Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1606 E. 2022/1985 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1606 Esas
KARAR NO: 2022/1985 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/1409 Esas – 2019/1111 Karar
TARİH: 19/11/2019
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilleri şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren dava dışı … Ticaret A.Ş. adlı firmanın rakip firmalar olduklarını, dava dışı … şirketinin müşteri portföylerini, ticari sırlarını, know-hovvını ve şirketlerinin personelinin neredeyse yarısını beraberinde götürerek haksız rekabet yarattığını, bu yönde Mahkeme nezdinde 2015/628 Esas sayılı açılmış davaları olduğunu, davalı işçi ile aralarında 28/09/2011 tarihli sözleşme imzalandığını, davalının Ankara Bölge servis teknisyeni olarak çalışmakta iken 18/09/2014 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını ve feshi takiben rakip firma dava dışı … Ticaret A.Ş. nezdinde çalışmaya başladığını, işten ayrılması sebebiyle işlerde ciddi aksama ve ekonomik zarar oluştuğunu, müşterilerinin de davalı işçinin çalışmaya başladığı rakip firmadan servis hizmeti almaya başladıklarını, davalı işçinin iş sözleşmesinin 4.maddesindeki rekabet etmeme yasağını ihlal ettiğini, bu sebeple aldığı son aylık net ücretin 12 katı tutarında cezai şart bedelini ödemekle yükümlü olduğunu belirterek cezai şart bedeli için şimdilik 5.000,00 TL’nin eylemin gerçekleşme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 01/11/2018 tarihinde harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile, dava bakımından fazlaya dair haklarını saklı tutulmak kaydı ile 5.000,00 TL olarak açtığı davasını bilirkişi raporu kapsamında ıslah yolu ile 9.138,00 TL arttırarak 14.138,00 TL olarak ıslah edilmesini talep etmiş, talebinin kabulü ile cezai şarta ilişkin söz konusu eylemin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı tarafından müvekkiline ödenmesini talep etmiştir. Davacı vekili 04/10/2019 tarihinde harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile, 10.000,00 TL olarak açtığı davanın bilirkişi raporu kapsamında ıslah yolu ile 10.589,36 TL arttırarak 20.589,36 TL olarak ıslah edilmesini talep etmiş, talebinin kabulü ile cezai şarta ilişkin söz konusu eylemin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı tarafından müvekkiline ödenmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, huzurdaki davaya bakmakta iş mahkemelerinin görevli olduğunu, davacı şirketin mali ve finansal durumunun son yıllarda hızla düştüğünü, çalışanların iş akitlerinin yurtdışı markalarında yaşanan azalma gerekçesi ile feshedildiğini, birçok dünya devi distribütör şirketlerin sözleşmelerini feshettiklerini, sadece davacı şirketin değil tüm … Holding bünyesindeki grup şirketlerin de ekonomik olarak zor durumda olduğunu, davacı tarafın bildirdiği distribütör şirketlerin belli toplantılar ve görüşmeler neticesinde davacı ile anlaşmalarını sona erdirdiklerini, müvekkillerinin işe başladığı … şirketindeki distribütör firmaların müvekkillerinin … ile çalışmaya başlamadığını, bu markaların müvekkillerinin istifa tarihinden çok öncesinde zaten davacı şirket ile anlaşmalarının sonlandığını, davacı şirketin dava dışı şirketle rekabet iddiasına konu olan durumun da markalardan kaynaklandığını, davacı şirketin müşteri ve distribütör kayıplarının da kendi kusurundan kaynaklandığını; davalının servis teknisyeni olarak çalıştığını, davalının davacı işyerinden ayrıldıktan sonra işe başladığı dava dışı … – … Ltd. Şti.’nin farklı bir iş kolu olan tünel makinaları pazarlama ve satışında faaliyette bulunduğunu, ayrıca iş sözleşmesi m.4 hükmünde rekabet yasağı düzenlemesinin yer ve konu yönünden sınırlanmamış olduğunu, bu yönden de geçerli olmadığını, müvekkilleri işçinin istifasının haklı nedene dayandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/11/2019 tarih ve 2015/1409 Esas – 2019/1111 Karar sayılı kararında; “….Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; Davalının davacı şirket nezdinde 28/09/2011-18/09/2014 tarihleri arasında teknisyen olarak çalışması sırasında işyerinin müşteri çevresini ve işverenin yaptığı işleri bilebilecek bir pozisyonda çalıştığı; davalının istifa sonrası davacı için çalıştığı esnada faaliyet gösterdiği adres ile aynı adres ve bina ile aynı faaliyet alanında faaliyet gösteren dava dışı … A.Ş’nde işinden ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı; Davalı ve dava dışı (66) çalışanla birlikte dava dışı şirkete geçiş yapması sonrasında, davacının satışlarında büyük oranda azalma/düşme bulunduğu; davalının, davacı ile rakip olan firmada rekabet sözleşmesine rağmen çalışmaya başladığı; taraflar arasında düzenlenen dava konusu işçi sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağına dair 4. Maddede rekabet yasağı faaliyet alanı ve yer yönünden sınırlarının açıkça belirlenmediğinden; yer ve faaliyet alınını davacı şirket nezdinde yapılan iş ve tüm ülke sınırları şeklinde kabulünün gerektiği; rekabet yasağının tüm ülke sınırları kapsaması sebebiyle aşırı nitelikte olduğu; ancak, TBK nun 445/2 maddesi uyarınca, süre ve coğrafi alan ile faaliyet alanı bakımından rekabet yasağının sınırlanmasında hakime takdir/uyarlama yetkisi verildiği de dikkate alındığında; taraflar arasındaki rekabet yasağının davalının çalıştığı Marmara ve Ege Bölgesi ile davacı işveren nezdinde yaptığı iş sözleşmenin yasal unsurları aykırılığı bulunmadığından davacının, davalı aleyhine işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının da bulunduğu görülmekle; 15/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda davalının, davacıya ödemesi gereken hizmet akdinin 4/d maddesinde bulunan en son aylık net ücretinin (12) katına tekabül eden tutarın (2.356,34 TL x12) 28.276,08 TL olarak hesaplandığı; mahkemece aldırılan 30/09/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davalının, davacıya ödemesi gereken hizmet akdinin 4/d maddesinde bulunan en son aylık net ücretinin (12) katına tekabül eden tutarın (1.715,78 TLx12) 20.589,36 TL olarak hesaplandığı; davacı vekili tarafından 01/11/2018 ve 04/10/2019 tarihli ıslah dilekçeleri verildiği, HMK 176/2 Md. Göre aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceğinden davacı vekilinin 01/11/2018 tarihli ilk ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerektiği, davacı vekili tarafından bilirkişi raporları ile tespit edilen cezai şart toplamından daha azının ıslah ile talep edildiği, talep edilen miktarın fahiş olmadığı, davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan davanın kabulü ile ıslah ile arttırılmış 14.138,00 TL’nin cezai şartın başladığı 19/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜ ile,2-Islah ile arttırılmış 14.138,00 TL’nin cezai şartın başladığı 19/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının gerekçesinin yasaya aykırı olduğunu,Davalı ve davacı arasında imzalanan iş sözleşmesinin 4. Rekabet yasağı maddesinin ve bu maddede yer alan ceza koşulunun geçerli olup olmadığı konusunun incelenmesi gerektiğini ancak rekabet yasağı maddesinin yasal kriterlere uygun olup olmadığı hakkında yeterli inceleme yapılmadığını,Dava konusu rekabet yasağı maddesi hizmet sözleşmesinin 4. Maddesi incelendiğinde işçi aleyhine ceza koşulu getirildiği işverene bir yükümlülük getirilmediğinin anlaşıldığını,Davacı tarafından 37 personele rekabet yasağı maddesinden dolayı dava açıldığını, davalardan birinin İstanbul BAM 14. HD’nin 2018/1193 E. – 2019/802 karar sayılı kararı ile kesinleştiğini ve davanın reddine karar verildiğini, Dava konusu ihtilaftan müvekkilinin elde ettiği menfaat bulunmadığını, borçlunun elde ettiği menfaatin az olması halinde ceza koşulunun fazla indirilmesine neden olabileceğinin yüksek mahkeme kararlarında da kabul edildiğini, yerel mahkeme kararında ceza şart bedelinde indirim yapılmadan karar verildiğini bu nedenle kararın bozulması gerektiğini, Davacının ıslah tarihinden itibaren faizine karar verilmesi gerekirken 2014 yılından itibaren karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, Rekabet yasağı maddesinin yer-coğrafi alan açısından sınırlama içermediğinden geçersiz olup yerel mahkeme sınırlama yetkisini iş bu davada yanlış şekilde kullanıldığını, işbu davada ihtilafın çözümünde sadece yer unsuru açısından değil iş akdinin feshinin işverenin kusuru ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin de tespit edilmesi gerektiğini, işverenin kusurunun tespiti halinde rekabet yasağı maddesinin uygulanmasının mümkün olmayacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı işçinin hizmet sözleşmesindeki rekabet yasağı kaydına aykırı davrandığı iddiasına dayalı cezai şart alacak davasıdır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında 28/09/2011 tarihli HİZMET AKTİ başlıklı sözleşme İMZALANDIĞI, hizmet akdinde davalının göreceği işin TEKNİSYEN olarak yazıldığı ve sözleşmenin diğer şartlar başlıklı 4/d maddesinde REKABET YASAĞI hükmünün düzenlendiği tesbit edilmiştir. Davalı …’ın SGK. Dökümüne göre davacı şirkette 28/09/2011 -18/09/2014 tarihleri arasında iş makinaları teknisyeni olarak çalıştığı ve davalının 18/09/2014 tarihli istifa dilekçesi imzalayarak 18/09/2014 tarihi itibariyle kendi istek ve arzusu ile işten ayrılmak istediğini belirtip istifa etmiştir. Dosyaya getirtilen SGK dökümüne göre davalının 18/09/2014 tarihinde davacı şirketten ayrıldıktan sonra dava dışı …-… Tic. Ltd. Şti. Nezdinde 19/09/2014-31/05/2015 tarihleri arasında, dava dışı … Tic. A.Ş. NEZDİNDE 01/06/2015 sonrasında iş makineleri teknisyeni olarak çalıştığı anlaşılmıştır. 6098 sayılı Kanun 818 sayılı Kanun’dan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. Ayrıca aynı Kanun’un 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır. ( Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2018/1393 Esas,2019/2838 Karar sayılı içtihadı da benzer mahiyettedir.) Somut olayda, davalının davacı işveren nezdinde Ankara Şubesinde Yenimahalle İlçesinde çalıştığı, davalının davacı şirketten istifa etmek suretiyle işten ayrıldıktan sonra dava dışı şirketlerin Ankara Yenimahalle’de bulunan adreslerinde ertesi gün çalışmaya başladığı ihtilafsızdır. Davalının, davacı şirkette çalışmakta iken SGK. Bildirimlerinde meslek kodu 3115.25 olan iş makinaları teknisyeni olarak çalışırken, dava dışı şirkette de yine aynı kodla iş makinaları teknisyeni olarak aynı yer ve bölgede çalışmaya devam ettiği, davacı şirket ile davalının istifa sonrası çalışmaya başladığı … şirketinin aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri tesbit edilmekle beraber dosya kapsamından davalının davacı şirkette çalıştığı pozisyon gereği davacı şirketi önemli zarara uğratacak ne gibi ticari sırlara vakıf olduğu iddiası kanıtlanamadığı gibi, dava dışı şirketteki görev tanımı ile pozisyonu da gözetildiğinde, TBK’nın 444/2.maddesi hükmü kapsamında davalı …’ nın sahip olduğu bilgileri dava dışı şirkette kullanması halinde davacı şirkete önemli bir zarara sebebiyet verme ihtimalinin bulunduğu iddiasınında kanıtlanamaması nedeniyle, rekabet yasağı kaydı geçerli olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2019 tarih ve 2015/1409 Esas – 2019/1111 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL harcın, davacı tarafından yatırılan toplam 423,23.TL ( 85,39 TL peşin harç + 180,84.TL + 157,00.TL ıslah harçları ) harçtan mahsubu ile bakiye 342,53.TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen 79,00.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 241,45.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 8-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve dosyanın istinafa gidiş-dönüş ücreti 46,90.TL olmak üzere toplam 195,50.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.