu kilogram başına 17 Özel Çekme Hakkı (SDR) ile sınırlandırılmıştır” Aksi yöndeki Mahkemenin kararının da bu yönüyle haksız ve mesnetsiz olduğunu; davacının talep edebileceği tazminat miktarının sınırlı sorumluluk içersinde kalmak kaydıyla ancak ve sadece gerçek zararı kadar olacağını, Yerel mahkemenin bilirkişi raporuna istinaden 18.773,00 tl’nin ödeme tarihi olan 22.01.2018’ten itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline hükmetmesinin de temyiz bozma sebebi olduğunu, 4.No.lu Montreal Protokolü’nün 22.maddesinin 6.bendinde açıkça; “Özel çekme Hakkı olarak belirtilen meblağların Uluslar arası Para Fonu tarafından tanınmış olan Özel Çekme Hakkı olduğu kabul edilecektir. Bu meblağların milli paralara çevrilmesi, dava halinde karar tarihindeki Özel Çekme Hakkının bu paralar karşısındaki değerine göre yapılacaktır.” hükmünün getirildiğini, Bu itibarla yukarıda arz ettikleri sebepler gereğince, öncelikle 17 SDR cinsinden tazminatın Türk Lirasına çevrilmesinin ve Türk Lirası’na çevrilme işleminin de mahkemece; karar tarihindeki kurdan yapılmasının ve bulunacak meblağa davacının ödeme tarihinden değil ancak karar tarihinden itibaren faiz işletilmesinin gerektiğini, İleri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacının nakliyat emtia sigorta poliçesi kapsamında dava dışı sigortalısına yaptığı ödemenin, sigortalısının halefi sıfatıyla davalı taşıyıcıdan rücen tahsili istemine ilişkindir. Davacı; dava dışı sigortalısı … Şirketi’ne ait iki koli emtianın davalı tarafından İstanbul Havalimanından Houston havalimanına taşındığını, ancak iki koliden toplam 288-kg ağırlığındaki bir kolinin hava taşıması esnasında kaybolduğunu, davalının tazminat formu düzenlediğini, davacının sigortalısına yaptığı toplam 18.773,00-TL hasar bedelinin tahsili için davalıya rücu ettiğini ileri sürmüştür.Davalı; dava konusu emtianın, alıcının yetki belgesi ile yetkilendirdiği Southestern firması şoförüne tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, Montreal Konvansiyonunun 31 maddesi uyarınca şikayetsiz tesellümün bagaj ve kargonun iyi koşullarda teslim edildiğine karine teşkil edeceğini, davalının hakimiyet alanında bir kayıp gerçekleşmediğini, kaldı ki davalıya yine Konvasiyonun 31 maddesine uygun şekilde süresinde yapılmış bir yazılı ihbarın bulunmadığını, davacının aktif husumetinin mevcut olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalının sorumluluğunun sınırlı olduğunu savunmuş, aynı savunmaları istinaf sebebi olarak da ileri sürmüştür. Dosyaya mübrez davacının sigortalısı ile dava dışı … arasındaki taşıma senedi ile … Şirketi ile davalı arasında alt taşıma senedi tercümeleri, emtiaya ilişkin satış faturası ve tüm dosya kapsamından, dava dışı Sigortalı … firmasının Amerika’da mukim alıcısı … Şirketi’ne ihraç ettiği “makine yedek parçası” emtiasının taşınması işi için dava dışı … firması ile taşıma işleri organizatörü olarak anlaştığı, ihbar olunan … A.Ş. Şirketi’nin taşımanın hava yolu ayağını üstlendiği, bu hususun … nolu havayolu taşıma senedinden anlaşıldığı, anılan taşıma senedinde dava dışı … firmasının gönderen, ihbar olunan … Şirketi’nin taşıyıcı, … Şirketi’nin ise alıcı olarak kayıtlı olduğu, … nolu alt taşıma senedine(hava yük senedi) göre davalının, dava konusu emtianın İstanbul Havalimanından Houston Havalimanına taşınarak, burada alıcı … Şirketi’ne teslimini üstelenen alt ve fiili taşıyıcı olduğu anlaşılmıştır. Havayolu ile yapılan uluslararası kargo/yük taşımalarında Varşova Konvansiyonu (1929), La Haye Değişiklikleri (1955), 4 no.lu Montreal Protokolü ile saptanmış yükümlülükler kapsamında, bu kurallara taraf olan Türkiye, son değişiklikleri içeren ve 1999 yılında imzalamış bulunduğu “Havayoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Kuralların Birleştirilmesine dair Sözleşme” yi 26/03/2011 tarihinde onaylamıştır. Bu nedenle anılan sözleşme Türkiye için de bağlayıcı bulunmaktadır. Konvansiyonun coğrafi uygulama şartı, Konvansiyonun 1/2 maddesi anlamında uluslararası taşımanın icra edildiği ilgili devletlerin başlangıç ve varış ülkesi devletlerin her ikisinin de Konvansiyon tarafı olmasıdır. Somut olaya konu havayolu taşıması döneminde başlangıç ülkesi Türkiye ile varış ülkesi Amerika Birleşik Devletleri 1999 Montreal Konvansiyonu’na taraf devlet olduklarından uyuşmazlığın Montreal Konvansiyonu hükümlerine göre çözülmesi gerektiğinde duraksama yoktur. Montreal Konvasiyonunun 31/2, 3 ve 4 fıkraları uyarınca; hasar halinde teslim alamaya yetkili kişiler hasarın fark edilmesinden sonra derhal ve en geç, kontrol edilmiş bagajlar durumunda teslim tarihinden itibaren yedi (7) gün içerisinde ve kargo halinde de teslim tarihten itibaren on dört (14) gün içerisinde taşıyıcıya yazılı şikayette bulunmak zorundadırlar. Bu süreler içerisinde şikayet bildirilmediği takdirde, taşıyıcının kötü niyetli olması hali dışında taşıyıcıya dava açılamaz. Somut olayda davalı tarafından davacıya yukarıda anılan 14 günlük süre içerisinde ihbarda bulunulmadığı savunulmuştur. Dosyaya Türkçe tercümesi mübrez, dava dışı … yetkilisi … tarafından yapılan başvuru üzerine düzenlenen davalı şirket antetli “tazminat için başvuru formu”nda, başvuru tarihine ilişkin bilgi bulunmamaktadır. Davalının tanzim ettiği 23/03/2018 tarihli tazminat değerlendirme formunda ise, kargoların tam teslimi nedeniyle tazminat isteminin reddedildiği görülmüştür. Konvansiyonunda şikayete ilişkin öngörülen 14 günlük süre teslim tarihinden itibaren başlayacağından, teslim tarihinin tespit edilmesi zorunlu olup, davalı ve dava dışı ihbar olunan tarafından dosyaya İngilizce dilinde örnekleri sunulan, davalının alıcısı konumundaki dava dışı … firması tarafından yetkilendirildiği belirtilen … firması ile bu firmanın sürücüsüne ait bilgileri içeren belgeler ile, teslim tutanağı(ordino)nın Türkçe tercümelerinin dosyaya kazandırılması gerektiği açıktır. Nitekim ek bilirkişi heyet raporunun 6. Sayfasının dipnot kısmında bu evrakların Türkçe tercümelerinin dosyaya sunulu olmadığı, bilirkişilerin uzmanlık alanının doğrudan dil bilimi veya tercüme olmadığı, bilirkişilerin kendi tercümelerinden kaynaklanabilecek hatalardan sorumluluğun da kabul edilmeyeceği beyan edilmiştir. Kaldı ki bilirkişiler bu beyanda bulunmasalar dahi, İngilizce dilindeki bu belgelerin bilirkişiler tarafından ne şekilde değerlendirildiğinin denetimi mahkemece yapılmak zorunda bulunduğundan, anılan belgelerin tercümelerinin dosyaya kazandırılması zorunludur. Mahkemece, davalının hem cevap dilekçesi ekinde hem de 01/11/2019 havale tarihli ihbar dilekçesi ekinde ikinci kez sunduğu İngilizce dilindeki belgelerin yeminli tercümelerini dosyaya sunmak üzere davalı vekiline sonuçları hatırlatılarak kesin süre verilmesi, ayrıca davacı tarafından emtianın eksik de olsa kim tarafından ve hangi tarihte teslim alındığı dilekçelerde açıklanmadığından, HMK 31 maddesi uyarınca bu hususu açıklaması için davacı vekiline sonuçları hatırlatılarak kesin süre verilmesi, akabinde ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığına yönelik davalı savunmasının değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuş davalı vekilinin istinaf başvurusu bu yönden yerinde bulunmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2020 tarih ve 2018/1236 Esas – 2020/178 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının (54,40 TL ve 266,19 TL) talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.