Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1583 E. 2022/1747 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1583
KARAR NO: 2022/1747
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
DOSYA NUMARASI: 2017/327 Esas 2020/277 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı şirket arasında süregelen ticari ilişki olduğunu, davalı şirketin 31/12/2015 cari hesap dönemi sonu itibariyle 37.129,50 TL borç bakiyesinin bulunduğunu, davalı şirketten hesap mutabakatı amacıyla talepte bulunulduğunu ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığını, bu nedenle, alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalının başlatılan takibe itiraz ettiğini, davacı tarafından süresinde itirazın iptali davası açılamadığından alacak davası açma zorunluluğu doğduğunu beyanla 37.129,50.TL alacağın davalıdan tahsiline, 07/09/2015 tarihinden itibaren asıl alacağa temerrüt faizi işletilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın davalının ikametgah adresinde açılması gerektiğini, davada öncelikle yetkisizlik itirazlarının bulunduğunu, esasa ilişkin olarak davacı ile müvekkili şirket arasındaki sözlü ticari ilişki neticesinde davacının 20.000 adet kalem göndermeyi taahhüt ettiğini, 20.000 adet kalemin faturası olarak 27/12/2013 tarihinde 0540364 seri nolu ve 47.200,00 TL bedelli faturanın müvekkili şirkete gönderildiğini, davacı şirketin öncelikle 5.000 adet kalem gönderdiğini, bu kalemlere ilişkin 10/02/2014 tarihinde 11.368,50 TL’nin davacı hesabına yatırıldığını, davacının kalan 15.000 adet kalemi göndermediğini, müvekkili şirket tarafından Ankara …Noterliği’nden 27/06/2014 tarihli, … yevmiye nolu ihtarname ile; 31/05/2014 tarihli 320892 sıra nolu iade faturasının davacı şirkete gönderildiğini, 15000 adet kalemin artık gönderilmemesinin ihtar edildiğini, davacı şirketin işbu dava ile teslim etmemiş olduğu 15000 adet kalemin bedelini talep ettiğini beyanla öncelikle yetki itirazının kabulüne, davanın reddine, davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/06/2020 tarih ve 2017/327 Esas 2020/277 Karar sayılı kararı ile; “…Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir.Faturaların tebliğ edildiğinin davacı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da iade edildiğinin davalı tarafça kanıtlanması halinde davalı tarafça davacının hizmet vermediği savunulduğuna göre, faturaya konu hizmetin verildiğinin davacı tarafça kanıtlanması; davalının faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın davalı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı davalının (faturayı defterine kaydetmemek ve sözleşme ilişkisini inkar etmek suretiyle), kabul etmemesi halinde hizmetin verildiğini davacının kanıtlaması gerekeceği gözetilmelidir. Ne var ki, somut olayda, davacı tarafça gönderilen faturanın, davalının ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu, bunun karşılığında 11.348,00 TL ödeme yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda, davacının faturaya dayalı alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi uyarınca kanıtlamış olduğunun (Yargıtay 23. HD’nin 10/02/2016 tarih ve 2015/4576 Esas – 2016/621 Karar sayılı ilam) ve artık davalının, faturaya konu mal ve hizmeti teslim aldığı, davalının defterlerine kaydettiği fatura ile ilgili iade faturası düzenlemesinin sonuca etkisinin bulunmadığının ve davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceğinin (Yargıtay 19. HD’nin 09/11/2016 tarih ve 2016/3391 Esas – 2016/14472 Karar sayılı ilam) kabulü gerekir. Davalının kendi ticari defter ve kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı anlaşıldığından mahkememizce alacağın sübut bulduğu anlaşılmıştır.Davalı, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, takibin başlatıldığı tarih itibariyle temerrüte düşmüş (Yargıtay 19. HD. 2008/3543 Esas, 2008/10612 Karar sayılı ilam) ise de 07.09.2015 tarihinden itibaren alacağa temerrüt faizi işletilmesi talep edilmiş olduğundan, mahkememizce taleple bağlı kalınarak bu tarihten itibaren faiz işletilmesine dair karar verilmiştir. ” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; dava konusu alacağın varlığı ihtilaflı olduğundan, fatura içeriği 15000 adet kalem teslim edilmediğinden ve faturası iade edilmiş olduğundan, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, işbu davanın davalının ikametgahı mahkemesi olan Ankara Mahkemeleri’nde açılması gerektiğini, öncelikle karara bu yönü ile itiraz ettiklerini, davacı şirketin, müvekkili şirkete 15000 adet kalemi teslim etmediğini, ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, davacının müvekkiline 20.000 adet kalem göndermeyi kabul ve taahhüt ettiğini, 20.000 adet kalemin faturası olarak 27.12.2013 tarihinde … seri nolu 47.200,00 TL bedelli faturayı müvekkili şirkete gönderdiğini, kalemlerden ilk önce 5.000 adet gönderdiğini, müvekkili şirketin davacı şirketin göndermiş olduğu 5.000 adet kalem bedelini 10.02.2014 tarihinde 11.368,50 TL olarak davacı şirket hesabına gönderdiğini, davacı şirketin 5.000 adet kalem gönderdikten sonra, göndermesi gereken 15.000 adet kalemi göndermediği için müvekkili şirket tarafından 31.05.2014 tarihli, 320892 sıra nolu, 35.831,50 TL bedelli iade faturasının kesilmiş olduğunu, bu iade faturasını da ticari defterlerine işlediğini, müvekkili şirketin Ankara … Noterliği aracılığı ile iade faturasını davacı şirkete gönderdiğini, bu ihtarname ile bu tarihten sonra geriye kalan 15000 adet kalemin artık gönderilmemesini davacıya bildirdiğini, davacı şirketin 15000 adet kalemi teslim ettiğini iddia etmediği gibi, sevk irsaliyesi veya 15000 adet kalemin teslim alındığına ilişkin herhangi bir yazılı veya somut bir belge sunmadığını, kötü niyetli davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla Mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına ve davacının haksız davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura ve bakiye cari hesap alacağının tahsili talebine ilişkindir.Davacı taraf, 27.12.2013 tarihli ve 47.200 TL bedelli fatura bedelinin 37.129,50 TL’lik kısmının davalı tarafından ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacının 20.000 adet kalemden yalnızca 5.000 adedini teslim ettiğini, 15.000 adet kalem teslim edilmediğinden ödeme yapılmadığını savunmuş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde ayrı ayrı yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarında; dava konusu faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının alacaklı olduğu tespit edilmiş, Mahkemece davacı tarafından, HMK’nın 222. maddesi uyarınca fatura konusu malların teslim olgusu ve alacağın ispat edildiği, davalı tarafından düzenlenen iade faturasının sonuca etkili olmadığı ve alacağın ödenmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Taraflar arasında taşınır mal alım satımına ilişkin sözleşme bulunduğu ve davacının talebi para alacağının ifası niteliğinde olduğundan Mahkemece HMK’nın 10. ve 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesi uyarınca davalının mahkemenin yetkisine itirazının reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği; bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmaması halinde fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı, dava konusu edilen fatura davalının ticari defterlerine kayıt edilmiş olduğundan, fatura kapsamındaki malların teslim alındığının kabulünün gerektiği, faturanın ticari defterlere kaydedilmesinden ve süresinden sonra iade faturası düzenlenmesinin borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç olmadığı, bu durumda davalının takibe dayanak faturadan kaynaklanan ve raporda belirlenen alacağın ödendiğini ispat etmesi gerektiği, dosyaya bu yönde bir delil de sunulmadığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.536,32 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 634,08‬ TL (475,56 TL+158,52TL) harcın mahsubu ile bakiye 1.902,24‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.