Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1610 E. 2020/1370 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1610
KARAR NO: 2020/1370
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/286 Esas – 2019/1331 Karar
DAVA: Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ve Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’ in 04/07/2014 tarihinde davacı şirketin satış – pazarlama departmanında kurumsal pazarlama müdürü olarak işe başladığı, 20/04/2015 tarihine kadar kendi isteği ile işten ayrıldığını, davalının işten çıktıktan sonra davacı şirketin hizmet verdiği kişi ve kurumlarla, davalının sahibi ve yetkilisi olduğunu beyan ettiği ‘…” adlı Turizm acentesi yani diğer davalı … A.Ş sıfatıyla iş istediği, teklifler verdiğine dair duyumlar alındığını, bu duyumlar üzerine şirket içerisinde yapılan araştırmada, davalı şirketin 02/03/2015 tarihinde tek kişilik anonim şirketi olarak tek hissedarla kurulduğu ve tek hissedarın davalılardan … olduğunu, davalılardan …’in müvekkili şirkette çalışması devam ederken, davalı şirket adına …@gmail.com adlı şahsi hesabından, müvekkili şirketin uzun süredir müşterisi olduğu dava dışı … Şirketinin 18/03/2015 tarihinde yapılacak olan toplantısını organize ettiğini, buna ilişkin maillerin gönderdiğini, şirket içindeki araştırma derinleştirildiğinde, davalı …’ın müvekkili şirketteki çalışması devam ederken 17/03/2015 tarihinde … isimli şirketin web sitesini kendi adına oluşturduğunu ve müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketi fiilen kurduğunu öğrendiklerini, bu haliyle davalı …’ın gerek iş akdinin devamı sırasında, gerekse sonrasında müvekkili şirketin ticari ilişkide bulunduğu şirketlerle ticari ilişkiye girilmek suretiyle haksız rekabet hükümlerini ihlal ettiğini belirtilerek, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerin tespitine, iş bu eylemlerin menine, haksız fiil teşkil eden eylemler nedeniyle şimdilik 1.000 TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalılar … ile … A.Ş vekili cevap dilekçesi ile, müvekkillerinin adresleri itibariyle yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetkisizlik itirazında bulunduklarını, davaya konu uyuşmazlığın ancak İş mahkemesinde görülebileceğini, bu nedenle de görevsizlik itirazında da bulunduklarını, kaldı ki davacı tarafın aynı zamanda İstanbul Anadolu 15.İş mahkemesinde 2016/891 Esas sayılı davası ile alacak davası açtığını, görevsizlik kararı verilmediği takdirde söz konusu davanın bekletici mesele yapılmasını istediklerini, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı şirketin müşteri portföyünü tamamen kendisinin oluşturduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi ile, adresi itibarıyle yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret mahkemeleri olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen hususları kabul etmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/11/2019 tarih ve 2018/286 Esas – 2019/1331 Karar sayılı kararı ile; “…Mahkememizce görev yönünden itirazlarında incelenebilmesi için 10/07/2019 tarihli celsede, davaya konu edilen haksız rekabet eylemlerinin iş akdi devam ederken mi yahut iş akdinin sona ermesinden sonra mı oluştuğu hususlarında yazılı beyanlarını sunması için süre verilmiş ve davacı vekilince sunulan yazılı beyan dilekçesi dosyamız arasına alınmış ve mahkememizce incelenmiştir. Davacı vekilince yukarıdaki ara karar uyarınca sunulan beyan dilekçesinde davalılarca dava konusu haksız rekabet eylemlerini hazırlık için atılan muhtemelen ilk somut adımın davalı şirketi kurmak olduğu, davalı …’in davacı şirketten istifa etmesinden kısa bir süre öncede iş bu haksız rekabet eylemlerinin hazırlıklar çerçevesinde işlemler yaptığı, iş akdinin devamı sırasında ve henüz davalı şirketin kurulmasından önce davalı …’in davacı şirketin pörtföyündeki müşterilerine başka şirketler üzerinden turizm organizasyonlarının tespit edildiği, sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesinin 2016/891 sayılı dosyasında da dava açıldığı, tüm davalılar bakımından şartların olgunlaştığı anda davacı şirketteki görevinden iş bu davalının istifa ettiği, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirtmişlerdir. Dava haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu iş bu uyuşmazlıkta haksız rekabet eylemlerinin dava dilekçesinde de belirtilmiş olduğu üzere, davalılardan …’ in davacı şirkette çalıştığı iş akdinin feshinden önceki dönemde başlayıp, iş akdinin feshinden sonra da devam ettiği, davalı …’in iş akdi devam ederken 18/03/2015 tarihinde dava dışı, davacının müşterisi olduğu belirtilen … Lmt Şirketinin toplantısında organize ettiğinin belirtildiği, nitekim yine iş akdi devam ederken davalı şirketin wep sitesininde oluşturulduğunun belirtildiği ve davalı şirketin fiilen iş akdi devam ederken oluşturulduğu, bu haliyle mahkemizde iş akdinin feshinden sonraki eylemle daha önceki eylemler arasında bağlantılı bir şekilde haksız rekabetin koşullarının oluştuğu iddia edildiğinden, hukuki yarar ve usul ekonomisi hükümleri nazara alınmak suretiyle Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/2238 Esas – 2012/17515 Karar sayılı ilamları da nazara alındığında , mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/2238 esas, 2012/17515 karar sayılı ilamında ; ”…bu itibarla ve iş akdinin feshinden sonraki eylemler ile daha önceki eylemler arasındaki bağlantı iddiası nedeniyle uyuşmazlığın bütün olarak değerlendirilmesindeki hukuki yarar ve usul ekonomisi hükümleri nazara alınarak mahkemece, davadaki tüm davalar bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken …” denilerek Asliye Ticaret Mahkemesince verilen ilamının kaldırılmasına dair karar verildiği görüldüğü … ” gerekçeleri ile; ” 1-HMK 2,4, 20,114 ve 115 maddeleri geerğince Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle açılan davanın USULDEN REDDİNE, 2-Görevsizlik kararını kesinleşmesinden veya kanunyoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli NÖBETÇİ İSTANBUL ANADOLU ADLİYESİ NÖBETEÇİ İŞ mahkemesine HMK 20 maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın, konusu itibari ile 6102 sayılı TTK’ nın 54. maddesi ve devamında düzenlenen ve haksız fiilin özel bir hali olan haksız rekabete ilişkin olduğunu, mahkemece, davanın hukuki nitelendirmesinde hataya düşülerek, işçi ve işveren arasında iş akdinin devamı sırasında imzalanmış rekabet yasağı sözleşmesinden kaynaklı ceza-i şart talebine konu uyuşmazlığa ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 06.11.2012 tarih, 2012/2238 E. – 2012/17515 K. sayılı kararına emsal olarak dayanıldığını, bu kararın tam aksi yönde daha yeni tarihli birden fazla Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı bulunduğunu, Davalılardan …’in, müvekkili şirketteki çalışması devam etmekte iken, gizlice kendi ortaklığını gizleyerek) diğer davalı … ile birlikte müvekkili şirketle aynı sektörde faaliyet göstermek amacı ile davalı … A.Ş.’ni kurduklarını, devamında, davalılardan …’ın, müvekkili şirketteki işinden istifa etmeden kısa bir süre önce, yine dava konusu haksız rekabet eylemlerine hazırlık çerçevesinde; davalı … isimli şirketin www…com domain adresi ile web sitesini bizzat kendi adına kurduğunu, Daha sonra tüm davalıların fikir ve eylem birliği içerisinde, davalı …’ın, müvekkili şirketteki iş akdinin devamı sırasında öğrendiği müvekkili şirketin ticari sırları niteliğindeki, başta müşteri portföyü, müvekkili şirketin müşteri portföyündeki kurum ve kuruluşlara organizasyon teklifleri vermek için muhatap ve ilgili kişilerin telefon, e-mail adresi vs. gibi iletişim bilgileri, irtibat kanalları ile teklif zamanlarını ve içeriklerini öngörmek için müvekkili şirketin portföyündeki firmaların turizm organizasyon dönem, mekan, içerik tercihleri vb. bilgilerinden hatta daha önce müvekkili firma tarafından yapılmış gezi ve organizasyonların fotoğraflarından dahi istifade ederek ve müvekkil şirketin geliştirdiği organizasyon teklif form ve formatlarını bile birebir kullanarak; bilhassa davalılardan …’in müvekkili şirketteki işinden ayrıldıktan sonra müvekkil şirketin müşterilerine turizm organizasyon teklifleri verdiklerini ve sair organizasyon işleri aldıklarını, bu surette müvekkili şirket aleyhine TTK.m.55/b.3, 55/c.1, 55/c.2, 55/c.3, 55/d bentlerine muhalefet ederek açıkça haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduklarını, İlerleyen zaman içerisinde davalıların bu eylemlerinin müşteri portföyündeki şirketler tarafından müvekkili şirkete bildirilmesi üzerine durumdan haberdar olunduğunu, yapılan araştırmalar sırasında davalı …’ın müvekkili şirketle arasındaki iş akdinin devamı sırasında ve henüz diğer davalı … ile birlikte davalı … adlı şirketi kurmadan önce de müvekkili şirketin portföyündeki müşterilerine başka şirketler üzerinden turizm organizasyonları düzenlediğinin de tespit edildiğini, Davalı …’ in, müvekkil şirkette çalıştığı dönemdeki eylemleri, “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 396.maddesindeki işçinin özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırılık” teşkil ettiğinden, iş akdinin devamı sırasındaki eylemleri nedeni ile davalı … aleyhine İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi’ nin 2016/891 E sayılı dosyası ile açılan davanın halen devam ettiğini, İşbu davanın konusu ve hukuki dayanağının ise; “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun m.54 vd. hükümlerine dayalı haksız rekabetin tespiti, haksız rekabetin men’i ve haksız rekabet nedeni ile tazminat” olduğunu ve davanın … dışında, birisi şirket diğeri gerçek kişi olmak üzere iki tane davalısı daha bulunduğunu, Davalı …’ in, haksız rekabet eylemleri için gerekli hazırlıkları tamamladığı ve muhtemelen tüm davalılar bakımından şartların olgunlaştığı anda müvekkil şirketteki işinden istifa ettiğini, davalı …’ın, müvekkili şirketteki işinden istifa ettiği andan sonra tüm davalıların oluşturdukları altyapı ve müvekkili şirketten elde ettikleri ticari sırları kullanarak, müvekkil şirket aleyhine yoğun bir şekilde dava ve talep konusu haksız rekabet eylemlerine giriştiklerini ve halen bu eylemlerini sürdürdüklerini, Sonuç olarak her iki davanın konusunun, nispeten tarafları ve incelemeye esas alınacak zaman dilimleri, hukuki temelleri, yasal dayanaklarının farklı olup, açıkça farklı nitelikteki davalar olduklarını, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin karar gerekçesinde ifade edildiği şekilde her iki davanın bir bütün olarak değerlendirilmesinin, usul ekonomisi bakımından da hukuki yarar sağlamaktan uzak olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.02.2013 tarih ve 2012/9-854 E. , 2013/292 K. sayılı ilamı), karar gerekçesinde yer alan yasal dayanaktan ve somut delilden yoksun hukuki yarar ve usul ekonomisi mülahazalarının kabul edilemez olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davaya bakmaya iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilerek, davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça dava dilekçesinde; davalılardan …’in davacı şirkette çalışması devam ederken, davalı şirket adına …@gmail.com adlı şahsi hesabından, müvekkili şirketin uzun süredir müşterisi olduğu dava dışı … Şirketinin 18/03/2015 tarihinde yapılacak olan toplantısını organize ettiği, buna ilişkin mailler gönderdiği, davalı …’ın davacı şirketteki çalışması devam ederken 17/03/2015 tarihinde … isimli şirketin web sitesini kendi adına oluşturduğu ve davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketi fiilen kurduğu, bu haliyle davalı …’ın gerek iş akdinin devamı sırasında, gerekse sonrasında davacı şirketin ticari ilişkide bulunduğu şirketlerle ticari ilişkiye girmek suretiyle haksız rekabet hükümlerini ihlal ettiği belirtilerek, davalılar aleyhine dava yöneltildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’ nın 444-447. maddeleri arasında yer almaktadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre: “6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır. Davacı tarafça, haksız rekabet teşkil ettiği belirtilen eylemlerin, davalı …’ın iş akdinin devamı sırasında başladığı, iş akti sona erdikten sonra da devam ettiği ileri sürülmektedir. Bu hali ile, iş akti sona erdikten sonraki döneme ilişkin eylemler, aktin devamı sırasında başlayan eylemlerin devamı niteliğinde olup, iş aktinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. Dolayısıyla mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı, istinaf eden tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/11/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.