Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1568 E. 2022/1745 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1568
KARAR NO: 2022/1745
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2020
DOSYA NUMARASI: 2017/889 Esas – 2020/222 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında Açık Satış Noktası Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 2. maddesi gereği davalının sözleşme süresince, sözleşmede yazılı adresinde müvekkili şirketin pazarlama, dağıtım ve satışını gerçekleştirdiği bira ürünlerini satmayı ve bulundurmayı, 9/b maddesi gereği bira satışına ilişkin faaliyetlerini kısmamayı ve bira satışını azaltacak davranış ve eylem içerisine girmemeyi, 16. maddesi gereği sözleşme süresi içerisinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması halinde cezai şart ödemeyi ve başkaca yükümlülükleri kabul ve taahhüt ettiğini, davacı müvekkili sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerin tamamını eksiksiz olarak yerine getirmiş olmasına rağmen, karşı tarafın sözleşmeye aykırı olarak işyerini kapattığının ihtar olunduğunu, bunun akabinde davalının işyerinde İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahekemesi’nin 2015/2540 D.İş dosyası ile yapılan keşfin akabinde ibraz edilen bilirkişi raporunda “işyerinin kapalı olduğu ve sair hususların” tespit ve rapor edildiğini, sözleşmenin 11. maddesi uyarınca müvekkili şirket tarafından davalının işyerinin işletilmesine katkıda bulunmak üzere toplam 20.000 TL katkı yapıldığını, buna ek olarak sözleşmenin 16. maddesi ile davalının sözleşmeyi ihlal etmesi halinde aldığı katkı payını ödemenin yapıldığı tarihten itibaren bankalarca uygulanan faizi ile birlikte geri ödeyeceğinin ayrıca 10.000 USD cezai şart ödeyeceğinin kabul edildiğini, davalının işletmeyi kapattığı sabit olduğundan her iki alacak kaleminin tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası ile takip başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz etmiş olması nedeniyle takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/03/2020 tarih ve 2017/889 Esas – 2020/222 Karar sayılı kararı ile; “Taraflar arasındaki uyuşmazlık; bayilik sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibi ile ilgili olarak açılan itirazın iptali davasıdır.Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı tarafça, davalı aleyhine, 16.08.2016 tarihli takip talebi ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinini davalıya tebliğ edilip davalı tarafça borca ve ferilerine itirazda bulunulması üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, Yasal 1 yıllık süresi içerisinde de Mahkememizdeki iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.Yargılama aşamasında taraflarca usulüne uygun olarak bildirilen deliller toplanılmış ve dava dosyamız bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında yazılı bir bayilik-distribütörlük sözleşmesinin imzalandığı, davacı tarafça temin edilen ürünlerin davalı tarafça satışının gerçekleştireceğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafın iş yerini kapatmasının ardından davacı tarafça İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/2540 Değişik İş sayılı dosyasında delil tespiti yaptırıldığı, bakiye alacak, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart ve delil tespiti masraflarının tahsili yolunda uyuşmazlığa konu edilen ilamsız icra takibinin başlatıldığı, dosya kapsamına ve denetime elverişli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı tarafın sözleşme hükümleri gereği asıl alacağı ve işlemiş faiz tutarları hesaplandığından bu tutarlar ile delil tespiti masrafları, icra takibinden önce davalının temerrüde düşürülmemesi sebebiyle bu masraflar için işlemiş faize hükmedilmemiş, son olarak da taraflarca imzalanan sözleşmenin 16. Maddesinde cezai şarta ilşkin hüküm olsa da cezai şart miktarı bölümünün boşluklu olması, sonradan doldurulma ihtimali, doldurulan kısım üzerinde tarafların parafı ya da imzalarının olmaması, ayrıca taraflar arasındaki ekonomik güç orantısızlığı, davalı taraf ile bu cezai şartın özel olarak müzakere edilip özellikle kabul edildiğinin davacı tarafça ispatlanamaması sebebiyle cezai şart talebinin reddiyle birlikte likit bir alacağa kötüniyetle itirazda bulunulması sebebiyle davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilerek neticede aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemece verilen kararın yasaya, Yargıtay kararlarına, sözleşmeye ve fiili duruma aykırı olduğundan müvekkili şirket aleyhine olan kısımlarının ortadan kaldırılması suretiyle davanın tüm yönleri ile kabulüne karar verilmesini talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, müvekkili şirketin katkı bedeli alacağından KDV tutarının düşülerek hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, dosya kapsamında tanzim edilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda KDV yönünden afaki bir tespitte bulunulduğunu, davalı tarafın söz konusu KDV tutarını beyan ettiği ya da KDV’den mahsup edildiği meçhulken, söz konusu KDV tutarının müvekkili şirketin alacağından düşülerek hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirket, söz konusu vergilere ilişkin finansman kaydı oluşturmakta olup, bu süreç içerisinde zararı oluşmakta olduğundan fatura tutarının tamamı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 20.000 TL katkı bedelinden KDV tutarı olan 3.050,85 TL mahsup edilerek hesaplanmış olduğundan, esasen buna bağlı olarak katkı bedeli alacağına ilişkin hesaplanan faizin de eksik olduğunu, yukarıda izah edildiği üzere fatura tutarının tamamı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi halinde davaya konu icra takibinde talep edilen faizde herhangi bir hesaplama hatası bulunmadığını, taraflar arasında münakit sözleşmenin 16. maddesi uyarınca verilen katkının tamamının iade edilmesi gerektiğinden, katkı bedelinin tamamının iadesine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme kararının taraflar arasındaki sözleşme hükmüne de aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından davaya konu icra takibindeki 10.000 USD tutarındaki cezai şart taleplerinin reddedildiğini, davalı tarafça müvekkili şirket ile arasında akdedilen sözleşmede yer alan cezai şarta ilişkin olarak işbu bedelin sonradan doldurulduğu, belirlenen cezai şarta ilişkin herhangi bir bilgilerinin olmadığı, yine müvekkili şirket ile arasında ekonomik güç orantısızlığının bulunduğu yönünde savunma yapılmadığını, yerel mahkemenin, davalı hiçbir surette mevcut cezai şartı inkar ve itiraz etmez iken kendisini açıkça davalı yerine koyduğunu ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak hüküm kurduğunu, davalı tarafça sözleşmenin varlığına, içeriğine, imzasına dair hiçbir itirazda bulunulmazken, mahkemenin sözleşmenin varlığına ve içeriğine dair afaki yorum ile cezai şart maddesini hükümsüz kılmasının açıkça sözleşme serbestisine ve kanuna aykırı olduğunu, dolayısıyla anılan kararın istinaf edilmesinin zorunlu hale geldiğini, yerel Mahkeme tarafından her ne kadar müvekkili şirket lehine cezai şarta hükmedilmemiş ise de, cezai şart taleplerine işletilecek faiz oranının … Bankası tarafından USD döviz mevduatına uygulanan faiz oranı olabileceği, bu haliyle de talep edilebilecek azami faiz oranının % 2.85 olarak yürütülebileceği yönünde bildirilen görüşün kabulünün mümkün olmadığını, kendileri tarafından açılan icra takibinde, 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince, Merkez Bankası’nca bu yabancı para alacağına uygulanan %7 oranındaki faiz uygulanmış olup, yapılacak olan istinaf incelemesi neticesinde yerel mahkeme tarafından verilen kararın ortadan kaldırılmasını ve cezai şart taleplerinin ve işletilen faiz oranının tüm yönleri ile kabul edilmesini talep ettiklerini, yerel mahkeme tarafından tesis edilen hükümde 04.02.2019 tarihli bilirkişi raporuna ihtarname masrafları açısından atıf yapılarak “davacı tarafından talep edilen ihtarname masrafına ilişkin somut bir belge görülemediği, bu nedenle davacının delil tespit masrafı ve ihtarname masrafı ile ferileri hakkındaki nihai değerlendirmenin mahkememize ait olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir” denildiğini, ancak hüküm kısmında noter masrafına ilişkin olarak kabul veya ret şeklinde bir hüküm tesis edilmemiş olduğunu, bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçelerinin ekinde ve 10.05.2019 tarihinde yerel Mahkemeye sunulmuş bulunan beyan dilekçelerinin ekinde Beyoğlu … Noterliği’nin 23.06.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve makbuzunun dosyaya sunulduğunu, müvekkili şirket tarafından ilgili noter masrafının yapılmış olduğu sabit olup bu konuda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamakta iken, yerel Mahkeme tarafından talep etmekte oldukları 139,56 TL tutarındaki noter masrafına karşı hüküm tesis edilmemesinin eksik inceleme yapıldığını göstermekte olduğunu, bu bağlamda yerel mahkeme kararının bu yönü ile de ortadan kaldırılmasını talep etme gereği doğduğunu beyanla İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2020 tarihli 2017/889 E.- 2020/222 K. sayılı kararının müvekkili şirket aleyhine olan hüküm kısımlarının bozularak ortadan kaldırılmasına, davanın tüm yönleri ile külliyen kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, açık satış noktası sözleşmesine aykırılık nedeniyle ödenen katkı payı bedeli, sözleşme ile kabul edilen cezai şart bedeli, delil tespiti masrafları ve Noter ihtarmamesi masrafının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Davacı, taraflar arasında açık satış noktası sözleşmesi imzalandığını, davalının işletmenin faaliyetine son vererek sözleşmeye aykırı davrandığını iddia ederek ödediği 20.000 TL katkı payı ve sözleşmede kararlaştırılan 10.000 USD cezai şart alacağının, delil tespiti ve Noter ihtarnamesi masrafının işlemiş faizleri ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibi başlatmış, davalı taraf süresi içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz etmiş, bu nedenle davacı tarafından eldeki dava açılmış, davalı davaya cevap vermemiş, Mahkemece katkı payı alacağı ve delil tespiti masrafı talebi yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer taleplerinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında 06.02.2012 – 31.01.2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere imzalanan açık satış sözleşmesi uyarınca, davacı tarafından davalıya 20.000 TL katkı payı ödemesi yapıldığı, sözleşmenin 9/b maddesinde; ” işletici sözleşme süresince işyerinde bira satışına ilişkin faaliyetlerini kısamaz veya biraların satışını azaltacak veya şirketin ve biraların kalite, marka ve imajını olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir davranış ve eylem içine giremez. ..” şeklinde ve 16. maddesinde; “işletici sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması, işletmeyi devretmesi veya işletmede iş değişikliği yapması veya iş bu sözleşmede belirtilen hükümlerden herhangi birini ihlal etmesi veya iş bu sözleşmenin feshine sebep vermesi halinde, şirket veya bayi/distribütör kayıtlarındaki borçları ile şirketten ve/veya bayi/distribütörden almış olduğu mali yardım, katkılar ve her türlü sabit yatırım harcamalarının tümünü ve uygulanan iskonto tutarlarını verildiği tarihten itibaren işlemiş faizi de dahil olmak üzere bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte şirket ve /veya distribütöre nakden ve defaten itirazsız geri ödemeyi ve ayrıca şirkete 10.000 USD cezai şart ile birlikte şirket ve/veya distribütörün kar kaybı da dahil olmak üzere uğradığı her türlü zararını itiraz etmeksizin nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt eder. İşletici cezai şartın tenkisini hiç bir şekilde talep edemez.” şeklinde hüküm bulunduğu açıktır. Mahkemece, sözleşmede yer alan cezai şart bedeline ilişkin kısmın sonradan doldurulmuş olabileceği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiş olmakla birlikte, bu sonuca nasıl ulaşıldığı, dayanağının ne olduğu açıklanmamıştır. Yine mahkemece cezai şart talebinin reddine ilişkin gerekçede, taraflar arasındaki ekonomik güç orantısızlığından bahsedilmiş ise de, dosyada cezai şart miktarının ekonomik yönden davalı borçlunun mahvına sebebiyet verecek derecede fahiş olduğuna yönelik bir tespit, delil, belge bulunmamaktadır. Davacı tarafın takip talebinde Noter ihtarnamesi bedeli ve işlemiş faizini de talep etmesine rağmen Mahkemece bu talep yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Bu sebeplerle Mahkemece öncelikle, davalının bağlı olduğu vergi dairesinden işyerini fiilen kapattığı tarihin sorulması, bu tarih itibariyle gelir durumunu gösterir belgelerin dosyaya celbi ile tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre ve yukarıda işaret edilen sebepleri de karşılar şekilde bir karar verilmesi gerekmektedir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu diğer sebepler incelenmeksizin bu sebeplerle haklı görülmüştür. Sonuç olarak davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2020 tarih ve 2017/889 Esas – 2020/222 Karar saylı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.