Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1618 E. 2022/1749 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1618
KARAR NO: 2022/1749
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2020
NUMARASI: 2019/768 Esas – 2020/386 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirket ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin bu ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap alacağı olduğunu, tüm taleplerine rağmen davalı tarafından alacağın ödenmediğini, bu nedenle alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin davacı şirketten ergitme potası satın aldığını, ürünün 26/04/2018 tarihinde şirkete teslim edilip, kullanılmaya başlanmasından 26 gün sonra çatlayarak kullanılamaz hale geldiğini, bu potaların kullanım ömrünün en az 6 ay olduğunu, ayıbın farkedilir farkedilmez telefon görüşmesi ve mail yoluyla ihbar edildiğini, ekli fotoğraflarda da anlaşılacağı üzere davacının teslim ettiği ürünlerde çıplak gözle görülebilecek derecede fahiş ayıpların söz konusu olduğunu, bu nedenle müvekkilinin davacıya borcu olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/06/2020 tarih 2019/768 Esas 2020/386 Karar sayılı kararında;
“…Tarafların da kabulünde olduğu üzere uyuşmazlık 26/04/2018 tarihli faturadan kaynaklanmaktadır. Gerek BA / BS formlarının uyumlu olması, gerekse de taraf beyanları dikkate alındığında dava konusu ürünün teslim edildiğiyle ilgili herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı taraf faturaya konu ergitme potasının ayıplı olduğunu, bu nedenle borçlu olmadığını bildirmiş ise de, davalı vekilinin cevap dilekçesindeki kendi beyanı ve dosyada bulunan sevk irsaliyesi ile sabit olduğu üzere faturaya konu ürün 26/04/2018 tarihinde davalıya teslim edilmiştir. Davalı cevap dilekçesinde ürünün 26 gün sonra çatladığını ve bunun açıkça görüldüğünü beyan etmiş, bununla ilgili faturaya konu ürünün fotoğraflarını da ibraz etmiştir. Davaya konu ürünün ticari mal olduğu anlaşıldığından ayıba ilişkin hususlarda tanık dinletme talebi yerinde görülmemiş, kaldı ki, ayıp olduğu tespit edilse dahi ayıbın açık ayıp olduğu, gerek dosyaya sunulan fotoğraflardan, gerek niteliğinden ve gerekse davalının bizzat kendi beyanı ile sabit olduğundan bu konuda bilirkişi incelemesi yapılmasına da gerek görülmemiştir. Davalı tarafça, davacıya gönderilen mail 12/09/2018 tarihli olup, dava konusu ürünün 26/04/2018 tarihinde teslim edildiği ve davalının maildeki beyanı kabul edilse bile ergitme potasının 16/05/2018 tarihinde kurulduğu ve dosya kapsamı itibariyle ayıp ihbarı yapıldığı kabul edilebilecek mailin 12/09/2018 tarihinde gönderildiği, 16/05/2018 tarihine 26 günlük sürenin eklenmesiyle bulunan 11/06/2018 tarihinde ayıbın ortaya çıkmış kabul edileceği ve bu tarihten sonra mailin gönderildiği 12/09/2018 tarihine kadar TTK 23. maddesinde belirtilen yasal sürelerin dolmuş olduğu görülmüştür. Nitekim taraflar tacir olup, uyuşmazlık ticari satışa konu malın 6102 sayılı TTK’nun 23. maddesindeki ayıplı mal satışına ilişkin özel hükümlerin uygulanması gerekir. 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesine göre; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.Diğer durumlarda TBK’nun 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” 6098 Sayılı TBK’nın 223/2. maddesinde alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılacağı, ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmek zorunda olduğu; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Dava dosyamızda davalı, ürünün 26/04/2018 tarihinde teslim edildiğini ve 26 gün sonra çatlayarak ayıbın ortaya çıktığını beyan etmiştir. Davalı tarafça ayıp ihbarında bulunulduğu iddia olunan mail ise 12/09/2018 tarihli olup, davalının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığı, malı ayıplı olarak kabul etmiş sayıldığı anlaşılmakla, davalının ayıp savunmasına itibar edilmemiştir. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan 26/04/2018 tarihli faturaya konu ürünün teslim edildiği tarafların kabulünde olup, takibe konu diğer faturalar yönünden ise davalı tarafça ödeme dekontları sunulduğundan davanın 26/04/2018 tarihli fatura bedeli olan 9.403,94 TL yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafça davalının temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından işlemiş faize yönelik talebin reddine, alacak faturaya dayalı olup, belirlenebilir olduğundan asıl alacak üzerinden % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirketin alışveriş halinde olduğu davacı şirketten almış olduğu ergitme potasının davanın konusunu oluşturduğunu, müvekkili şirketin almış olduğu ergitme potasının büyük ebatlar olmakla birlikte içerisinde yaklaşık 500 kg ağırlığında çeşitli kimyasal maddelerin eritilmesinde kullanıldığını, bu ergitme potasının kendisine teslimi ile kullanıma başladığını ancak ergitme potasının hatalı üretilmesi sebebiyle istediği verimi elde edemediğini, kullanımına başlanan ergitme potasının 26 gün sonra çatlayarak kendisinden beklenen verimi yerine getiremediğini, müvekkilinin bu hatayı davacı şirket ile aralarındaki iletişime binaen telefon ile ve yüz yüze yetkililerine bildirdiğini ancak davacı şirket tarafından devamlı oyalandığını, bunun üzerine müvekkilinin 12.09.2018 tarihinde mail yoluyla bildirim yaptığını, yerel mahkemenin salt olarak mail çıktılarını baz almak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 223.maddesinde ve diğer özel kanunlarda satılan malların ayıplı çıkması durumunda yazılı bildirim yapılması gerektiği yönünde bir düzenlemenin olmadığını, var olan ayıp, gizli ayıp olup herkes tarafından anlaşılabilecek bir ayıp olmadığını, yerel mahkemece ayıbın niteliği açısından bilirkişi atanması yoluyla inceleme yapılması gerekirken bu yola başvurmaksızın karar verilmesinin usul ve esasa aykırı olduğunu, ergitme potalarının niteliği itibariyle özel bir bilgi birikimine ihtiyaç olduğunu beyanla Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.06.2020 tarihli 2019/768 E. 2020/386 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında taşınır mal alım satımına dair ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından sunulan faturalar ile davalı tarafından sunulan ödeme dekontlarına göre uyuşmazlığın 26.04.2018 tarihli ve 9.403,94 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, davalı tarafça satın alınan egritme potasının ayıplı çıkması nedeniyle ödeme yapılmadığının beyan edildiği, Mahkemece ayıbın açık ayıp niteliğinde olduğu ve davalının beyanları ile sevk irsaliyesine göre 11.06.2018 tarihinde ortaya çıktığı, davacıya 12.09.2018 tarihinde bildirildiği, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığının kabul edildiği, TTK’nın 18. maddesi uyarınca dosyaya ayıp ihbarının 12.09.2018 tarihinden önce davacıya bildirildiğine dair noter ihtarı, iadeli taahhütlü mektup, telgraf veya email çıktısının sunulmadığı anlaşılmıştır. Buna göre dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, malın teslim edildiği hususunda bir uyuşmazlık olmadığı, davalı tarafından iddia edilen ayıbın TTK’nın 23/1-c maddesi uyarınca süresi içerisinde davacıya bildirilmediği, davacının takip konusu 9.403,94 TL asıl alacak miktarında bakiye cari hesap alacağının bulunduğu, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 642,38 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.