Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1577 E. 2022/1731 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1577
KARAR NO: 2022/1731
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI: 2017/480 Esas – 2020/124 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında gerçekleştirilen ticari ilişki neticesinde müvekkilinin davalıdan 14.206,42-TL alacaklı olduğunu, davalı tarafın borcu ödememesi üzerine alacağın tahsili amacıyla 09/02/2017 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın davaya esas teşkil eden faturaları taraflarına ibraz etmediğini, davacı tarafın müvekkili ile bir ticari ilişkisi bulunuyor ise ispat etmesi gerektiğini, davacının müvekkilinden hiçbir alacağının söz konusu olmadığını, davacının ibraz ettiği faturanın tek başına taraflar arasında akdi ilişkinin belgesi sayılamayacağını, davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli, yetki yönünden ise Şanlıurfa Mahkemeleri ile İcra Dairelerinin yetkili olduğunu belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/02/2020 tarih 2017/480 Esas 2020/124 Karar sayılı kararında;”… davacı tarafın davalı tarafa tekstil ürünü sattığı, bedeli ödenmediğinden bahisle icra takibi yaptığı ve davalı tarafın takibe itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptali davası açmış ise de, davacı tarafın satmış olduğunu iddia ettiği ürünleri davalı tarafa teslim ettiğini usulüne uygun şekilde ispat edemediği anlaşıldığından ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”gerekçeleri ile, Davanın REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafın mahkeme tarafından verilen kesin süre içerisinde ticari defter ve belgelerini dosyaya ibraz etmekten kaçındığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine konu borcun, müvekkili şirket ve davalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak gönderilen 05.09.2016 tarihli … Seri no’lu, ve 29.08.2016 tarihli … Seri No’lu faturalara ilişkin olduğunu; müvekkili şirketin davalı ile arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalıya teslim ettiği ürünlere istinaden davalı adına fatura düzenlediğini ancak davalı tarafından faturaya ilişkin bir itirazda bulunulmaması ve ödeme yapılmaması üzerine müvekkili şirket tarafından ilamsız icra takibi başlatıldığını; ilgili takibin borçlunun itirazı üzerine durduğunu; bunun üzerine haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ve takibin devamı için dava açıldığını ancak yerel mahkeme tarafından eksik inceleme ile hukuka aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, Dava dilekçelerinde yer alan delil listesinde tarafların tüm ticari defterleri ve müstenidatı belgelerin delil olarak gösterildiğini; ayrıca davalı tarafın da cevap dilekçesinde ticari defterler deliline dayandığını, mahkemece ticari defterlerin incelenmesine karar verildiğini, talimat mahkemesince davalı adına çıkarılan tebligatın iade olması üzerine talimat dosyasının kapatılarak dosyanın esas mahkemesine iade edildiğini, mahkemece tekrar davalının ticari defterlerinin incelenmesi için talimat yazıldığını ve talimat mahkemesince, davalı tarafa ticari defter ve belgelerini ibraz etmek üzere iki haftalık kesin süre verildiği, bu süre içerisinde belgelerin mahkemeye ibraz edilmediği takdirde ibrazdan kaçınmış sayılarak diğer tarafın defter ve belgeleri üzerinde yapılacak incelemeyle yetinileceğinin ihtarına şerhinin düşürülmesine karar verildiğini, davalı vekiline çıkarılan ve tebligat zarfında açıkça; “HMK’nun 222 ve 219/2 md.leri gereğince, ait ticari defter ve belgeleri ibraz etmek üzere tebliğden itibaren iki haftalık kesin süre verilmiş olup, aksi takdirde ibrazdan kaçınmış sayılarak diğer tarafın defter ve belgeleri üzerinde yapılacak incelemeyle yetinileceğinin ihtarına” ihtarı yer alan tebligatın davalı vekili tarafından tebliğ alındığını, ancak davalı tarafın iki haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğini, HMK’nın 219. maddesi hükmüne göre, tarafların kendilerinin ve karşı tarafın delil olarak dayandığı ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorunda olduğunu, tarafların bu belgeleri ibraz etmemesinin sonuçlarının ise HMK’nın 220/3. fıkrasında düzenlendiğini, ticari defterlerin ibrazı ve delil niteliğinin, ticari defter kayıtlarının ibrazından kaçınılması halinde, ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat edeceğinin HMK’nın 222/5 fıkrasında açıkça düzenlendiğini, HMK’da yer alan açık düzenlemelere rağmen mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, emsal Yargıtay kararlarında da davacının davalının ticari defterlerine delil olarak dayanması durumunda, davalıya ticari defterlerini ibraz etmesi hususunda meşruhatlı ve ihtarlı davetiye çıkartılacağının, davetiyeye rağmen davalının defterlerini tanınan kesin sürede ibraz etmemesi halinde davacının delillerine göre karar verileceğinin belirtildiğini (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2015/5725 E., 2016/5300 K. 06.12.2016 tarih) Müvekkili şirketin ticari defterleri incelenerek düzenlenen bilirkişi raporunda; müvekkili şirketin 2016-1017 yılı ticari defter kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunun, takip tarihi itibariyle davalıdan 14.206,42 TL alacaklı göründüğünün, takibe konu faturaların-irsaliye fatura- olarak düzenlendiğinin, irsaliye faturanın hem faturanın hem sevk irsaliyesinin şartlarını bir belgede toplama özelliğine sahip bir vesika olduğundan ayrıca düzenlenmiş bir sevk irsaliyesi aranmayacağının açıkça belirtildiğini, Gerekçeli kararda ürünlerin davalıya teslim edildiğinin ispat edilemediğinin belirtildiğini, ancak davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını mahkemeye ibrazdan kaçınmış olmasaydı, müvekkili şirketin ve davalı tarafın ticari defter kayıtlarının karşılaştırılabileceğini, müvekkili şirketin haklılığının ve davalı tarafın ödenmeyen faturalarının bulunduğunun tespit edilebileceğini; davalının ticari defterlerini delil olarak gösterdikten sonra inceleme için mahkemeye ibraz etmemesi sebebiyle müvekkili şirketin davalıdan alacağı olmadığı kabulünün hukuken mümkün olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine asıl alacak tutarının % 20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satımdan kaynaklanan fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalıya satışı yapılan ürünlere istinaden düzenlenen faturalardan kaynaklanan borcun ödenmediği, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiği belirtilerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesi talep edilmiş; davalı ise, mal alım satımına dair ticari ilişkiyi inkar ederek, takibe dayanak faturalar nedeniyle davacıya borcunun bulunmadığını savunmuştur. HMK 190/1 maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Fatura içeriği malların teslim edildiğini ispat külfeti davacı satıcıya aittir. Tek başına fatura düzenlenmesi alacağı kanıtlamadığı gibi faturanın tebliğ edilmiş olması da fatura içeriği malların teslimi sonucunu doğurmayacaktır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği; davacı tarafından düzenlenen takibe dayanak faturaların açık irsaliyeli fatura ve faturalarda teslim eden ve teslim alan kısımlarının boş olduğu, dolayısıyla teslim alan imzası bulunmayan irsaliyeli faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması mal teslimini ispata yeterli olmadığı, her ne kadar davacının ticari defterlerinde davalıdan takip miktarı kadar alacaklı olduğu tespit edilmiş ise de, davacı tarafından münhasıran davalının ticari defterlerine deli olarak dayanılmadığından davalının ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmemesi davacı lehine sonuç doğurmayacağı gibi ispat yükü üzerinde olan davacının ispat yükünü yer değiştirmeyeceği, dosya kapsamı ile davacının takibe dayanak faturalara konu malları davalıya sattığı ve teslim ettiğinin ispatlanamadığı; ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.