Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1590 E. 2020/1266 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1590 Esas
KARAR NO: 2020/1266 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1262 Esas 2020/114 Karar
TARİH: 11/02/2020
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı tarafın müvekkiline karşı 01.10.2018 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile taraflar arasında “özel borç ilişkisi ve hizmet bedeli” alacakları olduğu iddiası ile icra takibi yaptığı, ödeme emrinin davacıya usulsüz tebliğ edildiği, bu nedenle Bakırköy 3. İcra Hukuk Mahkemesi 2018/921 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı ancak bu davanın mezkur takibi ve alacağı ortadan kaldırmadığını müvekkilinin bahse konu sözleşme nedeniyle 25.06.2018 tarihli 4.500 Euro tutarlı 26.07.2018 tarihli 17.000 USD tutarlı borcu olmadığının, faizin fahiş olduğunu bu nedenle Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere davacı lehine kötü niyet tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın görevli mahkemede açılmadığını, davacının tacir olmadığını, davacının davalı müvekkili şirkette çalıştığını, bunun SGK kayıtlarından da anlaşılabileceğini bu süre zarfında değişik yerlere verilmek üzere 17.000 USD ve 4.500 EURO para aldığını, davacının dava dilekçesini soyut ve afaki iddialara dayandığını, borcun bulunmadığına ilişkin iddiasını ispat edemediğini, bu nedenle davanın öncelikle usulden reddine, bunun mümkün olmadığı takdirde davanın esastan reddi ile %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/02/2020 tarih ve 2018/1262 Esas – 2020/114 Karar sayılı kararında; “…Somut olayda; Davacı tacir değildir. Davaya konu 19.11.2019 tarih ve 170.000USD tutarlı havale davalı … Kargo hesabından …’a, 25.06.2018 tarihli 4.500EURO ödeme ise … hesabına yapılmış olup; davalının şahsına havale yapılmamıştır. Davalı tarafından davacının çalışanı olduğu ve ödemelerin davacı talebi ile yapıldığı iddia edilerek görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu iddia edilmekte ise de; taraflar arasında görülmekte olan Bakırköy 17. İş Mahkemesi 2017/118 Esas sayılı dosyasında davacı 01.01.2012- 20.03.2017 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, davalı ise 30.05.2012-31.12.2016 tarihleri arasında işyerlerinde çalıştığını iddia etmektedir. Her iki tarafın da beyanları doğrultusunda taraflar arasında ki iş akdinin havale tarihinden çok önce feshedildiği ve taraflar arasında ki husumetinde dosyamıza celp edilen dosya içeriklerinden 2017 yılından bu yana sürdüğü sabit olup; davalı tarafından 3 kişilere yapılan ödemelerin taraflar arasındaki işçi – işveren ilişkisi nedeni ile davacının talebi / talimatı doğrultusunda yapıldığı bu nedenle iş mahkemesinin görevli olduğu savunmasına itibar edilmemiştir. Davacının aşamalarda ki dava dışı … şirketinde istasyon müdürü olarak çalıştığı ve davalı ile bu şirket arasında ticari ilişki bulunduğu bu nedenle davalı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyadan yapılan takipte borçlu olarak “… İnternational Airport Temsilciliği (…)” olarak takip yapıldığı beyanı nedeni ile davaya konu borcun kaynağının davacının temsilcisi olduğu iddia edilen şirket olması durumunda mahkememiz görevli olacağından bu beyan üzerinde de durulmuş olup: davacı vekili 11.02.2020 tarihli duruşmada davacı vekili “davalının iddia ettiği borcu müvekkil …’a bağlantılı olarakta kabul etmemektedir” şeklinde ki beyanı doğrultusunda mahkememizin görevli olmadığı hukuki uyuşmazlığın genel yetkili mahkemede çözülmesi gerektiği kanaati ile aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. ..”gerekçesi ile, Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemenin yanlar arasındaki ihtilafın ticari nitelik taşımadığından bahisle görevsizlik kararı vermesinin doğru ve yerinde olduğunu, Davacı … yabancı uyruklu kişi olup Türk Mahkemelerinde dava açabilmesi için öncelikle teminat gösterme zorunluluğu bulunduğunu, bu husus kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında ve resen dikkate alınmak zorunda olduğunu, yerel mahkemece bu eksiklik giderilmeden yargılama yapılmış olması doğru olmadığını, öncelikle bu eksikliğin giderilmesi gerektiğini, Davacı … uzun yıllar davalı müvekkili şirkette sigortalı işçi sıfatı ile çalıştığı, yani kısacası davacı yan ile davalı müvekkil şirket arasında işçi işveren ilişkisi bulunmakta olduğunu, Davacı …’in davalı şirkette çalıştığını, davacının Bakırköy 16. İş Mahkemesi’nin 2017/231 Esas sayılı dosya ile işe iade davası açtığı ve dava dilekçesinde aynen; “Davalı bünyesinde 01/01/2012 tarihinde uçak şefi ( operasyon şefi ) olarak işe başladım. İşe başlamamla birlikte üzerime yüklenen iş sorumluğumu düzenli bir şekilde yerine getirmekteydim Ancak işyerim bana grevimin dışında işler vermekte ve işten çıkmam için baskılar yapmaktaydı. Ayrıca son bir yıldan beri maaşım ödenmemekteydi.” demiş, işe iade davası Bakırköy 16. İş Mahkemesi’nin 2017/231 Esas, 2017/567 Karar, 19/12/2017 tarihli ilamı ile davacı lehine sonuçlandığı ve karar 18/06/2019 tarihinde kesinleştiğini, Ayrıca davacı …’in müvekkili şirket aleyhine Bakırköy 17. İş ( Sosyal Güvenlik ) Mahkemesi’nin 2017/118 Esas sayılı dosyası ile hizmet tespit davası açtığı ve dava dilekçesinde:“Davalının yanında 01/01/2012 yılında işe girdim 20/03/2017 tarihine kadar çalıştım.” dediğini, ve davanın halen derdest olduğunu, Davacı …’ın yine Bakırköy 13. İş Mahkemesi’nde 2017/231 Esas sayılı dosya ile kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai alacakları ve bir yıllık maaş alacağı nedeniyle dava açtığı ve dava dilekçesinde;“Davalı bünyesinde 01/01/2012 tarihinde işe başladım işe başlamamla birlikte 20/03/2017 tarihine kadar kesintisiz bilfiil çalıştım.” dediğini ve halen derdest olduğunu, Tüm bu somut veriler dikkate alındığında davacının davalı müvekkili şirkette işçi olarak çalıştığının açık ve net olduğunu, İşe iade davası devam ederken davacı yan davacı yan müvekkili şirketi yanıltarak 17.000 USD ve 4.500 Euro paranın müvekkil şirketten çıkmasına neden olduğunu, Özet olarak davacı yan ile davalı müvekkili şirket arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmakta olup görevli mahkeme de Bakırköy İş Mahkemeleri olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, öncelikle ve ivedilikle yabancı uyruklu davacının teminat gösterme zorunluluğundan dolayı usulü eksikliğin giderilmesi için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine, görev itirazımızın kabulü ile görevli mahkemenin Bakırköy İş Mahkemeleri olduğunun kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; İlk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece her ne kadar görevsizlik kararı verilmiş ve dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmedilmiş ise de, davaya konu icra takip dosyasındaki takip talebinin içeriği, taraflar arasındaki ticari ilişki ve mahiyeti, davalının gerçeğe aykırı ve yargılamayı uzatma kastına dayalı savunmaları ile davacının dosya içerisindeki delilleri hep birlikte değerlendirildiğinde, davanın halli bakımından Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, aksi yöndeki kabul ile görevsizlik kararı verilmesi hukuka aykırı olduğunu, Davalı tarafın yasal dayanaktan yoksun ve hukuka aykırı istinaf itirazlarını kabul etmediklerini, davalı yanın davayı uzatma çabasının yansımasından ibaret olan istinaf gerekçeleri tümüyle redde mahkum olduğunu, Davacı ile davalı arasında Bakırköy Adliyesinde devam etmekte olan ticari davalar ve bu davalardaki davalı savunmaları dikkate alındığında, davalının inkara yönelik savunmalarına itibar edilemeyeceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti talebiyle İİK 72/2. Madde gereğince açılan Menfi Tespit davasıdır. Mahkemece, davacının açtığı davada, mahkemenin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, mahkemece verilen görevsizlik kararının yerinde olup olmadığı ve hangi mahkemenin görevli olduğu noktasındadır. Davacı vekilinin ticaret mahkemesinin görevli olduğuna yönelik istinaf sebebi ve davalı vekilinin iş mahkemesinin görevli olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri (HMK)’nın 1’inci maddesinde mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenlenebileceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirtilmiştir. Mahkemelerin görevi uyuşmazlığa uygulanacak kanuna göre belirlenir. Davaya ve takibe konu 19.11.2019 tarih ve 17.000USD tutarlı havale davalı … Kargo hesabından …’a , 25.06.2018 tarihli 4.500EURO ödeme ise … hesabına yapılmış olup; davalının şahsına havale yapılmadığı, takip dayanağı olarak özel borç ilişkisi ve hizmet bedeli açıklamasının yazılı olduğu, banka dekontlarında ise ödemenin ne için yapıldığına dair bir açıklamanın olmadığı görülmüştür. Davalı, davacının yanında önceden işçi olarak çalıştığı ve davacının değişik yerlere verilmek üzere davalıdan teslim aldığı paraları zimmetine geçirdiği iddia edilmiş ise de, mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere taraflar arasında görülmekte olan Bakırköy 17. İş Mahkemesinin 2017/118 Esas sayılı hizmet tespiti davasında ve Bakırköy 16 İş Mahkemesinin 2017/231 Esas, 2017/567 Karar sayılı işe iade davasında, davacı 01.01.2012- 20.03.2017 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, davalı ise 30.05.2012-31.12.2016 tarihleri arasında işyerlerinde çalıştığını iddia etmektedir. Her iki tarafın da beyanları doğrultusunda taraflar arasında ki iş akdinin havale tarihinden çok önce sona erdiği anlaşılmıştır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğu dairemizce tespit edildiğinden, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 148,60’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40’ar.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı ve davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 12/11/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.